Sabah kahvemi içerken, pek huyum olmadığı halde tv yi açtım. Karşımda bir magazin programı, bağır bağır anlatan bir sunucu; Gülben Ergen- Yeşim Salkım kavgasına değiniyor. Zamanında Gülben Ergen, Yeşim Salkım ın kocasıyla beraber olmuş, adam medya patronuymuş vs. Adamın fotoğrafını görünce kahvemi zor yuttum bu iki kadın, bu adam için mi kavga etmiş diye ama adam zengin işte tüm soruların cevabı... Bir de kanalı mı varmış neymiş, dolayısıyla bu işle uğraşan kadınlar ile karşılıklı bir al ver ilişkisi içindeymiş demek. Pek de şaşırmadım bir zamanlar bu kuraldı ama neyse ki eğitimin ve eğitimli kişilerin sayısının artmasıyla artık bu kural oldukça aza indi. Hala yok mu? Elbette var. En dandik iş yerlerine gidin, oranın patronu ya da sözü geçen kişisi sizden faydalanaya çalışır ve eğer sizin bu işe ihtiyacınız varsa ve bunu biliyorsa, kopartana kadar asılır. Kadın için iki seçenek kalır ya istediğini vermek ya da oradan gitmek. Bir kere ile bitse de iyi adam canı istedikçe sırnaşır da sırnaşır.
Maalesef kadının, hele ki zayıf kadınların çokça madur edildiği ve kullanıdığı bir ülkede yaşıyoruz. Küçücük bir iş yerinde bile durum buyken, size söhret ve para vaad eden bir adam daha fazlasını vermenizi istemez mi? İster. Bu yazılı olmayan, söze dökülmeyen ama bilinen bir kuraldır ve dediğim gibi medya sektöründe eskiden oldukça yaygındı. Eskiden diyorum çünkü artık çok fazla eğitimli oyuncu, müzisyen, sunucu vs var. Bunlara fırsat veriliyor mu? Fırsatını bulup kendini gösteren de var, kaybolup giden de. Elbette eskisi gibi bir dizide yada filmde oynamak için birileriyle yatmak gerekmiyor. O zamanlar öyleydi çünkü sanatçı dediklerimiz eğitimsiz, hasbel kader oraya gelmiş kişilerdi, artık herkes bilinçli ama bu demek değil ki hala böyle çıkar ilişkileri dönmüyor. Mutlaka art niyetli insalarla karşılaşıyorsunuz. Bunlar küçük boyutlu yapımcılar da olabiliyor, büyük başlar da. Eskiye nazaran azalsa da her zaman bir pislikle karşılaşmak mümkün. Gelelim konumuza, seksenler, doksanlar hatta ikibinlerin başında birileriyle beraber olmadan ki bu birileri bahsettiğim büyük başlar, iyi işlerde yer almak ve kendini göstermek neredeyse imkansızdı. Kimse ne eğitime ne de donanımına bakmazdı. Ses ve oyunculuk yeteneği de önemli değildi. Tip var mı var verici mi evet o zaman kapılar açılır, yoksa sonsuza dek kapanırdı.
Başka işi olmayan, eğitimsiz, b planı bulunmayan bir kadının bu "kolay" yolu seçmesinden başka çaresi yoktu. Elbette kapıyı çarpıp çıkan onurlu kadınlar da olmuştur ama istedikleri yere gelememiş ya da yolları çok daha uzamıştır. Şimdilerde de bu tür çıkar ilişkileri mevcut ama çok azaldı. Artık güçlü kadınlar parselledi heryeri. Görüşmeye gidiyorsunuz, yayın müdürü kadın, yönetmen kadın, yapımcı kadın... Bu beni çok mutlu ediyor. Kadın gücü yayıldıkça, erkek egomanyasındaki bu iş arayan kadınlardan faydalanma durumu da azaldı. Tek tük kalanlara da nacizane tavsiyem kendilerini kullandırmamaları.
Birkaç yıl önce bir skeç programı için görüşmeye gitmiştim. Benim skeçlerim de beğenilmişti. Yapımcı adam, benimle çalışmak istediğini söyledi falan filan prensipte anlaştık. Sonra dedi ki oynamak da ister misin? Çok hoşsun oynasana. Ben de tamamen set deneyimim artsın diye arada olabilir dedim. Hımm dedi o zaman benimle beraber olmalısın çünkü ben bütün oyuncularımla yatarım. Oyuncu kadrosuna şöyle bir göz attım. Eskiden popüler olan şimdilerde isimleri unutulmuş mankenler çoğu. Yeni birkaç yüz de var, arada da yaşlı bir kadıncağız vardı. Merak ettim sordum şu bayanlada mı? Adam güldü yok hayır o hariç. Cumartesi gel, birkaç mankenin adnını saydı, onlar da olacak beraber takılalım. Adamı da bir görseniz suratına tükürmezsiniz tükürüğüme yazık diye. Ben ki dış görünüşe ve karaktere sonsuz önem veririm, burnum yere düşse almam gururumdan da böyle adamlara tenezzül etmem. Adam beni haremine katıp, grup takılacak neymiş kıçı kırık bir skeç programı çekecek de orada görüneceğim diye peh peh. Ben oynamasam da olur dedim ve gittim. Elbette skeçlerimi de vermedim, anlaşma falan imzalamadım, zaten onun programı da kanalla anlaşamadı ve iptal oldu. O mankencikler de verdikleriyle kaldı.
Hayatta bir yere nasıl geldiğiniz de çok önemli. Çok hızlı ve kolay gelebilirsiniz. Doğru bir adam elinizden tutar, sizi paraya, hediyelere boğar, üzerine iyi bir fırsat verir. Bu ülkede hele ünlü olmak çok kolaydır ama bir de mide diye bir organ var. O her şeyi ve herkesi kaldıramıyor. Ayrıca karma da var. Neyi nasıl kazanırsanız o şekilde de kaybedersiniz. Yazımın başında bahsettiğim isimler ve aralarındaki mevzu için yazmadım bunları. Ne yaşandı ya da yaşanmadı bilemem beni de ilgilendirmez ben genel bir durumdan bahsettim. Özellikle medya sektöründe tutunmaya çalışan bayan okurlarım; siz bu tür tekliflerle karşılaşırsanız aman diyim kabul etmeyin. Adamdan hoşlanırsınız, istersiniz o ayrı. Getirisi de sizi bir yerlere getirmesi olabilir ama bunu bilen özellikle hemcinsleriniz tarafından alaşağı edilmeniz kaçınılmazdır ve size yapışacak yafta da ömür boyu kalır.
Ve ne yazık ki küçücük bir yetki verilse bunu kullanan, kadın düşürmeye çalışan aciz adamlar var. Onlara asla fırsat vermeyin ya kaçın ya da şikayet edin. Ben bir kitap görüşmesi için meşhur bir yayın evinin editörüyle buluştum. Çalışmamı çok beğendiğini hatta çok tahrik olduğunu söyledi. Yoruma bak ne kadar da profesyonel ve ekledi ben neye onay verirsem o basılır. Sen de kitabın çıksın istiyorsan bana iyi davranmalısın. Büyük bir avmde yemek yiyorduk sanırım Levent civarıydı, bozmadım gülümsedim, kalktım evime gittim. Ben çok çirkef ve vahşi olurum da bazen de saklarım bunu, sonradan daha büyük ve vurucu bir darbe indirmek için. Beni ona yönlendiren ve yayın evinin sahibini tanıdığını bildiğim bayan arkadaşıma durumu anlattım. Ve sor bakalım dedim editörlerini böyle adamlardan mı seçiyorlarmış? Kız gidip anlatmış, adam kovulmuş. Beni bir kere arayıp da hesap bile soramadı, kıçına baka baka karanlığa karıştı. Yani kimseye boyun eğmeye mecbur değilsiniz. Fırsatlar bir tane değil bin tane. İstediğiniz kapı istemediğiniz bir adamla yatmakla açılıyorsa, sonsuza dek kapalı kalsın daha iyi.
Maalesef kadının, hele ki zayıf kadınların çokça madur edildiği ve kullanıdığı bir ülkede yaşıyoruz. Küçücük bir iş yerinde bile durum buyken, size söhret ve para vaad eden bir adam daha fazlasını vermenizi istemez mi? İster. Bu yazılı olmayan, söze dökülmeyen ama bilinen bir kuraldır ve dediğim gibi medya sektöründe eskiden oldukça yaygındı. Eskiden diyorum çünkü artık çok fazla eğitimli oyuncu, müzisyen, sunucu vs var. Bunlara fırsat veriliyor mu? Fırsatını bulup kendini gösteren de var, kaybolup giden de. Elbette eskisi gibi bir dizide yada filmde oynamak için birileriyle yatmak gerekmiyor. O zamanlar öyleydi çünkü sanatçı dediklerimiz eğitimsiz, hasbel kader oraya gelmiş kişilerdi, artık herkes bilinçli ama bu demek değil ki hala böyle çıkar ilişkileri dönmüyor. Mutlaka art niyetli insalarla karşılaşıyorsunuz. Bunlar küçük boyutlu yapımcılar da olabiliyor, büyük başlar da. Eskiye nazaran azalsa da her zaman bir pislikle karşılaşmak mümkün. Gelelim konumuza, seksenler, doksanlar hatta ikibinlerin başında birileriyle beraber olmadan ki bu birileri bahsettiğim büyük başlar, iyi işlerde yer almak ve kendini göstermek neredeyse imkansızdı. Kimse ne eğitime ne de donanımına bakmazdı. Ses ve oyunculuk yeteneği de önemli değildi. Tip var mı var verici mi evet o zaman kapılar açılır, yoksa sonsuza dek kapanırdı.
Başka işi olmayan, eğitimsiz, b planı bulunmayan bir kadının bu "kolay" yolu seçmesinden başka çaresi yoktu. Elbette kapıyı çarpıp çıkan onurlu kadınlar da olmuştur ama istedikleri yere gelememiş ya da yolları çok daha uzamıştır. Şimdilerde de bu tür çıkar ilişkileri mevcut ama çok azaldı. Artık güçlü kadınlar parselledi heryeri. Görüşmeye gidiyorsunuz, yayın müdürü kadın, yönetmen kadın, yapımcı kadın... Bu beni çok mutlu ediyor. Kadın gücü yayıldıkça, erkek egomanyasındaki bu iş arayan kadınlardan faydalanma durumu da azaldı. Tek tük kalanlara da nacizane tavsiyem kendilerini kullandırmamaları.
Birkaç yıl önce bir skeç programı için görüşmeye gitmiştim. Benim skeçlerim de beğenilmişti. Yapımcı adam, benimle çalışmak istediğini söyledi falan filan prensipte anlaştık. Sonra dedi ki oynamak da ister misin? Çok hoşsun oynasana. Ben de tamamen set deneyimim artsın diye arada olabilir dedim. Hımm dedi o zaman benimle beraber olmalısın çünkü ben bütün oyuncularımla yatarım. Oyuncu kadrosuna şöyle bir göz attım. Eskiden popüler olan şimdilerde isimleri unutulmuş mankenler çoğu. Yeni birkaç yüz de var, arada da yaşlı bir kadıncağız vardı. Merak ettim sordum şu bayanlada mı? Adam güldü yok hayır o hariç. Cumartesi gel, birkaç mankenin adnını saydı, onlar da olacak beraber takılalım. Adamı da bir görseniz suratına tükürmezsiniz tükürüğüme yazık diye. Ben ki dış görünüşe ve karaktere sonsuz önem veririm, burnum yere düşse almam gururumdan da böyle adamlara tenezzül etmem. Adam beni haremine katıp, grup takılacak neymiş kıçı kırık bir skeç programı çekecek de orada görüneceğim diye peh peh. Ben oynamasam da olur dedim ve gittim. Elbette skeçlerimi de vermedim, anlaşma falan imzalamadım, zaten onun programı da kanalla anlaşamadı ve iptal oldu. O mankencikler de verdikleriyle kaldı.
Hayatta bir yere nasıl geldiğiniz de çok önemli. Çok hızlı ve kolay gelebilirsiniz. Doğru bir adam elinizden tutar, sizi paraya, hediyelere boğar, üzerine iyi bir fırsat verir. Bu ülkede hele ünlü olmak çok kolaydır ama bir de mide diye bir organ var. O her şeyi ve herkesi kaldıramıyor. Ayrıca karma da var. Neyi nasıl kazanırsanız o şekilde de kaybedersiniz. Yazımın başında bahsettiğim isimler ve aralarındaki mevzu için yazmadım bunları. Ne yaşandı ya da yaşanmadı bilemem beni de ilgilendirmez ben genel bir durumdan bahsettim. Özellikle medya sektöründe tutunmaya çalışan bayan okurlarım; siz bu tür tekliflerle karşılaşırsanız aman diyim kabul etmeyin. Adamdan hoşlanırsınız, istersiniz o ayrı. Getirisi de sizi bir yerlere getirmesi olabilir ama bunu bilen özellikle hemcinsleriniz tarafından alaşağı edilmeniz kaçınılmazdır ve size yapışacak yafta da ömür boyu kalır.
Ve ne yazık ki küçücük bir yetki verilse bunu kullanan, kadın düşürmeye çalışan aciz adamlar var. Onlara asla fırsat vermeyin ya kaçın ya da şikayet edin. Ben bir kitap görüşmesi için meşhur bir yayın evinin editörüyle buluştum. Çalışmamı çok beğendiğini hatta çok tahrik olduğunu söyledi. Yoruma bak ne kadar da profesyonel ve ekledi ben neye onay verirsem o basılır. Sen de kitabın çıksın istiyorsan bana iyi davranmalısın. Büyük bir avmde yemek yiyorduk sanırım Levent civarıydı, bozmadım gülümsedim, kalktım evime gittim. Ben çok çirkef ve vahşi olurum da bazen de saklarım bunu, sonradan daha büyük ve vurucu bir darbe indirmek için. Beni ona yönlendiren ve yayın evinin sahibini tanıdığını bildiğim bayan arkadaşıma durumu anlattım. Ve sor bakalım dedim editörlerini böyle adamlardan mı seçiyorlarmış? Kız gidip anlatmış, adam kovulmuş. Beni bir kere arayıp da hesap bile soramadı, kıçına baka baka karanlığa karıştı. Yani kimseye boyun eğmeye mecbur değilsiniz. Fırsatlar bir tane değil bin tane. İstediğiniz kapı istemediğiniz bir adamla yatmakla açılıyorsa, sonsuza dek kapalı kalsın daha iyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder