Liseden arkadşım Müge. Aslında arkadaş demek doğru değil, tanıdık diyelim. Lisede samimiydik ama bunda sağlam bir hasar olduğunu anlayınca ben muhabbeti kestim. Üniversiteyi kazandım, o kazanamadı. Yeni arkadaşlar buldum, bunu unuttum; iyi de oldu. Lisedeyken baya bir sevgilisi vardı bunun, benim yoktu; uyuz olurdum. Bir de bir huyu vardı; nerede mutlu bir çift görse, erkeğe asılmaya başlardı. Bazılarını da ayırıp kendi sevgili olmuş, hatta bu uğurda fındıklı parkında birkaç kızdan dayak yemişti.
Yıllar sonra İstiklalde o zamanki sevgilimle sinemaya girerken karşılaştık. Bunun da yanında sevgilisi vardı. Ona rağmen benimkine kur yaptı. Ben de sevgilim de kaşara bak diye arkasından gülmüştük. Dün yine karşılaştık, annesi hala Cihangirde oturuyormuş, ondan geliyormuş, zor tanıdım. Kilo almış, tipi kaymış. Oturduk sohbet etmeye başladık. Pek dertli, hiç arkadaşı kalmamış. Kocasından da boşanmış. Bütün arkadaşları yani bayan olanlar yüz çevirmiş buna, dert yanıyor. O arada benim bir arkadaşım geldi, yakışıklı bir adam hadi kim olduğunu söyleyeyim siz yabancı değilsiniz benim onbeş yıllık buddyim. Biraz oturdu, gitti. Bu tabii aramızdaki samimiyetten, bana bakışından falan aramızdaki durumu çaktı, artık sevgilim mi sandı hemen yazmaya başladı adama.
O gittikten sonra, yine başladı hiç arkadaşım yok diye hayıflanmaya. Dayanamadım aynayı tuutum, görmekten fena halde korktuğu yüzüne.
-Tabii kimse seninle görüşmez kadınların kocalarına asılıyorsundur.
Bu ani tokatla, sarsıldı. Beklemiyordu, belki anlaşılmıyor sanıyordu. Belki de kendi bile farkında değildi.
-Yok canım yapmam ben öyle bir şey.
-Hadi Müge, yabancı mıyım ben? Liseden beri yapıyorsun. Az önce Emre'ye de yaptın. İyidir o ayrı ama o benim, senin olmayayacak. Olsa da sana, bana baktığı gibi bakmayacak, sevmeyecek.
Bu ağlamaya başladı, eteraftaki masadakiler bize baktı. Hay çok mu sert konuştum ben diye düşünürken:
-Haklısın öyle yapıyorum çünkü ben hayatım boyunca sevilmedim. Babam bıraktı gitti, kocamla çok kötü bitti.
-Ya aradakiler? Onca kızdan çaldığın sevgililerinde mi sevmedi?
-Hayır, sevmediler. Sadece sevişip, attılar beni sıkıldıklarında. Oysa ben onlar beni öyle sever sanmıştım.
-Bu yüzden milletin kocasına salça oluyordun değil mi? O adam güzel seviyorsa beni de güzel sever diye.
-Evet.
-O adam o kadını güzel seviyor. Seni de öyle sevecek diye bir şey yok. Bir kere ah alıyorsun, yanlış karma kuruyorsun, nasıl mutlu olmayı beklersin ki?
-Olamadım zaten.
-Seni sevecek biri olur elbet. Sen denenmiş ve bu iyi seviyor diye emin olduğun adama değil, kimsenin bir şeyi olmayan adamlara dikkat kesil artık. Bak bu uğurda kaç kere dayak da yedin.
Başını sallıyor, gözlerini siliyor. Umarım ne demek istediğimi anlamıştır. Aynı şekilde devam ederse daha çok yalnız kalır, kalmış da zaten. Bu kadınla kimse arkadaşlık etmez, kocasını, sevgilsini bence artık kapamaz ama huzur bozar, bunu da kimse istemez. Ben hayatım boyunca, değil arkadaşımın, tanıdığım bir kadının bile eski sevgilisiyle olmadım. Bence etik de değil, doğru da. Ayrıca o hikayeden mutlu son çıkmaz asla.
Yıllar sonra İstiklalde o zamanki sevgilimle sinemaya girerken karşılaştık. Bunun da yanında sevgilisi vardı. Ona rağmen benimkine kur yaptı. Ben de sevgilim de kaşara bak diye arkasından gülmüştük. Dün yine karşılaştık, annesi hala Cihangirde oturuyormuş, ondan geliyormuş, zor tanıdım. Kilo almış, tipi kaymış. Oturduk sohbet etmeye başladık. Pek dertli, hiç arkadaşı kalmamış. Kocasından da boşanmış. Bütün arkadaşları yani bayan olanlar yüz çevirmiş buna, dert yanıyor. O arada benim bir arkadaşım geldi, yakışıklı bir adam hadi kim olduğunu söyleyeyim siz yabancı değilsiniz benim onbeş yıllık buddyim. Biraz oturdu, gitti. Bu tabii aramızdaki samimiyetten, bana bakışından falan aramızdaki durumu çaktı, artık sevgilim mi sandı hemen yazmaya başladı adama.
O gittikten sonra, yine başladı hiç arkadaşım yok diye hayıflanmaya. Dayanamadım aynayı tuutum, görmekten fena halde korktuğu yüzüne.
-Tabii kimse seninle görüşmez kadınların kocalarına asılıyorsundur.
Bu ani tokatla, sarsıldı. Beklemiyordu, belki anlaşılmıyor sanıyordu. Belki de kendi bile farkında değildi.
-Yok canım yapmam ben öyle bir şey.
-Hadi Müge, yabancı mıyım ben? Liseden beri yapıyorsun. Az önce Emre'ye de yaptın. İyidir o ayrı ama o benim, senin olmayayacak. Olsa da sana, bana baktığı gibi bakmayacak, sevmeyecek.
Bu ağlamaya başladı, eteraftaki masadakiler bize baktı. Hay çok mu sert konuştum ben diye düşünürken:
-Haklısın öyle yapıyorum çünkü ben hayatım boyunca sevilmedim. Babam bıraktı gitti, kocamla çok kötü bitti.
-Ya aradakiler? Onca kızdan çaldığın sevgililerinde mi sevmedi?
-Hayır, sevmediler. Sadece sevişip, attılar beni sıkıldıklarında. Oysa ben onlar beni öyle sever sanmıştım.
-Bu yüzden milletin kocasına salça oluyordun değil mi? O adam güzel seviyorsa beni de güzel sever diye.
-Evet.
-O adam o kadını güzel seviyor. Seni de öyle sevecek diye bir şey yok. Bir kere ah alıyorsun, yanlış karma kuruyorsun, nasıl mutlu olmayı beklersin ki?
-Olamadım zaten.
-Seni sevecek biri olur elbet. Sen denenmiş ve bu iyi seviyor diye emin olduğun adama değil, kimsenin bir şeyi olmayan adamlara dikkat kesil artık. Bak bu uğurda kaç kere dayak da yedin.
Başını sallıyor, gözlerini siliyor. Umarım ne demek istediğimi anlamıştır. Aynı şekilde devam ederse daha çok yalnız kalır, kalmış da zaten. Bu kadınla kimse arkadaşlık etmez, kocasını, sevgilsini bence artık kapamaz ama huzur bozar, bunu da kimse istemez. Ben hayatım boyunca, değil arkadaşımın, tanıdığım bir kadının bile eski sevgilisiyle olmadım. Bence etik de değil, doğru da. Ayrıca o hikayeden mutlu son çıkmaz asla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder