İlk cinsel ilişkimde ne canım yandı ne de kan geldi. Girmesi biraz zor oldu ama üzerine oturunca bu zorluğu da aştım, on sekiz yaşındaydım ve on sekiz özel olsun istedim. Sonrasında kanama falan olmayınca ve özellikle de o korkutucu büyük acı hikayeleriyle doldurulmuşken bunların hiçbirinin olmaması beni çok mutlu etmişti. Kadıköyden Taksime dönerken çift katlı otobüste neredeyse uçuyordum.
Eve geldim, annem yüzümdeki ifadeden anlayacak diye akşamı odamda geçirdim ve erkenden yattım. Gecenin üçünde tuhaf bir acıyla uyandım. İçim acıyordu... Hayır yaptığımdan pişmanlık duyduğum için değil bildiğiniz içim acıyordu. Sanki görünmez bir el eline delici bir alet almış, içime sokmuş, karıştırıp canımı yakıyordu. Dizlerimi karnıma çektim ve bitmesini bekledim, bir süre sonra bitti. Hemen tuvalete koştum, kilotuma kahverengi birkaç damla kan gelmişti. Bahsettikleri acı dolu kanama ben ilişkiye girdikten neredeyse yedi sekiz saat sonra olmuştu. Hem çok tuhafıma gitti hem de üzüldüm. Neden mi? Bu bekaret muhabbetlerine takıldığımdan değil elbette. Seks yaptım ve hiç zarar görmedim, eskisinden farklı değilim diye düşünmüştüm yol boyunca ama yanılmıştım. O an için hasar görmediğimi düşünsem de etkisi daha sonra çıkmıştı. Bunu neden anlattım? Bütün ilişkilerimde bu kural geçerli olduğu için. İlişki sırasında zevk aldım, mutlu oldum ya da mutlu olduğuma kendimi inandırdım ama fark etmeden içim oyuldu ve yalnız kaldığımda kanadım.
Kendimce bunun doğal bir durum olduğunu düşünsem de aslında kendimi hasar almaktan baştan korumalıydım. Kanadığımı kimse görmedi bu yüzden de beni aldırmaz ve umursamaz sandı. Ben üzülmedim, hiç acı çekmedim sandı oysa ben eve gelip de yalnız başıma uyurken kanadım hep.
Erkeklerle ilişkilerime hep hasar aldım son hasarı da Cihan verdi vermeye de devam ediyor. Ne git diyebiliyorum ne de kal yine arada araftayım. Geçmişten bu güne hasar almaktan yorulan bir yürekle zor nefes alıyor ama artık daralıyorum. Belli etmesem de ben hala Taksimdeki evine dönerken masum olduğunu sanan kırılgan kızım ve erkek hasarlarından sıkıldım belki de bu yüzden bu kadar saldırganım kim bilir.
Eve geldim, annem yüzümdeki ifadeden anlayacak diye akşamı odamda geçirdim ve erkenden yattım. Gecenin üçünde tuhaf bir acıyla uyandım. İçim acıyordu... Hayır yaptığımdan pişmanlık duyduğum için değil bildiğiniz içim acıyordu. Sanki görünmez bir el eline delici bir alet almış, içime sokmuş, karıştırıp canımı yakıyordu. Dizlerimi karnıma çektim ve bitmesini bekledim, bir süre sonra bitti. Hemen tuvalete koştum, kilotuma kahverengi birkaç damla kan gelmişti. Bahsettikleri acı dolu kanama ben ilişkiye girdikten neredeyse yedi sekiz saat sonra olmuştu. Hem çok tuhafıma gitti hem de üzüldüm. Neden mi? Bu bekaret muhabbetlerine takıldığımdan değil elbette. Seks yaptım ve hiç zarar görmedim, eskisinden farklı değilim diye düşünmüştüm yol boyunca ama yanılmıştım. O an için hasar görmediğimi düşünsem de etkisi daha sonra çıkmıştı. Bunu neden anlattım? Bütün ilişkilerimde bu kural geçerli olduğu için. İlişki sırasında zevk aldım, mutlu oldum ya da mutlu olduğuma kendimi inandırdım ama fark etmeden içim oyuldu ve yalnız kaldığımda kanadım.
Kendimce bunun doğal bir durum olduğunu düşünsem de aslında kendimi hasar almaktan baştan korumalıydım. Kanadığımı kimse görmedi bu yüzden de beni aldırmaz ve umursamaz sandı. Ben üzülmedim, hiç acı çekmedim sandı oysa ben eve gelip de yalnız başıma uyurken kanadım hep.
Erkeklerle ilişkilerime hep hasar aldım son hasarı da Cihan verdi vermeye de devam ediyor. Ne git diyebiliyorum ne de kal yine arada araftayım. Geçmişten bu güne hasar almaktan yorulan bir yürekle zor nefes alıyor ama artık daralıyorum. Belli etmesem de ben hala Taksimdeki evine dönerken masum olduğunu sanan kırılgan kızım ve erkek hasarlarından sıkıldım belki de bu yüzden bu kadar saldırganım kim bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder