Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

29 Kasım 2016 Salı

Ruhumu Neyle Zapt Edecek?

 Mesajlarının ısrarına ve zeki ataklarına dayanamadım ve buluştum nicki Bay Bronz du. Benim gibi bir kadına diz çöktürmek zordur önce önümde o diz çökmeli ardından ben belki eğlencesine çökerim moduma keyfime muamelesine bağlı. Bencilin tekiyimdir, çok sevileyim ama ben sevmeyeyim bağlanmayayım isterim. Sadakat bekler asla sadık kalmam belki de haklıydı bu yüzden bana "senin ruhun zapt edilmeli." derken. "nasıl zapt edeceksin?" diye sorduğumda ise "zamanla anlarsın" dedi. İlk buluşmada öylesine buluştuğum bir adamdan etkilendim. sesinden bakışından parfümünün kokusundan. Kim olduğu ve detaylar sarmadı beni ama bakışları ve pürüzsüz cildi ilgimi çekti. Böyle ilişkilere girmem aslında üstelik sevgilim de var masum uysal canım istediğinde gider yapıp rahatladığım ama bu adam tuhaftı. İlgileri de tuhaf bana ben masterım dediğinde kahkaha attım ve çantamı elime aldım.
-Seni tanımak güzeldi.
-Neden gidiyorsun?
-Bu saçmalıkları sevmem.
-Hiç bir masterla tanıştın mı?
-Köle sahibe türlerinin çoğuyla tanıştım bence hepiniz hastasınız.
-Anlamadan dinlemeden bilmeden yargılıyorsun.
-Chiristian Grey özentisisin senin de kırmızı zevk odan var mı?
-Hayır ben can yakmayı sevmem sadece eğitirim.
-Öyle mi bana ne öğreteceksin?
-İtaatkar olmayı... Bence bu konuda sorunun var ve elbette sadakat konusunda da.
-Nasıl öğreteceksin kırbaçlayarak mı?
-Can yakmayı sevmem demiştim.
-Neyse hoşçakal.
-Benimle yeniden görüşeceksin sana ne yapacağımı merak ediyorsun ne öğreteceğimi de.
-Keşke vampir olsaydın bana bir sırrım var konuşmalıyız diye mesaj gönderdiğinde çok daha yaratıcı ve ilginç bir şey olur sanmıştım yine karşıma bdsm saçmalığı çıktı cidden beni hiç sarmaz.
-Ben onlardan değilim sadist sahip de değilim sana sahip çıkar hareketlerini duygularını dengelerim.
-Bunu yapabilen anti depresanlar da var. Benim bir alerji ilacım var tam da bu saydıklarını sağlıyor.
Gülüyor... gülüşü dalga geçer gibi değil ama sinir ediyor beni. Bir daha görüşmeyi düşünmesem de merak ediyorum tabi ruhumu neyle zapt edeceğini...

Sanırım Gizli Bir Mazoşistim

 Ölümüne korkuyorum ki ben ölümden bile bu denli korkmamıştım. Korku endişe zayıflık sarıyor bedenimi ruhumu... Arkamı dönüp bakıyorum kendim kendimden  ne çabuk uzaklaşmış. Ben bana yabancıyım üzerime yüklenen sorumluluk kaçsam kaçamıyorum içimden hapsedildim nereye giderim yeniden ben olur muyum artık? Korkuyorum hiçbir aşkın, aşk acısınn kavurmadığı kadar kavuracak ellerimi dizlerimi bağlayacak kaçamayacağım biliyorum. Korkuyorum.. Gözümü kapatıp açayım bitsin acıtmasın yormasın üzmesin istiyorum ama yaşanacak kanatacak çok zaman var daha. Ben de yaşayıp özümseyeceğim belki de severim kimbilir zaten şüphe içindeyim sanırım gizli bir mazoşistim.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Yari Görmeyeli Oldu Bir Hayli Zaman

 Nuri yle bir mekanda oturuyoruz yandaki türkü bardan Nurettin Rençber in acı vurucu sesi geliyor "yari görmeyeli oldu bir hayli zaman" diyor biz başka bir mekandayız başka bir müzik çalıyor ama onu bastırıyor bakıyorum etrafımdaki herkesin hatta Nuri nin bile havası değişiyor yüzünde bir hüzün bulutu dolanıyor çünkü çok oldu bizim yari görmeyeli geçirdiğimiz zamanlar. Kastım unutulmayan aşklar da değil. Kimimiz anasını, babasını, kardeşini görmedi bir hayli, kimimiz dostunu, unutamadığı sevdiğini kimi özlediyse onu, kimimiz büyük annesini toprağa kimi emenet ettiyse onu görmedi daha da göremeyecek epeyce orası kesin. Turnayla selam söyleyip içimizde hangi yar yara açtıysa onu kaç hayli zamandır görmediğimizi hesaplıyoruz. Parmaklar yetişmiyor akıl takılıp kalıyor amma zaman geçmiş diyoruz içimizden biz buna nasıl dayandık nasıl göz yumduk bu kadar büyümesine mesafenin? Ne kadar da çaresiziz geçen zamanın karşısında ne kadar da umursamaz görünüp kavurmuşuz içimizi... Çok zaman geçmiş daha da geçecek ne zaman göreceğiz yari belli değil. Hüzün bulutu Rençber in sesiyle sarıyor ruhumuzu herkesi kaplıyor bir sessizlik bir dalıp gitme hali... sonra susuyor, bitiyor şarkı birden silkelenip eski halimize dönüyoruz maskeler yine takılıyor yüzlere gülümser gibi yapıyoruz sanki unutmuş gibi hiç özlemiyoruz gibi...

Dile Prezervatif Takılır Mı?


Aids konulu bir seminere katıldım konuşmacı olarak değil canım bir gazeteci arkadaşım davet etti ben de davete icabet etmemek olmaz deyip gittim. Çıkışta da onlarca prezervatifim oldu sanki bu kadar seks yapıyorum da koyacak yer bulamadım evimin masasında eskiden içinde çakıl taşları yuvarlak taşlar olan bir cam kavanoz vardı hala var ama içindekiler evdeki kediler tarafından birer ikişer çıkarılıp kaybedildiğinden kavanozun içi boştu ben de prezervatifleri içine attım lazım oldukça oradan alırım hatta semtimde acil ihtiyacı olanlara da camdan atarım diye düşündüm.

Bunlara bakınca eskiden çok kısa süreli çıktığım manken dansçı oyuncu biri vardı siz onu tanırsınız o yüzden detay veremiyorum bir şey desem hemen anlarsınız kim olduğunu gerek yok. Neyse bununla buluştuk konu sekse geldi buna doktoru demiş ki sakın oral seks yapma hastalık bulaşır tahmin edin doktoru kadın mı erkek mi? Tabii ki kadın. Ben de baştan kurallarımı sayarım o zamanlar daha da tersim pat pat konuşuyorum ne yani ben sana yapıcam da sen bana yapmayacak mısın olmaz öyle şey dedim. Tamam sen de yapma dedi sok çıkart bitsin ne yavan bir ilişki çeşidi hiç sevmem bir de bu ben ünlüyüm havalarında ben daha o zamanlar sadece itiraf com da Madam Marin im olmaz dedim oral sekssiz sevişmem o zaman dilime prezervatif takar öyle yaparım dedi peh peh o boyda bu zeka doğrusu taktire şayan adama test yapsak ne mikroplar çıkar ben sanki hastalık taşıyıcısıyım muamelesi görüyorum. Beraber olmadım tabii beni evime bıraktı ben de onu bıraktım bir daha aramadım sormadım telefonlarına çıkmadım. Dile prezervatif mi takılır ya? sahi ne yapacağım ben bu kadar prezervatifi? Yolunuz cihangir tarafına düşerse seslenin atarım camdan birkaç tane, korunmak önemli özellikle tek gecelik çarpışmalarda hadi iyi haftasonları...

24 Kasım 2016 Perşembe

Randevu Evi Açsam Mı?

 -Ben de Fiona gibi bir işletme açsam nasıl olur Nuri?
-Fiona kim kız?
-Boşver bir yer açayım mı söylesene.
-Ne açacağına bağlı.
-Bar olur kafe olur değişik bir buluşma yeri olur.
-Randevu evi aç.
-Dalga geçmesene Nuri.
-Yok kız ciddiyim insanların buluştukları ama evlerinde gibi rahat olacakları bir mekan aç adını da Randevu Evi koy paranın neresine koyarsın ben söylemiyorum sen anla.
-Hımm iyi fikir aslında da o evi yıkarlar sanki.
-Spermler mi?
Gülüşüyoruz.
-Gerçekten gelenler iş tutar benim mekanın adı çıkar zaten sahibesi benim olurum sana potansiyel mama düşünsene Madam Marin in Randevu Evi.
-Ev ortamı olsun da yiyişmek serbest olmasın ya da ne bileyim istersen olsun içeriğine sen karar ver.
-Ama gelenler sevişip kaçmasın klsın kitap okusun kahve içsin sohbet etsin evi gibi rahat etsin yani.
-Girişe de terlik koyarsın girerken ayakkabılar çıkar ne hoş işte.
-Aslında olur da destek lazım bana.
-Hatta sana aşk dertlerini anlatanlara da özel seans ver.
-Olmaz kendimi göstermek istemiyorum.
-Otur perdenin soyunma kabinin bir zımbırtının arkasına öyle konuş.
-Osmanlıdaki kadınlar gibi yani.
-Aynen harem de senin olsun selam da aç kız randevu evini ben yardım ederim sana.
-Sen de ünlü sayılırsın Nuri rahat vermezler eve atmaya çalışırlar seni.
-Zaten randevu evindeyiz tatlım ben onları atarım bir kenara felekleri ters döner.
Şaka maka aklıma yattı gibi de benden işletme sahibi olur mu ki hem bana destek olacak bir sponsor da lazım tek başıma uğraşamam ben ya da bilemiyorum ilk günden kapanmasın sonra Randevu Evim.

18 Kasım 2016 Cuma

Adam Sevmiyorsam Demek...

 Bugün benim doğum günüm hem mutluyum hem durgunum. Yıllar hızla geçiyor büyüyor muyum hayır ama yıllar çekip gitmekte öyle aceleci ki ardına bile bakmıyor bu yıl benden memnun kaldın mı istediklerini verebildim mi bile demiyor. Tıpkı giden ve ardına bakmayan sevgililer gibi.

Doğum günü ya malum hediye almak adettendir ben de bugüne kadar aldığım ve verdiğim hediyeleri düşündüm ister istemez. Dostlar ve akrabalar bir tarafa sevgili dediğim adamların hiç birinden adam gibi bir hediye almadım belki de adamına denk gelmedim adam sevmiyorsam demek. Yanlış anlamayın büyük ve pahalı hediyeler istemedim de beklemedim de ama maneviyat işte o benim için önemli. Beni tanıyan az çok hayatımda olan biri benim hakkımda küçük şeyler bilir ve bunları orataya çıkaracak gönderme yapacak küçük hediyeler alabilir. Bu demek değil ki pahalı ve meşakatli uğraşlar bekliyorum. Çiçek gönderip kurtuldular daha çok, takı alan da oldu bunlar beni mutlu etti mi hayır. Ben altın sevmem bir kere ayrıca çiçek de dalında güzel evimde solacaklar.

Ben ne hediyeler aldım bu adamlara? Biri futbolcuydu krampon aldım, sevdiği takımın formasını aldım. Biri at severdi at aldım ama canlı değil tabii biblo yanına yakınına koyup beni hatırlasın diye. Biri fotoğrafçıydı eski bir fotoğraf makinası figürü aldım, biri gezgindi sırt çantası aldım. Biri Atinalıydı sirtaki yapan adamların olduğu bir tablo aldım... Herkese özelliğine göre sevdiğine göre hediye aldım, bir gömlek, kazak, saat alıp geçiştirmedim.

Bana hiç manevi anlamlı bir hediye gelmedi ama... Oysa çok kolaydı Marin ne sever? Kedi sever. Canlısını beklemem git bir kedi biblosu al, kedi takvimi al, neyse işte yaratıcı ol odağına kediyi koy tamam. Benim işim de hobim de yazmak demiyorum ki git pahalı bir laptop al, yazıyı, yazı yazmayı hatırlatan bir obje al tüylü bir kalem bile olur, süslü bir not defteri... Çay severim güzel bir kupa, film izlemeyi severim klaket şeklinde bir resimlik, akrep burcuyum bunu temsil eden takı yada bir obje... yani çok minik bir yaratıcılık ve beni biraz tanımak yeterli.

Tamam of tamam seks de severim hadi kafan sadece ona çalışıyorsa hoş bir iç çamaşırı da olur ya da  bir zar kutusu hani zar atıyorsun da hangi posizyon geliyor bakıyorsun yaratıcı ve espirili. Birine bana beni çağrıştıran bir hediye al dedim bereket heykeli mi alayım demişti ruhsuz. Diyorum ya yaratıcılık, sığ olmamak çok değil hafif derinlik yeterli ve değer vermek gerekli.

Benden sonrakilere neler aldılar düşünebildiler mi bilmiyorum anca pahalı takılara çiçeklere kafaları basmıştır ama maneviyat en güzel hediyedir aslında tabii ki anlayana...

Önemli not: Bana sosyal medyadan ulaşan ve doğum günümü kutlayan okumaya birkaç gün yazmasam merak edip neredesin demeye devam eden canım okurlarım asıl siz iyi ki varsınız en güzel hediye bu bana. Sizin için parmaklarım tutana kadar yazmaya devam edeceğim...

14 Kasım 2016 Pazartesi

Yüzüme Gaz Yap Nedir Ya!

 Tabunun tabu olduğu bir ülkede sekste sınır tanımaz insanlar olarak yaşıyoruz. Öyle ki kiminle konuşsam en ummadığınız bile grubuna kadar herşeyi yapmış. Bana bir teklifle geliyor ki ben kendimi bu konuda cesur ve sınır tanımaz zannedeken görüyorum ki baya da tutucu olabiliyormuşum.

Biriyle görüşüyorum yüzüme gaz yap poponu yalarken diyor. Üzerime çiş yapı duydum alışkınım farklı bir şekilde de denedim ben bardağa yaptım o tadına baktı yıllar önceydi ilginç gelmişti ama adamla bir daha görüşmedim. Zaten popon yalanırken bir kendini sıkma halin oluyor ister istemez bu istek de olunca daha da kasılıyorsun. Bu talihsiz durum bir kez başıma geldi hem de bir kadınla o benimle ilgilenirken ki ön tarafla meşguldü küçük bi pıtırdı çıkarttım istemeden çok da utanmıştım. O birşey olmamış gibi devam etti ama cidden kötü hissetmiştim. Bir kere de o zamanki sevgilime içimden bildiğin ön delikten hava gelmişti artık hava mı sıkışmış o zaman mı çıkmış bilmiyorum garibim ilk kez gördüğünden ne yapıyorsun demişti ben de hava çıktı ne bileyim dedim. Bir kere de sevgilim parmağını sokmuştu küçük bir fıst çıkarttım beraber güldük. Bu kadar fazlası olmadı, olmaz.

Yani benim birilerinin yüzüne fosurdama halim tamamen kazara olmuştu hiç isteyerek olmadı karşı taraf da istemedi. Şimdi baya bunu isteyen biri var ama bana hiç erotik gelmiyor bence rahatsız edici ben sekle iğrençliğin birleşiminden hoşlanmıyorum. Evet pissing hatta scat pornoları izlemişliğim var ama onlar izlerken güzel yaparken değil. İnsanın en mahrem en yalnızken rahat  olacağı mevzu biriyle nasıl yaşanır ki. Hadi üzerine işeme bir yere kadar o da devamlı değil ve asla o da bana yapmaya kalkmazsa. Ben yüzüme bile boşalttırmam sınırlarım var sınırlarımla da mutluyum.

12 Kasım 2016 Cumartesi

Kadınlar Faşır Fuşur Boşalıp Efrafı Islatır Mı?

 Shameless izliyorum ki bence bu dizide ciddi subliminal mesajlar var ne zaman izlesem seks yapasım geliyor olur olmadık biriyle yatakta buluyorum kendimi sonra. Geçen bölümünde Lip bir kızı yalıyor kız fıskırarak boşaldı mevzu bu herkes bunun hayal ürünü olduğuna inanıyormuş meğer. Ben de yaşayana kadar o squirt midir nedir pornoların uydurma olduğunu ya da kadınların çiş yaptığını düşünürdüm gerçi hala o kadınların gerçekten öyle boşalmadıklarını bir hilesi olduğunu düşünüyorum ama durum şu ki bu bazen olabiliyor.

Bana da olmuştu sevgilimle sevişiyorduk nasıl olduysa derine çok daha derine temas etti o çek sertti ben de çok açılmıştım bilemiyorum sonra yatak sırılsıklam oldu. Sevgilim işedim sanmıştı ama değildi çünkü içimden gelen bir suydu. Yatağın ortası resmen sırılsıklam oldu şaşkınca o ıslaklığa baktık bir süre nasıl oldu bu nedir diye? dedi ki çok derine girdim sonra ıslaklık hissettim şeyimde ben de çok zevk aldım ama orgazm gibi bir şey de olmadı ya da oldu ama ben anlamadım içimdeki su balonu patladı resmen.

Lip de gelip İan ve Fiona'ya durumu anlattı onlar da hadi canım işemiş olmasın dediler. Tek boynuzlu at gibi bir mit olduğunu düşünenler çok bu durumu çünkü çok nadiren geçrekleşiyor ama her kadın bir kez yaşamıştır ya da yaşar diye düşünüyorum. Yani olursa korkmayın doğal bir durum hatta  anı ölümsüzleştirmek için selfie çekin.

9 Kasım 2016 Çarşamba

Hala Esebiliyorken Es Gitsin

 İstanbul rüzgarlı kaç gündür... İnsanı sarhoş eden tuhaflıklara sürükleyen aklını başından alıp geçmişe götüren bir rüzgar bu. Kimse kendinde değil sanki herkeste bir etkilenmişlik hali herkesin kafası eserekli... Her an herşeyi yapabilir yaptırabilir gibi esiyor rüzgar. Gece daha da artıyor şiddeti hele yok mu o sesi hem için ürperiyor hem de içini ferahlatıyor. Bu rüzgar böyle deli deli esiyor ya zamanda kaymalar yapıyor gibi beni de alıp yirmi yaşıma sürüklüyor o zamanda böyle bir fırtına hakimdi Taksimin göbeğindeki evimden çıktığımda bir eserdi zaten aklım başımın tepesinde geziyorum o yaşta rüzgar da böyle vurdukça bende ne akıl kalırdı be haya... kafama estiği gibi eserdim rüzgarla. Yaş da yirmi olunca birşeyi takmazdım, yeni yeni bir sevdadaydım gerçi ben genelde hep yeni bir sevdaya dalarım ama o zaman masumdu duygularım şimdi küfürle anıyorum o zaman körkütüğe yakın aşıktım kafam hem aşktan hem de rüzgardan güzeldi kısaca.

Yine öyle bir rüzgar hakim İstanbula. Adı Poyraz mı? Lodos mu? Bilmem ama severim bu rüzgarı havayı yumuşatır, ılıştırır, esse de çık gez diye fısıldanır durur sen de uyar gezersen çabucak kapılırsın rüzgarına ne derdi takarsın ne etrafı sallarsın canın ne istiyorsa yapmak istersin çünkü kendini özgür hissettirir bu rüzgar adama. Oysa bir yanılgı halidir bu, dört tarafın kurallarla yasaklarla çevriliyken rüzgar esti seni heveslendirdi diye özgür olduğunu sanmak ne ola? Saçma ama sen kapılırsın rüzgara... Zatan eseceği şunun surasında kaç günki böyle onun da gücü tükenecek gidip başka yerlerde başka insanların aklını yerinden edecek hazır böyle aldırmaz halde eserken aman çıkayım da yapayım ne istersem dersin. Yürürsün bu esişe kapılıp biraz daha biraz daha bir bakmışsın geçmişten esen bir rüzgar çıkmış karşına, tanıdık bir koku, özlediğin bir hissi taşımış. Rüzgar aynı rüzgar his aynı his ya sen? Sen o zamanki hevesi burnunda taze deli gözü kara kişi misin yoksa çoktan bağlandı mı kolların gerçeklerle? Rüzgara kapılıp gidecek misin estiği yere kadar özgürce ya da kalıp sonunda kaçınılmaz damlalara mı bırakacaksın gözlerini de İstanbulu da. Bu rüzgar hep yağmur getirir bu havai his de geçer yerine kuru soğuk gelir seni de kendine getirir iyisi mi hala esebiliyorken es gitsin.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Aşk Seksten Önce Gelirse Adı Aşk Olur

 Sevgili yaptım yani sanırım öyle birşey oldu bir süredir peşimde olan birine iyi tamam hadi olalım dedim. Öpüştüm özlemişim hoşuma gitti arabada penisini okşadım evet yapılmaması greken bir şey ama o meleti de özlemiştim nasıl birşey olduğunu unutacaktım neredeyse kanlı canlı dokununca dedim ki nelerden mahrum etmişim kendimi o da beni okşadı çok sıcak dedi sıcaktım yanıyordum doğruydu.

Nuri'ye anlatmadım çok uygun göreceği biri değil çünkü nedenlerini kendime saklıyorum şimdilik benim sevdiğimden zayıf ama tip olarak uygun yani ben renkli saç göz sevmem erkekte çok beyaz ten sevmem bunlar uyuyor. Solcu, eylemlere falan katılıyor joplanmayı göze alıyor benim tam tersim yani. Ben neden internet yok tweetera giremiyorum diye söylenirken o dert ettiğin bu mu daha da kötü olacak yakında deyip sahip çıkıyor ülke dertlerine. Bir de beni sevdiğini söylüyor ne kadar doğru bilmiyorum sevmek bu kadar kolay mı? Ya da belki de seviyordur ben de sevilmeyi seviyorum sevilmeye hasretim bu ilgi hoşuma gitti biraz da tuhaf o tuhaflık da ilgimi çekti. Benim yaşayıp sıkıldığım hiçbir şeyi yaşamamış uç şeyleri merak edip benimle yaşamak istiyor ben de bir erkeğin ilgisini yeniden sevgili olmayı merak ediyorum. Unuttum çünkü unutmak iyi değildir utulmak da...

Cumartesi sevgili olamaya karar verdik benim üç aylık seks orucum bitecek reglim de bitecek bu hafta buluşup bir hasret giderme yaşarım diye düşündüm ama içimi bir huzursuzluk kapladı. Bu benim fuck buddyim değil sevgilimdi o zaman? Kuralları bilirsiniz seks bazen çok yaklaştırır bazen de kilometrelerce uaklaştırır insanları o yüzden acele etmemek gerekir. Ya kötü olursa ya yabancılarsam? Ya o benimle olduktan sonra gözündeki ve kalbindeki yerim sarsılırsa acele etmek bir ilişkiyi zedelemek demek.

Seksle kendime bağladığım bağlamaya çalıştığım çok erkek oldu ve sonunda gördüm ki seksin ağır bastığı yerlerde duygular gelişmiyor. Bedenler birbirine kavuşurken ruhlar yabancı kalıyor ve ilişkinin temeli oturmuyor. Bunu çok yaşadım sonradan kimse kimseye aşık olmuyor aşk seksten önce gelirse adı aşk oluyor seks yaptıktan sonra beklemeyin boşuna onun adı tutku, ihtiras, alışkanlık, partnerlik oluyor ama aşk ya da sevgili olamıyorsun. Şimdi ben bunu eve atar üzerinde tepinirim iyi kötü zevk de alırım ama sonra... İşte asıl soru da sorun da sonrasında o kadar bekledim biraz daha bekleyip ilişkiyi mahvetmeyeyim en iyisi.

6 Kasım 2016 Pazar

Durağıma Uğrayan Otobüsler Gibi

 Şöyle bir düşünüyorum da ne çok olayı ve insanı arkamda bıraktım. Kaç kişi girdi çıktı hayatıma. Görevlerini yapıp gittiler. Sadece beraber olduklarımı kast etmiyorum, arkadaşlar, tanışıklar hatta akrabalar... İnsanlar gelip giden otobüsler gibiler sen durakta durup onların hayatına girip çıkmalarını izliyorsun. Bazıları durakta uzun süre kalıyor bazıları da alacağı kadar yolcuyu yüklenip hemen yoluna gidiyor. Bazı otobüslerin ardından gözyaşı da döküyorsun, yolunu da bekliyorsun tekrar gelir mi diye ama çoğu gittiği yerden geri gelmiyor yeni duraklara yeni yolculara bırakıyor kendini. Geri dönen de oluyor tabii. Sen durağında beklerken bir bakıyorsun zamanında hüzünle gelmesini beklediğin otobüs gelmiş ama sende ona binme hevesi kalmamış o da bakıyor ki durak aynı ama duygu aynı değil yine çekip gidiyor.

Gelip giden insanlar arasında ömürlük olanlar da var. Dostlar, sevgililer, bazen adını koyamadığın ama hep hayatında olan kişiler işte onlar önemliler onların değerini bilmek gerek. Gelip gidenler de önemli bir amaca hizmet ediyorlar sana birşeyler öğretiyor biraz daha olgunlaştırıyorlar. Bazen sırtından vuruyor bazen çırılçıplak karda bırakıyorlar, donuyorsun ve anlıyorsun hemen güvenip soyunmaman gerektiğini. Bir dahakine daha temkinli oluyorsun. Herkesin bir görevi var tıpkı senin de olduğu gibi. Birine çok değer veriyorsun birini pek sallamıyorsun ya hepsinde bir sınav bir öğretisin aslında.

İnsanlar, günler, otobüsler gelip geçiyor hayatımızdan, mevsimler yaşlar, adlar değişiyor. Öğreniyoruz, büyüyoruz, yaşıyoruz... Kaçan otobüslere üzülmek yerine içinde rahat olduğumuzla yolculuk ediyoruz nihayetinde.

5 Kasım 2016 Cumartesi

Tarihi Kişilikler Bana Tren Yapıyor Fala Bak!

 Nuri falıma baktı ve dedi ki;
-Ben ömrümde böyle ilginç fal görmedim bak bak şuraya kafasına boğa kafası geçirmiş bir adam onun arkasında da bir adam var pipileri meydanda önlerinde de bir kadın var ona sarılmış boğa kafalı olan.
-Öndeki kadın ben miyim?
-Fal senin olduğuna göre sensin.
-Yoksa bu grup sekse mi delalet Nuri sonunda bu markuz talihim gülecek ve seks mi yapacağım? Hem de boğa kafalı bir adam ve öbürüyle o da maskeli mi?
-Onun da kafasında maske var bak kedi kulağı gibi.
-Bu ortamda bir maskesiz ben miyim? Ben mal mıyım neden kimliğimi gizlemiyorum?
-Marin dalga geçmesene böyle fal milyonda bir çıkar yeminle.
-Şimdi grup yapacak mıyım? Bu adamlar neden maskeli? Maskeli partide mi grup yapıyorum?
-Taktın gruba abazanlık başına vurdu iyice birine ver de kurtul.
-Yahu sen dedin kafası boğa pipisi ortada adamlar diye aklıma ne gelecekti başka?
-Sen çok bereketli bir döneme gireceksin. Bunlar sanki eski zamanlardan şu Mısırlıların taktıkları maskelere benziyor.
-Beni şu saatten sonra anca mitolojik birileri tatmin edebilir zaten.
-Bu da Marin çok büyük ve uluslar arası alanlara açılacaksın demek.
-Orada mı grup yapacağım?
-Yahu ne bileyim nerede yapacaksın gördüğümü söylüyorum.
-Şeylerine de birşey takmışlar sanki di mi?
-Diyorum ya ben ömrümde böyle fal görmedim diye gerçi neden şaşırıyorsam senin falın sonuçta.
-Hayır olsun diyelim o zaman.
-Hayır olsun sevgilin de olsun Marin hiç iyi değilsin çünki.
-Tamam tamam olacak da ben unuttum sevgiliyle ne yapılıyordu nasıldı nereden başlanıyordu ilk soru kolay mıydı zor muydu hemen mi sonradan mı yatılıyordu?
-Sen merhaba de yat durumun ciddi git suya tut şunu da çabuk olsun.
-Tamam grup çabuk olsun.
-Dur dur önce fotoğrafını çekelim daha inceleyeceğim ben bunu cidden tarihi bir fal bu.
Tarihi kişilikler bana tren yapıyor evet tarihi bir fal orası kesin ne diyelim hayırlara çıksın falım...

4 Kasım 2016 Cuma

Hangi Soktuğumun Ülkesine Gidiyorsan Bensiz Gidemezsin


 İndim bir kat aşağıya Nuri'nin kapısını çaldım. Yeni uyanmış daha belli gözleri mahmur, üzerinde leopar bir sabahlık o halini görünce gülümsedim.
-İnternetimde sorun var Nuri.
-Ne olmuş yine?
-Bilmiyorum ki galiba bozuldu seninki nasıl?
-Ben senin gibi gözümü açınca telefonuma bakmıyorum ne bileyim nasıl dur bakayım.
-Benim okurlarım var sosyal medyada yazmazsam merak ederler.
-Ay sevsinler okurlarını yok bende de yine birşey olmuştur İran'a döneceğiz yakında.
-Öyle deme neden İran'a dönelim.
-Susturuluyoruz baksana.
-Genel bir durum mu sence?
-Kesin...
Zor bela bir gazetenin sayfasına girdik patlama haberler...
-Haklıymışsın da neden susturuyorlar?
-Eylemler olmasın diye işte gerçi senin eylemle işin olmaz.
-Aman sanki sen eylem eylem geziyorsun velev ki ibneyiz eylemleri dışında neye katıldın katıldık yani ha bir de hayvanlarla ilgili olursa.
-Öyle de hayat bunlardan ibaret değil işte susmamak gerek biz hep susuyoruz. Alıştırılıyoruz buna fişimizi çekiyolar internet gidiyor ne yapalım deyip susuyoruz bak.
-Haklısın...
-Kahve?
-Sade...
-Sen de gitmeyi düşünüyor musun bu ülkeden?
-Bilmem sen?
-Belki...Ama özlerim insanlarını burayı kedilerini en çok da seni
-Beni mi? Ha bensiz gideceksin yani hangi soktuğumun ülkesine gidiyorsan.
-Mümkün mü sensiz gitmem? Hatta gitmem kalırım kalıp sahip çıkmak gerek ülkeye.
-Git ama yine gel insan sonunda hep evine döner.
-Şiir gibi konuştun yine, kış geldi Nuri doğum günüm yaklaşıyor bir yıl daha yaşlanıyorum ama aslında değişen hiçbir şey olmuyor.
-Geçen yıl ki Marin gelse ona ne derdin?
-O adamdan uzak dur, bu işten bir halt olmayacak, üstündekini beğenmedim değiştir...
-Gördün mü bir yılda bile ne kadar değişmişsin öğrenmişsin denemişsin olmamış yine öğrenmişsin.
-Haklısın Nuri fal bakacak mısın?
-Bakıcam bakıcam erkek çıkar umarım falında şu haline cidden endişeleniyorum.
-Rahatım ben böyle hem hayatımda bir erkek var.
-Kim kız?
-Sen...
Gülüşüyoruz Nuri iyi ki var...

Aşkın Dili Çevirmen İstemez

 Yabancı uyruklu bir kanalın Türkiye şubesiyle çalışmaya başladım. Bir tür dizi yazıyorum onların mantığında ve yönlendirmesinde ama olsun iş iştir. Bir de yönetmen var kendi ülkesinden gelmiş detay veremiyorum Türk değil Türkçe bilmiyor. İngilizce biliyordur diye umuyorum ama bana henüz İngilizce tek bir kelam etmedi. İlk olarak toplantıda karşılaştık bana melül melül bakıyordu ben de ona baktım ve dedim ki hımmm hiç fena değil. Bunca zamandır ilgimi çeken tek bir erkek sinek yokken birini beğenmek ilaç gibi geldi. Yanımızda bir çevirmen var ben konuşuyorum ona çeviriyor o konuşuyor bana çeviriyor mimikler ve bazı ortak kelimeler dışında adamın ne dediğini kesinlikle anlamıyorum. Bu dili öğrenmeye kalksam sittin sene geçer Almanca tüm dil öğrenme enerjimi emiyor zaten. Ben kendimi biliyorum git gel ben bu adamı ayartırım zaten o da dünden razı gibi yalnız bir sorun var biz nasıl iletişim kuracağız?

Bu çevirmeni mi çağıracağız en hararetli anlarda "söyle de şurayı yalasın, posizyon değiştirelim arkama geçsin." Bu da çevirecek falan olmaz mı Madam Marin dünyasıda olmaza yer yoktur aslında bunu da gatey yaparım çevirmen izlerken daha da eğlenceli olur ama tabii ki olacak iş değil. İngizce bildiğini umarak ben buna kur yaparım hafiften onun dilinden de birkaç kelime kaparım zaten aşkın dili heryerde aynı değil mi? Bir noktadan sonra çevirmene falan da gerek kalmaz diye düşünüyorum. Bilemiyorum bakalım ne olacak...

2 Kasım 2016 Çarşamba

Üşümüyorum Gelmiyorum İstemiyorum!

Bir arkadaşım var çocuk doğurdu ve her çocuklu Türk annesi gibi başkalaşım geçirip çocuğuyla kafayı kırdı. Aman yanında öyle demeyin böyle yapmayın yok şöyle yok böyle. Çocuklara zerre tahammül edemeyen ben çocuklu annelere hiç edemiyorum tabii bu gruba normal anne olan insanları dahil etmiyorum. Babası bir ara çocuğu zorla öptü bu da çemkirdi adama "zorla öpme tacize uğrarsa aradaki farkı anlamaz" diye. Aptal karı okumuş bir yerlerden inanmış ama mantık yürütme kendi çocukluğunu düşünüp sonuca ulaşma yok. Ben beş, altı yaşlarında falanım sanırım eylül ayı idi. Evimizin önü nedense kazılıyordu şu kazı makinalarından vardı. Ben de oralarda oynuyorum. Makinayı kullanan adam bana "gel çık istersen" dedi ben de çocuğum merak ettim çıktım. Oturdum makinanın içine bu bana bakıyor ama daha önce bana bakanlar gibi değil yani bir büyüğün çocuğa bakması gerektiği gibi değil. Biraz üzerime eğildi bende de şort vardı demek. "Üşümüyor musun?" dedi. Ama sesi, soruş şekli nasıl desem çok rahatsız oldum. "Üşümüyorum." dedim ve kalkıp indim araçtan. Hissettim çünkü adını bilmiyordum koyamadım ama bir sorun olduğunu, bu adamda yanlış birşey olduğunu, bana iyi niyetle bakmadığını hissettim. Birkaç gün daha çalıştılar evin önünde bu adam da oradaydı bana baktı asla güzel bir bakış yoktu gözlerinde ben ona hiç yaklaşmadım beni yine çağırdı araca gitmedim hatta babama söyledim babam gelip yanımda durdu, çalışanlara soru sordu bu bir daha bana hiç laf atmadı.

Bir çocuk anlar, kim onu seviyor kim kötü niyetle yaklaşıyor anlamını bilmez ama anlar. Günümüzde çok yaşıyoruz malum kötü olayları maalesef daha geçenlerde üç yaşında bir çocuk tecavüze uğrayıp öldürüldü. İşte bu adamlar bunu yapanlar bir çocuğun şortundan, masum halinden bile etkilenecek türde pislikler. Ben şanslıydım o gün kalkıp inmeseydim ya da bu adam beni çağırdığında peşinden gitseydim belki benim de sonum aynı olacaktı. Çocuklar sevgiyi de nefreti de hisseder. Karşısındaki şeytandan kaçamaz yakalanırsa durum ne yazık ki hüsran olur. Bırakın babaları nasıl isterse öyle sevsin çocuklarını. Sevgiden değil nefretten sapıklıktan korumak korunmak önemli. Yabancılarla ne olursa olsun konuşmamayı yanlarına yaklaşmamaları gerektiğini öğretin. Beni on üç yaşındayken de iki adam evine çağırmıştı çok iyi hatırlıyorum. Orta okuldayım yanımda bir kız arkadaşım var apartmanın merdivenine oturmuşuz iki yaşlıya çalan tuhaf adam açtı kapıyı ama tipleri enerjileri nasıl kötü.
"İçeri gelin bir şeyler için kızlar." dediler sırıtıyorlardı içten değil, iyi niyetli değil, hevesliydiler... Bakışları rahatsız ediciydi. İkimiz de aynı anda kalkıp aynı şeyi söyledik "istemiyoruz." Artık çocuk istismarı istemiyoruz!

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...