Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

26 Şubat 2017 Pazar

Her Fani Bir Gün Seviştikten Sonra Aranmamayı Tadacak

 Bir bayan okurumdan şu soru geldi: Seviştik, sonra beni aramadı, yüzüme bile bakmıyor karşılaştığımızda ne yapayım?

Ah benim güzel, naif, canım, bayan okurum sen şimdi bu karaktersiz herife aşık olacaksın çünkü bu bizim doğamızda var. Bir adam bize kötü davranırsa ona kafayı takar, bizi sevdiğine emin olana kadar peşini bırakmayız. Oysa ki bu adam seni günde on kere arasa, çiçeklere, mesajlara, emojilere boğsa onun yüzüne bakmayan sen olacaktın. Klasik kaçan kovalanır olayı işte. Bu durumda kendini iki sebepten kötü hissediyorsun: Birincisi kullanıldım ve işi bitince beni aramadı, sormadı, ben değersizim hissi. İkincisi de bir erkek beni nasıl sevmez, nasıl beğenmez, nasıl benimle olduğu halde etkilenmez de olmamış gibi, sanki yokmuşum gibi davranır ego savaşı. Haklısın çok kötü bir durum, özellikle de bir bayan için ama karşındaki karakteri oturamamış, aslında düşünmeye bile değmeyecek, hiç olmadı, hiç yaşanmadı farz etmen gereken bir adam. Sen şimdi seni görsün, peşine düşsün, yaptığından pişman olsun diye etrafında dolanıyor, olmadık mesajlar gönderiyor, bahaneyle arıyorsun, yapma! Bu senin durumunu daha da çaresiz gösteriyor. Aslında o adamdan etkilenmedin, sandığın kadar istemiyorsun, bir kere daha sevişseniz sana yine aşık olmayacak sadece yine sevişmiş olacaksınız ve o yoluna gidecek en umursamaz haliyle. Belki de ikinci bir seçenek olarak arada sırada seninle görüşmek isteyecek, bulmuş güzel kadını ve onunla ilgilenen birini bırakır mı, aptal mı? Ama sana hak ettiğin değeri ve duyguları veremeyecek çünkü baştan bunlar gelişmezse erkeklerde, sonradan gelişmesi çok zor, onlar bizim gibi değil. En kötüsü de kaçan taraf o, kovalayan sensin yani sen beş sıfır geriden başladın bu oyuna onu yakalaman bile imkansızken geçmen söz konusu değil.

Gelelim ne yapman gerektiğine: Sen de onu sallama, peşinde dolanma, arama, mesaj atma. Tesadüfen karşılaşıyorsanız, ya da aynı yerde çalışıyorsanız trip de atma, hiçbir şey olmamış ve onu umursamıyormuş gibi davran. Rahat ol ama sırnaşma, espri de yapma. Sen kimsin, benim için önemsizsin mesajı ver. İçin kan ağlarsa ağlasın, onun kollarında olmak için can atıyor olsan da sakın yapma. Seni görünce seni yeniden isteyebilir, erkektir ister. İstiyorsan yap ama duygusal olarak yıpranacağını anladıysan lütfen uzak dur bu adamdan. Unutma, şu an hissettiğin her duygu aslında gerçek değil ve geçici. Bu aptalın sana yüz vermemesini taktın kafana o yüzden bu haldesin, aslında o kadar da matah biri değil karşındaki. Sen daha iyilerine en azından sana daha çok saygı duyacak birine layıksın. Adamı haklı çıkartacak bahaneler de arama, bahanesi ne olursa olsun sana yaptığı doğru değil. Sen işi bitince unutacağı bir hayat kadını değilsin. İçini rahatlatacak birkaç cümlem daha olacak; Kendini asla değersiz, önemsiz ve onun için yetersiz hissetme. Unutma yalnız da değilsin. Hepimiz yaşadık bu seviştikten sonra aranmama, yüzüne bakılmama durumunu ve emin ol her fani bir gün mutlaka yaşayacak.

25 Şubat 2017 Cumartesi

Bunun Adı Aşk Değil


Kurtulamamak gibi bir sorunum var. İstemediğim arkadaşlardan, eski sevgililerden, hoşlanmadığım adamlardan, akrabalardan... Bir şekilde hayatıma yapışıp kalıyorlar. Ben de bakmayın atarlıyım, yeri gelince fena çirkefim ama yine de kimsenin kalbini kıramam çok gözüm dönecek de artık dönülmez bir noktaya geleceğim öyle. İşte bu yüzden etrafım bir sürü gereksiz ve beni yoran insanla dolu ki bunların büyük kısmından kurtuldum yine de dolu. Özellikle eskimeyi bir türlü beceremeyen eski sevgili sorunu yaşıyorum. Sanki ayrılmamışız gibi arıyor, yazıyor, seni çok özledim diye kapıya geliyor. İyi de arkadaş biz ayrıldık. Yani bunun bir anlamı omalı, oturdum o kadar konuşma yapım, mizansen hazırladım. Demek ki seninle olmak istemedim ki ayrıldım, hayır seks de iyi değildi arada takılalım desem, duygu zaten yok ee? ne yapacağım ben seni? Neymiş çok mutsuzmuş, beni unutamamış, tek mutluluğu ben mişim. Tabii bunun nedenlerinden biri de tek düze hayatı. Biri size tüm mutluluk kaynağı olma misyonu yüklüyorsa yandınız demekir. Tamam sizinle mutlu olmalı sevgilisiniz sonuçta ama kendine ait bir hayatı, amaçları, hyattan beklentisi olmalı. Yürüdüğü yolda beraber yol alacaksanız ilişki güzel olur yoksa o yolda tökezliyorsa ve siz koluna girmiş zorla yürütüyorsanız bıraktığınızda yerle bir olur. Bu yüzden de sizden tekrar dönüp onu kaldırmanızı bekler. Aslında bunun adı aşk da değildir özlemek de bunun adı ihtiyaçtır. Size ihtiyacı vardır, size fazla anlamlar yüklemiş, hayatındaki tüm olumsuzlukları çözmenizi bekmemiştir. Oysa siz onun sevgilisiydiniz o kadar. Kendi adıma benim bir hayatım var, işim var, amaçlarım var. Kimseye tüm varlığımı adamam, o olmazsa ben mafolurum demem. Çok gençken dediğim de oldu tabii ama artık ayakları üzerinde durabilen bir kadınım. Birlikte bir geleceğimiz olsa ne ala, ama unutulmaması gereken iki kişinin farklı bireyler olduğu ve gerektiğinde farklı yollara gidebileceği. Biri sizi o an mutlu etti diye hep edecek değil hayatınızdan çıktı diye de hayat sona erecek değil. Tüm güzellikleriyle, yeni ihtimal ve unutlarıyla devam ediyor. İnsan sadece kendine yardım edebilir ve asıl yardımı yine kendinden görür. Önce kendini sevmeli ki başkasını böyle hastalıklı bi ihtiyaçla değil gerçek ve sağlıklı bir aşkla sevsin.
Kısaca kendinizi sevin kimseye ihtiyacınız yok mutlu olmak için.

19 Şubat 2017 Pazar

Kadınlar Oral Seks Yapmayı Sever Mi?





Üye olmayı unutmayın. Sorularınız ve değinmemi istediğiniz konular için mail: madammarin@gmail.com

Göğüs Ucum Ne Renk?

 İki gündür hatırladığım bir anıyı anlatmak istiyorum size nedense aklıma düştü işte. Yirmi yaşındaydım başımda kavak ve kaltak yelleri esiyordu o zamanlar yani şimdikinden çok daha kötü ve tehlikeliydim. Ne de olsa o yaşta mantık yok sadece hormonlarınla hareket ediyorsun. Hayat sana daha çelmesini takmamış, burnun sürtülmemiş, aptal ve mutlusun. Bir yerde çalışıyordum orada da matah kimse yoktu ama odamdaki kadının bir erkek kardeşi vardı; tipi de gayet iyiydi. Ben bu çocukla öğlen tatillerinde kaçamak yapmaya başladım. Evleri iş yerine yakındı ve birlikte evde yemek yerdik. Benim gözlerim yeşil, herkes gözlerime iltifat ederken bu hiç etmezdi sonra öğrendim ki meğerse garibim renk körüymüş. Yakın renkleri ayırt edemezmiş. Bu bana çok ilginç geldi. Bir de bir gece önce rüyamda öpüştüğümüzü gördüm o gün onu nasıl istiyorum ama çekiniyor karşımda oturuyor, bir türlü yaklaşmıyor.

Bilenler bilir Buruce Willis ve Jane March'ın bir filmi vardır "Gecenin Rengi" bu filmde adam renk körüdür. Kadın da buna duyduğum saygıdan ruj sürmeyi bırakıyorum der. Göğüs ucunu gösterir ve ne renk diye sorar. Adam kırmızıyı, pembeyi ayırt edemez, bu da öyle. Oturduğum yerden kalktım bu ilginç durumu test etmek istedim. Gittim kucağına oturdum ve başladım sormaya:
-Rujum ne renk?
Dikkatlice baktı.
-Bilmem pembe mi?
Pembe değildi, güldüm.
-Saçlarım ne renk?
-Kahverengi?
-İlgisi yok. Peki Gözlerim?
-Gri görüyorum ben.
-Yeşil.
Tshirtümü sıyırdım, sütyenimin kenarından göğüs ucumu gösterdim.
-Peki göğüs ucum ne renk?
Bunu beklemiyordu gördüğüyle çok şaşırdı ve heyecanlandı.
-Pembe?
-Tam olarak değil ama yaklaştın.
O andan sonra önce dudaklarımın sonra göğüs ucumun tadına baktı. Sadece öpüştük fazla ileri gitmedik sonuçta öğlen tatili kadar vaktimiz vardı ama bence yaşadığım en heyecanlı ve erotik anlardan biriydi. Renk körü bir tanıdığınız varsa bence bu deneyi onunla deneyin eğlenceli oluyor.

14 Şubat 2017 Salı

Bu Yazı Size Sevgililer Günü Hediyem

 Bugün sevgililer günü ve şimdi birçoğunuzu sevişme telaşı sardı. Eyvah sevgililer gününde sevişmezsem bir yıl sevişemem, yalnız girersem hep yalnız kalırım diye. Bu durum yılbaşı gecelerinde de yaşanır. Eski sevgililer aranır, sevişecek birileri bulunmaya çalışılır yalnız girilirse yalnız kalınacaktır ya tamamen ondan. Bulunursa da ertesi gün bulunan kişinin yüzüne bakılmaz o görevini icra etmiş size yeni sevgili kapıları açmıştır, saçmalık! Ben hayatım boyunca ne sevgililer gününde ne de yılbaşı gecesinde yalnız kalmadım ama yine ayrıldım, yine yılın ortasında hayatımda kimse olmadan durduğum oldu. Evet çoğunlukla bu benim kararımdı ama oldu mu oldu. Demek ki sevgililer gününe biriyle de girsen yalnız da girsen bunun totemlik bir tarafı yok kurtulun bu zorlama bugüne özel birileriyle olma telaşınızdan. Hayatınızda biri varsa onunla kutlayın, sevişin, hediye alın yoksa da çok takmayın dediğim gibi bu bir papazın ölüm yıldönümü sevgilim yok diye üzüleceğinize sevenleri gizlice evlendiren bu papazın yani Aziz Valentine'in ruhuna dua edin güzel duygular gönderin adam bu uğurda idam edildi ne olsa.

Ben mi bugün ne yapacağım? Bugüne özel bir planım yok hava güneşli gibi çıkıp dolaşacağım, yürüyüş, alış veriş, Nuri'ye hediye alırım o da bana alır özel günlerde. Reklamlardaki sevgi günü saçmalığını çok tutmadım insanları tüketmeye itiyor ama evet hayatınızda sevdiklerinizin olması, dostlarınızın varlığı önemli. Sevgili geçici gerçek dostlar baki çünkü. Bugün bana gelen telefon, mesaj, çiçek ve barışma tekliflerini yanıtlarım. Bir türlü ayrıldığımızı idrak edemeyen eski birkaç sevgilime biz artık arkadaşız ama hikayesini anlatırım. Bir türlü yakamdan düşemediler gitti. Hoşlandığım bir adam var bugün doğum günü ama aynı işteyiz ve ciddi bir dil sorunumuz var yani o ilişki yürümez yine de doğum gününü kutlar hafiften flörleşirim ne yapalım ölelim mi heyecan şart. Bana tedavim yüzünden seks yasak hiç de sorun etmiyorum idrar yollarımı üşütmüşüm antibiyotik devam ediyor bu yüzden bu güne ve özellikle geceye özel sevişme tekliflerini geri çeviririm. Nedenini soranlara açıklama falan da yapmam nasılsa anlamayacak saçma sapan çareler üretecekler. Akşam Nuri ille de film izleyelim derse izlerim ama benim tercihim bugüne özel vıcık vıcık aşk filmleri olmaz yine de çoğunluğa uyarım.

Bir de aklıma gelen bir sevgililer günü anısı anlatacağım. Yıllar önce biriyle beraber yaşıyordum artık nişanlı sayılırdık hatta evlilik hazırlıkları yapıyorduk. O sıralarda tabii bana bu ciddiyet ve sorumluluk basmaya başlamışken genç bir çocukla tanıştım iş yerimden ve onunla olmaya başladım. Çocuk ciddi toydu ben ilk ilişkisi gibiydim ama nasıl olduysa baya vurulduk birbirimize. Sürekli kıskanıyor, nişanlımdan ayrılmam için ısrar ediyor falan. Bir gün eve geldim o gün de sevgililer günü, telefonu çıkarttım ve bu çıtır sevgiliyi aramak için kulağıma götürdüm. Sevgililer gününü kutlayacağım bana yine anlamsız kıskançlık kaprisi yapmıştı hesapta gönlünü alacağım. O zaman da ne kadar sabırlıymışım şimdi olsa hadi len der tekmeyi basarım. Aradım meşgule attı. Mesaj yazarken içeriden sesler geldiğini fark ettim. Nişanlım işte olmalıydı ama izin almış bana sevgililer günü sürprizi hazırlamıştı. Beyaz şarap, hoş bir müzik, hediyeler, mumlar. İçeri şaşkınca gittim ve gülümsedim ama aklım hala genç sevgilimdeydi ne büyük nankörlük benimki de aşk insanı hem aptal hem de düşüncesiz kılıyor. Olaya adapte olmaya çalıştım, koltuğa otırdum elimde şarap kadehim gözüm nişanlımın otırduğu koltuğun altındaki prezervatif kağıdına takıldı. Genç sevgilimi o yokken eve atıyordum ve o bizim kullandığımız prezervatiften kalanlardı. Eğilip alamadım, öylece ona baktım ve kendimi cidden çok kötü hissettim çünkü karşımdaki adam bunu hak etmiyordu. Evet ilişkimizde tutku yoktu düzdü ama güvenliydi ve beni seviyordu. Bense her arızalı kadın gibi zorlanmak, tutkulu sevişmeler, acı çekmek, kıskanmak, kıskanılmak, uğraşmak ve aşkı bu haliyle sonuna kadar yaşamak istiyordum bunu da o zamanlar o dengesiz velet sağlıyordu.

İkisinden de ayrıldım. Velet beni üzdü ben eski nişanlımı. Pişman değilim ikisiyle de mutlu olamazdım. Demek istediğim şu önce kendinize dürüst olun ve bugün ille birinin yanında olacaksanız hak eden, gerçekten sevdiğiniz kişi olsun ille de biri olsun diye görüştüğünüz kişi değil.

Nice Sevgililer Gününe...Bayan ve erkek okurlarım unutmayın yalnız değilsiniz burada her zaman sizin için yazan bir sevgiliniz var.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Kapımda Kim Olursan Ol Gel Marin Sana Bakar Mı Yazıyor?

 Perşembe akşamı eve geldim ki ne göreyim bir evli çift salonda oturmuş, Minel onlara çay vs ikram etmiş beni bekliyorlar. Bunları nereden tanıyorum, nereden? diye düşüne düşüne selamlaştım karşılarına oturdum. Stavros da evde, meraklı meraklı bize bakıyor ben de merak ve endişe içinde bavullarına bakıyorum. Nasılsın, hoş beşten sonra erkek olanı konuya girdi ben de kim olduklarını hatırladım. Ev sahibi evden kovmuş, bunlar da en yakın ve müsait ev benimki diye bana gelmişler. Bu arada bunlar bana Cihan dan kalan artıklar. Adam Cihan'ın memleketlisi, yanındaki de onun karısı ikisi aynı tür çalışmaz biri bize baksın tipinde insanlar. Evet ciddi ciddi şu zamanda böyle insanlar var. Sanki kedi de bakacağım bunlara. Acaba benim kapımda kim olursan ol gel sana Marin sana bakar yazan bir tabela mı var?
-Cihan'a neden gitmediniz?
-Cihan'ın karısı bizi pek sevmez de sen çok güler yüzlüsün, cana yakınsın.

Sen daha salak görünüyorsun demenin başka bir şekli. Cihan bunları karısının korkusuna evine alamıyor da bana mı gönderiyor? Haberi var mı acaba? Bir konuda haklılar ama güler yüzlüyüm, vicdanlıyım, kimseye git diyemem, anca çok dellenicem de artık gemileri yakıcam o zaman çirkefleşir koyarım kapının önüne. Minel ve Stavros a da Mart sonuna kadar süre verdim ama kendilerinden gitmezlerse nasıl derim bilmiyorum.
Bunlar gözümün içine bakıyor. Nuri'yi mi arasam ki gelip o kovalasa?
-Hangi odayı bize vereceksin yenge biz eşyaları koyalım.
Ha bir de hala yenge diyor. Öküz ölmüş ortaklık da Cihan da kalmamış ortada, ben onun hemşehrisiyle karısına bakıyorum oh ne güzel memleket. Yüzümü bir ateş haresi sardı ben yılardır yalnız yaşıyorum alışık değilim evimde bu kadar insan olmasına. Kuzenlerimi bile yabancılıyorken bu iki cidden yabancıyla nasıl kalırım canım olacak şey mi? Bir de bir gün değil bir gece değil süresiz bir misafirlik bunlar yerleşti mi hayatta gönderemezsin bilirim böyle tipleri. Gururları da yoktur, çalışmaya niyetleri de. Kadın bir yemek yapar adam gelirken belki bir ekmek getirir sana ortak oldu zannederler bir de bunlar. Ben on dokuz yaşından beri çlaışıyorum ki ailem varlıklıdır yine de kimseden birşey beklemedim hiçbir sevgilime kendime birşeyler adırmadım, parasını yemedim ama hep benden istendi nedense? Artık yeter!

-Ben evleniyorum burada kalamazsınız.
Kelimeler dudaklarımdan istemsizce döküldü. Minel ve Stavros şaşkınca bana baktı bu evli çift de birbirlerine baktı.
-Hayırlı olsun yenge biz o zamana gideriz
Yüzsüzdürler demiş miydim?
-Nişanlım çok sert ve kıskançtır evde yabancı erkek istemez. Stavros benim akrabam o da yakında gidecek zaten.
Bir de numaradan saate bakıyorum.
-Birazdan gelir gerçekten hır gür çıkmasın, apartmanda sorun olsun istemiyorum.
Ve ayağa kalkıyorum, bunlar da mecburen kalkıyor.
-Yenge otel için para verebilir misin?
-Cihan neden vermedi?
-O sana geleceğimizi bildiğinden yol parası verdi sadece.
-Ha biliyor da buraya geleceğinizi.
Benim artık nasıl gözüm döndüyse Stavros dayanamayıp cebinden para çıkarttıp adama veriyor ki aslında engel olmalıydım o sırada gitmelerini  kadar istiyordum ki olamadım. Adam hiç utanmadan parayı alıp cebine attı ve teşekkür bile etmeden karı koca def oldu gitti.
Ben ne yaptım tabii ki hemen Cihan'ı aradım meşgule attı yine aradım yine attı ben de kallavi bir mesaj döşendim "bana ne senin hemşehrinden nasıl bana gönderirsin bu nasıl yüzsüzlüktür karın neden bakmıyor da benim evime geliyor bunlar burası yol geçen hanı mı bir daha olursa bunları da alır senin kapına dayanırım düşün atık yakamdan!"cevap gelmedi ama okundu.
Minel de garibim inanmış Marin kimle evleneceksin? Ne zaman?  diye sormaya başladı cevap vermeden odama gittim yalan demeyeceğim ki belki bunları göndermek için de bu yalanı kullanırım. Özgür kalmak için sahte nikah bile kıyarım o hale geldim artık.


11 Şubat 2017 Cumartesi

Gerektiği Zaman Çirkinleşmek Hayatınızı Güzelleştirir

 Bir kadın neden yalnız kalır? Etrafında onun zerre kadar istemediği erkekler tarafındna bunaltılmış, ısrar ve laf anlamazlıklarından, sığlıklarından yılmıştır... Bu konuda bir gerçek de var tabii bu adamlar genelde çirkin olurlar çünkü şekli düzgün bir adam böyle davranma gereği duymaz. Zaten ona kadınlardan talep vardır ve bu yüzden o saldırgan bir boğa gibi etrafına saldırmaz. Elde edemeyince çirkinleşmez, çirkefleşmez. Tipi eh işte ve pek de iyi olmayan adamlar ise saldırır da saldırır daha da çirkinleşir. Bir de siz özgür ve istediği gibi yaşayan bir kadınsanız onunla nasıl birlikte olmazsınız? Mecbursunuz mantığındadır iyice ısrar eder bu sırada hakaret de eder, kendince laf sokar sanki onu ciddiye alacak biri varmış gibi.

Peki bunlardan nasıl kurtulacağız? Bu adamlarla zaten isteyerek görüşmezsiniz. İş yerinizdedirler, nettedirler, bir şekilde tanışmak zorunda kalmışsınızdır ama çok da önemli değildirler. Nerede ve kim olursa olsun onları yok sayın. İş yerinde ve sizden üstün durumda iseler o zaman biraz işiniz zor evet ama bu onlardan kurtulamazsınız demek değil. Unutmayın bunlar sokak köpeği gibidirler, hırlar havlar ama üzerine gidilince tırsıp kaçarlar. Bu benzetme yüzünden köpeklerden özür dilerim elbette bu adamlarda köpek kadar karakter yok aslında kıyaslanamazlar bile. Tehdit etmekten ve onlara karşı çirkefleşmekten kaçınmayın, sakın çekinip pısmayın daha çok üzerinize gelip sizi elde ettiklerini düşünürler.

Bir de bu şekilsizlerin öz güvenleri tavan olur. Aynaya bakmaz sizin onu isteyeceğinizi, beğeneceğinizi düşünür, daha önce yaşadıklarıyla övünür ki bir erkek de kadın da asla özel hayatını, geçmişini anlatmamalı ne kadar basit bir tutum ama bu adamlar anlatır. Sizi ikna etmek için türlü yalanlar söyler sakın kanmayın. Tipleri neyse içleri de odur bunların. Yakışıklı olanlar böyle kendine güvenip ahkam kesmez bunlar o halleriyle her kadın bana verecek modunda dolanırlar. Nerede ve kim olurlarsa olsunlar bunları hayatınızdan hemen çıkartın dediğim gibi konum olarak görmeye mecbursanız da en çirkin maskenizle tehdit edin siz daha da çamurlaşın, gerekirse başka bir erkekten yardım alın ama asla boyun eğmeyin.

Bu şekilde rahatsız eden kadınsa ki böyke birşey olmaz ama velev ki oldu. Kadınlar gururlu canlılardır. Onu beğenmediğinizi, istemediğinizi başka birini sevdiğinizi söylediğinizde zaten uzaklaşacaktır. Bu durumlarda kafayı takacak takıntılı ruh hastası kadınlar da vardır nadir olsa da onlara da tipsiz yapışkan erkeğe yapılan yapılmalı ve biraz korkutulmalıdır. Gerektiği zaman çirkinleşmek hayatınızı güzelleştirir.

8 Şubat 2017 Çarşamba

Seks Yasağına Bulunan Akıl Beceren Çözümler

 İdrar tahlilimde iltihap çıktı doktor antibiyotik verdi ve iyileşene kadar ilişki yasak dedi tamam zaten devamlı görüştüğüm biri de yok çok istediğim biri de. Bu durum başladığından beri benim eskilerden de yeni tanıştıklarımdan da sanki hissediyorlar gibi bir görüşme talebi geliyor anlatamam. Söylemek de istemiyorum iltihaplı bünyemi ama bir ısrar bir kıyamet ki of. Bazıları da baya özlediğim içimin gittiği kişiler ama yasağa uymak zorundayım söz konusu olan sağlığım. Israrlara dayanamayıp nedenini söyledim birkaçına bana çözüm üretmeye başladılar. Bakın bu tutum sadece yurdum erkeklerinde vardır yabancı erkeklerde göremezsiniz. Bir Alman'a de mesela rahatsızım iyileşene kadar ilişki yasak diye ah so tamam der daha da deşmez ama bizimkiler aidisliyim desen çözüm bulan müthiş zekalarıyla bana, bize çözümler üretiyorlar. Bu çözümlerle beni değil ama aklımı becerdiler orası kesin. Bir de ısrar bir de anlayışsızlık cabası sanki ölecek benimle görüşmezse ama yaptıktan sonra ben ölecek olsam önemli değil der ona da çözüm üretir olmayan beyniyle.

Diyorlar ki oral seks de mi yasak? Ne bileyim ben sormadım ki ama normali yasaksa o da yasaktır iltihap var sonuçta  zaten istekten de ölmüyorum. Yüzeysel yaparız. O ne demekse derinlemesine değil yüzeysel. Ortaokuldan beri duymadım bunu o zaman da sürtünme muhabbeti vardı hatta deneyeyim diye niyeti bozmuştm da bir kızın yanlışlıkla hamile kaldığını öğrenince tırsıp vazgeçmiştim. Olur sürtersin dedim oluuuur dedi en heveslisinden yuh kaç yaşında insanlarız sürtme nedir ya. Anal seks yapalım o zaman; tek zeki o ya başkası akıl edemedi, tıp bile bu zekanın karşısında çaresiz kalıp ilişki yok dedi bir genelleme yapıp. Oysa detaya girmeliydi. Oral anal ha bir de sürtünme tamam da vajinal ilişki olmasın diye. Adamlar ilişki yok diyor işte benim gibi hastalık hastası bir insan bunu duymuş alternatiflerle risk alır mı? Hem sanki çok can atıyor muşum gibi. Hiç olmazsa sarılıp öpüşelim oldu, ergendik. Sen bana oral yap. Neden yapayım bana ne. Hakikaten bana ne ben ille görüşelim sevişelim demiyorum ki diyen sensin ben sana neden hizemet edip kös kös evime döneyim? Buldukları çareler de durumları kadar çaresiz. Tabii ki kimseyle görüşmeyeceğim azgın da değilim ki azsam da önce sağlık zaten bu salaklarla da görüşmem buldukları yöntemleri bir yerlerine soksunlar al sana ilişki zevk de alırlar garanti ediyorum.

3 Şubat 2017 Cuma

Atlar Sahiplerini Paylaşmazlar

 "Benim büyük bir kalbim var büyük bir arazi gibi içinde rahatlıkla iki at koşturabilir" demişti. On yedi yaşındaydım ve ilk aşkımdı, inandım. O zaman ikinci kadın yani ikinci kız olmayı kabul ettim. Birkaç haftadan sonra ilk heyecan yerini kıskançlığa ve yine onun yanında olmasının verdiği rahatsızlığa bıraktı aşkım da azaldı ikinci kız olmayı bıraktım. Sonrasında başka ilişkilerde sadık olmayan taraf hep ben oldum. On dokuz yaşındaydım, sosyetenin ünlü ailelerinden birinin oğluyla tanıştım. Çocuk benden çok etkilendi adı da Sabri'ydi hiç unutmam yatla gezerdik falan annesi benden hiç hoşlanmadı hemen bir tehdit olarak algıladı on dokuz yaşında sanki oğluna kapaklanacaktım, saçmalık. Neyse o zaman beraber olduğum başka biri vardı, Sabri'yle daha sonra tanıştım. İlk zamanlar sadece arkadaşımdı ama olay ilerledi, onun zengin ilgisi de hoşuma gitti. Ben de bana söylenen o malum süslü yalanı Sabri'ye söyledim.

"Benim yüreğim kocaman bir arazi ve içinde iki at koşturabilir." Dedim, yüzüme baktı ve
"Ama atlar çok kıskanç hayvanlardır, sahiplerini paylaşamazlar." Dedi.
Çok doğru, ve çok yerinde verilmiş bir cevaptı keşke bende bana ilk söylendiğinde bu cevabı verseydim. Sabri'yle bir süre daha görüştükren sonra arkadaş kalmaya karar verdik zaten ailesi çok baskı yapmaya başladı çocuğa ben de o zamanki sevgilimden ayrılmadım çünkü onunla daha büyük bir geçmişimiz vardı.
Neden mi bunu yazdım? Olur da biri size böyle süslü yalanlar atıp da ikinci olmaya ikna etmeye çalışırsa kanmayın diye. İkinci olmak ihmal edilmek, hep beklemek ve ne yazık ki hep de daha az sevilen olmak demek. İstisnalar olsa da böyle ve genelde kötü bir sonla biter. Ya da siz birini ikinci olmaya ikna etmeye çalışıyorsanız işte size süslü bir giriş cümlesi bakalım sizde işe yarayacak mı...

1 Şubat 2017 Çarşamba

Yolda Eski Sevgilisiyle Karşılaşan Kız Yalnız Değilsin

 Eski sevgilinizle İstiklal Caddesinin ortasında karşılaşsanız yanında da karısı olsa ne yaparsınız? A-Görmezden gelirsiniz B-Tabii ki görmezden gelirsiniz. C- Yolunuzu değiştirirsiniz. D-Hepsi.
Ben hepsini yaptım. Tam karşımdalardı yolun diğer tarafına geçip görmezden geldim. Onu orada parçalara ayırmak istedim mi? Evet istedim. Zamanında ben onun için çok parçalandım, sevdiklerimi kırdım, onun anlamsız kaprislerine ve kıskançlıklarına katlandım ve sonunda yine ben kötü oldum. Pisikopatça zarar vermek istedim o an ona ama biliyorum ki hayat benim yerime daha beterini yapıyordur ve yapacaktır.

 O bana baktı ben de baktım ama yabancı gibi tanımamış gibi. Kadın da benim kim olduğumu biliyor onun da delici bakışları tenime işledi ama umursamadım arkama bile bakmadım yürümeye devam ettim. Bu ilişki bittiğinde de arkama bakmamıştım. O da gitmiş kendine layık! biriyle evlenmiş. Aman ne güzel mesut olsun olabilirse bana ne. Çökmüş, yorgun, kaygılı ve mutsuz görünüyordu ben de bir o kadar keyifli ve aldırmazdım. Zaten genelde aldırmaz bir ruh hali içindeyim bunca zaman bunları kafama taktım da ne oldu? Anca kendime zarar verdim. Kıymetim mi bilindi? Hayır. Bakın şimdi bu karısı olacak şekli bozuğun kolunda ama yüzü de bir o kadar asık oh olsun. Kısacası yolda eski sevgilisi ve karısıyla karşılaşmış bayan okurum yalnız değilsin ve yapman gereken başın yukarda asıl sen kaybettin haline yan yüz ifadesiyle yanından yürüyüp geçmek. Ne selam ver ne umursa o da kimmiş yoluna git ardına bakma.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...