Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

28 Nisan 2017 Cuma

Çaptan Dusmus Bir Escort Baska Nasil Teselli Edilirdi Ki?

 Gecen aksam Nuri ile bir davete icabet ettik. Daveti veren uluslar arasi escortluk yaptigini bildigimiz bir hatun. Bence bunu herkes biliyor da bilmezden geliyor. Bu kadin bazi sosyal medya hesaplarimda ekli ayip olmasin diye kabul etmistim. Her gece bir barda eglenir, surekli yurt disi gezilerine cikar. Guya sigortaci ama bir kisiyi sigortaladigi duyulmamistir. Hani sigortacilikta bu kadar paravarsa biz de sigortaci olalim. Acmis kucuk dandik bir sigorta sirketi ugramiyor bile. Davetin sebebini aciklamak icin cikti masanin uzerine kicinin tepesinde giymis cirpi bacaklari cikmis ortaya, yapay sari saclarini savura savura basladi konusmaya.

-Bu gece burada bir ilke tanik olacaksiniz sevgili dostlarim.
Nuri kulagima egildi.
-Canli seks mi yapacak yoksa kiz?
-Yok artik sacmalama Nuri.
-Ay niye meslegi degil mi bir level yukari tasiyor belki.
-Sigortaci bu kiz.
-Ya tabi popomun sigortacisi kac musterisi kaldi acaba.
Biz giybete dalmisken esintili isimli kizimiz durumu acikliyor.
-Yillardir basari ile calistigim sigorta sirketimi kapatiyorum. Yani bu parti is acma degil is kapatma partisi.

Bir de abartili sekilde guluyor matah bir aciklama yapmis gibi. Kalabaliktan da sesler yukseliyor aa falan diye aramizdan biri bile o sirkete gitmemistir birakin sigorta yaptirmayi Hatta ben ortada bir sigorta sirketi oldugunu da sanmiyorum.

-Ay aciklamasina sokayim partinin sebebine bak yillardir sigortacilik yapiyor da sanki.
-Ben de evlenecegini aciklayacak sandim.
-Sacmalama Marin bununla kim evlensin?
-Ne bileyim cikar biri.
-Eskisi gibi is yapamiyor da artik.
-Fark ettim hic yurt disi fotografi koyamiyor artik. Anca cevre iller ve Istanbuldan semtler.
-Zengin musterileri gitti amelelere kaldi.
-Sen de escort piyasasini iyi takip ediyorsun Nuri.
-Ben bunu bedavaya bile duduklemem.
-Sen gaysin zaten.
-Olmasam da duduklemezdim. Tipe bak ne kalca ne gogus ne bir albeni.
-Oyle deme kiz full cilve.
-Cilvesi de para etmiyor artik bir de ben en guzelim havalarinda hala eskidi bu eskidi.
 Donup kiza baktim, egleniyor-mus gibi yapiyordu ama sanki gozlerinde bir telas vardi. Zamana yenilmenin, kaybetmenin, bundan sonra ne yapacagim endisesinin golgesi cokmustu gozlerine. Guluyor, dans ediyor, mutlu gorunuyordu ama icinin oyle olmadigini hemen anladim. Yanina yaklastim.

-Hayirli olsun Esinticim dedim.
-Ay Marin ne kadar guzel gorunuyorsun, sagol tatlim.
-Her kapanan sirket yenilerinin mujdecisidir.
-Oyle mi diyorsun?
-Kesinlikle.
-Yaslaniyoruz be Main.
Dedi arkami donmusken durup ona dondum. Sesi de ifadesi de huzunluydu.
-Olsun iyi yasadik.
Basini sallayip gulumsedi,
Çaptan dusmus bir escort baska nasil teselli edilirdi ki? Nuri nin yanina donup eglenmeye devam ettim...



On Sevismesiz Bahar

 Neredeyse Mayis geldi; kis belirgin sekilde bitti ve hava isinmaya basladi. Zaten istanbulda bahar olmaz direk yaza baslariz on sevismesiz birbirine dalan insanlar gibi yavan kalir cogu sey. Oysa baharin tadi baskadir, on sevismenin de oyle... Evimdeki davetsiz misafir akrabalarima nisana kadar sure vermistim pazartesi 1 Mayis ben de isci sayilirim fena halde yuk tasiyorum omuzlarimda, bir de bu bitmeyen misafirlikle ugrasiyorum. Tamam ikisini de seviyorum bir zararlari yok ama evde yalniz kalmayi, kendi evime birilerini atmayi ozledim arkadas gitmiyorlar mumkun degil gitmiyorlar. Minel in evliligi, stavros un ulkeye yerlesme ve alisma cabalari derken kendimi unuttum. Bir de benim malum daha once bahsettigim fesat ve cirkin kuzenim geldi haftasonu kucuk veletiyle birlikte neymis evimi hic gormemis de merak etmis. Insan bu kadar mi kiskanc ve fesat olur kadin bir soru soruyor isimle ilgili, evle ilgili vs ben cevap verirken basini cevirip dinlemiyor ya picine bakiyor ya da alakasiz bir seyler soyluyor. karida ya kafa gitmis ya da gicikligina yapiyor hani seni sallamiyorum ne anlatirsan anlat gibi. Kimseyi begenmez, ona gore herkes kalitesizdir ama bunun tipini tavirlarini bir gorseniz hanimefendi kalite abidesi. Elbette mutsuzluktan ve kompleksten bu hale gelmis yoksa o da biliyor ne mal oldugunu da etrafa kotu enerji saciyor iste oyle ki o gittikten sonra Minel evi sirkeyle kutsadi.

Merak edip sormussunuz baharat kokulu adam aradi mi diye; evet aradi tabii ki aradi yok aramayacakti bulmus Madam Marin i. Bu arada hakikaten bulmus kim oldugumu ogrenmis yani blog falan bi tirsmis tabii bu hatun ne is diye. Halbuki kendi halinde bir kadinim. Cikin Taksime, Levente giyimi kusami duzgun, makyajli, ayaklari ve topuklulari uzerinde durmaya calisan onca kadindan sadece biriyim. Tum cabalara ragmen yikilmamaya kararliyim, kimseye muhtac olmamaya, kendi kanimdan bile olsa dostu dusmani bilmeyi ona gore gard almayi bilen biriyim. Aska fena halde yenilmis bu yuzden de artik sirti sadece yatakta yere gelen biraz kabuk baglamis ama ici hala yumusak ve sevecen biriyim. Adam benden korkmakta hakli tabii ama yine de oturmus, olcmus bicmis ve aramaya karar vermis. Beni sakin anlatma da demedi dese kac yazar zaten bari insafli anlat dedi tamam dedim. Henuz bir halvet durumu olmadi cunku benim ev malum zaten dolu, bir de sirkeli su ile kutsanmis durumda o yuzden evin aurasini bozmak istemedim. Bunun evine davet edildigim icin carsamba aksami gittim ama ne goreyim evde bir adam ve kadin daha var. Adam Sarper in en yakin arkadasiymis nasil uyuz bilmis ukala birsey anlatamam gormeniz lazim yaninda da yeni yetme bir kiz o da sevgilisiymis, butun gece beni suzup soru sordular. Degil Sarper i yemek onume ikram icin koydugu biskuvileri bile yiyemedim. Ne onlar benden hoslandi ne de ben onlardan hani hemen anlarsin ya birilerinin enerjisinden. Bir de tamam beni merak ettiniz geldiniz gordunuz de bir sekterip gidin de biz basbasa kalalim yok ben gidene kadar gitmediler belki de orada kaldilar o gece ben tanirim gozlerinden bunlar da kene cinsi insanlardan. Hani arkadas ayagina sana yapisir da kanini enmer ya o tip, seni hic dusunmez ne koparsam kardir der. Biraz da ondan sevmediler beni ben Sarper le olursam bunlar eskisi kadar dadanamayacaklar adama tehlikeyi sezdiler. Baktim onlar gitmiyor, bari ben gideyim dedim, ertesi gun de erkenden isim vardi zaten bir de madem sevisemeyecegim neden vakit kaybedeyim bu iki memenetsizin karsisinda oynasamadik bile Sarper le. Sadece baharat kokusunu duydum yine, koca gecenin tek guzel tarafi buydu. Ben sevisme hayalleri kurarken aniden gelen bahar gibi ne on sevisme ne devami olmadi neyse kismet bir dahaki bahara yani bulusmaya artik.

17 Nisan 2017 Pazartesi

Geçmişten Gelen Baharatlı Bir Koku

 Yeni biriyle tanıştım, yakışıklı, kibar, kafa dengi, vucudu iyi, tipi hoş, kokusu güzel... Daha ne olsun?  Bir de eskiden bateri çalıyormuş, şimdi bir şirkette çalışıyor, reklam bölümünde. Evi bana yakın, arkadaşlarla gittiğimiz bir barda tanıştık. O kadar klişe ki tanışmamız anlatsam mı bilemiyorum, çarpıştık, evet şaka gibi ben tuvalete giderken birden elektrikler kesildi etraf kapkaranlık oldu, ben de el yordamı bir yerlere tutunayım derken bunun kel kafasını tuttum. Önce kafa olduğunu da anlamadım elimi dolaştırdım, yüzüne geldi elim baya bir inceledim, sonra da hızla elimi çektim tam bu sırada elektrikler geldi, bununla göz göze kaldık. Adı Sarper'miş. Bana güldü, onun yanında arkadaşları vardı, kusura bakma hoş beşten sonra ben önce tuvalete vücudumdaki bira yığınını çıkartmaya gittim, sonra da yerime oturdum ama bununla bakışmayı ve kaçamak gülüşmeleri sürdürdük. O kadar ki Nuri'nin dikkatini çekti. "Kime bakıyorsun kız?" Dedi.
"Şuradaki kel adama, demin kafasını elledim."
"Neden elliyorsun adamın kafasını?"
"Elektrikler gidince önümü göremedim de ondan Nuri."
"Güzel çocukmuş tanışsana."
"Bana ne o gelsin."
Geldi...  "Bana bir bira borçlusun başımı ağrıttın çok hızlı vurdun" dedi. Vurmadım aslında ama düşmeyeyim diye hızlı bir tutuşda bulunmuş olabilirim, neyse sonuçta tanıştık. O gece baya sohbet ettik. Bunun yanındaki arkadaşları, özellikle kız olanları bize ve tabii ki bana ters ters baktı, aldırmadım. Onlar gitti, benim arkadaşlarım da gitti ama biz kaldık. Baya hoş sohbet, tatlı biri, iyi geldi. Ne zamandır böyle bir adamla oturup konuşmamıştım. Adım nedense çok ilginç geldi. "Marin ne demek?" Dedi.
"Denizden gelen."dedim.
"Denizi çok seversin o zaman sen."
"Hayır pek sevmem, adım Bahar olsa Bahar mevsimini mi sevmem gerekecekti?"
"Sana Hazan da yakışırdı, gözlerinde tuhaf bir hüzün var ve biraz da soğukluk ama için sıcacık."
Bu hoşuma gitti, bir bakışta çözdü beni adam. Klişe sorulara girmedi, nerelisin, nereden geliyorsun, kiminle yaşıyorsun? Falan filan ama ne iş yapıyorsun dedi Ben de blog  ünlüsüyüm ama kimse bilmiyor gizli gizli takılıyorum demedim.
"Metin yazarıyım, reklam, slogan, tanıtım filmi..."
"Bildiğim bir şey var mı?"
"Ne bildiğini bilmiyorum ki."

Buna güldü, ben de güldüm. O da arada çaldığı müzik grubundan bahsetti. Grup dediysem, arkadaşlarıyla arada takıldığı, eğlendiği, pas tutmasınlar diye çaldığı bir grup. Öyle sahne aldıkları falan yok, anca özel günlerde ayarlanırsaymış. Bir de ilginç bir şeyi fark ettim gecenin ilerleyen zamanlarında: Çift katlı otobüsle Taksim'den Bakırköye gidiyorum, o zamanlar yalnız yaşamıyorum, yirmi bir falanım galiba, salak bir herifle çıkıyorum buz dolabı gibi soğuk, memeletsiz. Bu beni bindirdi otobüse defoldu gitti, otobüs doluydu bir adamın yanına oturdum. Sonra kokusu ilgimi çekti, baharatlı hoş bir kokuydu, parfümü mü, teni mi baharatlıydı anlamadım, çevirdim başımı baktım. Kel, yakışıklı, geniş göğüslü bir adam. Aynı Sarper gibi, benimle konuşsun çok istedim, konuşmadı, ben konuşmaya çekindim. Yol boyunca o baharatlı kokuyu içime çektim, durdum. O gece fark ettim ki koku aynı koku adam sanki aynı adam, ya da çok benziyor. Kokuyu daha iyi alabilmek için yaklaştım da yaklaştım adama, tabii sırnaşmadım, öpüşmedim, başımı boynuna dayamadım; o kadar da değil Madam Marin kolay değildir, kendi kolay olmak istemezse. Gecenin geç saatlerinde çıktık bardan, evim zaten yakın olduğundan beni bırakması fazla uzun sürmedi. Yukarıya "kahve içmeye" davet etmedim. zaten Minel, Stavros, Sarper, ben şeklinde içemezdik çok anlamsız olurdu. Eve girer girmez hemen sosyal medyada araştırmalar başladı, o beni bir de googlelamıştır eminim Madam Marin diye çıktıysa yandık. Yüzümde bütün gece salak bir gülümseme kaldı hatta ertesi güne bile yansıdı. Nuri, sabah olanları öğrenmeye geldi.
"Yattınız mı?" Dedi
Bunca deneyimimden ve lişkimden öğrendim ki ne kadar etkilenirsen etkilen, ilk geceden yatarsan o ilişkiden hayır gelmez, o kadarla kalır, ben bu adamla daha çok şey paylaşmak en azından daha fazla sohbet etmek istiyorum.
"Hayır tabii ki daha yeni tanıştık neden yatayım? Hem nerede yatacağım baksana evin haline."
"Bana getirseydin kız, sana dert mi bir adamı eve atmak isteyeceksin de yeri mi sıkıntı yapacaksın pes."
"İlk geceden yatmam Nuri'ciğim. Hoşlandım adamdan tekrar görmek istiyorum çünkü."
"Seni aramazsa nah tekrar görürsün, vermedin diye aramayabilir."
İçime kurt düşürdü mü düşürdü. Evet, bu ihtimal de var. Çok çabuk insan harcamaya alışan bizler, sosyal medyadaki arkadaşlıktan çıkart, engelle gitsin butonları gibi yaşıyoruz günlük hayatta da. Aramaz mı? Aramayabilir. Yazmaz mı? Olabilir. O yazmazsa ben hiç yazamam, çok hevesli görünürüm. Ne yapacağım? Baharatlı kokusunu hatırlayıp, yıllar önceki gibi keşke konuşsaydım demeyeceğim en azından, bu kez konuştum.



Bu Aşka "Hayır" Dedim Hayırlısı Olsun!

 Dün Nuri'yle oy vermeye gittik. Malum aynı apartmanda oturduğumuz için aynı okulda, hatta aynı sandıkta oy kullandık. Minel, Manisa'ya gidip oy vermeye üşendi, nişanlısı olan Karadeniz gericisiyle gitti, o, oy kullanırken bu da onu destekledi. Stavros, Türk vatandaşı olmadığı için oy kullanamadı. Onca Suriyeli'den daha değersiz kaldı. Onu da en kısa zamanda Türk vatandaşı yapacağım. Apartmanın zillisi ve Stavros'a gizli gizli verdiğinden emin olduğum Sinem, gece geç ve sarhoş geldiğinden pazar uyanamadı ama biz oy vermeye giderken onu uyandırıp gittik. Vatandaşlık görevini yapsın kaltak, kimlere vermeye üşenmüyor da oy vermeye neden üşeniyor, verecek! Bir de süslendim, püslendim sanki kameralar beni çekecek. Tabii şimdi moda oy atarken poz vermek ama ben bıu modaya uymadım hem zaten paylaşamayacağım hem de bir tanıyan falan olur, malum kimliğimi gizliyorum. Sıra yoktu neredeyse hiç beklemeden oy pusulasını verdi görevli elime, ben de kabine girdim oyumu kulandım. Sıra Nuri'ye geldi, zarfı sandığa attım ki ne göreyim Cihan'la karısı karşımda. Bu taşındı ama adresini bildirmemiş mi ne yapmış, hala bizim apartmanda oturuyor göründüğü için aynı yerde oy veriyormuşuz meğer. Öylece kaldık, selam versen bir türlü vermesen başka türlü, kadın da bir ona bir bana bakıyor ne yapacağız diye. Böyle zamanlarda en yapılması gerekeni yapıp, görmezden gelmek gerekir. Burnunun ucunda olsa bile görmezden, tanımazdan geleceksin. Neyse ki o sırada görevli "Marin Hanım şuraya imza" dedi ben de o bakışma ve donma anından uyanıp imzamı attım, bu sırada Nuri, kabinden çıktı. Beyefendi Hanım fotoğraf çektirmek istedi sandığa atarken, ben de bir an önce gitme derdindeyim. Tutturdu fotoğrafımı çek diye, telefonu çıkarttım, bu pozunu verdi. Sonra da Cihan'ı fark etti. "Ooo Cihancığım sen de mi buradaydın nasılsın? Bak Marin Cihan." Eh be Nuri, sanki ben onu görmedim. Gördüm de görmezden geldim, sen şimdi bizi iyice çıkılmaz bir girdaba soktun, selam vermek mecburi artık.
"Evet, nasılsın Cihan?"
"İyiyim sen?"
İyi ben de."
Karısı bu manzaraya daha fazla dayanamadı, oy pusulasını alıp, kabine girdi.
"Hadi Nuri, gidelim."
"Hayır mı dedin evet mi?" Diye sordu Cihan gülümseyerek.
"Bana kalsın orası." dedim orada bir de politik muhabbete girecek değildim. Ne dediysem dedim sana hayır dedim, sana, yoran aşkına, oyalamana, gel gitlerine, sorunlarına, kısıtlamalarına, kısaca bu ilişkiye hayır diyeli çok oldu. Hayırlısı olsun hepimiz için.

11 Nisan 2017 Salı

Ne Çektiğimi Bilmiyorsun Otuz Birdir Ne Olacak?

 Mümkün olduğunca bana gelen "mantıklı" soruları cevaplamaya çalışıyorum. İlişki danışmanlığı gibi bir misyon edindim, hatta bu konuda eğitim de alıyorum ama tvlerde izlediğiniz, kitaplarna saldırdığınız bir tane bile düzgün ilişkisi olmayan uzmancıklardan değil. Baya ciddiye alıyorum bu işi ve sorunlarınızı. Bana gelen soruların çoğu saçma, bunlar tabii ki erkeklerden; kadınlarınki çok daha mantıklı ve anlamlı.

Biri soruyor: Karım hamile seks yasak ne yapayım? Kötü durumdayım.
Ne diyeyim ben bu adama şimdi? Aldatmak kaçınılmaz olmuşsa aldat o zaman ama hastalık kapma, yakalanma, aldattığın kişiye de ümit verme.
"İyi de kiminle aldatacağım? Bulamıyorum."
"Senin geçmişinde beraber olduğun hatun yok mu? Doğdun karınla mı evlendin, eskilerden bak."
"Eskilerle olan bütün sayfaları kapattım, arayamam."
Ne çok eskisi vardır da sanki aman aman sıraya girmiş bunu bekliyorlardır. Demiyor da iki tane oldu toplam onlar da yüzüme bakmaz diye.
"O zaman yeni bul."
"Bulamıyorum, sosyal medyada kadınlar cevap vermiyor, verse de buluşmuyor, kızıp engelliyor."
"Direk konuya girip, acele eder bir de agresiflik yaparsan engellerler tabii."
Bu şimdi azmış ya hemen buluşmak istiyordur, konuştuğu kadın da dur bakalım kimsin nesin hayırdır deyince eeeh vereceksen ver tribine giriyordur yiyordur engeli.
"Ne yapaym peki?"
"Önce iletişim kur, paylaşımda bulun, otur  bir kahve içip sohbet et."
"Benim bunlara vaktim yok, hemen buluşup sevişmeliyim, lazım oldukça yine görüşürüz."
"O zaman escort tutacaksın, bu tanımda beraber olabileceğin bir kadını ancak bu şekilde bulursun."
"Olmaz parayla yapmadım yapmam da."
Prensipleri de var, sevsinler.
"Aradığın seks partneri ama bunun için de önce o kadınla tanışıp bir paylaşımda bulunmalısın. Sana güvenmeli en önemlisi de seni beğenmeli."
"İstediğim çok azgın, gel deyince gelecek, sonra benden beklentisi olmayacak bir kadın."
Bulursan diğer abazan arkadaşlarına da önermeyi ihmal etme.
"Dediğim gibi bu zaman alacak bir durum, hemen olmaz, sosyal medyada iki mesajlaşmayla da bulunmaz."
"Seninle görüşebilir miyiz? Bir kahve içeriz."
Başka hatunlardan umudu kesti bana yazmaya başladı, bana! O tiple ben sana bakarım sanki bir de ezik aciz bir yaratık, karısını beceremiyor diye almış aleti eline dolanıyor bildiğin.
"Olmaz ben kimseyle görüşmüyorum özel olarak, zaten vaktim de yok."
"Ben kimse değilim."
Bir de kendilerini özel zanneder bu tipler.
"Benim için diğerlerinden bir farkın yok, sordun yardımcı olmak için yazıyorum fazlası olmaz."
"Beni bir gör fikrin değişir."
"Fotoğrafını gördüm pek değişmedi."
Tip yok özgüven var, ilginç.
"Tamam o zaman bana önerebileceğin kadın takipçin var mı?"
Sen vermiyorsun o zaman bana kadın bul, pezevenklik yap diyor. O çük inecek ille el birliğiyle indireceğiz bizim tek misyonumuz bu, bunun için varız.
"Hayır yok, kimseyi kimseye önermem. Hem beğenmez hem de bir sorun çıkarsa ben aracı olmuş olurum. Kusura bakma sorunun için çözümü yine kendin bulacaksın. Bence etrafa salırmayı kes ve biraz oluruna bırak."
"Senin için söylemesi kolay, ne çektiğimi bilmiyorsun."
Otuz birdir çektiğin ne olacak başka beyin fukarası, şekilsiz.

Ben sözlerimin yazılı olduğu t-shirtler çıkartmaya karar verdim bu konuyu da bilir diye birine danıştım ama o da abazanın önde gideni çıktı. Karısıyla mutsuzmuş da bilmem ne bana neyse.
"Benimle görüş bak kesin isteyeceksin beni."
İlle sevişeceğiz yoksa neden zaman harcasın sanayi tipi amcam?
"Fotoğrafını gördüm zaten hiç ilgimi çekmedi."
"Yakından gör bir sarılalım bak gör nasıl değişecek fikrin."
Bir de övünmek gibi olmasın benim aileden maddi durumum gayet iyi yani bu malcık sayemde para kazanacak, oturduğu ucuz semtten kurtulacak belki ama aklı çükünden yukarı çıkamıyor, kan orada topalanmış beyine gitmiyor, kafa basmıyor. Marininkine ulaşacak illa hayatın anlamı orada. Sen para kazan bak ne kadınlar bulacaksın o tipine rağmen ama diyorum ya beyin yok sadece sap var, o da beyin sapı değil maalesef.

Başka bir danışan soruyor: Çok masturbasyon yapıyorum, iş yerinde fırsat buldukça yapıyorum, dışarıda da herkese bakıyorum ama bulamıyorum, evliyim, mutsuzum. Ne yapayım? Bir de mastürbasyon yaparken beni izler misin?
Cevap: Bi siktir git...
Tamam uzman olmak istiyorum da bunlara da anladıkları dilden konuşmak lazım arkadaş sonuçta ben Madam Marin'im tersim pistir, çabuk gerilirim, kızdırmasınlar beni, memleketin başka derdi yokmuş gibi bunların otuz biri derdimiz oldu. Gerçek sorunu olanlara her zaman yardımcı olurum o ayrı.


6 Nisan 2017 Perşembe

Top Vibratör Dışında İlginç Hiçbir Şey Yoktu: Karanlığın Elli Tonu



 Nihayet izledim Fifty Shades Darker filmini malumunuz Grinin Elli Tonunun devamı Karanlığın Elli Tonu. Zaten devamı olmasaydı meraktan çatlardık aman ne oldu bunlar diye. Sadist bir adam ve ona aşık olduğu için kölesi olmayı kabul eden daha sonra da ay vurmasana be acıyor diye çıngar çıkartıp giden bir genç kadının hikayesinin devamı. Ben filminde değilim asıl takıldığım roman serisi. Bu ne ki bu kadar tuttu? Madem bu konu bu kadar tutuyor da bizim ülkemizde sahibe diye dolanan eski eskort ve temizlikçi kadınlar neden anılarını yazıp zengin olamıyorlar? İngilizce mi yazmak gerek, işin sırrı bu mu? Tamam, çeviri yaptırsınlar. Size yemin ederim o kadınların bir ayını filme çekin bundan daha ilginç bir iş çıkar ortaya. Onlara gelen kölelik özentisi adamlar ve bu kadınların nasıl bu işe başladıkları ve baya da iyi para kazandıklarını işleyelim mesela. Bir de köle eğilimli kadınlarımız var ki ben onları hiç anlamıyorum; bana uçurumlar kadar uzak olan bir konu ama mesela onların fantazileri ve buldukları sahipler ki bence onlar da özentilikten öteye gidemeyen, hazır bulmuşken hatunu kaçırmayayım bakayım neymiş bu sahiplik-sadistlik diye nette araştırma yapıp kadınla öyle bir araya gelen ve hasbel kader anladığını uygulayan adamlar ama olsun inanın bunlar bile şu filmden daha akıcıdır.

Amma uzun cümle kurmuşum Word kafayı yedi neyse. Arkadaş bir filmde hiç mi bir şey olmaz. Sanki iki oyuncu sevişsin diye film çekilmiş yayınlanmış gibi. İlkinde hadi tanışmaları, adamın ilginç ilgisi falan derken biraz ilgi çekiyordu bunda sıfır ilgi, sıfır ilginçlik. Anastasia ve Christian barışıyor ve vuruşmaya devam. Biraz fetiş ve sadist oyunlar da var ama inanın siz de o kadarını yapıyorsunuzdur. Arada ortaya çıkan, Christian’ın eski kölesi ve ona takmış bir kafası kırık kız var. Zaten kırık olmasa neden köle olsun, o bunlara dadanıyor da hemen yakalanıyor bari orayı biraz daha uzat ve heyecan kat, o da yok. Bir ara adamın helikopteri düşüyor ve burnu kanamadan geri dönüyor. Eeee ne gerek var bu sahnelere ve detaya, neye hizmet etti? Meçhul. Adamın sadist olmasına neden olan Kim Basinger orada, kadın kaç yaşında hala hoş tebrik ediyorum. Sadece ilginç karakteri o iken filmde onu da köpürtme ve detaylandırma yok, figürandan hallice arada görünüp iki kelime ediyor, sonra rezil edilip gönderiliyor.

Balo sahnesi daha şaşalı olabilirdi. O sahnede hatta tüm film boyunca kızın içine sokulan toplu oyuncağa verdiği tepki dışında tebessüm ettiren ve ilginç gelen hiçbir şey yok koskoca filmde. İşte benim de asıl merak ettiğim konu şu: Bu kitap neden ve nasıl bu kadar sattı? Bu film nasıl iş yapıyor? İnanın gerçek hayatta çok daha fantastik yaşayan insanlar var. Bizim özenti ülkemizde bile köle-sahibe, sahip ilişkisini daha renkli yaşayanlar var. Ben sevmem, ilgilenmem, denk gelince kaçarım ama bulun yaşayan birini iki konuşturun bakın görün neler anlatıyorlar. Ben bir ara baya konuşturmuştum bunları, hatta anlattıklarını da kayıt etmiştim yayınlarım diye bulursam paylaşırım burada. Ne diyeyim adam yakışıklı, kız hoş bunun için izleyecekseniz izleyin ama fazla bir beklentiniz olmasın, karanlıkta kalırsınız benden söylemesi.

4 Nisan 2017 Salı

Kezban Mısın? Sen Adam mısın?

 Nedir bu Kezbanlık? Neden özellikle nette birini terslediğinizde ya da yeni tanıştığınız adamın evine gitmekten çekindiğinizde "ben de seni marjinal sanmıştım bildiğin Kezbanmışsın" diye söylenirler? Gece geç saatte bilmem neredeki partiye gitmeyince ki kimse düşünmez belki yorgun, belki taksi parası yok, belki saçı başı dağınık hazırlanması çok vakit alacak, "amaaan canım bu da Kezban çıktı" derler hemen. Bu mudur Kezbanlık yoksa kendisi sıradan, hatta biraz tutucu, fazlaca eğitimi ve deneyimi olmayan bir kızcağız olduğu halde, kendisini farklı göstermeye çalışan, yeni yetme bir kız mıdır? Bence Kezban sizin beyinleriniz. Bize yafta yapıştıracağınıza biraz da dönüp kendinize bakın. Sanki kendileri marjinalliğin doruğunda dolaşan adamlarmış da, çükleri ellerinde gezen, kime atlasak da geceyi geçirsek diye aç aç bakan, bir de yetmezmiş gibi o çüklerin fotoğraflarını sanki kart vizit dağıtır gibi dağıtan adamcıklar. Ne ilişkiden anlarlar ne de övündükleri gibi iyi seks yaparlar, fotoğraflarını çektikleri malum şeyleri de sadece kendilerinde var zannedip onunla övünürler ama erkenden de boşalırlar. Matjinal kadın aradıkları hayatları sıradanıktan ve sıkıcılıktan geçilmez. Evleri genelde dağınık ve pistir. Akıl edip de kadın tutanların ki ise eh işte, tipleri de eh işteyi geçemez ama seni beğenmez kalçan mı geniş, biraz kilo ver, yok göğüslerin küçük ya da büyük diye söylenirler. Beni bu tipimle kim ne yapsın diye düşünmezler. Utanmadan da evlerine çağırılar yani ayaklarına. Adam ol da kalk kadını sen evinden al o zaman. Gelmeyince de ay kezban mısın? Evet ben kezbanım, sen adam mısın? Hayır, yanından bile geçememişsin.

İstediğiniz Kapı İstemediğiniz Bir Adamla Yatmakla Açılıyorsa Kapalı Kalsın

 Sabah kahvemi içerken, pek huyum olmadığı halde tv yi açtım. Karşımda bir magazin programı, bağır bağır anlatan bir sunucu; Gülben Ergen- Yeşim Salkım kavgasına değiniyor. Zamanında Gülben Ergen, Yeşim Salkım ın kocasıyla beraber olmuş, adam medya patronuymuş vs. Adamın fotoğrafını görünce kahvemi zor yuttum bu iki kadın, bu adam için mi kavga etmiş diye ama adam zengin işte tüm soruların cevabı... Bir de kanalı mı varmış neymiş, dolayısıyla bu işle uğraşan kadınlar ile karşılıklı bir al ver ilişkisi içindeymiş demek. Pek de şaşırmadım bir zamanlar bu kuraldı ama neyse ki eğitimin ve eğitimli kişilerin sayısının artmasıyla artık bu kural oldukça aza indi. Hala yok mu? Elbette var. En dandik iş yerlerine gidin, oranın patronu ya da sözü geçen kişisi sizden faydalanaya çalışır ve eğer sizin bu işe ihtiyacınız varsa ve bunu biliyorsa, kopartana kadar asılır. Kadın için iki seçenek kalır ya istediğini vermek ya da oradan gitmek. Bir kere ile bitse de iyi adam canı istedikçe sırnaşır da sırnaşır.

Maalesef kadının, hele ki zayıf kadınların çokça madur edildiği ve kullanıdığı bir ülkede yaşıyoruz. Küçücük bir iş yerinde bile durum buyken, size söhret ve para vaad eden bir adam daha fazlasını vermenizi istemez mi? İster. Bu yazılı olmayan, söze dökülmeyen ama bilinen bir kuraldır ve dediğim gibi medya sektöründe eskiden oldukça yaygındı. Eskiden diyorum çünkü artık çok fazla eğitimli oyuncu, müzisyen, sunucu vs var. Bunlara fırsat veriliyor mu? Fırsatını bulup kendini gösteren de var, kaybolup giden de. Elbette eskisi gibi bir dizide yada filmde oynamak için birileriyle yatmak gerekmiyor. O zamanlar öyleydi çünkü sanatçı dediklerimiz eğitimsiz, hasbel kader oraya gelmiş kişilerdi, artık herkes bilinçli ama bu demek değil ki hala böyle çıkar ilişkileri dönmüyor. Mutlaka art niyetli insalarla karşılaşıyorsunuz. Bunlar küçük boyutlu yapımcılar da olabiliyor, büyük başlar da. Eskiye nazaran azalsa da her zaman bir pislikle karşılaşmak mümkün. Gelelim konumuza, seksenler, doksanlar hatta ikibinlerin başında birileriyle beraber olmadan ki bu birileri bahsettiğim büyük başlar, iyi işlerde yer almak ve kendini göstermek neredeyse imkansızdı. Kimse ne eğitime ne de donanımına bakmazdı. Ses ve oyunculuk yeteneği de önemli değildi. Tip var mı var verici mi evet o zaman kapılar açılır, yoksa sonsuza dek kapanırdı.

Başka işi olmayan, eğitimsiz, b planı bulunmayan bir kadının bu "kolay" yolu seçmesinden başka çaresi yoktu. Elbette kapıyı çarpıp çıkan onurlu kadınlar da olmuştur ama istedikleri yere gelememiş ya da yolları çok daha uzamıştır. Şimdilerde de bu tür çıkar ilişkileri mevcut ama çok azaldı. Artık güçlü kadınlar parselledi heryeri. Görüşmeye gidiyorsunuz, yayın müdürü kadın, yönetmen kadın, yapımcı kadın... Bu beni çok mutlu ediyor. Kadın gücü yayıldıkça, erkek egomanyasındaki bu iş arayan kadınlardan faydalanma durumu da azaldı. Tek tük kalanlara da nacizane tavsiyem kendilerini kullandırmamaları.

Birkaç yıl önce bir skeç programı için görüşmeye gitmiştim. Benim skeçlerim de beğenilmişti. Yapımcı adam, benimle çalışmak istediğini söyledi falan filan prensipte anlaştık. Sonra dedi ki oynamak da ister misin? Çok hoşsun oynasana. Ben de tamamen set deneyimim artsın diye arada olabilir dedim. Hımm dedi o zaman benimle beraber olmalısın çünkü ben bütün oyuncularımla yatarım. Oyuncu kadrosuna şöyle bir göz attım. Eskiden popüler olan şimdilerde isimleri unutulmuş mankenler çoğu. Yeni birkaç yüz de var, arada da yaşlı bir kadıncağız vardı. Merak ettim sordum şu bayanlada mı? Adam güldü yok hayır o hariç. Cumartesi gel, birkaç mankenin adnını saydı, onlar da olacak beraber takılalım. Adamı da bir görseniz suratına tükürmezsiniz tükürüğüme yazık diye. Ben ki dış görünüşe ve karaktere sonsuz önem veririm, burnum yere düşse almam gururumdan da böyle adamlara tenezzül etmem. Adam beni haremine katıp, grup takılacak neymiş kıçı kırık bir skeç programı çekecek de orada görüneceğim diye peh peh. Ben oynamasam da olur dedim ve gittim. Elbette skeçlerimi de vermedim, anlaşma falan imzalamadım, zaten onun programı da kanalla anlaşamadı ve iptal oldu. O mankencikler de verdikleriyle kaldı.

Hayatta bir yere nasıl geldiğiniz de çok önemli. Çok hızlı ve kolay gelebilirsiniz. Doğru bir adam elinizden tutar, sizi paraya, hediyelere boğar, üzerine iyi bir fırsat verir. Bu ülkede hele ünlü olmak çok kolaydır ama bir de mide diye bir organ var. O her şeyi ve herkesi kaldıramıyor. Ayrıca karma da var. Neyi nasıl kazanırsanız o şekilde de kaybedersiniz. Yazımın başında bahsettiğim isimler ve aralarındaki mevzu için yazmadım bunları. Ne yaşandı ya da yaşanmadı bilemem beni de ilgilendirmez ben genel bir durumdan bahsettim. Özellikle medya sektöründe tutunmaya çalışan bayan okurlarım; siz bu tür tekliflerle karşılaşırsanız aman diyim kabul etmeyin. Adamdan hoşlanırsınız, istersiniz o ayrı. Getirisi de sizi bir yerlere getirmesi olabilir ama bunu bilen özellikle hemcinsleriniz tarafından alaşağı edilmeniz kaçınılmazdır ve size yapışacak yafta da ömür boyu kalır.

Ve ne yazık ki küçücük bir yetki verilse bunu kullanan, kadın düşürmeye çalışan aciz adamlar var. Onlara asla fırsat vermeyin ya kaçın ya da şikayet edin. Ben bir kitap görüşmesi için meşhur bir yayın evinin editörüyle buluştum. Çalışmamı çok beğendiğini hatta çok tahrik olduğunu söyledi. Yoruma bak ne kadar da profesyonel ve ekledi ben neye onay verirsem o basılır. Sen de kitabın çıksın istiyorsan bana iyi davranmalısın. Büyük bir avmde yemek yiyorduk sanırım Levent civarıydı, bozmadım gülümsedim, kalktım evime gittim. Ben çok çirkef ve vahşi olurum da bazen de saklarım bunu, sonradan daha büyük ve vurucu bir darbe indirmek için. Beni ona yönlendiren ve yayın evinin sahibini tanıdığını bildiğim bayan arkadaşıma durumu anlattım. Ve sor bakalım dedim editörlerini böyle adamlardan mı seçiyorlarmış? Kız gidip anlatmış, adam kovulmuş.  Beni bir kere arayıp da hesap bile soramadı, kıçına baka baka karanlığa karıştı. Yani kimseye boyun eğmeye mecbur değilsiniz. Fırsatlar bir tane değil bin tane. İstediğiniz kapı istemediğiniz bir adamla yatmakla açılıyorsa, sonsuza dek kapalı kalsın daha iyi.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...