Sakarya ile ilgili bir anımı anlatmak istedim size buyurun okuyun bu yağmurlu günde...
90'ların sonlarında ergen bir tavşancık iken, yazları arada teyzemde kalmaya Sakarya'ya giderdim. Tek katlı, bahçeli, güzel bir evdi. Komşulukları severdim Sakarya'da, herkes birbirini tanırdı, şimdinin yabancılaşmış toplumu gibi değil, sanki akraba gibiydi komşular. Yakındaki evler de değil üstelik, yakın sokaklar, hatta mahalleler bile tanırdı birbirini. Benim de oradan bir çocukluk arkadaşım vardı. Küçükken oyunlar oynardık, hatta ilk gördüğüm pipi onunkiydi. Çıkarmış çiş yapıyordu öyle görmüştüm, aklınıza başka şey gelmesin. Hatta özenmiştim neden o ayakta yapabiliyor da ben yapamıyorum diye. Neyse yıllar sonra, artık çocuk olmadığımıza karar verince, sevgili olalım dedik. Bu bana gece vakti bir kız yolladı, ben bahçede gizli gizli konuştum, sonra Teyzeme arkadaşlarla gezicem deyip çıktım. Bu arada Sakarya tutucudur falan ama yazın gece çık dışarı dolaş, başına hiçbir şey gelmez. Şimdi nasıldır bilemem ama o zamnlar öyleydi. Yakınlarda bir park vardı, orada buluşurduk. El ele tutuşur, dolaşır, dondurma yer, sohbet ederdik. Sonra ben dedim ki madem sevgiliyiz neden filmlerdeki gibi şeyler yapmıyoruz. O zamanlar malum Amerikan filmleri daha fazla hakim tvlerde ve inanılmaz özeniyoruz onlara. Hepimiz birer küçük Amerikalıyız o zamanlar. Hadi öpüşelim dedim ben buna, meğer o da dünden meraklıymış başladık öpüşmeye... Sonra diller devreye girdi, sonra eller. Bacak arasına kaymalar falan, artık etrafımızı unutur hale geldik, bir de her şeyi ilk yaşıyoruz, bir merak bir heves. Meğerse o sırada bir seyircimiz varmış. Sevgilimin yanından ayrıldım, eve doğru yürüyorum, saat kaç bilmiyorum ama on bir falandır. Yanımda bisikletle bir adam bitti, ha bu arada o dönemde sakarya'da bisiklet çok kullanılırdı sanırsın Hollanda. Yavaşça yanıma yaklaştı ve fısırdayarak "Evde sevişin, sokakta olmaz." dedi. Baktım, orta yaşlı, bisiklet üzerinde bir adam. O dönem de aklıma hiç kötülük gelmediğinden, önce gülümsedim ama adam peşimi bırakmıyor ve ısrarlı biraz da heyecanlı fısıltısıyla "evde sevişin evde, isterseniz benim eve gelin, yeriniz yok di mi. Sokakta olmaz o iş."
İnanın adamın abarttığı kadar bir durum da yoktu ortada, sadece öpüşüyorduk. Artık bu adamcağız sevişmeyi nasıl bir şey sandıysa ama benim eve gelene kadar ödüm koptu mu koptu. Hiç cevap vermedim, hızlıca eve girdim, camdan baktım, epeyce bekledi evin önünde sonra gitti. Ertesi akşam (akşamları ve genelde gece buluşuyorduk çünkü sevgilim gündüz çalışıyordu) Gece korka korka çıktım, buluştuk, ben hemen olayı anlattım tabii. Aradan bir saat geçmedi amca bizi izlemek üzere bulduğu yere konumlandı. Sevgilim belli etme dedi, anlamasın diye yine öpüştük ve ayrıldık ama bu kez sevgilim uzaktan takip etti. Bu yine bisikletiyle yanıma yanaştı ve bu kez kolumdan tuttu.
"Sana sokakta sevişmeyin demedim mi? Hadi bana gel." tam o sırada da sevgilim, deli kanının da etkisiyle adamın üzerine bildiğiniz uçtu, bu nasıl yerden kalktı, devrilen bisikletini doğrulttu, bindi, gitti görmeniz lazımdı. Sonra ortaya çıkmadı o adam hiç ve ben o yazı baya romantik geçirdim, arada arkama bakmayı da ihmal etmedim tabii izleniyor muyuz diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder