Yabancı uyruklu bir kanalın Türkiye şubesiyle çalışmaya başladım. Bir tür dizi yazıyorum onların mantığında ve yönlendirmesinde ama olsun iş iştir. Bir de yönetmen var kendi ülkesinden gelmiş detay veremiyorum Türk değil Türkçe bilmiyor. İngilizce biliyordur diye umuyorum ama bana henüz İngilizce tek bir kelam etmedi. İlk olarak toplantıda karşılaştık bana melül melül bakıyordu ben de ona baktım ve dedim ki hımmm hiç fena değil. Bunca zamandır ilgimi çeken tek bir erkek sinek yokken birini beğenmek ilaç gibi geldi. Yanımızda bir çevirmen var ben konuşuyorum ona çeviriyor o konuşuyor bana çeviriyor mimikler ve bazı ortak kelimeler dışında adamın ne dediğini kesinlikle anlamıyorum. Bu dili öğrenmeye kalksam sittin sene geçer Almanca tüm dil öğrenme enerjimi emiyor zaten. Ben kendimi biliyorum git gel ben bu adamı ayartırım zaten o da dünden razı gibi yalnız bir sorun var biz nasıl iletişim kuracağız?
Bu çevirmeni mi çağıracağız en hararetli anlarda "söyle de şurayı yalasın, posizyon değiştirelim arkama geçsin." Bu da çevirecek falan olmaz mı Madam Marin dünyasıda olmaza yer yoktur aslında bunu da gatey yaparım çevirmen izlerken daha da eğlenceli olur ama tabii ki olacak iş değil. İngizce bildiğini umarak ben buna kur yaparım hafiften onun dilinden de birkaç kelime kaparım zaten aşkın dili heryerde aynı değil mi? Bir noktadan sonra çevirmene falan da gerek kalmaz diye düşünüyorum. Bilemiyorum bakalım ne olacak...
Bu çevirmeni mi çağıracağız en hararetli anlarda "söyle de şurayı yalasın, posizyon değiştirelim arkama geçsin." Bu da çevirecek falan olmaz mı Madam Marin dünyasıda olmaza yer yoktur aslında bunu da gatey yaparım çevirmen izlerken daha da eğlenceli olur ama tabii ki olacak iş değil. İngizce bildiğini umarak ben buna kur yaparım hafiften onun dilinden de birkaç kelime kaparım zaten aşkın dili heryerde aynı değil mi? Bir noktadan sonra çevirmene falan da gerek kalmaz diye düşünüyorum. Bilemiyorum bakalım ne olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder