Ofiste neler olduğunu merak ettiğinizi biliyorum. Benim Mature'nin jigoloyla beraber olduğunu yaymamın sonucu, ofiste derin bir sessizlik hakim oldu. Kimse ona eskisi gibi mıç mıç değildi. İşte size toplusal algının etkisi, bu kadını yalayanlar bile birden ondan iğrenmeye başladı. Mature de durumu bir türlü kavrayamadı. Ben de ikinci dolgun maaşımı da aldıktan sonra artık istifa etmeye karar verdim. Başka bir iş teklifi aldım, ayrıca sıkılmaya da başladım ama en büyük etken Mature'nin kendisiyle ilgili gerçeği yaydığımı öğrendikten sonra bana olan saldırısından kaçma isteğim. Korktuğumdan da değil, beni bilirsiniz sağlam çirkefimdir ama şu sıra gerilim kaldıracak modda değilim. Gelemeyen bahar fena belimi büktü, saç diplerim bile yorgun.
İstifa dilekçemi hazırladım. Son yazımı yazdım, işime de sağdığımdır, bilirsiniz. Bunun kapısını çaldım, içeri daldım. Dalmamla karşımda Jean'ı gördüm hani Jean Reno'ya benzeyen, Mature'nin bana ayarlamaya karar verdiği adam. Mature telefonda olduğundan beklemeye başladım. İçimdeki kaltak başladı bıt bıt ötmeye.
-Verme istifanı, verme!
-Ama neden?
-Çünkü vermeni istemiyorum, kal da bu adama ver.
-Yine tüm hanım efendiliğin üzerinde.
-Senden mi öğrenicem hanım efendiliği, kaçar mı bu herif sence.
-Yahu adamı Mature ayarlıyor bize, kesin bir oyun var bu işte.
-Ne oyunu olacak? Olsa ne olur alt tarafı yatacaksın, çükü mü olmayacak yani nedir?
-Çükü olmasa bile gideri var gerçi bunun.
-Hah geldin mi sözüme.
-Bunu Mature de yemiş midir sence?
-Sanmam Mature Fransız tarz bilmez, misyoner anlar anca.
Güldüm, hem de tıss şeklinde. İçimdeki sese ilk gülüşüm değildi bu, beni kalabalıkta, otobüste, hava alanında, mağazalarda çok güldürmüş, böyle deli gibi görünmeme defalarca sebep olmuştu. Bu gülüşüm Mature'nin dikkatini çekti.
-Bir şey mi oldu Marin? dedi.
-Ben şey için gelmiştim, son yazının düzeltmesi bitti, mailinize gönderdim.
-Buna mı güldün?
-Hayır.
-Neye güldün?
-Gülmedim.
-Güldünüz. Dedi Jean malum onun tarafından bir düşman.
-Hapşırıktı o.
-Hapşırık mı?
-Evet, malum bahar geliyor ya alerjim arttı, burnum sürekli kaşınıyor.
-Bahar tehlikelidir.
Dedi ve güldü Jean, Mature'nin gözü elimdeki dilekçeye takıldı.
-O ne Marin?
-Önemli bir şey değil Mature Hanım. Ben vaktinizi almayaym daha fazla.
-Madem geldin şimdi öğren, yeni yazı işleri müdürümüz, artık yazdığın her şeyi Jean'a soracaksın.
-Öyle mi, hoş geldiniz.
-Hoş bulduk Marin Hanım.
Masama döndüm, istifa dilekçemi yırttım. Çıkıp gidebilirdim de ama olmaz, içimdeki kaltağa da ruhumdaki şeytana da uymaz bu kaçış.
İstifa dilekçemi hazırladım. Son yazımı yazdım, işime de sağdığımdır, bilirsiniz. Bunun kapısını çaldım, içeri daldım. Dalmamla karşımda Jean'ı gördüm hani Jean Reno'ya benzeyen, Mature'nin bana ayarlamaya karar verdiği adam. Mature telefonda olduğundan beklemeye başladım. İçimdeki kaltak başladı bıt bıt ötmeye.
-Verme istifanı, verme!
-Ama neden?
-Çünkü vermeni istemiyorum, kal da bu adama ver.
-Yine tüm hanım efendiliğin üzerinde.
-Senden mi öğrenicem hanım efendiliği, kaçar mı bu herif sence.
-Yahu adamı Mature ayarlıyor bize, kesin bir oyun var bu işte.
-Ne oyunu olacak? Olsa ne olur alt tarafı yatacaksın, çükü mü olmayacak yani nedir?
-Çükü olmasa bile gideri var gerçi bunun.
-Hah geldin mi sözüme.
-Bunu Mature de yemiş midir sence?
-Sanmam Mature Fransız tarz bilmez, misyoner anlar anca.
Güldüm, hem de tıss şeklinde. İçimdeki sese ilk gülüşüm değildi bu, beni kalabalıkta, otobüste, hava alanında, mağazalarda çok güldürmüş, böyle deli gibi görünmeme defalarca sebep olmuştu. Bu gülüşüm Mature'nin dikkatini çekti.
-Bir şey mi oldu Marin? dedi.
-Ben şey için gelmiştim, son yazının düzeltmesi bitti, mailinize gönderdim.
-Buna mı güldün?
-Hayır.
-Neye güldün?
-Gülmedim.
-Güldünüz. Dedi Jean malum onun tarafından bir düşman.
-Hapşırıktı o.
-Hapşırık mı?
-Evet, malum bahar geliyor ya alerjim arttı, burnum sürekli kaşınıyor.
-Bahar tehlikelidir.
Dedi ve güldü Jean, Mature'nin gözü elimdeki dilekçeye takıldı.
-O ne Marin?
-Önemli bir şey değil Mature Hanım. Ben vaktinizi almayaym daha fazla.
-Madem geldin şimdi öğren, yeni yazı işleri müdürümüz, artık yazdığın her şeyi Jean'a soracaksın.
-Öyle mi, hoş geldiniz.
-Hoş bulduk Marin Hanım.
Masama döndüm, istifa dilekçemi yırttım. Çıkıp gidebilirdim de ama olmaz, içimdeki kaltağa da ruhumdaki şeytana da uymaz bu kaçış.