"Kafayı yedin peşine birinin takılmasını o kadar istiyorsun ki baktın kimse peşinden koşmuyor hayalinde yarattın, delisin sen deli kaltak!" Dedi içimdeki ses. Bu sesi duymamdan da bellidir ki ben cidden deliyim ya da deliriyorum. Cevap versem bir türlü vermesem konuşup duracak.
"Ama çok gerçekti sen de gördün, oradaydın."
"Ben senin gördüklerini görmek zorundayım elim mahkum yoksa benim aklım başımda, git bak bakalım dışarıda bekliyor mu hala?"
"Korkuyorum..."
"Korkma delisin sen deliler hiçbir şeyden hele ki aşktan korkmazlar."
"Bunun aşkla ne ilgisi var?"
"Şizofren aşka övgü."
"Ne?"
"Bilmem aklıma geldi işte aklın öyle karışık ki benimkini de karıştırıyorsun. Git bak pencereden."
Gidip baktım, sokağın köşedinde bekliyordu. Cep telefonumu alıp, fotoğrafını çektim ardından da kontrol ettim baya fotoğraftaydı işte. Tamam uzaktaydı ama fotoğraftaydı.
"Gördün mü bak deli değilim ben adam gerçekten var. Kulüp kendini aklamak için yalan söyledi biz de salak gibi inandık."
"Git yüzleş o zaman benim içim hala rahat değil."
"Bu kılıkta sokağa çıkamam."
"Geçir üzerine bir şey de git hadi adam gerçek mi gerçekten sana girdi mi öğrenelim."
"Ne biçim bir iç sessin sen ya"
"Senin içinin sesinim otur sen düşün."
Dışarı çıkıyorum, hızlı adımlarla sokağın köşesine gidiyorum benim gizemli stalkerımdan iz yok. Sağa bakıyorum yok, sola bakıyorum yok. Yerde ondan bir iz belki bir izmarit arıyorum o da yok. Birden bir ürperti kaplıyor bedenimi yoksa arkamda mı demeden sesini duyuyorum.
-Ne yapıyorsun burada böyle?
Dönmemle Cihangirli Cihan'la göz göze geliyorum en paspal, en sıyırmış, en şizofren halimle.
-Şizofren aşka övgü... Öyle bir kitap vardı ama hiç okumadım.
-Efendim?
-Bir arkadaşımı gördüm sandım da yanılmışım.
-Benimle karşılaştın iyi oldu neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?
-Kaçamak saatlere atılmış kaçamak mesajlar oldukları için.
-Seni çok özledim ne yaptın görüşmediğimiz süre içinde?
-Sanırım delirdim.
Etrafıma bakıyorum bir kez daha adam yine yok ama neyse ki Cihan burada...
"Ama çok gerçekti sen de gördün, oradaydın."
"Ben senin gördüklerini görmek zorundayım elim mahkum yoksa benim aklım başımda, git bak bakalım dışarıda bekliyor mu hala?"
"Korkuyorum..."
"Korkma delisin sen deliler hiçbir şeyden hele ki aşktan korkmazlar."
"Bunun aşkla ne ilgisi var?"
"Şizofren aşka övgü."
"Ne?"
"Bilmem aklıma geldi işte aklın öyle karışık ki benimkini de karıştırıyorsun. Git bak pencereden."
Gidip baktım, sokağın köşedinde bekliyordu. Cep telefonumu alıp, fotoğrafını çektim ardından da kontrol ettim baya fotoğraftaydı işte. Tamam uzaktaydı ama fotoğraftaydı.
"Gördün mü bak deli değilim ben adam gerçekten var. Kulüp kendini aklamak için yalan söyledi biz de salak gibi inandık."
"Git yüzleş o zaman benim içim hala rahat değil."
"Bu kılıkta sokağa çıkamam."
"Geçir üzerine bir şey de git hadi adam gerçek mi gerçekten sana girdi mi öğrenelim."
"Ne biçim bir iç sessin sen ya"
"Senin içinin sesinim otur sen düşün."
Dışarı çıkıyorum, hızlı adımlarla sokağın köşesine gidiyorum benim gizemli stalkerımdan iz yok. Sağa bakıyorum yok, sola bakıyorum yok. Yerde ondan bir iz belki bir izmarit arıyorum o da yok. Birden bir ürperti kaplıyor bedenimi yoksa arkamda mı demeden sesini duyuyorum.
-Ne yapıyorsun burada böyle?
Dönmemle Cihangirli Cihan'la göz göze geliyorum en paspal, en sıyırmış, en şizofren halimle.
-Şizofren aşka övgü... Öyle bir kitap vardı ama hiç okumadım.
-Efendim?
-Bir arkadaşımı gördüm sandım da yanılmışım.
-Benimle karşılaştın iyi oldu neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?
-Kaçamak saatlere atılmış kaçamak mesajlar oldukları için.
-Seni çok özledim ne yaptın görüşmediğimiz süre içinde?
-Sanırım delirdim.
Etrafıma bakıyorum bir kez daha adam yine yok ama neyse ki Cihan burada...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder