Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

30 Aralık 2016 Cuma

Kanlı Ve Sevişmeli Bir Yılbaşı Anısı

 Rüzgarın sesi mışıl mışıl uyuturken birden çok rahatsız eden korkutan bir hal alıyor, kar var dışarıda yeni yıl dileklerimiz gibi tutar mı yoksa kaybolup gider mi belli değil. Madem yeni bir yıla giriyoruz eski yılları yad edelim bir okurum unutamadığım bir yılbaşı anımı sormuş ben de bugün onu yazayım dedim belki yarın meşgul olur yazacak zaman bulamam diye.

Sene 2000lerin başı Taksim de ailemle yaşıyorum gencecik bir kızım yeni sevişmeye başlamışım benim gibi bir sevgilim var kafa olarak çok uyumluyuz o zamanlar her fırsatta öpüşüp koklaşıyoruz. Kitap bakarken, İstiklal de gezerken, sinemada, apartman girişinde her yerde. O bir otelden bozma konuk evinde kalıyor o zamanlar, ben de kaçıp kaçıp ona gidiyorum. Ortam rahat sevişmeye uygun, bir de gençlik var tabii ben bununla bir günde 9 kereyi gördüm şaka gibi bir daha da öyle birşey olmadı zaten normal de değil özlemini çektiğimden demiyorum. Yılbaşı geldi çattı ben evden izin alıp bunun kaldığı yere gittim Aksaray tarafına. Beni orada hep Rus sanıyorlardı ama olsundu çok da takmıyordum kafama. Odasına çıktık yeni yıla girerken o da bana girecek ki hiç ayrılmayalım ama o da ne benim regli başlamaz mı? Gerçekten kırmızı bir yılbaşı oluyordu, çamaşırım kırmızı ben kırmızı... Bu bizi engelledi mi hayır. Kararlıydık yeni yıla sevişerek girecektik öyle az buz da değil hani baya bir yoğun kanıyorum yine  de seviştik. O durumda sevişmeyi tavsiye etmiyorum tamam yine zevk alıyorsun da vıcık vıcıksın bir de olay bittikten sonra karşındakinin organının manzarası felaket oluyor. Bu da şaşırdı bu kadarını beklemiyordu temizlemesine ben de yardım ettim sanki benim suçummuş gibi altıma birşey sermiştik ama yine de yatak kan oldu biraz onu silmeye uğraştık baktık seks dolu bir yılbaşı gecesi olmayacak otelin terasındaki partiye çıktık ve yeni yıla el ele öpüşerek girdik bu çok daha güzel ve anlamlıydı.

Dönüşte beni Taksimdeki evime bırakması biraz zor oldu o yıl nedense vandallar İstiklalde ve etrafta cam kırmakla meşguldü, mağazaların, arabaların kırılmış camları ve sarhoş vandalların arasında korku dolu halde eve ulaştım ama ulaştım. O zamanlar daha Nuri ile tanışmamıştım iyi ve hep hayatımda olan dostlarım yoktu o yüzden erkek arkadaşlara ve hayallere sarılırdım ama şimdi etrafıma bakıyorum da dileyebileceğim herkes ve herşey yanımda. Bazen hep istemekten aslında ne kadar önemli kişilere sahip olduğumuzu göremeyiz eğer iyi dostlara sahipseniz en büyük dileğiniz kabul olmuş demektir tadını çıkarın ve beni okumaya devam edin. Herkese en mutlusundan yeni bir yıl diliyorum sevgilerimle...

28 Aralık 2016 Çarşamba

Yerine Yine Oturmadı Bir Parçası Aşkımızın

 Evimde üç kişi yaşama durumum devam ediyor. Şu sıra eve birini atmaya kalksam mümkün değil yani o derece dipdipeyiz. Minel, işine devam ediyor prova mankenliğine, Stavros da haftanın dört gecesi sahne alıyor. Geçen hafta Minel, Nuri, birkaç arkadaş daha izlemeye gittik akrabam diye demiyorum çok yetenekli. Minel için de yazdığım bir reklamda küçük bir rol ayarladım öyle görünüp iki mimik yapacaktı hevesini alsın kendini tartsın istedim. Giderken havalara uçtu ama döndüğünde "Marinciğim oyunculuk bana göre değil çok yoruldum." dedi. Ne sanmıştı acaba, bak o kadar adamla boşuna yattın demedim zaten üzülmüştü kız ama gözlerinde başka bir hedefe dümen kırmış korsan bakışı vardı bir yerleri yağmalayacak belli ve sanırım bu yer yeni iş yeri neyse mutlu olsun da gerisinden bana ne.

Stavros, duştan beline doladığı havluyla çıkıp etrafta dolanmasa sıcak aile ortamından memnunum aslında ama o böyle adonis kaslı Yunan tanrısı Adonis gibi dolandıkça ben Minel'i zor zapt ediyorum peki beni kim zapt edecek? Bendeki şansa bak hayatımda şöyle bir adam yemedim evimde yaşıyor elimi uzatsam dokunurum ama akrabam gel de aramızdaki kan bağına sövme şimdi. Minel, üşenmemiş soy ağacımızı çıkartmış bana gösterdi "bak Marinciğim Stavros la benim alakam yok o senin akraban." diye. Kandıramıyorum da artık kızı o kadar salak değil "evet ama akraban sayılır beraber birbirimizi İstanbul da destek oluyoruz." Diye bir Türk filmi girizgahı yaptım ama etkilenmedi, yiyecek gibi bakıyor her fırsatta bahaneyle dokunuyor çocuğa ben de bu kızın yemeğine ne koysam da Stavros u kurtarsam diye düşünüyorum. Hiç Türk kadınıyla olmamış garibim başına neler gelir haberi yok.

Nuri de kurabiye canavarı oldu kurabiye yapıp yapıp bize geliyor "bak Stavros Kavala Kurabiyesi yaptım sana" diye sevimli bir suratla uzatıyor Stavros a o da yiyor da kibarlıktan bunun Kavala Kurabiyesiyle ne ilgisi var demiyor. Şiş şekli bozuk kahverengi kurabiyeler nerede bizim Kavala Kurabiyeleri nerede ama tadını iyi tutturuyor çayla iyi gidiyor. Bana bunca yıldır bir kere kurabiye yapmışlığı yok Nuri efendinin gel de sinir olma. Ayrıca apartmandaki yollu Sinem de bize dadandı. "Ay Marinciğim işler nasıl görüşemiyoruz." diye dalıyor akşamları sanki daha önce görüşüyorduk. Ben bu kızın kaç numarada oturduğunu bile yeni öğrendim. Geçen sene sevgilisiyle gürültülü sonu polisli biten bir kavga yaşadı da oradan dikkatimi çekti. Nuri nin anlattığına göre çapkınmış hatta evinden ikişer üçer adam çıkarmış. Ben de çapkın geçiniyorum ya ayıp bana ayıp. Bu Sinem de etek demeye bin şahit isteyen minisini giyip çarpık bacaklarını ortaya döküp ve bir de o sarkık göğüslerini açıp dalıyor bizim eve. Hep derim çok mıncıklatmayacaksın memeleri sonra sarkar benim büyük ama dik neden çünkü pek elletmem sevmiyorum oraya takılıp başka yerleri ihmal ediyor erkekler hem.

Ben de bu misafir yoğunluğunda Stavrosumu korumaya çalışıyorum bir yandan da Minel i hem zapt edip hem de hayatını sorguluyorum yine birileri kızı kandırıp faydalanmasın diye. Nuri ye yapma etme benim akrabam o diyorum o da ben bu Stavrosu yerim diyor of. Sinem desen bambaşka bir tehlike bununla sevgili olsa Stavros u akrabalıktan afaroz ederim  bu nedir ya. Geçen Noel di malumunuz kutladık gelen telefonlar, ben Yunanistan daki akrabalarla konuştum Stavros çevirdi çat pat Yunancayla ne konuşayım yine ev tıklım tıkış birkaç arkadaş da geldi. Artık kapının çalması bana doğal geliyor kim diye merak bile etmiyorum. Stavros açtı kapıyı ben hala telefondayım derdimi Kavala daki bir kuzenime İngilizce_Yunanca karışık anlatmaya çalışırken bir söz öbeği dikkatimi çekti. Stavros kapıdaki adama "Marin içeride ben burada yaşıyorum onunla" dedi Türkçesi yeterli değil bu kadar anlatabildi karşısındaki ses de "Anlıyorum selam söyleyin." Dedi. Ses onun sesiydi...

Hemen ayağa fırladım kapıya koştum Cihan elinde bir paket kapımda Stavros'u da sevgilim sandı böyle adamı evimde görünce ne sansın halbuki evlensem nikah tutmaz kan bağlı akrabam adam.
-Cihan hoş geldin girsene.
-Rahatsız etmeyeyim buradaki evimi satıyorum da geçerken de sana bunu bırakayım dedim.
-Nedir bu?
-Küçük bir hediye size iyi eğlenceler.
Stavros a kaçamak bir bakış attı saf Satvrosum da o sırada kolunu omzuma attı. Cihan da onu iyice sevgilim sandı, döndü gitti. Ben öylece kaldım acaba mesajla o benim akrabam desem mi o zaman iyice zavallı görünmem mi? İyi de Stavros sevgilim değil ki gerçi Cihan da değil neyi açıklıyorsam?
Pakette mi? Sevgiliyken ve beraber yaşarken çekilmiş bir fotoğrafımızı puzzle yaptırmış açarken birkaç parçası döküldü o kalabalıkta onu bulmakla uğraştım ama bir türlü bir parçayı yerine oturtamadım tıpkı ilişkimizde olduğu gibi.

26 Aralık 2016 Pazartesi

Kötü Sekse İkinci Şans Verilmez

 İkinci sevişmenin asla gerçekleşmeyeceği vahim ilk sevişmeler vardır. Şahsen ben ilkini beğenmediysem ikinci için asla şans vermem başka konularda olur ama kötü sekse ikinci şans verilmez. Bahaneler üretir dururum. Hastayım derim, çok yoğunum derim, hayatımda biri var derim, evime biri taşındı derim, yurt dışına çıkıyorum derim, derim de derim ama asla görüşmem, görüşsem de münasebete girmem. Peki nedir affı olmayan ilk sevişmeyi bir felakete dönüştüren hatalar.

1- Yabancılaşma Sendromu: Beraber olduğun kişiyi yeterince istemiyorsan ve hoşlanmıyorsan teni ve dokunuşu sana yabancı gelir. Bir türlü olaya uyum sağlayamazsın yavan ve yapsak da bitse durumuna dönüşür. İkinciye alışmış olursun belki ama ikinciyi yapmak içinden gelmeyeceği için iki yabancı olur kalırsın.
2- Kötü Oral Seks: Benim için affı olmayan bir durumdur. Hiçbirimiz ergen gençler değiliz ve ergenlerle sevişmeyi bırakalı çok zaman oldu kısaca hala klitorisin yerini öğrenemediysen senden hayır gelmez arkadaş, bende seninle ikinci kez görüşmem bir  de delikten zevk alıyoruz tamam da dili lönk diye sokunca zevk almıyoruz kibar ol biraz önce klitorisi bul onunla ilgilen bu nedir ya hala bunları konuşuyoruz.
3- Tuhaflık: Maalesef bunu yaşamadan anlayamazsınız çok normal görünen bir adam ya da kadın yatakta inanılmaz tuhaf birine dönüşebilir ve siz orada çırılçıplak ve dumur olmuş halde kalabilirsiniz. Size küfür edebilir, tuhaf isteklerde bulunabilir hatta canınızı yakabilir ve tüm uyarılara rağmen olaya fazla kapıldığından sizi duymaz, anlamaz sonuç ikinciye yüzümü rüyasında görür normal olun normal!
4- Boşalırken Oluşan Yüz: Tamam boşalma anı büyük bir rahatlama ve zevk anı da arkadaş o suratlarınızın hali ne. Herkes için geçerli değil ama bazılarınız fena kayıyor şekilden şekile giriyor, çıkarttığınız sesler de bir yere kadar da gözler kayıyor surat yamuluyor ağız başka bir yere gidiyor ona bakmaktan benim bütün konsantrasyon da kaçıyor bir de gülme geliyor ki sormayın ben bu adamla bir daha yatar mıyım? Asla.
5-Erken Boşalma: Bir adam vardı belki iki yıl peşimden koştu sonunda benim de baya istekli olduğum bir gün beraber olduk hakkını yiyemem oral seksi gayet iyiydi ama girmesiyle gelmesi bir oldu. Bir de sanki yapabiliyor gibi  ikinciyi videoya çekelim mi yüzümüz görünmez dedi dünyanın en kısa videosu olurdu herhalde tekrar görüşseydim tabii.
6- Kötü Koku Bakımsız Vücut: Bunda değil iki, bir bile olmaz fark eder etmez olay yerini terk ederim. Lütfen ter kokmayın ve traş olun.
7- Büyük Beklentiler Büyük Yıkım: Bu daha çok internet ortamında tanışıp aşk yaşamaya başladığınızda olur. Konuşur fantezilerinizi paylaşırsınız ama bir araya gelince de büyük beklentiler yerini hüsrana bırakır çünkü gözünüzde fazla büyüttüğünüz adam ya da kadın sıradandır ve aranızdaki bağ sandığınız kadar güçlü değildir. Tenler yabancıdır ruhlar yabancıdır o kadar kötü geçer ki ikinci hiç gerçekleşmez.
8- Aşık Olursam Korkusu: Bir de 7. şıkta bahsettiğimin tersi bir durum vardır. Sadece bir seferlik kaçamaktır ama ilginç şekilde büyük bir uyum ve duygusal bağ gelişir aranızda öyle ki bu durum sizi korkutur ve birlikte olmanızı engelleyen sebepler de varsa ya da bu ilişkiden yara alacağınızı anlarsanız kendinizi korumak için ikinci kez görüşmezsiniz. Ben bunu çok yapmak istedim ama hiç yapamadım maalesef.
9- İlkinden Sonra Hevesin Geçmesi: Daha çok erkeklerin yaşadığı bir durumdur ama kadınların da başına gelir. Birini arzularsınız ya da yokluktasınızdır ve azmışsınızdır bir tanıdığınızla tek seferlik kaçamak yaparsınız ve unutulmaya atarsınız. Ardından genelde pişmanlık gelir hele ki bu kişi arkadaşınızsa o arkadaşlıktan bir daha hayır gelmez ve yatıp bir daha aramadığınız kişi kafayı size takabilir. Kadınlar için kötü bir durumdur bu adam beni neden istemiyor? Kullandı mı? diye takıntı yapar oysa adam için anlamsız bir kaçamaktan ibarettir fazla üzerinde durup kafa yormaya değmez unutulması ve asla ikinci kez yaşanmaması gereken ilişki türüdür. Daha çok kadının ısrarıyla ikinci kez olur ama sonuç hep hüsrandır.



18 Aralık 2016 Pazar

Hayalini Bavuluna Koyan Bana Geliyor

 Cuma gecesi, battaniye ve kanepe ile bütünleşmiş internetten indirdiğim filmleri izliyordum. Bir süredir kimsenin pantolonunu indiremediğimden film indiriyorum sadece, neyse  kapı çaldı gelen yüzde doksan dokuz Nuri olmalıydı nasıl olduğuma bakacak Minel kapıyı açtı kapının oralardan yarı yunanca-ingilizce sesler geliyor hayırdır dedim seslendim.
-Minel kim gelmiş?
Minel koşarak yanıma geldi
-Anlamadım ki bir ecnebi kapıda.
-Ecnebi mi?
-Birşeyler dedi ama anlamadım.
-Yanlış gelmiştir alt kattaki Maxime geliyor bunlar kapıları karıştırıyorlar.
-Maxim demedi Marin dedi.
O an kafamda şimşek çaktı hangi eski ecnebi oynaşım kapıya dayanmıştı acaba?
Zar zor kalktım saç baş dağınık sıfır makyaj benim hangi eskiyse beni gördüğüne sevinmeyeceği kesindi. Kapıda beliren adam harbi bir taş ama yok ben bunu yemedim yesem hatırlardım unutulacak gibi değil. Buyurun dedim başladı Yunanca konuşmaya, çocukken çok iyi konuşuyordum da yıllar geçti kullanmaya kullanmaya dil nankör unutuluyor az çok anladım yine bu da benim uzak akrabalardan Kavala dan gelmiş, içeri aldım hemen adı Stavros. Hoş beş akrabalardan haberler derken yerleşti iyice  Minel, Stavros'un üzerine atlayacak adamı orada yiyecek gibi bakıyor yüzünde fesat bir tebessümle dedim bu bizim akrabamız yok dedi o senin anne tarafından akraban benimle kan bağı yok. Olsun Minelcim sen benimle akrabasın o da benimle akraba demek ki sizin de bir akrabalık bağınız var neyse ki fazla zeki değil haa doğru dedi yedi yoksa sırnaşacak adama ben biliyorum, Stavro da sırnaşılmayacak gibi değil ama bizde akrabaya yamuk olmaz. Neyse bavuluyla falan gelmiş bu otel bakacak mı diye geçirdiysem de içimden ben hangi odada kalacağım demez mi sanki benim ev on odalı da oda seçecek.
-Benim odamda kalsın yer var. Dedi Minel. Odası oldu benim evimde şuna bak!
-Yok salonda yatar. Hayırdır Stavros neden geldin istanbula?
Şarkı söyleyecekmiş ondan gelmiş. Eyvah dedim o ses midir nedir ona katılacak Hadise buna bayılacak Murat Boz kıskanacak kızların donu düşecek arkada da kuzenim Marin le geldim diye beni gösterecek hem ifşa hem de rezil olacağım. Neyse ki öyle değilmiş, bir yerle anlaşmış orada şarkı söyleyecekmiş Yunan müziği yapan bir yer İstiklal de. Tamam olur o zaman dedim. Hayalini bavuluna koyan benim evde alıyor soluğu ne işse. Bize bir de şarkı söyledi sesi güzel ama kendi daha iyi asıl bu oyuncu olsa daha iyi olurmuş ama ben karışmam Türkçe çalıştırmak lazım buna bir de Minel'i iyi zapt etmeliyim bu kız bu oğlanı gece yer, hasta hasta uğraştığım şeylere bakın ya...

16 Aralık 2016 Cuma

Lick Buddy...

 Bir süredir hastayım burnum nefes almaya yaramıyor bu yüzden uyuyamıyorum. Yorgunum, sürekli midem bulanıyor, üşüyorum, eklemlerim ağrıyor... Nasıl bir virüs kapsıysam adına ölümcül desek yeridir, yatağa çakılı haldeyim, çalışırken bile yataktan çalışıyorum. Postalamaya çalıştığım Minel için iyi ki burada diyeceğim aklıma gelmezdi ama cidden iyi ki burada. Bana çorba yapıyor, ateşimi ölçüyor, alnıma ıslak havlu koyuyor ve en iyisi de bana masaj yapıyor avuç içlerim bile ağrıyor çünkü. Nuri de gelip bana baktı tabii ama gece yarısı yanımda birinin olması hoşuma gitt. İlaç içeceğim zaman kalkıp o verdi ciddi ilgilendi benimle bazen kalmak için abartıyor mu acaba diye düşünsem de şu ilgiden memnunum yalan söyleyemem. Oyunculuk hayalleri devam etse de beni dinleyip artık kimseyle en azından boşuna yatmıyor ve bir kursa kayıt oldu. Bir de bilmem ne giyimde prova mankeni olmuş biraz kısa ve balık etli bir kız ama demek ki şirket için fark etmiyor ya da halka yönelik işler yapıyorlar ki ölçülerine pek aldırmamışlar öğrendiğime göre şirket daha çok tutucu kesime hizmet eden kıyafetler yapıyormuş iyi bari dedim orada kimse niyetlenmez bunu kandırmaz yani en azından öyle umuyorum o kadar akıl verdim dinler herhalde.

Böyle çaresizce yatağa çakılınca acaba evlensem de yanımda birileri mi olsa diye düşünmeye başladım. Minel de Marin seni evlendirelim diye aklıma girmeye çalışıyor. Benim evli halimi düşünsenize gerçi kimler evlendi ben de evlenirim çok eşliliğe engel olmayacaksa modern bir adam olacaksa neden olmasın... Ben bu haldeyim ya yazdan beri bir türlü denkleyemediğim fuckbuddyim daha doğrusu lickbuddy m beni arayıp duruyor bakın yeni bir isim verdim bu ilişki durumuna lickbuddy... Çünkü sadece yalıyor ve o kadar iyi ki başka birşey istemiyorum zaten oldu mu da çabuk geliyor olmasa da olur yani. Bu halde içim gitse de buluşamıyorum aslına bakarsanız içim de gitmiyor. İnsan hastalanınca aklına kesinlikle seks gelmiyor daha yumuşak şeyler ihtiyaç duyuyorsunuz. İlgi şevkat sevgi gibi şimdilik bunu da Minel ve Nuri ile karşılıyorum. Sevgili lickbuddyim Deniz, kendisi ilaç mümessili sabah uğradı ben hastayım demiştim birkaç ilaç c vitamini falan getirmiş. Minel bunu görünce sinsi sinsi gülüp bizi yalnız bıraktı ama durumum hiç de yalanacak halde değil günlerdir duş alamadım ve her noktam ağrıyor adamcağız benim halimi görünce zaten birşey olmayacağını anladı bir saat kadar oturdu bitmek üzere olan evliliğini anlattı alnımdan öptü ve gitti ne yapsın o halde beni yalayamazdı ki. Minel nereye kayboldu acaba bana çorba yapacaktı...

14 Aralık 2016 Çarşamba

Seksi Olan Kadının Vücudu Değil Aklıdır

 Bir süredir uzak bir akrabam bende kalıyor. Başka bir kentten İstanbul a ünlü olmak için geldi çok klişe ve eski bir düşünce değil mi? Cihangir de evi olan uzak kuzenine yapıştı ne yapsın bir de etrafta ünlüleri gördükçe delirdi. Bunlarla konuşmaya fotoğraf çektirmeye çalıştı bazıları tarafından terslendi bazılarıyla fotoğraf çektirebildi hiçbir planı ve düzgün bir çalışma fikri yok buraya gelecek ve dizilerde oynayacak sandı. Önce benim beynime limon sıktı ama benim uluslararası işler yaptığımı anlayınca geri adım attı çünkü İngilizcesi ya da başka bir yabancı dili yok. Ben de nacizane buna akıl verdim dil öğrenmelisin bu önemli bir de madem oyuncu olmak istiyorsun okuluna en azından bir workshopa git diye ama dinledi mi hayır çünkü kafası başka yere odaklı çabucak ünlü olmaya. Nuri de tanıştı bununla bu arada adı Minel, bak Minelciğim böyle olmaz kendine bakmalı hep geliştirmelisin biz burada kendimizle yarış halindeyiz bırak ki başkalarını dedi haklıydı. Aynaya her gün dünden daha iyi olmalıyım diye bakarım ben her anlamda sadece görüntüde değil ama bu kızımızın aklı tek şeyde şöhret ünlü olacak o. Tamam aslında çoğumuzun derdi bu da böyle kızların kokusunu sözde yapımcılarla döküncü cast ajansları çabuk alır bunun da aldılar beni yine dinlemedi ve geldiğinden beri bir ay içinde benim üzerine bile işemeyeceğim tipte adamlarla yattı. Ne için? Bir dizide oynamak için. Adamlar bunu dizide değil ama dizlerinde oynattı. Hatta bir akşam neden akşam diye düşünmemiş bile akıllım odition çekimine gitmiş iki adam tarafından becerilmiş gönderilmiş. Ezber de yapmıştım o kadar çekim bile yamadılar diye söylendi eve gelip derdi hala çekimde dizide.

Bir yandan karışmayayım bana ne koskoca hatun diyorum bir yandan da benim başıma iş açacak diye korkuyorum ne de olsa benim yanımda kalıyor. Aldım bunu karşıma konuştum bak Minel senin yaptığını yapan çok kadın oldu bu piyasada ve hiçbir yere gelemediler tamam kolay yolu bu denmiş sana belki de öyledir bilemem de doğru adam bulup onunla ol o zaman sen döküntülerle olup kendine zarar veriyorsun o adamların sana tek bir faydası dokunmaz bedavaya becerir yollarlar bir de üstüne hastalık kaparsın.
-Peki ne yapayım çok istiyorum oyuncu olmayı.
-Önce kendine düzgün bir iş bul çalış kalan zamanlarda da oyunculuk eğitimi al, bir tiyatroyla bağlantıya geç oyunlarında oyna ama lütfen artk önüne gelenle yatma.
-Haklısın Marin.
-Bir de kendine kalacak başka bir yer ayarla ben biriyle yaşamaya alışkın değilim.
Asıl derdim de buydu benim eve yerleşti çünkü baya baya duyunca bozuldu.
-İyi de nereye gideyim?
-Bul bir yer. Önce iş bul sonra da ev.
-Cihangirde kiralar çok pahalı.
-İlle burada oturmak zorunda değilsin Minel.
-Başka yerde oturursam oyuncu olamam.
-Burada da olamadın bak oyuncak oldun üç kuruşluk serserilere hem senin baban tutucu bir adam bir duysa çok kötü şeyler olur yanılıyor muyum?
-Haklısın.
-O zaman kendine çeki düzen ver artık.
-Peki sen nasıl başardın? nasıl tek başına ayakta durdun?
-Çok düştüm ama hep kalktım her düşmemden de ders aldım bu düşmeyi birileriyle düşüp kalktım anlama bana istemediğim biri selam bile veremez. Ve çok çalıştım bacaklarımı açayım da kolaya ulaşaym demedim bir de o organdan sadece sende yok üç aşağı beş yukarı hepsi aynı sen aklınla yeteneğinle fark yarat seksi olan bir kadının vücudu değil aklıdır.
-Teşekkür ederim Marin iyi ki hayatımdasın yanımdasın.
Sarıldı, umarım anlamıştır ve umarım yakında gider.

11 Aralık 2016 Pazar

Lisemde Nohut Pilav Günü ve Eski Bir Anıyı Tekrar Yaşamak

 Dün lisemde nohut pilav günü vardı, pirinç pilavını severim ama zararlıdır kilo yapar ekstra şeker şimdi ne gerek var dedim ama kendimi giderken buldum içimdeki cadı dedi ki gitme ben onu dinledim mi hayır neden çünkü beni çok asosyal yapıyor istiyor ki hep insanlardan uzak durayım soyutlanayım benden utanıyor mudur nedir. Hem ne var utanacak? Şeklim şemalim, halim vaktim yerinde çok şükür. Onun derdini biliyorum ben oradakilerin çoğu evlendi çoluk çocuğa karıştı tabii bana da soracaklar ben de yok deyince bu haspam içeride bir hayıflanacak, eksik hissedecek kendini sanki herkes aynı şekilde ve aynı şeyleri yaşamak zorundaymış gibi.

Okul yolumda yürürken ne çok anı geçti gözlerimden. Küçücük bir kızdım ama o zaman da dik başlıydım dünyaya kafa tutardım, bilirdim birgün bu küçük kızın söyleyeceği büyük cümleleri olacak hatta o cümleler o kadar büyüyecek ki herkesi saracak, herkes onu tanıyacak. Yolda aklıma bir sabah önüme fırlayıp kartını veren çocuk geldi. Onu hiç aramadım daha doğrusu aradım ama hep konuşmadan kapattım buna bile cesaret edememiştim. Doğru düzgün flörtüm olmadı lisede benim hepsi heves hepsi aman benim de olsun diyeydi ve yarım yamalak kaldılar. Bu konuda kaşarlanmış bir arkadaşım vardı arabası olanlarla çıkar o diş tellerine rağmen oral seksi ile tanınırdı. o çocuğu arama ne yapacaksın onu dedi diye aramadım yani konuşmadım keşke onu dinlemeseydim hatırlıyorum da çocuk çok heyecanlanmştı o kartı bana verirken. Okul bahçesine girdiğimde de daha topuklu bot istiyorum ben diye üzüldüğüm ama yasak olduğu için bir türlü alamadığım aklıma geldi, gülümsedim. Bir sürü yabancı orta yaşlı yüz baktı bana yaka kartları vardı yakalarında. Salona girdim. "Marin" yazdığım kartımı taktım yakama, etrafa baktım, elime tutuşturulan bir tabak nohutlu pilavı ve plastik çatalı tuttum tadına bakmakla kenarda bir yere ustaca bırakmak arasında kaldım. Tam o sırada kilo almış, orta yaşın dibine vurmuş, çizgili yüzlerini lisede sürdükleri fondotenlerle saklayamamış üç kadın yaklaştı yanımda. Tanıdım tabii bir anda da kendimden şüphe ettim ben de mi böyle görünüyorum diye ama görünmüyordum zaten onlar da hiç değişmemişsin Marin dediler biri de kızım sen vampir misin dedi gülüştük. Vampirsem de çok aptal bir vampirim ki kan emmeyi unutuyorum. Ne yapıyorsun ne ediyorsunlardan sonra konu çocuklara geldi ama neyse ki fazla detaya girmediler çabuk geçti. Okul anılarımız deşildi hatırlayabildiğimiz kadar. Sınıf arkadaşımız adamlar geldiler adam olmuşlar çoğunun saçları dökülmüş, göbeklenmişler hayat ne kadar da yıpratıcısın. Sandığım kadar kötü ve sıkıcı geçmedi nostalji iyi geldi, nohut pilavımı da yedim gayet lezzetliydi.

Gitmek için bahçeye çıktığımda hani derler ya tarih tekerrür eder diye yıllar önceki bir sahne aynen canlandı yine bahçede o zamanlar platonik aşık olduğum beni istemeyen adı Cüneyt olan çocuk yani adam duruyordu. O da değişmiş yıpranabileceği kadar yıpranmıştı ama yine de tanıdım onu o da beni tanıdı ve bakışlarında bir hayranlık bir heves sezdim. Futbolu bırakmış ki o da göbeklenmişti ve onun da açık olan alnı daha da açılmıştı. Bana doğru meyil etti hafifçe tebessüm edip önümde durdu. Ben de belli belirsiz tebessüm ettim ama tanımazlıktan geldim, yanından geçip gittim onun bana yıllar önce yaptığı gibi. Hayır derdim intikam almak değildi ne konuşacaktık ki biz hiç tanışmamıştık zaten.

Sadakat Mi Dediniz?

 Ben genelde sadık kalamadım o yüzden sadakata dair büyük cümlelerim yok ama sadık kaldığım da oldu. Deli gibi aşıkken, gözüm başkasını hatta kendimi bile görmezken sadık kaldım. Bu körlük anı bitene ve karşımdakinin aslını asıl halini görmemi engelleyen bulutlar dağılana kadar. Dostlarıma sadık kaldım ama az ve öz oldular onları da hiç satmadım satmam da. Kendime de sadık kaldım ne dediysem doğru çıktı, ben senin yanındayım korkma dedim korkmadım. Sadakat çok derin ve çok soyut bir kelime elinde tutamıyorsun bir tüy kadar hafif uçup gidiyor. Kendimi hafif bir rüzgarda sıraselvilre de yürürken görüyorum eskiye özlem mi desem büyürken oralarda neler bıraktım neleri hatırlarım her geçişimde siz bilmezsiniz bilmeyin de zaten gerekeni anlatıyorum ben size. Ne diyordum sadakat gerçekten zor ama kalınırsa ödülü olan bir olgu. Ödülü de sadakatla, huzurla, mutlulukla gelir. Sadık kalmayanların her an duydukları endişe yerini derin bir eminliğe bırakır. Sadakat güzel şey hakedene verilirse...

7 Aralık 2016 Çarşamba

Oku! Önce Kendinden Olanı Oku!

 Ben oldum olası korku filmlerini, kitaplarını, hikayelerini sevmişimdir. Özellikle paranormal olanları öyle kanlı bıçaklıları değil. Bende yazarım hatta ve böyle bir hikaye yarışmasından ödülüm de var ilk adımı değil E... ile başlayan ikinci adımı kullanıyorum genelde bu tür işlerde. Ödülümü almaya gittiğimde gördüm ki gençlerin ilgisi çok yoğun korku türüne ama yine her zamanki gibi bizim dilimizde yani yerli örneklere fırsat tanınmıyor sanki yabancılar yapınca bir halt oluyormuş gibi onların yazdığı korkular alınıyor, okunuyor mu bilmem ama alınıyor. Bu her tür için böyle sen ben erotiğin alasını yazsak peh derler tutar Amerikalı bir kadın en basit konu olan köle-sahip fantazisini  işlenebilecek en basit haliyle işler bizim ülkede de kapış kapış gider ama ondan çok daha iyisi hatta yaşanmışı yazılmış olsa yerliyse dönüp bakmazlar. Tabii bunun suçlusu okurda değil ona yanlış pr la sunan yayıncılarda onlar hatalı yaklaşıp yabancıları övüp yerlileri yeriyor. Bakın başvurun herhangi birine okumazlar bile yabancı isime başvurun ve çeviri deyin dipleri düşer. Osmanlılarla ilgili sırf seks fantazisi yazın yazarın adını Anabelle Carlton vs yapın offf bayılırlar Ali- Ayşe vs diye bir yazar adıyla aynı kitabı yollayın dalga mı geçiyorsunuz bu çıkmaz çıksa toplatılır kimse almaz bilmem ne derler neden? kafaları çalışmıyor neden? bizi bu hale onlar getirdi yerli kötü, yabancı of süper harika aman aman.

Hiçbirşey vermiyor yabancı kitaplar size bir kere kültür aynı değil hissedemiyorsunuz yavan ve yabancı kalıyor. Bir korku kitabı tutuşturdular elime aman çok güzel diye Tüyap da açtım okuyayım diye yok arkadaş olmuyor havaya giremiyorsun dandik cin öyküleri de beni sarmaz ama yeminle onlar bu aptal piyasa kafası Amerikan işlerinden kat kat daha iyi. Demem o ki sen senin olana sahip çık önce bak yabancı devletler öyle yaptıkları için başarılılar. Bir de ön yargılarını bir kenara bırak bak bakalım ne yazmışız oku. Mesela ben Madam Marin sadece seks yazmam sadece ilişki uzmanı değilim bu da üzerime yapıştı ama sevdim hadi kalsın her konuya değinirim dilimin kemiği yoktur biraz dikenlidir senin söylemek istediğini direk söylerim seversin. Beni bile hala sadece seks yazıyor sanıp bloğun iki yerine bakıp ama bu kitap satılmaz kiii çoook erotik olurrrr bööö diyen dangalaklar dolu. Oku arkadaş oku önyargılı olma oku önce kendinden olanı oku ki senin de değerin artsın benim de.

6 Aralık 2016 Salı

Sen Derime İşlemişsin

 Dün Shameless in son bölümünü izledim. Mickey le İan ın karşılaşması ve Mickey in o sözleri "you are under my skin- sen derime işlemişsin" Ne büyük ne güçlü sözler aşkı tek bir cümle ne güzel ifade etmiş. Ben de böyle bir aşk yaşamıştım yıllar yıllar önce birbirimize kimsenin veremeyeceği kadar zarar verip yine ayrılamıyor ne kadar ayrılsak o kadar büyük bir hızla birbirimize dönüyorduk ve tabii yine hasar üzerine hasar alıyorduk. Her birleşme büyük bir patlama oluyor kolumuz, bacağımız, beynimiz dağılıyordu. Yerde kalan parçalarımı toplayıp devam ettim edebildiğim yere kadar. Dün düşündüm karşıma çıksa ve bana buna benzer bir söz söylese tüm gemişi ve onsuz geçmiş zamanı silip onunla giderdim. Düşünürsem kaçardım belki o yüzden düşünmezdim, öfkemi sakladığım çekmecemden çıkartmaz giderdim. İnsan sadece bir kişinin derisine işliyor ve derisine işletiyor fazla kişiye yer yok orada. Ne kadar unuttum sansa da beni ya da ben başka bedenler ve ruhlarda teselli arasam da ikimiz de birbirimizin yerini tutamayacak kişilerle zaman doldurmaya devam edeceğiz. Artık dönemeyiz dönsek sürdüremeyiz orası ayrı ama isterdim böylesi bir aşkı yeniden yaşamayı... Ne yapalım biz de dizilerde izleyip avunmaya devam ederiz.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Sahiple Kölesini Fena Benzettim

 İki gece önce Nuri ve birkaç arkadaşla birşeyler içtik bir yerde son gelen neyse bardağın dibini bulmamla kafayı bulmam bir oldu. Sevgilimden ayrıldım zaten kimyamız pek uymamıştı sevgilim olsun diye sevgili yapmıştım olmadı neyse buna bozuk değildi kafam sevgili benim neyime zaten. Bay Bronz nickiyle bana yazan adam ha bire mesaj gönderiyordu " gel seni zapt edeyim, himayeme gir, dizginlerin elimde olmalı..." gibi evi de yakın normal şartlarda asla yapmam da cevap yazdım yatmaya karı arıyorsun sahip köle adı altında diye o da bana tak bir fotoğraf gönderdi anlık bir fotoğraf üstelik kolundaki saati de çekmiş. Bunun  dizlerinin dibinde bir kadın yüzü görünmüyor iki büklüm olmuş boynunda da tasma haydaaa. Kesin oral seks yaptırıyordur diye geçirdim içimden ve ee? dedim.
"Onun yerinde olmak istemez miydin?" Dedi
"Ben onun yerinde olsam o tasma benim boynumdan değil senin kıçından sarkıyor olurdu." Yazdım ki çok da ciddiyim bir erkek bana tasma takacak da diz çöktürecek ha ben aşkımdan kıvranırken kan revan içindeyken diz çökmemiş dik durmuşum neymiş mastermış mastürbasyon yapar anca bana bakıp bu master. Tipi fena değil bakın ona lafım yok ama beni oldum olası sarmaz bu köle sahip-sahibe muhabbeti. Hele o köle erkeklerden çektiklerim roman olur hepsi ayrı ruh hastası. Birkaçına bakayım belki hoşuma gider dedim ama dertleri fantazi sen bana ne vereceksine geliyor sonuç size hizmet etmesi bile onun için yapılan birşey bir fantazi gerçekleştirme durumu güya o sizin için var hikaye! siz onun için varsınız nasıl tatmin  olacak o filmlerde gördüğü şeyleri nasıl yapacak onun derdinde. İşine gelmedi mi de hemen başka sahibe peşine düşerler hatta gelse bile yedek dursun diye köle sadık olur herşeyden önce filmlerde öyleydi en azından kısaca sevmem ben bu muhabbeti hele ki içine can yakma ve bir kadını aşağılama girerse iyice irrite olurum.
"Hadi size iyi seksler" yazdım.
"Köleyle seks yapılmaz gel ne yaptığımızı gör." yazdı konum attı o sırada kölesinin ağzına verdiğinden de eminim de neyse dedim ya kafam güzel kalktım gittim ayık olsam hayatta gitmezdim.
Kaldırımlar, merdivenler ayağımın altından kayıyor. Bir de 6. katta meletin dairesi merdivenleri çık çık bitmedi. Çaldım kapıyı beni karşısında görünce şaşırdı ve tebessüm etti haha bunu da becericem diye sevinen bir yüzdü karşımdaki tersi olmasında.
İçeri girdim, bunun üzerinde bir kot üstü çıplak yerde de üstü çıplak altı tangalı bir genç kız tangası da kırmızı basitlik abidesi bir durum yani kıpırmadadan duruyor ama benim sesimi duyunca bozuldu hissettim, başını yan çevirip bana baktı bay bronnz lakaplı kişilik buna kızdı Merve baş aşağı! Bu da başını eğdi yine. Kız benim orada olmamdan rahatsız oldu çünkü o da bir köleydi ve ben erkek köleleri biraz olsun tanıyorsam bunların tek derdi kendi zevkleri fantazileri ve istediklerinin olması yani sahiplerine hizmet falan değil. Bu kız da bu adamla grinin elli tonu ayarında bir aşka yelken açacağını düşünmüş belli ki ama bizim bay bronz un ilgisi bana kayınca bu sadece konu mankeni olmuş kalmış orada bunu iyice bir panik sardı fark ettim.
-Bak bu bana ait bir ev hayvanı.
-Ne güzel ev hayvanlarıyla seks yapılmaz ama.
-Seks yaptığımı nereden çıkarttın.
-Bırak martavalı tabii ki yapıyorsun.
-Bu benim için değil oun için ama sadece bir ödül.
-Ağzına vermek de ödül mü?
-Evet hemde kocaman bir ödül onun için.
Bunu söyleyip organını sıvazladı pantolunun üzerinden gördüğüm kadarıyla evet kocamandı.
-İzlemek ister misin? dedi. İsterdim tabii.
Kızı tasmasından tutup dikleştirdi pantolonundan çıkarttığı küçük bay bronzu ağzına verdi Kız harıl harıl emerken yan gözle de bana bakıyordu. O bakışı bilirim burada olanlar tamam ama bu adam benim ikile yolarım bakışı bu. Ben de bundan eğleneceğimi anlayarak koltuğa oturdum.
-Sadece sen mi zevk alıyorsun bu oyunda?
-Ben onun ruhunu eğitiyorum.
-Bana da bunu mu yapacaksın?
-Evet.
-Boynuma tasma takıp ağzıma mı vereceksin yani?
-Senin ellerini de bağlarım sen asabi bir taysın.
Arada da inliyor kız işini iyi yapıyor.
-Bence bir yere bir köle yeterli sen de gel beni yala, hep bana olmaz ama değil mi? Dedim ve eteğimi hafifçe yukarı sıyırdım. Bu bana doğru seyirtti bizim kız köle, köle modundan klasik Türk hatunu moduna geçti amacım da buydu zaten.
-Olmaz! Deyip ayağa kalktı ve tasmasını çıkarttı bizimki de hala ona masterlık derdinde ya.
-Hemen dizlerinin üzerine çok köpek bunun cezası ağır olacak!
-O or... gitmeden hayatta çökmem gitsin o? Kız neredeyse ağlayacak bende kenarda gülüyorum.
-Senin köpek fena havlamaya başladı demek ki o kadar da iyi eğitememişsin ruhunu sadece fantazi olarak kalmış bu arada ben or... pu değilim ikinizi de satın alır sırayla ben si...rim. Marin E..E.. araştır kim olduğumu anlarsın uyuz köpek ve anca buna adam olmuş ezik sahibi.
 Kafam güzeldi dedim ya bu ikisi evde üzerime saldırabilrdi de gerçi ben onu da hallederdim kızınca on boğa gücünde olup dağıtıyorum ortalığı. Bay Bronz öfkeliydi ama bana değil köle kılığında eve yerleşmiş sevgilisi olma hayalındeki Merve'ye. Ben aldım çantamı sallana sallana çıktım evden. Kapıyı da açık bıraktım artık bunlar ne yaptı bilmiyorum. Eve nasıl geldim kendimi nasıl yatağa attım onu da bilmiyorum. Bu kadarını hatırlıyorum umarım fiziksel bir hasar vermemişimdir sahiple kölesine onu hatırlayamıyorum bakın.




29 Kasım 2016 Salı

Ruhumu Neyle Zapt Edecek?

 Mesajlarının ısrarına ve zeki ataklarına dayanamadım ve buluştum nicki Bay Bronz du. Benim gibi bir kadına diz çöktürmek zordur önce önümde o diz çökmeli ardından ben belki eğlencesine çökerim moduma keyfime muamelesine bağlı. Bencilin tekiyimdir, çok sevileyim ama ben sevmeyeyim bağlanmayayım isterim. Sadakat bekler asla sadık kalmam belki de haklıydı bu yüzden bana "senin ruhun zapt edilmeli." derken. "nasıl zapt edeceksin?" diye sorduğumda ise "zamanla anlarsın" dedi. İlk buluşmada öylesine buluştuğum bir adamdan etkilendim. sesinden bakışından parfümünün kokusundan. Kim olduğu ve detaylar sarmadı beni ama bakışları ve pürüzsüz cildi ilgimi çekti. Böyle ilişkilere girmem aslında üstelik sevgilim de var masum uysal canım istediğinde gider yapıp rahatladığım ama bu adam tuhaftı. İlgileri de tuhaf bana ben masterım dediğinde kahkaha attım ve çantamı elime aldım.
-Seni tanımak güzeldi.
-Neden gidiyorsun?
-Bu saçmalıkları sevmem.
-Hiç bir masterla tanıştın mı?
-Köle sahibe türlerinin çoğuyla tanıştım bence hepiniz hastasınız.
-Anlamadan dinlemeden bilmeden yargılıyorsun.
-Chiristian Grey özentisisin senin de kırmızı zevk odan var mı?
-Hayır ben can yakmayı sevmem sadece eğitirim.
-Öyle mi bana ne öğreteceksin?
-İtaatkar olmayı... Bence bu konuda sorunun var ve elbette sadakat konusunda da.
-Nasıl öğreteceksin kırbaçlayarak mı?
-Can yakmayı sevmem demiştim.
-Neyse hoşçakal.
-Benimle yeniden görüşeceksin sana ne yapacağımı merak ediyorsun ne öğreteceğimi de.
-Keşke vampir olsaydın bana bir sırrım var konuşmalıyız diye mesaj gönderdiğinde çok daha yaratıcı ve ilginç bir şey olur sanmıştım yine karşıma bdsm saçmalığı çıktı cidden beni hiç sarmaz.
-Ben onlardan değilim sadist sahip de değilim sana sahip çıkar hareketlerini duygularını dengelerim.
-Bunu yapabilen anti depresanlar da var. Benim bir alerji ilacım var tam da bu saydıklarını sağlıyor.
Gülüyor... gülüşü dalga geçer gibi değil ama sinir ediyor beni. Bir daha görüşmeyi düşünmesem de merak ediyorum tabi ruhumu neyle zapt edeceğini...

Sanırım Gizli Bir Mazoşistim

 Ölümüne korkuyorum ki ben ölümden bile bu denli korkmamıştım. Korku endişe zayıflık sarıyor bedenimi ruhumu... Arkamı dönüp bakıyorum kendim kendimden  ne çabuk uzaklaşmış. Ben bana yabancıyım üzerime yüklenen sorumluluk kaçsam kaçamıyorum içimden hapsedildim nereye giderim yeniden ben olur muyum artık? Korkuyorum hiçbir aşkın, aşk acısınn kavurmadığı kadar kavuracak ellerimi dizlerimi bağlayacak kaçamayacağım biliyorum. Korkuyorum.. Gözümü kapatıp açayım bitsin acıtmasın yormasın üzmesin istiyorum ama yaşanacak kanatacak çok zaman var daha. Ben de yaşayıp özümseyeceğim belki de severim kimbilir zaten şüphe içindeyim sanırım gizli bir mazoşistim.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Yari Görmeyeli Oldu Bir Hayli Zaman

 Nuri yle bir mekanda oturuyoruz yandaki türkü bardan Nurettin Rençber in acı vurucu sesi geliyor "yari görmeyeli oldu bir hayli zaman" diyor biz başka bir mekandayız başka bir müzik çalıyor ama onu bastırıyor bakıyorum etrafımdaki herkesin hatta Nuri nin bile havası değişiyor yüzünde bir hüzün bulutu dolanıyor çünkü çok oldu bizim yari görmeyeli geçirdiğimiz zamanlar. Kastım unutulmayan aşklar da değil. Kimimiz anasını, babasını, kardeşini görmedi bir hayli, kimimiz dostunu, unutamadığı sevdiğini kimi özlediyse onu, kimimiz büyük annesini toprağa kimi emenet ettiyse onu görmedi daha da göremeyecek epeyce orası kesin. Turnayla selam söyleyip içimizde hangi yar yara açtıysa onu kaç hayli zamandır görmediğimizi hesaplıyoruz. Parmaklar yetişmiyor akıl takılıp kalıyor amma zaman geçmiş diyoruz içimizden biz buna nasıl dayandık nasıl göz yumduk bu kadar büyümesine mesafenin? Ne kadar da çaresiziz geçen zamanın karşısında ne kadar da umursamaz görünüp kavurmuşuz içimizi... Çok zaman geçmiş daha da geçecek ne zaman göreceğiz yari belli değil. Hüzün bulutu Rençber in sesiyle sarıyor ruhumuzu herkesi kaplıyor bir sessizlik bir dalıp gitme hali... sonra susuyor, bitiyor şarkı birden silkelenip eski halimize dönüyoruz maskeler yine takılıyor yüzlere gülümser gibi yapıyoruz sanki unutmuş gibi hiç özlemiyoruz gibi...

Dile Prezervatif Takılır Mı?


Aids konulu bir seminere katıldım konuşmacı olarak değil canım bir gazeteci arkadaşım davet etti ben de davete icabet etmemek olmaz deyip gittim. Çıkışta da onlarca prezervatifim oldu sanki bu kadar seks yapıyorum da koyacak yer bulamadım evimin masasında eskiden içinde çakıl taşları yuvarlak taşlar olan bir cam kavanoz vardı hala var ama içindekiler evdeki kediler tarafından birer ikişer çıkarılıp kaybedildiğinden kavanozun içi boştu ben de prezervatifleri içine attım lazım oldukça oradan alırım hatta semtimde acil ihtiyacı olanlara da camdan atarım diye düşündüm.

Bunlara bakınca eskiden çok kısa süreli çıktığım manken dansçı oyuncu biri vardı siz onu tanırsınız o yüzden detay veremiyorum bir şey desem hemen anlarsınız kim olduğunu gerek yok. Neyse bununla buluştuk konu sekse geldi buna doktoru demiş ki sakın oral seks yapma hastalık bulaşır tahmin edin doktoru kadın mı erkek mi? Tabii ki kadın. Ben de baştan kurallarımı sayarım o zamanlar daha da tersim pat pat konuşuyorum ne yani ben sana yapıcam da sen bana yapmayacak mısın olmaz öyle şey dedim. Tamam sen de yapma dedi sok çıkart bitsin ne yavan bir ilişki çeşidi hiç sevmem bir de bu ben ünlüyüm havalarında ben daha o zamanlar sadece itiraf com da Madam Marin im olmaz dedim oral sekssiz sevişmem o zaman dilime prezervatif takar öyle yaparım dedi peh peh o boyda bu zeka doğrusu taktire şayan adama test yapsak ne mikroplar çıkar ben sanki hastalık taşıyıcısıyım muamelesi görüyorum. Beraber olmadım tabii beni evime bıraktı ben de onu bıraktım bir daha aramadım sormadım telefonlarına çıkmadım. Dile prezervatif mi takılır ya? sahi ne yapacağım ben bu kadar prezervatifi? Yolunuz cihangir tarafına düşerse seslenin atarım camdan birkaç tane, korunmak önemli özellikle tek gecelik çarpışmalarda hadi iyi haftasonları...

24 Kasım 2016 Perşembe

Randevu Evi Açsam Mı?

 -Ben de Fiona gibi bir işletme açsam nasıl olur Nuri?
-Fiona kim kız?
-Boşver bir yer açayım mı söylesene.
-Ne açacağına bağlı.
-Bar olur kafe olur değişik bir buluşma yeri olur.
-Randevu evi aç.
-Dalga geçmesene Nuri.
-Yok kız ciddiyim insanların buluştukları ama evlerinde gibi rahat olacakları bir mekan aç adını da Randevu Evi koy paranın neresine koyarsın ben söylemiyorum sen anla.
-Hımm iyi fikir aslında da o evi yıkarlar sanki.
-Spermler mi?
Gülüşüyoruz.
-Gerçekten gelenler iş tutar benim mekanın adı çıkar zaten sahibesi benim olurum sana potansiyel mama düşünsene Madam Marin in Randevu Evi.
-Ev ortamı olsun da yiyişmek serbest olmasın ya da ne bileyim istersen olsun içeriğine sen karar ver.
-Ama gelenler sevişip kaçmasın klsın kitap okusun kahve içsin sohbet etsin evi gibi rahat etsin yani.
-Girişe de terlik koyarsın girerken ayakkabılar çıkar ne hoş işte.
-Aslında olur da destek lazım bana.
-Hatta sana aşk dertlerini anlatanlara da özel seans ver.
-Olmaz kendimi göstermek istemiyorum.
-Otur perdenin soyunma kabinin bir zımbırtının arkasına öyle konuş.
-Osmanlıdaki kadınlar gibi yani.
-Aynen harem de senin olsun selam da aç kız randevu evini ben yardım ederim sana.
-Sen de ünlü sayılırsın Nuri rahat vermezler eve atmaya çalışırlar seni.
-Zaten randevu evindeyiz tatlım ben onları atarım bir kenara felekleri ters döner.
Şaka maka aklıma yattı gibi de benden işletme sahibi olur mu ki hem bana destek olacak bir sponsor da lazım tek başıma uğraşamam ben ya da bilemiyorum ilk günden kapanmasın sonra Randevu Evim.

18 Kasım 2016 Cuma

Adam Sevmiyorsam Demek...

 Bugün benim doğum günüm hem mutluyum hem durgunum. Yıllar hızla geçiyor büyüyor muyum hayır ama yıllar çekip gitmekte öyle aceleci ki ardına bile bakmıyor bu yıl benden memnun kaldın mı istediklerini verebildim mi bile demiyor. Tıpkı giden ve ardına bakmayan sevgililer gibi.

Doğum günü ya malum hediye almak adettendir ben de bugüne kadar aldığım ve verdiğim hediyeleri düşündüm ister istemez. Dostlar ve akrabalar bir tarafa sevgili dediğim adamların hiç birinden adam gibi bir hediye almadım belki de adamına denk gelmedim adam sevmiyorsam demek. Yanlış anlamayın büyük ve pahalı hediyeler istemedim de beklemedim de ama maneviyat işte o benim için önemli. Beni tanıyan az çok hayatımda olan biri benim hakkımda küçük şeyler bilir ve bunları orataya çıkaracak gönderme yapacak küçük hediyeler alabilir. Bu demek değil ki pahalı ve meşakatli uğraşlar bekliyorum. Çiçek gönderip kurtuldular daha çok, takı alan da oldu bunlar beni mutlu etti mi hayır. Ben altın sevmem bir kere ayrıca çiçek de dalında güzel evimde solacaklar.

Ben ne hediyeler aldım bu adamlara? Biri futbolcuydu krampon aldım, sevdiği takımın formasını aldım. Biri at severdi at aldım ama canlı değil tabii biblo yanına yakınına koyup beni hatırlasın diye. Biri fotoğrafçıydı eski bir fotoğraf makinası figürü aldım, biri gezgindi sırt çantası aldım. Biri Atinalıydı sirtaki yapan adamların olduğu bir tablo aldım... Herkese özelliğine göre sevdiğine göre hediye aldım, bir gömlek, kazak, saat alıp geçiştirmedim.

Bana hiç manevi anlamlı bir hediye gelmedi ama... Oysa çok kolaydı Marin ne sever? Kedi sever. Canlısını beklemem git bir kedi biblosu al, kedi takvimi al, neyse işte yaratıcı ol odağına kediyi koy tamam. Benim işim de hobim de yazmak demiyorum ki git pahalı bir laptop al, yazıyı, yazı yazmayı hatırlatan bir obje al tüylü bir kalem bile olur, süslü bir not defteri... Çay severim güzel bir kupa, film izlemeyi severim klaket şeklinde bir resimlik, akrep burcuyum bunu temsil eden takı yada bir obje... yani çok minik bir yaratıcılık ve beni biraz tanımak yeterli.

Tamam of tamam seks de severim hadi kafan sadece ona çalışıyorsa hoş bir iç çamaşırı da olur ya da  bir zar kutusu hani zar atıyorsun da hangi posizyon geliyor bakıyorsun yaratıcı ve espirili. Birine bana beni çağrıştıran bir hediye al dedim bereket heykeli mi alayım demişti ruhsuz. Diyorum ya yaratıcılık, sığ olmamak çok değil hafif derinlik yeterli ve değer vermek gerekli.

Benden sonrakilere neler aldılar düşünebildiler mi bilmiyorum anca pahalı takılara çiçeklere kafaları basmıştır ama maneviyat en güzel hediyedir aslında tabii ki anlayana...

Önemli not: Bana sosyal medyadan ulaşan ve doğum günümü kutlayan okumaya birkaç gün yazmasam merak edip neredesin demeye devam eden canım okurlarım asıl siz iyi ki varsınız en güzel hediye bu bana. Sizin için parmaklarım tutana kadar yazmaya devam edeceğim...

14 Kasım 2016 Pazartesi

Yüzüme Gaz Yap Nedir Ya!

 Tabunun tabu olduğu bir ülkede sekste sınır tanımaz insanlar olarak yaşıyoruz. Öyle ki kiminle konuşsam en ummadığınız bile grubuna kadar herşeyi yapmış. Bana bir teklifle geliyor ki ben kendimi bu konuda cesur ve sınır tanımaz zannedeken görüyorum ki baya da tutucu olabiliyormuşum.

Biriyle görüşüyorum yüzüme gaz yap poponu yalarken diyor. Üzerime çiş yapı duydum alışkınım farklı bir şekilde de denedim ben bardağa yaptım o tadına baktı yıllar önceydi ilginç gelmişti ama adamla bir daha görüşmedim. Zaten popon yalanırken bir kendini sıkma halin oluyor ister istemez bu istek de olunca daha da kasılıyorsun. Bu talihsiz durum bir kez başıma geldi hem de bir kadınla o benimle ilgilenirken ki ön tarafla meşguldü küçük bi pıtırdı çıkarttım istemeden çok da utanmıştım. O birşey olmamış gibi devam etti ama cidden kötü hissetmiştim. Bir kere de o zamanki sevgilime içimden bildiğin ön delikten hava gelmişti artık hava mı sıkışmış o zaman mı çıkmış bilmiyorum garibim ilk kez gördüğünden ne yapıyorsun demişti ben de hava çıktı ne bileyim dedim. Bir kere de sevgilim parmağını sokmuştu küçük bir fıst çıkarttım beraber güldük. Bu kadar fazlası olmadı, olmaz.

Yani benim birilerinin yüzüne fosurdama halim tamamen kazara olmuştu hiç isteyerek olmadı karşı taraf da istemedi. Şimdi baya bunu isteyen biri var ama bana hiç erotik gelmiyor bence rahatsız edici ben sekle iğrençliğin birleşiminden hoşlanmıyorum. Evet pissing hatta scat pornoları izlemişliğim var ama onlar izlerken güzel yaparken değil. İnsanın en mahrem en yalnızken rahat  olacağı mevzu biriyle nasıl yaşanır ki. Hadi üzerine işeme bir yere kadar o da devamlı değil ve asla o da bana yapmaya kalkmazsa. Ben yüzüme bile boşalttırmam sınırlarım var sınırlarımla da mutluyum.

12 Kasım 2016 Cumartesi

Kadınlar Faşır Fuşur Boşalıp Efrafı Islatır Mı?

 Shameless izliyorum ki bence bu dizide ciddi subliminal mesajlar var ne zaman izlesem seks yapasım geliyor olur olmadık biriyle yatakta buluyorum kendimi sonra. Geçen bölümünde Lip bir kızı yalıyor kız fıskırarak boşaldı mevzu bu herkes bunun hayal ürünü olduğuna inanıyormuş meğer. Ben de yaşayana kadar o squirt midir nedir pornoların uydurma olduğunu ya da kadınların çiş yaptığını düşünürdüm gerçi hala o kadınların gerçekten öyle boşalmadıklarını bir hilesi olduğunu düşünüyorum ama durum şu ki bu bazen olabiliyor.

Bana da olmuştu sevgilimle sevişiyorduk nasıl olduysa derine çok daha derine temas etti o çek sertti ben de çok açılmıştım bilemiyorum sonra yatak sırılsıklam oldu. Sevgilim işedim sanmıştı ama değildi çünkü içimden gelen bir suydu. Yatağın ortası resmen sırılsıklam oldu şaşkınca o ıslaklığa baktık bir süre nasıl oldu bu nedir diye? dedi ki çok derine girdim sonra ıslaklık hissettim şeyimde ben de çok zevk aldım ama orgazm gibi bir şey de olmadı ya da oldu ama ben anlamadım içimdeki su balonu patladı resmen.

Lip de gelip İan ve Fiona'ya durumu anlattı onlar da hadi canım işemiş olmasın dediler. Tek boynuzlu at gibi bir mit olduğunu düşünenler çok bu durumu çünkü çok nadiren geçrekleşiyor ama her kadın bir kez yaşamıştır ya da yaşar diye düşünüyorum. Yani olursa korkmayın doğal bir durum hatta  anı ölümsüzleştirmek için selfie çekin.

9 Kasım 2016 Çarşamba

Hala Esebiliyorken Es Gitsin

 İstanbul rüzgarlı kaç gündür... İnsanı sarhoş eden tuhaflıklara sürükleyen aklını başından alıp geçmişe götüren bir rüzgar bu. Kimse kendinde değil sanki herkeste bir etkilenmişlik hali herkesin kafası eserekli... Her an herşeyi yapabilir yaptırabilir gibi esiyor rüzgar. Gece daha da artıyor şiddeti hele yok mu o sesi hem için ürperiyor hem de içini ferahlatıyor. Bu rüzgar böyle deli deli esiyor ya zamanda kaymalar yapıyor gibi beni de alıp yirmi yaşıma sürüklüyor o zamanda böyle bir fırtına hakimdi Taksimin göbeğindeki evimden çıktığımda bir eserdi zaten aklım başımın tepesinde geziyorum o yaşta rüzgar da böyle vurdukça bende ne akıl kalırdı be haya... kafama estiği gibi eserdim rüzgarla. Yaş da yirmi olunca birşeyi takmazdım, yeni yeni bir sevdadaydım gerçi ben genelde hep yeni bir sevdaya dalarım ama o zaman masumdu duygularım şimdi küfürle anıyorum o zaman körkütüğe yakın aşıktım kafam hem aşktan hem de rüzgardan güzeldi kısaca.

Yine öyle bir rüzgar hakim İstanbula. Adı Poyraz mı? Lodos mu? Bilmem ama severim bu rüzgarı havayı yumuşatır, ılıştırır, esse de çık gez diye fısıldanır durur sen de uyar gezersen çabucak kapılırsın rüzgarına ne derdi takarsın ne etrafı sallarsın canın ne istiyorsa yapmak istersin çünkü kendini özgür hissettirir bu rüzgar adama. Oysa bir yanılgı halidir bu, dört tarafın kurallarla yasaklarla çevriliyken rüzgar esti seni heveslendirdi diye özgür olduğunu sanmak ne ola? Saçma ama sen kapılırsın rüzgara... Zatan eseceği şunun surasında kaç günki böyle onun da gücü tükenecek gidip başka yerlerde başka insanların aklını yerinden edecek hazır böyle aldırmaz halde eserken aman çıkayım da yapayım ne istersem dersin. Yürürsün bu esişe kapılıp biraz daha biraz daha bir bakmışsın geçmişten esen bir rüzgar çıkmış karşına, tanıdık bir koku, özlediğin bir hissi taşımış. Rüzgar aynı rüzgar his aynı his ya sen? Sen o zamanki hevesi burnunda taze deli gözü kara kişi misin yoksa çoktan bağlandı mı kolların gerçeklerle? Rüzgara kapılıp gidecek misin estiği yere kadar özgürce ya da kalıp sonunda kaçınılmaz damlalara mı bırakacaksın gözlerini de İstanbulu da. Bu rüzgar hep yağmur getirir bu havai his de geçer yerine kuru soğuk gelir seni de kendine getirir iyisi mi hala esebiliyorken es gitsin.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Aşk Seksten Önce Gelirse Adı Aşk Olur

 Sevgili yaptım yani sanırım öyle birşey oldu bir süredir peşimde olan birine iyi tamam hadi olalım dedim. Öpüştüm özlemişim hoşuma gitti arabada penisini okşadım evet yapılmaması greken bir şey ama o meleti de özlemiştim nasıl birşey olduğunu unutacaktım neredeyse kanlı canlı dokununca dedim ki nelerden mahrum etmişim kendimi o da beni okşadı çok sıcak dedi sıcaktım yanıyordum doğruydu.

Nuri'ye anlatmadım çok uygun göreceği biri değil çünkü nedenlerini kendime saklıyorum şimdilik benim sevdiğimden zayıf ama tip olarak uygun yani ben renkli saç göz sevmem erkekte çok beyaz ten sevmem bunlar uyuyor. Solcu, eylemlere falan katılıyor joplanmayı göze alıyor benim tam tersim yani. Ben neden internet yok tweetera giremiyorum diye söylenirken o dert ettiğin bu mu daha da kötü olacak yakında deyip sahip çıkıyor ülke dertlerine. Bir de beni sevdiğini söylüyor ne kadar doğru bilmiyorum sevmek bu kadar kolay mı? Ya da belki de seviyordur ben de sevilmeyi seviyorum sevilmeye hasretim bu ilgi hoşuma gitti biraz da tuhaf o tuhaflık da ilgimi çekti. Benim yaşayıp sıkıldığım hiçbir şeyi yaşamamış uç şeyleri merak edip benimle yaşamak istiyor ben de bir erkeğin ilgisini yeniden sevgili olmayı merak ediyorum. Unuttum çünkü unutmak iyi değildir utulmak da...

Cumartesi sevgili olamaya karar verdik benim üç aylık seks orucum bitecek reglim de bitecek bu hafta buluşup bir hasret giderme yaşarım diye düşündüm ama içimi bir huzursuzluk kapladı. Bu benim fuck buddyim değil sevgilimdi o zaman? Kuralları bilirsiniz seks bazen çok yaklaştırır bazen de kilometrelerce uaklaştırır insanları o yüzden acele etmemek gerekir. Ya kötü olursa ya yabancılarsam? Ya o benimle olduktan sonra gözündeki ve kalbindeki yerim sarsılırsa acele etmek bir ilişkiyi zedelemek demek.

Seksle kendime bağladığım bağlamaya çalıştığım çok erkek oldu ve sonunda gördüm ki seksin ağır bastığı yerlerde duygular gelişmiyor. Bedenler birbirine kavuşurken ruhlar yabancı kalıyor ve ilişkinin temeli oturmuyor. Bunu çok yaşadım sonradan kimse kimseye aşık olmuyor aşk seksten önce gelirse adı aşk oluyor seks yaptıktan sonra beklemeyin boşuna onun adı tutku, ihtiras, alışkanlık, partnerlik oluyor ama aşk ya da sevgili olamıyorsun. Şimdi ben bunu eve atar üzerinde tepinirim iyi kötü zevk de alırım ama sonra... İşte asıl soru da sorun da sonrasında o kadar bekledim biraz daha bekleyip ilişkiyi mahvetmeyeyim en iyisi.

6 Kasım 2016 Pazar

Durağıma Uğrayan Otobüsler Gibi

 Şöyle bir düşünüyorum da ne çok olayı ve insanı arkamda bıraktım. Kaç kişi girdi çıktı hayatıma. Görevlerini yapıp gittiler. Sadece beraber olduklarımı kast etmiyorum, arkadaşlar, tanışıklar hatta akrabalar... İnsanlar gelip giden otobüsler gibiler sen durakta durup onların hayatına girip çıkmalarını izliyorsun. Bazıları durakta uzun süre kalıyor bazıları da alacağı kadar yolcuyu yüklenip hemen yoluna gidiyor. Bazı otobüslerin ardından gözyaşı da döküyorsun, yolunu da bekliyorsun tekrar gelir mi diye ama çoğu gittiği yerden geri gelmiyor yeni duraklara yeni yolculara bırakıyor kendini. Geri dönen de oluyor tabii. Sen durağında beklerken bir bakıyorsun zamanında hüzünle gelmesini beklediğin otobüs gelmiş ama sende ona binme hevesi kalmamış o da bakıyor ki durak aynı ama duygu aynı değil yine çekip gidiyor.

Gelip giden insanlar arasında ömürlük olanlar da var. Dostlar, sevgililer, bazen adını koyamadığın ama hep hayatında olan kişiler işte onlar önemliler onların değerini bilmek gerek. Gelip gidenler de önemli bir amaca hizmet ediyorlar sana birşeyler öğretiyor biraz daha olgunlaştırıyorlar. Bazen sırtından vuruyor bazen çırılçıplak karda bırakıyorlar, donuyorsun ve anlıyorsun hemen güvenip soyunmaman gerektiğini. Bir dahakine daha temkinli oluyorsun. Herkesin bir görevi var tıpkı senin de olduğu gibi. Birine çok değer veriyorsun birini pek sallamıyorsun ya hepsinde bir sınav bir öğretisin aslında.

İnsanlar, günler, otobüsler gelip geçiyor hayatımızdan, mevsimler yaşlar, adlar değişiyor. Öğreniyoruz, büyüyoruz, yaşıyoruz... Kaçan otobüslere üzülmek yerine içinde rahat olduğumuzla yolculuk ediyoruz nihayetinde.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Tarihi Kişilikler Bana Tren Yapıyor Fala Bak!

 Nuri falıma baktı ve dedi ki;
-Ben ömrümde böyle ilginç fal görmedim bak bak şuraya kafasına boğa kafası geçirmiş bir adam onun arkasında da bir adam var pipileri meydanda önlerinde de bir kadın var ona sarılmış boğa kafalı olan.
-Öndeki kadın ben miyim?
-Fal senin olduğuna göre sensin.
-Yoksa bu grup sekse mi delalet Nuri sonunda bu markuz talihim gülecek ve seks mi yapacağım? Hem de boğa kafalı bir adam ve öbürüyle o da maskeli mi?
-Onun da kafasında maske var bak kedi kulağı gibi.
-Bu ortamda bir maskesiz ben miyim? Ben mal mıyım neden kimliğimi gizlemiyorum?
-Marin dalga geçmesene böyle fal milyonda bir çıkar yeminle.
-Şimdi grup yapacak mıyım? Bu adamlar neden maskeli? Maskeli partide mi grup yapıyorum?
-Taktın gruba abazanlık başına vurdu iyice birine ver de kurtul.
-Yahu sen dedin kafası boğa pipisi ortada adamlar diye aklıma ne gelecekti başka?
-Sen çok bereketli bir döneme gireceksin. Bunlar sanki eski zamanlardan şu Mısırlıların taktıkları maskelere benziyor.
-Beni şu saatten sonra anca mitolojik birileri tatmin edebilir zaten.
-Bu da Marin çok büyük ve uluslar arası alanlara açılacaksın demek.
-Orada mı grup yapacağım?
-Yahu ne bileyim nerede yapacaksın gördüğümü söylüyorum.
-Şeylerine de birşey takmışlar sanki di mi?
-Diyorum ya ben ömrümde böyle fal görmedim diye gerçi neden şaşırıyorsam senin falın sonuçta.
-Hayır olsun diyelim o zaman.
-Hayır olsun sevgilin de olsun Marin hiç iyi değilsin çünki.
-Tamam tamam olacak da ben unuttum sevgiliyle ne yapılıyordu nasıldı nereden başlanıyordu ilk soru kolay mıydı zor muydu hemen mi sonradan mı yatılıyordu?
-Sen merhaba de yat durumun ciddi git suya tut şunu da çabuk olsun.
-Tamam grup çabuk olsun.
-Dur dur önce fotoğrafını çekelim daha inceleyeceğim ben bunu cidden tarihi bir fal bu.
Tarihi kişilikler bana tren yapıyor evet tarihi bir fal orası kesin ne diyelim hayırlara çıksın falım...

4 Kasım 2016 Cuma

Hangi Soktuğumun Ülkesine Gidiyorsan Bensiz Gidemezsin


 İndim bir kat aşağıya Nuri'nin kapısını çaldım. Yeni uyanmış daha belli gözleri mahmur, üzerinde leopar bir sabahlık o halini görünce gülümsedim.
-İnternetimde sorun var Nuri.
-Ne olmuş yine?
-Bilmiyorum ki galiba bozuldu seninki nasıl?
-Ben senin gibi gözümü açınca telefonuma bakmıyorum ne bileyim nasıl dur bakayım.
-Benim okurlarım var sosyal medyada yazmazsam merak ederler.
-Ay sevsinler okurlarını yok bende de yine birşey olmuştur İran'a döneceğiz yakında.
-Öyle deme neden İran'a dönelim.
-Susturuluyoruz baksana.
-Genel bir durum mu sence?
-Kesin...
Zor bela bir gazetenin sayfasına girdik patlama haberler...
-Haklıymışsın da neden susturuyorlar?
-Eylemler olmasın diye işte gerçi senin eylemle işin olmaz.
-Aman sanki sen eylem eylem geziyorsun velev ki ibneyiz eylemleri dışında neye katıldın katıldık yani ha bir de hayvanlarla ilgili olursa.
-Öyle de hayat bunlardan ibaret değil işte susmamak gerek biz hep susuyoruz. Alıştırılıyoruz buna fişimizi çekiyolar internet gidiyor ne yapalım deyip susuyoruz bak.
-Haklısın...
-Kahve?
-Sade...
-Sen de gitmeyi düşünüyor musun bu ülkeden?
-Bilmem sen?
-Belki...Ama özlerim insanlarını burayı kedilerini en çok da seni
-Beni mi? Ha bensiz gideceksin yani hangi soktuğumun ülkesine gidiyorsan.
-Mümkün mü sensiz gitmem? Hatta gitmem kalırım kalıp sahip çıkmak gerek ülkeye.
-Git ama yine gel insan sonunda hep evine döner.
-Şiir gibi konuştun yine, kış geldi Nuri doğum günüm yaklaşıyor bir yıl daha yaşlanıyorum ama aslında değişen hiçbir şey olmuyor.
-Geçen yıl ki Marin gelse ona ne derdin?
-O adamdan uzak dur, bu işten bir halt olmayacak, üstündekini beğenmedim değiştir...
-Gördün mü bir yılda bile ne kadar değişmişsin öğrenmişsin denemişsin olmamış yine öğrenmişsin.
-Haklısın Nuri fal bakacak mısın?
-Bakıcam bakıcam erkek çıkar umarım falında şu haline cidden endişeleniyorum.
-Rahatım ben böyle hem hayatımda bir erkek var.
-Kim kız?
-Sen...
Gülüşüyoruz Nuri iyi ki var...

Aşkın Dili Çevirmen İstemez

 Yabancı uyruklu bir kanalın Türkiye şubesiyle çalışmaya başladım. Bir tür dizi yazıyorum onların mantığında ve yönlendirmesinde ama olsun iş iştir. Bir de yönetmen var kendi ülkesinden gelmiş detay veremiyorum Türk değil Türkçe bilmiyor. İngilizce biliyordur diye umuyorum ama bana henüz İngilizce tek bir kelam etmedi. İlk olarak toplantıda karşılaştık bana melül melül bakıyordu ben de ona baktım ve dedim ki hımmm hiç fena değil. Bunca zamandır ilgimi çeken tek bir erkek sinek yokken birini beğenmek ilaç gibi geldi. Yanımızda bir çevirmen var ben konuşuyorum ona çeviriyor o konuşuyor bana çeviriyor mimikler ve bazı ortak kelimeler dışında adamın ne dediğini kesinlikle anlamıyorum. Bu dili öğrenmeye kalksam sittin sene geçer Almanca tüm dil öğrenme enerjimi emiyor zaten. Ben kendimi biliyorum git gel ben bu adamı ayartırım zaten o da dünden razı gibi yalnız bir sorun var biz nasıl iletişim kuracağız?

Bu çevirmeni mi çağıracağız en hararetli anlarda "söyle de şurayı yalasın, posizyon değiştirelim arkama geçsin." Bu da çevirecek falan olmaz mı Madam Marin dünyasıda olmaza yer yoktur aslında bunu da gatey yaparım çevirmen izlerken daha da eğlenceli olur ama tabii ki olacak iş değil. İngizce bildiğini umarak ben buna kur yaparım hafiften onun dilinden de birkaç kelime kaparım zaten aşkın dili heryerde aynı değil mi? Bir noktadan sonra çevirmene falan da gerek kalmaz diye düşünüyorum. Bilemiyorum bakalım ne olacak...

2 Kasım 2016 Çarşamba

Üşümüyorum Gelmiyorum İstemiyorum!

Bir arkadaşım var çocuk doğurdu ve her çocuklu Türk annesi gibi başkalaşım geçirip çocuğuyla kafayı kırdı. Aman yanında öyle demeyin böyle yapmayın yok şöyle yok böyle. Çocuklara zerre tahammül edemeyen ben çocuklu annelere hiç edemiyorum tabii bu gruba normal anne olan insanları dahil etmiyorum. Babası bir ara çocuğu zorla öptü bu da çemkirdi adama "zorla öpme tacize uğrarsa aradaki farkı anlamaz" diye. Aptal karı okumuş bir yerlerden inanmış ama mantık yürütme kendi çocukluğunu düşünüp sonuca ulaşma yok. Ben beş, altı yaşlarında falanım sanırım eylül ayı idi. Evimizin önü nedense kazılıyordu şu kazı makinalarından vardı. Ben de oralarda oynuyorum. Makinayı kullanan adam bana "gel çık istersen" dedi ben de çocuğum merak ettim çıktım. Oturdum makinanın içine bu bana bakıyor ama daha önce bana bakanlar gibi değil yani bir büyüğün çocuğa bakması gerektiği gibi değil. Biraz üzerime eğildi bende de şort vardı demek. "Üşümüyor musun?" dedi. Ama sesi, soruş şekli nasıl desem çok rahatsız oldum. "Üşümüyorum." dedim ve kalkıp indim araçtan. Hissettim çünkü adını bilmiyordum koyamadım ama bir sorun olduğunu, bu adamda yanlış birşey olduğunu, bana iyi niyetle bakmadığını hissettim. Birkaç gün daha çalıştılar evin önünde bu adam da oradaydı bana baktı asla güzel bir bakış yoktu gözlerinde ben ona hiç yaklaşmadım beni yine çağırdı araca gitmedim hatta babama söyledim babam gelip yanımda durdu, çalışanlara soru sordu bu bir daha bana hiç laf atmadı.

Bir çocuk anlar, kim onu seviyor kim kötü niyetle yaklaşıyor anlamını bilmez ama anlar. Günümüzde çok yaşıyoruz malum kötü olayları maalesef daha geçenlerde üç yaşında bir çocuk tecavüze uğrayıp öldürüldü. İşte bu adamlar bunu yapanlar bir çocuğun şortundan, masum halinden bile etkilenecek türde pislikler. Ben şanslıydım o gün kalkıp inmeseydim ya da bu adam beni çağırdığında peşinden gitseydim belki benim de sonum aynı olacaktı. Çocuklar sevgiyi de nefreti de hisseder. Karşısındaki şeytandan kaçamaz yakalanırsa durum ne yazık ki hüsran olur. Bırakın babaları nasıl isterse öyle sevsin çocuklarını. Sevgiden değil nefretten sapıklıktan korumak korunmak önemli. Yabancılarla ne olursa olsun konuşmamayı yanlarına yaklaşmamaları gerektiğini öğretin. Beni on üç yaşındayken de iki adam evine çağırmıştı çok iyi hatırlıyorum. Orta okuldayım yanımda bir kız arkadaşım var apartmanın merdivenine oturmuşuz iki yaşlıya çalan tuhaf adam açtı kapıyı ama tipleri enerjileri nasıl kötü.
"İçeri gelin bir şeyler için kızlar." dediler sırıtıyorlardı içten değil, iyi niyetli değil, hevesliydiler... Bakışları rahatsız ediciydi. İkimiz de aynı anda kalkıp aynı şeyi söyledik "istemiyoruz." Artık çocuk istismarı istemiyoruz!

29 Ekim 2016 Cumartesi

Pipi Deyince Küçükse Penis Deyince Boyutu Nasıl?

 -Üzerinde çok küçük bir morluk oluştu. Dedi
-Neyin? Dedim.
-Tam kafasında. dedi anladım. Bana aleni şekilde senden mi acaba demek istedi. Tek gecelik bir kaçamaktı ertesi gün bildiğin birbirimizin yüzüne bakmadık ama ortak konular olduğundan karşılaşıyorduk. Bir de beraber yaşadığı ve korktuğu bir hatun vardı ödü koptu o anlar ya da bulaşır diye.
-Ben gayet sağlıklıyım sık sık da kontrole giderim benden kaynaklı olamaz senden bana birşey bulaşmasında.
-Yok senden sonra oldu da korktum seni suçlamıyorum yanlış anlama.
-Kaldığımız otelin klozetinden olmuştur belki gerçi ben iyiyim.
Issırmadım da ki ıssırmayı severim ama ağzıma almadım onunkini.
Eve gitti birkaç gün ses yok ben baya baya hastalık bulaştırmakla itham edildim bir de içime şüphe düştü bana birşey geçti mi neymiş o diye, mesaj gönderdim.
"Pipin nasıl iz geçti mi?"
"İlginçtir ertesi gün kayboldu."
"Kaşıntı falan var mıydı?"
"Yok sadece küçük bir kızarıklık oldu ve geçti."
"İyi."
"Neden Pipi dedin?"
"Ne deseydim?"
"Pipi çocuklarınkine denir küçük mü demek istiyorsun benimkine?"
Tam arıza sorunlu kompleksli erkek mantığı.
"Ne ilgisi var ya ben hepsine pipi derim. Normal seninki de ne büyük ne küçük. Neyse hadi görüşürüz."
Nah görüşürüz keşke küçük deseydim. Yeni değil önce oldu bu olay sonra beni çok aradı görüşmek istedi evdeki bunun kıçına tekmeyi basmış bir de iyice boşlukta kaldı ama ne telefonunu açtım ne buluştum.
Aklıma geldi bu pipi ve diğer isimlerle büyüklük tanımı durumuna çük ve pipi deyince küçük s.k ve Ya..ak deyince büyük demek gibi algılansa da öyle bir şey yok yani en azından bence yok penis ne o zaman hangi grubu temsil ediyor bu meletin genel adı penis. Ya da bizimikine vajina deyince başka diğer isimle başka bir boyut ve darlık mı düşünülmeli? Bu arada bir okurum bana soru sordu oturup araştırdım cevaplayayım. Vajina rengi kişiden kişiye değişirmiş ve vajina çok koyu da olabilirmiş kadın beyaz tenli olsa bile. Bu durum bir enfeksiyonu vitamin yetersizliğini işaret edebileceği gibi aslında hiçbir anlama da gelmeyebilirmiş yani vajina rengi kişiden kişiye değişirmiş ille beyaz ya da pembe olması gerekmezmiş daha koyu olabilirmiş. Bunu kafasına takıp rengini açtırmaya çalışan kadın sayısı da oldukça fazlaymış. Ayrıca pornolardaki hatunların vajinalarına makyaj yapılıyor ve onlar normalde o kadar pürüzsüz ve güzel değil zaten duymuştum bir kez daha duydum ve emin oldum.

28 Ekim 2016 Cuma

Gayri Meşru Çınlama

 Herkes didikledi şu Aleyna Tilki'yi biraz da ben didikleyeyim, kızı değil meseleyi. Dürüst olayım Twitter da adını görünce #çirkinsinaleynatilki şeklindeydi politikacı falan sandım hiç girip bakmadım politik konulara girmiyorum malumunuz çünkü girsem kesin tutuklanırım ya da ülkeyi yönetirim ortası yok. Klibi yeni izledim kızın kim olduğunu yeni anladım peki neyi bu kadar büyüttünüz kızın yaşını mı? Hadi ama dürüst olalım bu kız mıy mıy konuşan süklüm püklüm birşey olsa kimse aaa on altı yaşında kız nasıl içkili yerlerde sahne alır cık cık demezdi basbaya bu kızdaki özgüvene uyuz oldunuz. Olunmayacak gibi de değil bakınca pek matah olmayan bir tip zoraki sarışın olma uğraşı birbirine yakın boş bakışlı gözler Hadise ye benzetenlere katılıyorum onda da tip yok ama zorla güzel ilan ediliyor ya pes.

Barlarda cluplerde bu yaşlarda bu görünüşte çok kız var. Kucaktan kucağa geziyor, içki içiyor, ortalıkta seksi göründüğünü zannedip dolanıyor ve kesin seks de yapıyor. Onları kurtarmaya ve buralardan uzaklaştırmaya yönelik bir kampanya olsa bence çok daha mantıklı olur. Bu kızcağıza da o kadar uyuz olmayın kendi on altı yaşınızı düşünün ben o yaşta ünlü olsam popomu açıp gezerdim bu yine iyi beni küçükken parmakla gösterirlerdi falan diyor bir ne oldum durumu gelmiş ama ben geleceğinin olduğunu gelecekteki Hadise olacağını sanmıyorum. Bir süre sonra bu ilgi de şöhreti de azalacak o da şimdi çıkıyor diye tantana yapılan barlarda iş bulmak için çabalıyor olacak. Bizim ülkemizde çoğu şarkıcının kaderi bu. Ayrıca bu kız Emrah Karaduman'la çalışmasaydı zaten ne dinlenirdi ne fark edilirdi.

Halkı irrite etmemeli bir sanatçı yaşı konumu yaşadığı ne olursa olsun of kendine amma güveniyor dedirtmemeli özellikle de kadınları kızdırmamalı. Asla ben güzelim, özelim, sizden farklıyım, çok yetenekliyim dememeli. Kız çıkmış kişisel gelişim felsefe kitabı yazıyorum diyor. Bu işin okulunu okumuş onca insan varken bu ne özgüven? Ha yazsa bu aklını sevdiğimin ülkesinde ne yazmış bu deyip alınır okunur o da ayrı konu başlığı. Bir sanatçı adayı her zaman mütevazi olmalı elbette yeri geldiğinde kendini savunmalı o ayrı bir konu. Zaten çıkışı sorunlu olan bu kıza menajeri danışmanı her neyse şöyle konuş böyle yap demiyor mu dememiş çünkü burası Türkiye burada böyle stratejiler olmaz. Haydi ünlü oldun hoppaaa deyip medyaya salınır şahış halk uyuz olur sonra da başarılı olması beklenir uyuz edilen halkın karşısına çıkartılıp. Oysa ki bu kız mütavazi konuşup halkın desteğini alsaydı ömrü çok daha uzun olurdu. Evet bu yaşta çıkan dünya starları var ama onların arkasında bir ordu insan çalışıyor ortaya salıp başı boş bırakılmıyor ne söyleyecekleri atacakları adım bile önceden belirleniyor. Britney Spears o yaşlarda masumiyeti temsil ediyordu gerçekte hiç ilgisi olmadğı halde ve ne yapacağı, ne söyleyeceği herşeyi planlıydı. Dünya starı olacakmış da zaten mahallesinde ünlüymüş de peh peh...

Benim on altı yaşındayken çok popüler bir arkadaşım vardı. Yeteneği falan da yoktu sadece biraz tipi iyiydi o da bu durumu erkekten erkeğe geçerek değerlendirdi. Biri daha vardı sesim güzel der hep şarkı söylerdi ama kızda tip sıfırdı kendini güzel zannederdi o ayrı. Bu ikisi de hiçbir şey olamadı o güzel dediğim on sekizinde bir çirkinleşti bir tipi kaydı artık neyi ne kadar yediyse eski popüler halini aradı bulamadıkça depresyona girdi bir gayri meşru peydahladı tuhaf bir şişko bulup evlendi sonunda adam yine iyiymiş sahip çıktı buna ve çocuğuna. Bizim kız ünlü olmayı çok isterdi ne okudu ne birşey yapabildi gayri meşru çınlaması oldu sadece. Öbürü de şarkıcı falan olamadı tabii. Benim on altı yaşındaki halim mi? Pek dikkat çekmezdim beni kimse parmakla göstermezdi Ben hep kitap yazıcam, film çekicem, ünlü olucam derdim o ayrı hikaye.

26 Ekim 2016 Çarşamba

Seks Temalı Dil Bilgisi Dersi

 Sosyal medyadaki bazı kelimelerin kullanımındaki hatalar çok gözüme batıyor ve beni çok rahatsız ediyor ben de düzeltiyorum sürekli ama en iyisi buradan da kısa bir ders vermek merak etmeyin zevkli bir ders olacak en azından örnekler aklınızda kalacak.

"Evde yalnızım hadi bana gel yaramazlık yapalım." Ya"n"lız değilim ya"l"nızım uzun harf önde seninki de uzun mu?

"Seninki de baya kalınmış" daki ki bitişik yazılır ama "Ne sandın ki erken boşalanla işim olmaz" daki ki ayrıdır.

"Seviştikten sonra bende kalabilirsin." de bitişik "Gruba sen de katıl" daki de ayrı yazılır.

"Herkes oral seks sevmez." deki herkesin sonunda s vardır sssss asla z değil seksin s si tamam mı?

"Birkaç vibratör denemekte fayda var." Birkaç bitişik.

"Hiçbir şey senin dilinin yerini tutmaz."  Hiçbir bitişik şey ayrı.

"Herşey seks değil sarılıp uyumak da güzel." Herşey bitişik.

"Çok kalındı öyle ki günlerce popomun üzerine oturamadım." Ki yine ayrı.

"Sen veya arkadaşın fark etmez ikiniz de gelin çok azdım." Veya bitişik de ayrı.

"Mademki kaldıramıyorsun neden vaktimi alıyorsun?" mademki  bitişik.

"Oysaki adam sanmıştım onu değilmiş." "Halbuki çok da kaslıydı ama beyni yokmuş" Kiler bitişik.

"Yeterki iste arkadan da yaparız." ki bitişik.

"Büyükse beni ara küçük ise zahmet etme." Kullamına göre ise bitişik ve ayrı olur.

"Jartiyeri giydim ki ne göreyim çorabım kaçmış." buradaki ki ayrı.

"Sende gel senin de giderin var seninkinin de üzerinde zıplarım." Kileri deleri gördünüz.

"Yalnızca bir gece takıldık ne aşkı?" Yalnızca yallllllllllllllnız.

"Yanlış anlama ama seninleyken hiç orgazm olamıyorum." Yanlış da N önde yalnız da L karıştırmayın!


Esra İnal'e Olan Bana Da Oldu

 Sabah uyandım ama bir tuhaf bir gariplik var. Telefonumun alarmı çalıyor kapatmak için uzandım dokunamadım. Tıpkı filmlerdeki gibi ruhlar eşyalara dokunmaya çalışır da dokunamaz ya aynen öyle. Elim içinden falan geçmedi. Nasıl tarif edilir bilemiyorum odadayım ama başka boyuttayım benim olduğum boyutta da buradaki eşyalara dokunulmuyordu ama odayı aynen görebiliyordum sesleri duyuyordum bir de çok daha hafif hissettim kendimi. Paniğe kapıldım ne oluyor dedim yatakta yatmakta olan bedenimi fark ettim. Odanın içinde şaşkınca koşturdum. Bilincim yerindeydi herşeyin farkındaydım. Kendi kendime dedim ki uyanmalıyım uyanmak istiyorum, sanki görünmez bir ip beni yatağa geri çekti ve düşer gibi uyandım. Çok duymuştum bu astral seyahat konularını ama açıkçası ben hiç heves etmedim. Baya bedeninden çıkıp dolaşıp gelenler varmış ben inanmamıştım. Bana neden durduk yere oldu bilmiyorum kesinlikle rüya değildi. Bu arada odada benden başka bir varlığı da hissetmedim ne melek ne iblis, yalnızdım. Demekki ölüm de böyle bir şey başka bir boyuta geçme hali...

8 Saniye filmi geldi aklıma Esra İnal panik halinde oradan oraya koşturuyordu uyanıyordu bedenini görüyordu demek ki gerçekmiş dedim benim de başıma gelen tam da bu. Bir bedenimden çıkıp amaçsızca dolaşmadığım kalmıştı. Bu boyutu hallettim de başka boyutlar kusur kaldı. Korktum arkadaş ben bir daha olmasın istemem.

Bu arada ben de bana emanetim...

24 Ekim 2016 Pazartesi

İçimdeki Kaltak Seksi Yasakladı

 Yarın için biriyle görüşme durumum var. Yakında başka yere gidecek iş icabı bir yıldır da peşimde ama ben buna stabil olmayan hayatı yüzünden pek yanaşmadım. Şimdiki durumum ve bunun bana popona dilimi sokucam demesi üzerine gaza geldim yarın görüşelim dedim. Beni ailemle yaşıyorum sanıyor yalnız yaşadığımı bilse ne yapar eder yanıma taşınırdı çünkü. Ev tutalım dedi ben de sandım ki evi ayarlayıp beni çağıracak başladı bu hesap yapmaya yanımda şu kadar var ev bu kadar olsa diye of...

Baya evi sen tut ama seni ben mikeyim diyor her türlü de giren bana girecek kısaca neden? seks yapmış olmak için. Belki çok iyi olacak belki de hiç hoşuma gitmeyecek tenler uyuşmayacak bu da başka bir risk. Günlük evi kiralarken otel gibi kimlik uzatıyorsun bu başka bir risk. Nuri ye anlatsam durumu küfrü basar nereden buluyorsun bunları diye ama ben de yarın ev boş sen bana gel demiş bulundum bu havalara uçtu.

İç sesim uyarılarına anında başladı hiç susar mı zaten.
-Baksana bana yarın buraya mı gelecek bu?
-Evet.
-Sonra?
-Sevişeceğiz işte sen de istemiyor muydun?
-İstiyorum da bununla olmaz.
-Güzel şeyler yapacak ama.
-Aman hepsi aynı şeyi yapar.
-Neden bununla olmaz?
-Yahu sen salak mısın iki seks muhabbeti yaptın diye senden para istedi bu adam, bir de düzse neler ister hiç mi düşünmüyorsun?
-İstemez herhalde ya.
-Sen öyle san gelecek evini görecek daha da istekleri kabaracak bir de yatmanın verdiği rahatlıkla canım bana 500 aşkım bana 300 demeye başlayacak sen de biliyorsun ben de.
-İyi de ben seks yapmayacak mıyım ya?
-Bununla yapacaksan hiç yapma.
-Haklısın da
-Haklıyım tabii seni uyarmasam çulsuzla şişkoyla ezikle tipsizle yatıp duracaksın iyi ki ben varım da dizginliyorum seni.
-Evet iyi ki varsın bildiğin kendi kendimle konuşan bir deliyim ben de.
-Ben olmasam tek başına kalırdın git bana şarap koy.
-Kırmızı Beyaz?
-Tabii ki beyaz
Beyaz şarap severiz biz ben ve içimdeki kaltak yarın da bana seks yasak...

Seks İtirafları Yazan Bayan Bloger Arkadaşım Bir Bakar Mısın?

 Bir süredir bu blog muhabbetinde hemcinslerimin açtığı seks kokan bloglar dikkatimi çekiyor. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar çıkış noktaları belli ama devamında tökezleme kaçınılmaz. Hemen hepsi seks hikayeleri yazıyorlar ama gerçek ama hayal o kısmı önemli değil, sorun şu ki hep seks fazla seks olduğunda tıkanmak ve ileriye gidememek kaçınılmaz çünkü Stoya bile o kadar seks yapmıyordur. En uç yaşadıklarını yazman gerek en yasak olanları en tabuları yoksa zaten herkes seks yapıyor bir şekilde, iyi de senin mesleğin ne ki bu kadar uç seks hayatın olsun? Hadi escortsundur anılarını yazarsın bak o zaman olur ya da toplumda saygın birisindir de bir sapıklığın bir fetişin takıntın vardır gizlice ikinci hayat yaşarsın bu da okunulur ama bilmem kimle bugün böyle yattım şu gün içtik grup yaptık otele attı beni ağzıma verdi oh... gibi anlatımlar ve hikayeler bir süre sonra hımm ne yazmış bu kadın diye merak uyandırmaktan çıkar ve sıkar. Ayrıca kitap olur film olur hayellerindeysen yanlış dilde yazdığını ve yanlış ülkede olduğunu hatırlatırım. İngilizce ya da Almanca yaz işte o zaman en kötü erotik e kitabın çıkar ama bu ülkede zaten fazla abartınca yayın yasağı gelir. Yazdıkların da bir grup otuzbirciye malzeme olmaktan başka işe yaramaz. Gerçekçi ol bir kere tamam seks yazmak bunları anlatmak mı istiyorsun yine anlat ama hayatına da değin çevrene de insan olduğunu hissettir sen makine değilsin sadece bacak açıp kapatmıyorsun ruhun, duyguların var.

Ben bunları yazarsam bir yayıncı beni keşfeder diye hayallere kapılma yayıncı yayınlayabileceğinin peşine düşer. Grinin Elli Tonu var ama yaaa da deme çıkış noktası Türkiye değil o kitabın dünyada çok satınca bizimkiler aldı sen buradan çıkmış dünyaya yayılmış bir erotik kitap duydun mu? Duyamazsın öyle bir kadın yazar duydun mu mümkün değil. Şu cüce boyutlarındaki İtalyan kız Melisa P. fırça darbelerini yazdı filmi çekildi hayatının bir bölümüydü evet sonra... sonrası gelmedi çünkü kurşunu tek atımlıktı anlattı bitti muhtemelen birinin kapatması oldu oturdu kıçının üstüne. O bu ülkede yayınlandı ama burada çıkmadı bu demek değil ki ilk olamazsın olur ama başka bir yoldan yürürsen işte sana formüller: ünlü biriyle olmuşsundur bunu anlatırsan, tanınmış birinin kızısındır falan Türk Diplomatın Kızı'nda olduğu gibi o şekilde erotik itiraflarını yazarsın tamam, escortsundur ilginç müşterilerini yazarsın, aile kadını mazbut hayat yaşayan birisindir kaçamaklarını yazarsın, doktorsundur sana gelen hastaların sırlarını yazarsın bunlar olur okunur ama ben şöyle seviştim bugün bunu yaptım dediğim gibi otuzbire malzeme olmaktan ileri gitmez.

Bir de oranı buranı çekip o bloğa koyarsan sonra kadınlara neden saygı duyulmuyor neden tecavüze uğruyoruz deme. O resmini çektiğin yerlerin var ya herkes de biraz değişik şekilde aynısı var sana özel değil ama akıl ve zeka işte o herkes de aynı değil sen önce onu koy ortaya beden ve yüz güzelliği ardından tamamlar tabloyu. Bir de madem yazma işine soyundun onun olmazsa olmazı okumaktır lütfen kitap oku imla hataları cümle düşüklükleri yapma evet blog sana ait ama bunlar okurun için önemli yazarken öğretmeli bir yön de vermelisin okuruna. Okur kazanıyorsun bu çocuk sahibi olmaktan bile daha büyük bir sorumluluktur sakın unutma sevgiyle Madam Marin...

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...