Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

15 Mart 2018 Perşembe

Saçlarının Rengi De Seçtiğin Erkek De Kendine Uygun Olmalı

 Dün bir arkadaşımla kuaföre gittim. Arkadaşım kırkları devirmiş, minare yıkılmış, mihrap direnir vaziyette, dul bir kadın. Kocasının onu ani aldatması ve boşamasının şokunu atlatması beş yılını aldı. İki gereksiz ve bana göre yetersiz oğlu var. Evli olduğu dönemde çalışmamış, eskiden şarkıcıymış. Koca gidince yalnızlığına bir de hayatta kalma telaşı da eklendiğinden iş arıyor ama piyasa değişmiş, şarkılar değişmiş, yeni şarkıları ezberleyemiyor, ezberi kötü, gözleri bozuk... Bir de istiyor ki sevgilisi olsun, boşandığından beri hiç seks yapmamış. Marin, artık sevişmem lazım dedi dün. Ben de seviş, seni tutan ne? dedim. Beğenmiyormuş kimseyi, bir türlü istemiyormuş. Bir de kafasında tabuları var, onları yıkması lazım. Bu yaşa gelmiş, değil kaçamağı, başka sevgilisi bile olmamış, eski kocası görüp gördüğü tek erkek. O da şansına anal seks düşkünü, fantezi meraklısı bir adam çıkmış; eve kadın getirelim o da seni yalar, bak çok hoşuna gidecek falan diyormuş, bu kabul etmemiş tabii. Kadıncağız bu yaşa kadar ne aşık olmuş ne de seks yapmış kısaca. Gerçi aşık olmuş mu olmamış mı bilemem, kocasına başlarda olmuş sanki ama adam o aşkın içine etmiş.

Artık yaşamak ve boşa zaman harcamamak istiyor. Zamanında da baya güzelmiş ama yıpranmış. Bir yandan yokluk, bir yandan yalnızlıkla boğuşuyor, ben arada yardım ediyorum ama sevgili konusunda elimden bir şey gelmiyor. Kimseyi beğenmiyor, istekleri çok uçlarda. Bir galaya götürmüştüm orada genç oyunculardan Emre Kızılırmak'ı beğendi, tutturdu Marin, telefonunu al ne olur diye. Sohbet ettik, fotoğraf çektirdik, çok da efendi bir adamdır, severim, o kadar tabii ne yapsın benim hatunu. Hem ondan çok büyük, hem de olacak iş değil tek uyumlu yerleri boylarıydı. Benim arkadaş da uzundur, saçlarını inadına en açık sarı yapar, bir de aşırı topuklu giyer; çok sordular arkadaşın travesti mi diye bana. İki oğlu var değil dedim her seferinde. Neyse, beğendiği erkek tipi de onu beğenmeyecek türden olduğundan birini bir türlü bulamıyor. Bir de saçlarının rengini bulamıyor, platin midir nedir, sarı bile değil bir tür beyaz renk var ya ona boyatıyor, daha doğrusu benim gibi durumunu bilen arkadaşları boyatıyor onun parası olmadığından ama o öyle bir renk ki birkaç gün sonra dibi gelmeye başlıyor. Bunun da parası yok ki her hafta kuaföre gitsin, ondan sonra dibi kara altı tuhhaf bir sarı garip  bir görüntüde dolanıyor ortada. İnatla o rengi seçmenin, inatla bu sana hiç bakmayacak adamların peşinde koşmanın anlamı ne? İnsan biraz kendine göre kararlar almalı. Ne kadar anlatsan da anlamaz, inattır, kafasına girmez, dinlemez. Sonra da çeker durur böyle.

Dün ben saçlarımı kestirdim, bu da yanımda oturdu. Sol tarafımda da bunun tam da istediği rengi yaptıran bir kadın vardı. Gerçekten o rengi hangi mantıkla yaparlar anlamıyorum, ben yapsam cesede dönerim. Baktı da baktı bu, tam da benim istediğim rengi yaptırıyor diye. Fiyat sordu üçyüz elli dediler, oo çokmuş dedi oturdu. Ben ödeyebilirdim evet, ödemedim. Neden mi? Birkaç hafta sonra yine o duruma düşecek, boyatamayacak, korkunç bir görüntüde gezmeye başlayacak, o halde kendine uygun bir renk seçmeli, tıpkı kendine uygun bir erkek seçmesi gerektiği gibi. Bu davranışım bence beni kötü değil, iyi arkadaş yapar ama anlayana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...