Cuma gününü sakin geçirip, hafta sonu dinlenme niyetindeydim. Son günlerde havadan mıdır bilmiyorum sırtım ve belim çok ağrıyor, masada çalıştığım için de boyun ağrısı zaten müdavimim, tek derdim; sıcak kahvem elimde, battaniye altında, sardığım diziyi izlemek ya da kucağımda kedim, kitabımı okuyarak dinlenmek. İş yerinde Mature'ye fazla yaklaşmamaya çalışıyorum ama ne mümkün, özellikle de Cuma'yı sakin geçirme isteğindeyim malum çarşamba çok çemkirdim, çalışanlar bile bana deliymişim gibi bakıp, uzak duruyorlar. Ofise yemek gelmeye başladı bir yemek şirketiyle anlaşmışlar, ben yazımı bitirip mutfak olduğuna karar verilen odaya gidinceye kadar çukur tabak kalmamış, zaten içeceğim bir çorba onu da geniş tabağa koyup, bir köşeye oturdum. Ne ben kimseyle konuşuyorum ne de kimse benimle, bildiğin kimsesizim iş yerinde. Mature teyze, içeri girdi ve başka yer yokmuş gibi tam karşıma oturdu. Kavga edecek, laf sokacak, sokulanları çıkartacak gram halim yok, sırt ağrım beni öldürüyor. Göz teması kurmak istemiyorum ama kadın da tam karşımda oturuyor, istemesem de bakışlarım tipini sevdiğim sıfatıyla buluştu.
-Afiyet olsun. Diyor soğuk ve tehditkar bir sesle yukarıdan konuşur bir halde. Sanırsın ben aç kaldım da buraya aldı, sevabına karnımı doyuruyor.
-Teşekkür ederim.
-Sadece çorba mı içeceksin?
-Evet.
-Neden, rejim falan mı?
-Hayır, et yemiyorum ben.
-Ah vejeteryan menüsü yok anlaştığımız şirketin, yazık.
-Vejeteryan da değilim de son zamanlarda et yiyemiyorum, midem kalkıyor.
-Ne yapalım çorbayla yetineceksin o zaman.
-Yeterli benim için.
-Azla da yetinirim diyorsun yani.
-Aynen.
Kısa kessin, kendince mastürbasyonunu yapsın da başımsan s.ktir olup gitsin diye alttan almaya çalışıyorum, yine Kıvırcık terslemiş bunu bana saracak belli.
-Geçen gün bir şey dedin, Kıvırcığın yanındakilere dikkat et falan, kast ettiğin özel biri var mı?
-Onlar gece gündüz beraberler malum, kaldıkları yer de aynı ister istemez fazla samimi oluyorlar ama belli biri yok.
-Sen kimi kıskanmıştın?
-Ayşegül diye bir kızı.
-Neden buna sebep olacak bir şey mi gördün?
-Fazla samimi geldiler bana ama sadece arkadaştırlar herhalde.
-Nereden biliyorsun belki de Kıvırcık seni de aldatmıştır.
Kadın tek orgazmla yetinmiyor ille üst üste boşalacak. Allah Kıvırcığın yardımcısı olsun, yalnız kaldıklarında üzerinden inmiyordur bu.
-Aldatması için sevgili olmamız gerekir, biz hiçbir şey olamadık. Saçma sapan bir hevesti işte, aynı şehirde iki yalnızın çarpışmasıydı diyelim.
-Siz yazarlar hep kitap gibi konuşursunuz ama içinizi açınca nedense hep boştur.
-Çok doğru.
Sakin duruşum ve bir türlü sinirlenmemem onu da şaşırttı. Odada neredeyse kimse kalmamıştı yani kimseden çekindiğim için de değildi sakinliğim, etrafına bakarken bunu düşündüğünden emindim.
-Peki bu kadar anlamsızsa yaşadığınız neden ikinci kez gidip onunla oldun?
-Hırs yaptım ve seni kıskandım, çok bağlıydı sana, üzümlü kurabiyem diyordu, bana saçma ve itici gelse de bu sözü bile kıskandım.
-Jigolo ya malum ondan bana bağlıdır.
-Belki de sevdiği için bağlıdır ben kızdığım ve kıskandığım için jigolo olduğunu düşünmek istemişimdir. Kadın parası yiyen bir tavrı var o ayrı ama bu zamanda çoğu erkek öyle zaten.
Bir türlü istediği kıvama gelmemem çok şaşırtıyordu onu, görüyordum.
-Peki sence şu Ayşegüle'e dikkat etmeli miyim?
Çorbamdan son yudumu zorla aldım, malum düz tabakta içiyorum zorlanmam kaçınılmaz.
-Evet, ne olur ne olmaz.
-Tamam, bu arada çorba derin tabakta içilir.
Dedi, kalktı ve gitti. Ben de buna verecek çok cevap vardı. Hatta o tabağı alıp malum yeri ile ne yapacağını da söylerdim, sanki çukur tabak kaldı da ben içmedim ama inanın çemkirecek zerre halim yoktu. İyidir bazen sakinlik, ilerideki savaşlar için güç toplamak ve düşmanı yalancı zaferlerle oyalamak gerekir.
-Afiyet olsun. Diyor soğuk ve tehditkar bir sesle yukarıdan konuşur bir halde. Sanırsın ben aç kaldım da buraya aldı, sevabına karnımı doyuruyor.
-Teşekkür ederim.
-Sadece çorba mı içeceksin?
-Evet.
-Neden, rejim falan mı?
-Hayır, et yemiyorum ben.
-Ah vejeteryan menüsü yok anlaştığımız şirketin, yazık.
-Vejeteryan da değilim de son zamanlarda et yiyemiyorum, midem kalkıyor.
-Ne yapalım çorbayla yetineceksin o zaman.
-Yeterli benim için.
-Azla da yetinirim diyorsun yani.
-Aynen.
Kısa kessin, kendince mastürbasyonunu yapsın da başımsan s.ktir olup gitsin diye alttan almaya çalışıyorum, yine Kıvırcık terslemiş bunu bana saracak belli.
-Geçen gün bir şey dedin, Kıvırcığın yanındakilere dikkat et falan, kast ettiğin özel biri var mı?
-Onlar gece gündüz beraberler malum, kaldıkları yer de aynı ister istemez fazla samimi oluyorlar ama belli biri yok.
-Sen kimi kıskanmıştın?
-Ayşegül diye bir kızı.
-Neden buna sebep olacak bir şey mi gördün?
-Fazla samimi geldiler bana ama sadece arkadaştırlar herhalde.
-Nereden biliyorsun belki de Kıvırcık seni de aldatmıştır.
Kadın tek orgazmla yetinmiyor ille üst üste boşalacak. Allah Kıvırcığın yardımcısı olsun, yalnız kaldıklarında üzerinden inmiyordur bu.
-Aldatması için sevgili olmamız gerekir, biz hiçbir şey olamadık. Saçma sapan bir hevesti işte, aynı şehirde iki yalnızın çarpışmasıydı diyelim.
-Siz yazarlar hep kitap gibi konuşursunuz ama içinizi açınca nedense hep boştur.
-Çok doğru.
Sakin duruşum ve bir türlü sinirlenmemem onu da şaşırttı. Odada neredeyse kimse kalmamıştı yani kimseden çekindiğim için de değildi sakinliğim, etrafına bakarken bunu düşündüğünden emindim.
-Peki bu kadar anlamsızsa yaşadığınız neden ikinci kez gidip onunla oldun?
-Hırs yaptım ve seni kıskandım, çok bağlıydı sana, üzümlü kurabiyem diyordu, bana saçma ve itici gelse de bu sözü bile kıskandım.
-Jigolo ya malum ondan bana bağlıdır.
-Belki de sevdiği için bağlıdır ben kızdığım ve kıskandığım için jigolo olduğunu düşünmek istemişimdir. Kadın parası yiyen bir tavrı var o ayrı ama bu zamanda çoğu erkek öyle zaten.
Bir türlü istediği kıvama gelmemem çok şaşırtıyordu onu, görüyordum.
-Peki sence şu Ayşegüle'e dikkat etmeli miyim?
Çorbamdan son yudumu zorla aldım, malum düz tabakta içiyorum zorlanmam kaçınılmaz.
-Evet, ne olur ne olmaz.
-Tamam, bu arada çorba derin tabakta içilir.
Dedi, kalktı ve gitti. Ben de buna verecek çok cevap vardı. Hatta o tabağı alıp malum yeri ile ne yapacağını da söylerdim, sanki çukur tabak kaldı da ben içmedim ama inanın çemkirecek zerre halim yoktu. İyidir bazen sakinlik, ilerideki savaşlar için güç toplamak ve düşmanı yalancı zaferlerle oyalamak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder