Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

27 Ocak 2018 Cumartesi

Perdesi Çoktan Kapandı Bu Evliliğin

 İş çıkışı evin yakınlarında bir pastane-kafede Minel'le buluşucaz, ben erken gittim. Çay ve ay çöreği söyledim, en sevdiğim ikilidir. Yalnız otururken etraftakilerin, özellikle erkeklerin tuhaf bakışlarına sinir oluyorum. Evet yalnızım kesin aranıyorumdur, mantıkları bu mu bilmiyorum ki. Zaten yanımdan geçip duran genç erkek garson acayip ter kokuyor ve buna sinir olmuş durumdayım. Kalkıp gitsem mi diye düşünürken siparişim geldi. Garson etrafımda dolanıp duruyor, nasıl bir kokuysa havada asılı kalıyor. Cep telefonumu kurcalayayım da belki kafam kokuya takılmaz dedim. İnstagramda Kıvırcık bir fotoğrafımı beğenmiş, umarım Mature görmemiştir, ya da görsün de kudursun kaltak daha iyi. Mekanın sorumlusu olan bey yanıma geliyor, öyle olduğunu biliyorum buraya ilk gelişim değil. "Nasılsınız, memnun musunuz?" gibilerinden bir şey söylüyor şimdi çok net hatırlamıyorum. Ben de artık kokudan başım ve burnum çatladığı için "garsonlarınıza söyleyin daha sık duş alsınlar." diyorum. Adam bir mahçup oldu anatamam, bir de bu kokuyu başka duyan yok mu bir ben mi bu kadar hassasım da kimsenin sesi çıkmıyor acaba. En tahammül edemediğim şeydir ter kokusu, hele ki buluştuğum, görüştüğüm biri ter kokacak ha, yanından anında kalkar, giderim. Gerçi öyle biriyle çıkmışlığım da var, daha genç ve daha tahammül seviyem yüksekken. Vücut çalışan, pilates hocası bir çocuktu. Acayip kalın kolluydu ve nedense o kollardan utanır, yaz kış uzun kollu giyer ve inanılmaz ter kokardı. Bir gün evde yalnızız, bu bana yakınlaşmaya çalışıyor ama nasıl kokuyor artık dayanamadım öğürdüm. Alınmasın diye de yediğim bir şey dokundu herhalde diyorum, ben kokudan kaçmak için sağa sola dönerken, o yakaladığı yeri yalıyor artık dayanamadım ter kokuyorsun git duş al dedim. Bu uyarım hoşuna gitti, ilişkide her şeyi konuşmalıymışız. İlişkimiz pek sürmedi ama şimdi hayatında olan kadın sayemde o kokudan kurtulmuştur neyse benim garson uyarımdan sonra, o garson birden ortadan kayboldu. Kimi kast ettiğimi anladıklarına göre, daha önceden de almışlar bu şikayeti ya da kokuyu.

Minel'i beklerken aklıma birden Morello geldi. Kim olduğunu hemen söyleyeyim, son dönem sardığım Orange is The New Black dizisinde minyon bir italyan mahkum. Diziyi bilenler bilir, bilmeyenler için neden geldiğini açıklıyorum. Bu Morello sürekli evleneceğini sanıyor ve evlilik hazırlıkları yapıyor, hapisten çıktığında nişanlısıyla evlenmek için ama meğerse nişanlısı falan yok, adamın birine kafayı takmış zaten bu yüzden hapis düşmüş. Neden mi aklıma geldi? Minel de aylardır evlilik hazırlığı yapıyor, hatta yanıma ev için alış veriş yapacağı yerden geliyor ama ortada hala evlilik yok. Gerçi benim canıma minnet, biliyorsunuz o gerici sapıkla evlenmesini istemiyorum da aklıma takıldı sahi bu kız neden evlenmiyor? Ben bunları düşünürken, elinde poşetlerle yanıma geldi.

-Özür dilerim beklettim, perde örnekleri aldım da perdeciden, renge bir türlü karar veremedim Taha da baksın istedim.
-Önemli değil geleli çok olmadı.
-Çok güzel şeyler vardı Marin, alacaklar da bir türlü bitmiyor.
-Hepsini bitirmeye uğraşma, kalanları da evlendikten sonra alırısınız.
-Olmaz, her şey eksiksiz olsun istiyorum.
-Sizin nikah tarihi belli mi?
-Yok daha değil.
-Ne bekliyorsunuz?
-Ne içiyorsun sen? Ay çöreği mi o? Ay ben de istiyorum, garson!
Gözler kaçırılıyor, konu değiştiriliyor. Hımmm bir sorun var.
-Minel, bu Taha denilen yobaz sana yamuk mu yaptı? Ailesi mi sorun çıkarttı? Bana anlatabilirsin biliyorsun.
-Yok Marinciğim, ailesi beni çok seviyor, Taha da üzerime titriyor.
-Eee sorun ne o zaman?
-Sorun olduğunu nereden çıkarttın?
-Vücut dilin söylüyor Minel, bırak da o kadarını anlayayım, ne oldu anlat çabuk.
-Eksikleri tamamlıyoruz işte.
-Hayır var bir şey, söyle dedim.
-Tamam ama kızmayacaksın.
-Tamam söyle.
-Taha'ya da bir şey yapmak yok.
-Yahu ne yapayım adama iyice deli yaptın beni, söyle hadi.
-Taha başkasıyla evli ama sadece resmi olarak yoksa kadınla artık görüşmüyor bile.
Bir süre öylece baktım kaldım, bu cümlenin sonuna ama diye devam etmesi mi yoksa hala ev için alış veriş yapması mı daha tuhaftı karar veremedim.
-Ne demek evli? O zaman senle neden nişan yaptı bu adam manyak mı?
-Benimle evlenecek çünkü.
-Ha anladım boşanmasını bekliyorsunuz öyle desene.
Rahatladım,  çayımdan ve ay çöreğimden bir yudum aldım ama başımı kaldırdığımda bakışından durumun öyle olmadığını hemen anladım.
-Taha boşanmayacak Marin.
-Ne!!! seninle nasıl evleniyor o zaman?
-İmam nikahı yapıcaz, ikinci karısı olucam.
-Nesi olucan nesi?
-Lütfen sakin ol kızmayacaktın hani?
-Kızmadım daha o raddeye gelmedim ama çok az kaldı. Bu herif ruh hastası mı nişan yaptırdı bize? Bir de mal gibi tepsiyi ben tuttum, o saçma yobaz ailesine iyi davrandım, yahu ailenle tanıştı bunlar neyin kafasını yaşıyorlar?
-Taha evliymiş ama çocukları olmamış. Eşini boşamıyor bana yakışmaz diyor, benimle evlenecek sadece resmi olmayacak yoksa karısı ben olucam.
-Sen de bu saçma yalana inanıp tamam mı dedin. Çıkart o yüzüğü parmağından bir daha bu adamla görüşmeyeceksin, yemin ederim babanı arar her şeyi anlatırım.
Elime sarılıp, ağlamaya başlıyor.
-Ne olur yapma, o zaman Manisa'ya dönmem gerekir, geri dönemem burada mutluyum ben.
-Tamam dönme yanımda kal işte, bu adamın kapatması olmana gerek yok ki, bir de çocuk yaptıracak sana. Düşünsene senden de çocuğu olmazsa başka birini daha bu şekilde kandıracak.
-Bizim çocuğumuz olur.
-Hayır olmayacak! ben izin vermeyeceğim çünkü. İnan anlatırım babana Minel!
-Tamam kızma nolur.
-Kızmaymış, sinirden ellerim titriyor. Adama bak bizi beğenmez evde harem kurmaya niyetlenmiş, genç kızları bekarım diye kandırıyor. Ne zamandır bunu biliyorsun sen?
-İki ay oldu.
-İki aydır hala görüşmeye bir de sözde evinize eşya almaya devam mı ediyorsun?
-Taha beni seviyor ama.
-Başlatma Tahana tuhana. Seviyormuş. Sen bu kadar aciz misin ha? Sırf çocuk için adam seni ikinci karısı yapacak, hiç bir yasal hakkın olmayacak bir de aptal ailesinin hizmetçisi olacaksın, istediğin hayat bu mu?
Başını hayır anlamında iki yana sallıyor.
-O zaman beni dinleyeceksin, bu iş bitti diyorum o kadar!

Bağırdığım için çevredeki masadakilerin bana baktığını fark ediyorum, o yüzden de sakin olmaya çalışıp sesimi alçaltıyorum.
-Senin bu adama ihtiyacın yok. Ne burada kalmak ne de istediğin gibi yaşamak için sen güçlü ol, sağlam dur, yeter.
-Ama onu seviyorum.
-Ne sevgisi be!
Yine bağırdım.
-Tamam kızma, haklısın.
-Yürü eve gidiyoruz, evde devam edicez konuşmaya.
-Perdeler ne olacak?
-Perde mi?
-Ölçü almaya geleceklerdi eve.
-Bu iş bitti perdesi çoktan kapandı, yolla Taha'ya bir tarafına monte etsin perdelerinizi. Yürü dedim!
-Tamam tamam.

Evde saatler sonra yatışıyorum, Nuri de geldi, o da yaklaşık olarak benim söylediklerimi söyledi, Minel akıllısı nasıl bir hataya devam ettiğini nihayet anladı. Ben sormasam evine eşya düzüyor hala, çıldıracağım düşündükçe.

Kadın Tek Orgazmla Yetinmiyor

 Cuma gününü sakin geçirip, hafta sonu dinlenme niyetindeydim. Son günlerde havadan mıdır bilmiyorum sırtım ve belim çok ağrıyor, masada çalıştığım için de boyun ağrısı zaten müdavimim, tek derdim; sıcak kahvem elimde, battaniye altında, sardığım diziyi izlemek ya da kucağımda kedim, kitabımı okuyarak dinlenmek. İş yerinde Mature'ye fazla yaklaşmamaya çalışıyorum ama ne mümkün, özellikle de Cuma'yı sakin geçirme isteğindeyim malum çarşamba çok çemkirdim, çalışanlar bile bana deliymişim gibi bakıp, uzak duruyorlar. Ofise yemek gelmeye başladı bir yemek şirketiyle anlaşmışlar, ben yazımı bitirip mutfak olduğuna karar verilen odaya gidinceye kadar çukur tabak kalmamış, zaten içeceğim bir çorba onu da geniş tabağa koyup, bir köşeye oturdum. Ne ben kimseyle konuşuyorum ne de kimse benimle, bildiğin kimsesizim iş yerinde. Mature teyze, içeri girdi ve başka yer yokmuş gibi tam karşıma oturdu. Kavga edecek, laf sokacak, sokulanları çıkartacak gram halim yok, sırt ağrım beni öldürüyor. Göz teması kurmak istemiyorum ama kadın da tam karşımda oturuyor, istemesem de bakışlarım tipini sevdiğim sıfatıyla buluştu.

-Afiyet olsun. Diyor soğuk ve tehditkar bir sesle yukarıdan konuşur bir halde. Sanırsın ben aç kaldım da buraya aldı, sevabına karnımı doyuruyor.
-Teşekkür ederim.
-Sadece çorba mı içeceksin?
-Evet.
-Neden, rejim falan mı?
-Hayır, et yemiyorum ben.
-Ah vejeteryan menüsü yok anlaştığımız şirketin, yazık.
-Vejeteryan da değilim de son zamanlarda et yiyemiyorum, midem kalkıyor.
-Ne yapalım çorbayla yetineceksin o zaman.
-Yeterli benim için.
-Azla da yetinirim diyorsun yani.
-Aynen.
Kısa kessin, kendince mastürbasyonunu yapsın da başımsan s.ktir olup gitsin diye alttan almaya çalışıyorum, yine Kıvırcık terslemiş bunu bana saracak belli.
-Geçen gün bir şey dedin, Kıvırcığın yanındakilere dikkat et falan, kast ettiğin özel biri var mı?
-Onlar gece gündüz beraberler malum, kaldıkları yer de aynı ister istemez fazla samimi oluyorlar ama belli biri yok.
-Sen kimi kıskanmıştın?
-Ayşegül diye bir kızı.
-Neden buna sebep olacak bir şey mi gördün?
-Fazla samimi geldiler bana ama sadece arkadaştırlar herhalde.
-Nereden biliyorsun belki de Kıvırcık seni de aldatmıştır.
Kadın tek orgazmla yetinmiyor ille üst üste boşalacak. Allah Kıvırcığın yardımcısı olsun, yalnız kaldıklarında üzerinden inmiyordur bu.
-Aldatması için sevgili olmamız gerekir, biz hiçbir şey olamadık. Saçma sapan bir hevesti işte, aynı şehirde iki yalnızın çarpışmasıydı diyelim.
-Siz yazarlar hep kitap gibi konuşursunuz ama içinizi açınca nedense hep boştur.
-Çok doğru.
Sakin duruşum ve bir türlü sinirlenmemem onu da şaşırttı. Odada neredeyse kimse kalmamıştı yani kimseden çekindiğim için de değildi sakinliğim, etrafına bakarken bunu düşündüğünden emindim.
-Peki bu kadar anlamsızsa yaşadığınız neden ikinci kez gidip onunla oldun?
-Hırs yaptım ve seni kıskandım, çok bağlıydı sana, üzümlü kurabiyem diyordu, bana saçma ve itici gelse de bu sözü bile kıskandım.
-Jigolo ya malum ondan bana bağlıdır.
-Belki de sevdiği için bağlıdır ben kızdığım ve kıskandığım için jigolo olduğunu düşünmek istemişimdir. Kadın parası yiyen bir tavrı var o ayrı ama bu zamanda çoğu erkek öyle zaten.
Bir türlü istediği kıvama gelmemem çok şaşırtıyordu onu, görüyordum.
-Peki sence şu Ayşegüle'e dikkat etmeli miyim?
Çorbamdan son yudumu zorla aldım, malum düz tabakta içiyorum zorlanmam kaçınılmaz.
-Evet, ne olur ne olmaz.
-Tamam, bu arada çorba derin tabakta içilir.
Dedi, kalktı ve gitti. Ben de buna verecek çok cevap vardı. Hatta o tabağı alıp malum yeri ile ne yapacağını da söylerdim, sanki çukur tabak kaldı da ben içmedim ama inanın çemkirecek zerre halim yoktu. İyidir bazen sakinlik, ilerideki savaşlar için güç toplamak ve düşmanı yalancı zaferlerle oyalamak gerekir.

24 Ocak 2018 Çarşamba

Aynı Yatakta Yakalasaydım Vururdum Sizi

 İş yerinde ikinci haftamdayım, cuma da gelicem ve bu hafta da bitecek. Mature Teyze, dediğim gibi beni görmezden gelme yolunu seçti. Görmezden geliyor ama gözünün önünden de ayırmıyor. Ben ne zaman telefonumu elime alsam ya da konuşuyor olsam, o da telefonuna atlayıp birini arıyor ve biliyorum ki bu Kıvırcık. Adamı da iş yerinde bunalttığı için genelde telefonu kapattıktan sonra suratı asılmış oluyor.  Ben de gıcıklığına biriyle konuşmasam bile konuşuyor gibi yapıyorum, gelen sıradan bir mesaja gülüyorum falan, bu iyice huylanıyor, içi içini kemiriyor. Bakın buna kadınlar arası soğuk savaş denir ki ben bunda  uzmanımdır. Sıkıyorsa gelsin, laf söylesin ya da işime son versin de görelim. Hiç istemediğim halde  dizi işini kabul eder, Kıvırcığın olduğu şehre giderim; tamam artık hiç ilgimi çekmiyor ama ateşle barut, hem de önceden yanmış iki kişinin bir araya gelmesi bence de çok tehlikeli, ayrıca o beni ne zaman görese yine ister, hayatı bu gibi yaşlı hatunlarla geçmiş gördüğü en genç vajina benimkiydi kesin.

Ofistekiler de durumun farkında, onların hangi safta olduklarını söylememe gerek yok. Zaten fazla kalıcı değilim diye bakıyorlar ki bu konuda haklılar. Bu Mature bir gün patlayacak, birbirimize giricez ve ben çekip gidicem de bakalım ne zaman. Beni sürekli izliyor, tuvalete giderken, çalışırken, biriyle konuşurken... Aklında da hep aynı soru biliyorum; onda bende olmayan ne buldu? Genç bir vucut ve daha az çalışan bir çene olabilir mi acaba? Kadın bir başlıyor konuşmaya offf en az iki buçuk saat, yazık yahu o çenene de karşındakinin beynine de. Hele öğle tatillerinde Kıvırcıkla konuşması yok mu, biliyorum o olduğunu hayatım, canım diye başlıyor konuşmaya çünkü bitmiyor arkadaş ne konuşuyorsa bitmiyor. İnsan sabahtan o saate kadar yaptığını detaylı anlatsa da bu kadar sürmez, hayat hikayesini anlatsa bu kadar sürmez, acıyorum bu Kıvırcığa aslında ama kendi seçimi.

Bugün, yani saat yarım civarı, nasıl olduysa erken döndü bu ofise. Herhalde Kıvırcık terslemiş bunu saatlerce konuşamadılar. Ben de yemeğe çıkmadım zaten dörtte bırakıp gidiyorum ya diğerlerine küfür gibi, daha çok çalışayım da iş bitsin bari dedim. Yanıma geldi, biraz konuşalım mı? dedi. hah dedim kesin işime son verecek. İşe başlamadan sözleşme imzaladık, bir aydan önce çıkartılsam bile ödememi yapmak zorunda. Odasına girdik.

-Otur lütfen Marin. Nasıl memnun musun işinden?
-Evet şimdilik bir sıkıntı yok.
-Senin yerinde kim olsa memnn olur, evden alınıp bırakılıyorsun, ondan önce gelmiyorsun dörtte çıkıyorsun.
-Eee?
-Ee mi?
-Bunu zaten işe başlamadan önce şart koştum siz de kabul ettiniz, daha ikinci haftadan rahatsız etmeye mi başladı?
-Beni değil de diğer çalışanları ediyor. Onun ne ayrıcalığı var diyorlar. Uzman falan sandık sıradan editör diyorlar.
-Bırakın bu basit laf sokma denemelerini Mature Hanım, memnun değilseniz işime son verin. Ben de geç olmadan şu dizinin ekibine katılayım, hem güney tarafı daha sıcaktır şimdi.
Bunu duyunca elbette işine gelmediğinden geri çekiliyor ama ne olmuşsa kızmış ve hıncını benden almakta kararlı.
-Biliyor musun sizi aynı yatakta yakalasaydım kesin vururdum.
Gözlerinde o güne dek görmediğim bir bakış vardı. Saklamaya çalıştığı, sakinliğin ardına gizlenmiş derin bir öfke.
-Yakalamamanız iyi olmuş o zaman.
-Ne kadar da pişkinsin.
-Of neden ben suçlu oluyorum? Neden Kıvırcığa ateş püskür müyorsunuz?
-Ona da çok kızgınım.
-Ben olmasam başkası olacaktı şimdi kiminle ne yapıyor biliyor musunuz? O sektör nasıl laçkadır nasıl vıcık vıcıktır biliyor musunuz? Ben oradayken bir başka set çalışanı ve oyuncu yüzünden kıskançlık kavgası etmiştim mesela.
-Sen benim sevgilimi sahiplendin bir de kıskanıyor musun?
-Çok yanlış yerden bakıyorsunuz olaya, düşman ben değilim, bütün kadınlar da değil, Kıvırcık.
-Onu seviyorum o da beni seviyor, boş bir anında, benden de uzakta olduğu için sana denk gelmiş sen de kolay olduğun için beraber olmuşsunuz işte.
-Tamam siz haklısınız Kıvırcık çok aşık size, jigolo da değil, sizin evde yaşaması işsizken sizden para alması hep büyük aşkın ispatı. Ben ayarttım ayrıca ki gerçekten sonrasında pişman oldu, sizden korkusuna mı artık bilemem de inanın oldu, ben de oldum. Bu konuyu kapatın ya da ben gideyim buradan.
-O zaman o işe girersin ve ben buna dayanamam. ( bağırdı)
-Bağırma lan bana! ( Ben de bağırdım kızınca nasıl çirkefleştiğimi bilmiyordu tabii)  Kıçının kılları ağırmış hala genç sevgili peşindesin, yok beni neden aldattı, yok sen ayarttın. Oh iyi yaptım hem biliyor musun bana oral seks de yaptı sana yapıyor mu? Hiç sanmıyorum. Ayrıca buradan giderken de öyle sessiz gitmem, Kıvırcıkla aramda olanları sadece şu Serpil denilen karıya söylesem yeter o herkese yayar zaten.
Gözleri kocaman açılmış öylece kalakaldı. Birden bu çıkışı beklemiyordu tabii.
-Tamam sakin ol sus lütfen asıl sen bağırma, Kıvırcıkla tartıştık da ondan gerginim.
-Bana ne, ben hep gerginim. Bu konuyu aşamayacak ve her Kıvırcığa kızdığında bana çemkireceksen ben bin katı çemkiririm beni tanımıyorsun ve inan o yüzümü görmeyi hiç istemezsin.
-Tahmin ediyorum seviyen belli.
-Bak hala laf sokma derdindesin senin seviyen ne acaba jigolo düşkünü teyze.
-Tamam, sus.
Ağlamaya başladı, bunu beklemiyordum; ne olursa olsun bir hemcinsimi ağlatmak da istemezdim aslında.
-Ben gidiyorum, bir aylık ödememi banka hesabıma geçmeyi unutma.
-Dur ayrılma işten, lütfen.
-Of tamam diziye başlamak gibi bir niyetim yok merak etme, aptal Kıvırcığın da dünyada tek kalsa yine onuna olmam, zaten pek de iyi değildi ve bence şeyi de küçük.
Bunu duyunca gülmeye başladı, kadının cidden sigortalar yanmış. Kıvırcığa o kadar kızgın ki bu duyduğu hoşuna gitti, anladım.
-Haklısın, biraz küçük.
Ben de güldüm.
-Bir ayı tamamla lütfen, sonra ne yapacağımıza bakarız.
Başımı onaylar şekilde salladım ve hiçbir şey olmamış gibi masama döndüm. Etraftakiler merakla bana bakıyordu belli ki bağrışmaları duymuşlardı ama konuyu anladıklarını sanmıyorum. Yerimde olsanız belki de çoktan giderdiniz bu iş yerinden ama yerimde değilsiniz bu yüzden de böyle soğuk savaşlardan, gergin ortamlardan nasıl keyif aldığımı bilmiyorsunuz. Normal değilim, zaten hiç aksini söylemedim ki.

19 Ocak 2018 Cuma

İlk İş Günümde Dışlandım Al Sana Ayrıcalık

 Pazartesi ilk iş günüm...  Yaşlı ve oldukça konuşkan bir şoför aldı beni ve yol boyunca da Mature teyzeyi övdü, şöyle iyidir böyle hoştur diye. Bir ara siz nereden tanışıyorsunuz diye sordu, ben de aynı kazığa oturmuşluğumuz var demedim, diyemedim; ortak arkadaş vasıtasıyla tanışıyoruz dedim. Adam yol boyunca beynime tecavüz ettiği için gardı düşmüş olarak girdim ofise, neyse ki güzel görünüyordum. Kırmızı göğsü pencereli bir kazak ve deri (tabii gerçek deri değil) pantolon giydim, altına da topuklu kısa bot. İçeri girdiğimde ofiste çalışanların abartısız hepsi dönüp beni süzdü, tek bir tebessüm yoktu suratlarında ki zaten böyle bir karşılamaya hazırlıklıydım, hepsine karşı tek savaşacaktım ama bir aylık paramı almadan da pes etmeye niyetim yoktu. Yanıma Serpil diye permalı saçlı bir kadın yaklaştı, hala perma mı vardı? Bölmelerden birine götürdü beni ve Marin Hanım, ofisiniz burası dedi. Ben de teşekkür edip masama oturdum. Yarım saat kimse yanıma uğramadı, bir ara çaycı geldi sade kahve söyledim ve telefonumla oynamaya başladım. Mature teyze tam bu sırada geldi.

-Kiminle mesajlaşıyorsun sabah sabah?
İnsan kıskandığını, endişe ettiğini bu kadar mı belli eder. Bir de sesine yapmacık bir gülüş takmaya çalışmış ama gözleri endişeli.
-Günaydın, kimse ilgilnmeyince vakit geçiriyordum.
-Gel önce seni arkadaşlarla tanıştırayım.

Mature önde ben arkada ofisin ortasına geldik.
-Arkadaşlar bu bayan size bahsettiğim Marin Hanım, yani yeni editörümüz.
Benden nasıl bahsetti acaba? Çalışanlar bana yine soğuk bakışlarla baktılar, tek tebessüm yok. Aralarında yakışıklı bir erkek de yok, hepsinin içi geçmiş. Mature kendi gibi insanları toplamış, bir de kendi aralarında mıç mıç tipler bunlar hani olur ya dernekler, musiki cemiyetleri falan içi geçmiş, sıkıcı faaliyetlet yaparlar, onlar gibi hepsi.
-Cemal, Marin Hanım'a iş hakkında bilgi ver onunla sen ilgileneceksin.
Cemal denilen başını salladı, Mature bana döndü.
-Aramıza tekrar hoş geldin.
-Hoş buldum. Dedim nezaketen gülümseyerek ama bana gülümseyen tek bir insan siması yok.

Bölmemdeki masama döndüm, fare labirenti gibi yapmışlar benim de yön tayinim yok, bulana kadar dolandım, bir kişi lütfetti de şurası dedi, bölmelere ayrılmış labirentlerde çalışmak için okuyoruz diye geçirdim içimden masamı ararken. Cemal denilen yanıma geldi, ve ekranımdan yazılara nereden ulaşacağımı gösterdi, malum işte yazılanları düzeltip, İngilizcelerin çevirilerini kontrol edecektim, dediğim gibi benim yazı yazmam söz konusu değil. Zaten dergileri de kendileri gibi sıkıcı mıç mıç bir şey. Nasıl daha iyi olunur, olumlu düşünme, yok nefes alma eğitimi, yok fit olmak mı görünmek mi, hangi yiyecekler yararlı, zararlı? Böyle konular, seks, ilişkiler, ilginç konular falan yok. Beni bilirsiniz iş koliğin tekiyim ve işimi çok ciddiye alırım. Hemen başladım çalışmaya, neredeyim, etrafım kimlerle çevrili unuttum, oysa bildiğin düşman hattında oturuyordum.

Öğle tatili oldu, birbirine yapışık organizma şeklinde yaşayan ofis çalışanları Mature önderliğinde dışarıda yemeğe gittiler. Zaten Mature Teyzeden iki tür hareket bekliyordum; ya ben hiç yokmuşum ve beni hiç umursamıyormuş gibi yapacaktı, ya da laf sokup, imalarda bulunup duracaktı. Onun görüntüsüne bakarak ikincisine hazırlamıştım kendimi ki laf sokma konusunda uzmanımdır. Soktuğunu sandığı lafı çıkartıp geri sokma konusunda ama. Tahminim aksine ilkini yaparak ben yokmuşum tavrı sergiledi bu da işime geldi, yalnız kurt olarak çıkıp yakınlarda bir yerde yemek yedim. Nuri de whtsupp dan yazıp duruyor karı hala saçını başını yolmadı mı diye. Saat bire doğru ofise döndüm, çalışanlar koyu sohbette, ortalarında kraliçe arı Mature, ben gelince soğuk bir rüzgar esti hepsinin yüzü değişti. Anlamadığım bu kadındaki gururunun Kıvırcığın onu benimle aldattığını çalışanlarına anlatmasına engel olması gerektiği. Anlattıysa ancak bana böyle bakıp, uyuz olurlar, bazı kadınlar her şeylerini anlatır, cinsel hayatlarının bile en ince noktalarına kadar detayını verirler. Gezeve Mature de böyle biri olabilir ki muhtemelen öyledir ama yine aldatıldığını anlatması çok tuhaf geldi bana. Etrafına Kıvırcıkla çok seviyeli, çok mutlu bir ilişki yaşıyoryuz mesajı vermeye kafayı takmış durumdadır diye düşünüyorum yine de ben. Masama gelen çayımı yudumlarken Mature yanıma geldi.

-Çok ilgileneeğini sanmıyorum Marin ama bu hafta sonu bizim Mevlana etkinliğimiz var gelmek ister misin?
-O nedir?
-Tasavvuf konularında konuşulan bir toplantı, ney eşliğinde şiirler, sohbetler.
-Ney sevmem.
Mature gülümsedi, -Peki.

Rahatlamış haline sinir oldum, sığdır bu diye düşündü benim için ve bu cevabımla rahatladı. Ben sığ biriydim ama sevgilisi benimle yatmıştı nasıl olmuştu? Kaçamak kaçamak kazağımın penceresine bakışlarından, büyük göğüsleri sayesinde diye kendisini avuttuğunu biliyordum çünkü kadın aklını iyi bilirim ve onun göğüsleri küçüktü ama yeterli değildi bu sebep, bir de benim ruhsuz, önemsiz, boş biri olduğumdan emin olmalıydı.

-Benim ödülüm var biliyor musunuz Mature Hanım, Tasavvufla ilgili bir tiyatro oyunumdan ödül aldım. Artık sahnelenmiyor ama isterseniz teksti gönderebilirim size.
Yanımdan ayrılacakken durdu ve bana şaşkınca baktı.
-Bu konularla ilgilenir misin?
-Tabii sadece ney sesini sevmem bana ölümü çağrıştırıyor. Belki eski Türk filmlerinde ölmek üzere olanların başında çaldığı içindir.
Güldü, ben de güldüm. İlk kez ikimiz ortak bir şeye güldük tam da kılıçlarımızı birbirimize uzatmışken ve kaderin işine bak ki bu sırada telefonum çaldı. Arayan bahsettiğim dizinin yönetmeni hani Kıvırcığın şu sıra çalıştığı dizinin. "Efendim... bey" İsmini söylediğimde mature'nin yüzü düştü o da adamı tanıyordu, yönetmen beni dizinin ekibine girmem için ikna etmeye çalıştı, ben de yeni bir işe girdiğimi ve mümkün olmadığını söyledim. Çok zor durumdayız arada ilgilensen de olur, hafta sonu atla gel nolur dedi. Benim oldukları yere gitmem, Kıvırcık'la karşılaşmam demekti ve asıl ben bunu hiç istemiyordum. Çektikleri diziyle de, bulundukları şehirle de ilgilenmiyordum ve orada olmak istemiyordum ama bu durum Mature için tehdit olarak kalsa iyi olacaktı. Ben biraz düşünüp sizi arayayım dedim yine de, ben tehdittim, gidersem tehlikeydim. Bunu algılayan Mature, yüzüme gülmesi gerektiğini anladı.  Hemen ekibine dönerek:

-Marin'la hala kaynaşmadınız, bakın yemeğe de tek gitti kızcağız gelin kaynaşın.
Komutunu verdi. Bunu duyan diğer arılar başıma toplandılar ve bu kez yüzlerinde sahte de olsa bir tebessüm vardı. Havadan sudan konuşurken anladım ki, ben ve Kıvırcık arasında olanları bilmiyorlar, benim haftanın üç günü çalışmama ve geç gelip erken çıkacak olmama bozulmuşlar, onun ne ayrıcalığı var gibilerinden. Var ayrıcalığım canım ben Madam Marin'im ve senin Mature Kraliçenin sevgilisiyle yattım, al sana ayrıcalık...



18 Ocak 2018 Perşembe

Asalak Çekici Miyim?

 Hafta sonundan bugüne kadar olanları anlatmaya başlıyorum, koltuklarınıza yaslanın, çayınızı, kahvenizi alın, keyfinize bakın canım okurlarım.
Cumartesi Sarper'de kalmaya gittim, film izliyoruz saat gecenin on biri telefonum çaldı, kayıtlı olmayan bir numara aslında açmamam lazım ama merak ettim kimdir, nedir; açtım.
"Alo sen Soner'le hala görüşüyor musun?"
Diyen bir kadın sesi eyvah!!! Kafamdan saniyede binlerce düşünce geçti, kimdi bu Soner? Hemen elemelere geçen beyin datam iki Soner'de karar kılıp önüme getirdi. Bir Soner, eşinden boşanmış, bir süre takıldığım ama beni çok sıkınca ve kontrolsüz kilo almaya başlayınca görüşmeyi kestiğim biriydi. Diğer Soner ise güya iş için konuştuğum, tek gecelik olarak kalan, ısrarlarından sıkıldığım ve konuşmayı kestiğim biriydi. İkisiyle de görüşmüyordum ama bu kadının Soner'in bir şeyi olması, tehlikeliydi; belli ki beni hesap sormak için aramıştı. Ben dondum kaldım, Sarper de yanımda merakla bakıyor.
"Siz kimsiniz önce bir kendinizi tanıtın?"
"Ah canım ben Ayşe Aras hatırlamadın mı?"
"Hatırlayamadım."
"Şey benim telefondan numaralar gitti de Soner'in numarası var mı sende?"
"Soner'in soy adı nedir?"
"Hanzade."
Hangi Soner'i sorduğunu hatırladım, ikinci ihtimal Soner'i soruyor ama soy adını yanlış biliyordu.
"Ben Ayşe, hani cast yapıyordum bir ara seninle de konuşmuştuk, bir kere de karşılaştık."
"Evet, hatırladım şimdi, görüşmüyorum Soner'le numarası yok kusura bakmayın."
"Sen ne yapıyorsun neredesin?"
"Cihangirdeyim."
"Ay ne güzel yer, ben abimle kalıyorum da ayrılıcam yanından sizin oralara taşınıcam ben de, görüşelim seninle okumanı istediğim bir iş var; fikrini almak istiyorum."
"Konuşuruz şu an müsait değilim."
"Baksana canım bu gece evin müsaitse sende kalabilir miyim?"
Yuh artık bu ne ya ben bu insanları mı çekiyorum? Bir tür asalak çekici miyim?
"Hayır müsait değil."
"Peki bana bir miktar para transfer edebilir misin?"
"Pardon da neden sana para gönderecek mişim?"
"Ben yakında bir albüm çıkartıcam sponsor arıyorum, en kısa zamanda kalacak yer bulmam lazım."
"Tabii ben sana ev ve albüm parası transfer ederim zaten paramı nasıl çöpe atsam diye düşünüp duruyordum, aradığın iyi oldu. Sen bana whatsuppdan banka bilgilerini gönder."
Telefonu kapattım, kapattığım gibi de numarasını engelledim. Neyse ki engelleme var artık olmasa ne yapardık, düşünmek bile istemiyorum. Sarper de daha meraklanmış gözlerle bakıyor yüzüme, onda da asalak iki kişi var, bahsetmiştim bir karı koca, arada bunda kalıyorlar, borç para alıp duruyorlar.
-Asalak ordusundan biri daha ama yapışamaz, engelledim.
-Nereden tanıyor seni?
-Bir kere karşılaştık bir yerde toplasan beş dakika konuşmuşluğum yok, numaramı nereden bulduysa.
-Para mı istedi bir de?
-İstemez mi istedi tabii.
-Neyse takma, gel yanıma.
Filme devam ederken düşündüm bana asalak olmaya çalışanları: Kız arkaşdalarımdan yaklaşık beş tane vardı onları zar zor silkeledim, uzak akrabalardan var, asistan almak için görüştüğüm bir genç Taksime gidicem yol param yok dedi hadi len dedim, yabancı uyruklu bir kız ( bir ara aynı kanalda çalışıyorduk sadece bir kez konuştuk) arayıp sende kalabilir miyim demişti, bana asılan, sevgilim olmak isteyen ve hemen para kopartma çabasındaki asalak erkekleri saymıyorum bile... Liste böyle uzuyor. Asalak deyince Kıvırcık da bir tür asalak, kaldığımız otelin bir gecelik parasını ben ödemiştim neymiş nakiti yokmuş, tamam borç istemedi ama sevgilisi teyzeye kendini baktırıyor, bende öyle bir ışık görse belki onu bırakıp bana gelecekti. Bu asalak çekici özelliğimi kırmalıyım ama nasıl?

11 Ocak 2018 Perşembe

Malpaso'nun Malı Benim

 Madem içinde olduğum bir üçgen var ki ben buna asla aşk üçgeni demiyorum adı mal üçgeni olsun, size olayı baştan anlatayım da nasıl bu hale geldik öğrenin.

Bir iş için güneyde bir şehire gitmiştim. Çekimleri süren bir reklam işi, ben de metin yazıyorum, düzenliyorum vs. daha önceden de tanıdığım, arada selamlaştığım, güler yüzlü tipi de fena olmayan bir görüntü yönetmeni var hadi adı Kıvırcık olsun, adını yazdığım an anlaşılır kim olduğu bunu okuyup, beni tanıyanlar trafından bu yüzden nick kullanıyorum. Bu benim dibimen ayrılmıyor, diğerleri de işlerinde ben sıkılmaya başladım bir de yabancı şehir, boş otel odası ikileminden hiç hoşlanmam. Odama geldim, yemek yemek için dışarı çıkıcam mesaj geldi bundan, ben de yemek yemeye çıkıcam dedim, bekle geliyorum dedi. En azından sıkılmam bari, yemekten sonra da biraz gezeriz diye düşündüm, inanın içimde zerre başka bir niyet yok. Oyunculardan biri de bana fena halde asılıyor ve şansa bakın aynı oteldeyiz; aman ona rastlamayayım diye bir sıkıntı içerisindeyim. Buluştuk, yemek yedik, sonra bir bara gittik birer bira içtik, sohbet muhabbet derken baya da sıcak geldi bu bana ben ona. Odaya beraber geldik, hava da nasıl soğuk ben donmuşum, sarıldık yattık tabii seviştik de. Seks ehhhhdi oral yapmadı ben de bundan hiç hoşlanmam ama neyse en azından yalnız geçmedi aptal otel odası gecem. Ertesi gün oldu, sabah yine hızlı bir posta sonrası, kahvaltıya gittik ve beni toplantıya çağırdılar. Yakınlarda bir avm vardı biraz orada gezeyim dedim toplantı saatine kadar, o da oraya kadar bana eşlik edecek ama ne mümkün. Bunun telefonu çaldı bir başladı konuşmaya abartısız bir saat konuştu, daha doğrusu dinledi; konuşan karşı taraf yani beni işe alan teyze idi, malum kadınlar yaşlandıkça çenelerine vurur ya, insan sevgilisi ile ne konuşur bir buçuk saat arkadaş, dün ne yaptığını detaylıca anlatsa bu kadar olmaz. Bu arada Kıvırcığın günahını almayaym bana hayatında iki yıldır biri olduğunu söyledi yemekte. Hatta biriyle yaşıyorum dedi ben de erkek mi dedim şaşırdı. Ben önce ev arkadaşı var sandım ne bileyim öyle mi denir. Hayır beraber olduğum biri var dedi, iyi dedim. Kendince dürüst davrandı, sanki aldıracağımı düşünerek ben gerçekten onunla bir şeyler yaşamayı düşünmemiştim ki. Baktım ki bu telefon konuşması bitmeyecek ve benim toplantı saatim yaklaşıyor ben gidiyorum işareti yaptım, el salladı ve ben toplantıya gittim. Buraya kadar sıkıntı yok. Toplantıda biri bana "Otelde çapkınlık yapmışsın." deyip gülene kadar da sıkıntı yoktu. Bunu duyunca ben şok oldum tabii hemen herkese yaymış mıydı bu adam? "Yoo ne çapkınlığı kim ben mi?" şeklinde gevelerken bunlar gülmeye başladı, meğer bana asılan oyuncunun da orada kaldığını bildiklerinden dalga geçmişler. Bunu duyunca rahatladım ve Kıvırcığı arayıp garip tesadüften, nasıl korktuğumdan bahsettim o da güldü ama sesi durgundu. Sonra ben başka arkadaşlarımla gün boyu gezdim falan arada buna mesaj da attım bana çalışıyorum dedi. Mesafeli ve durgundu çok umursamadım. Akşam odama dönene kadar da Kıvırcık akıma gelmedi ama dedim ya hem o yapışkan oyuncunun oteldeki varlığı (saçma şeyler bahane edip kapımı çalıyordu) hem de otel odasında yalnız olma takıntım yüzünden ben kıvırcığı yine çağırdım, yarın erken kalkıcam gelemem dedi. E peki.

Ertesi gün oldu, firma sahibi reklamda bazı değişiklikler istemiş ben alele acele onu yetiştirmekle uğraşıyorum asistanımla, Kıvırcık da orada ama bana  pek bakmıyor ve diğer arkadaşlarıyla konuşmasında dün çalışmadığını işini erken bitirip gezdiğini öğrendim, oysa bana çalışıcam demişti, bu sabah da erkenden falan işi yoktu benden sonra geldi hatta. Ben bir bozuldum tabii bu tür dürüstlük budalası adamlardaki aman ben ne yaptım modunu bildiğimden herhalde pişman oldu dedim içimden ama şu güne kadar kimse bana böyle davranmamıştı. Sen kim köpeksin de benimle olup ertesi gün yüzüme bakmıyorsun? Benimle benimle Madam Marinle!

Ben hırs yapmaya başladım, iş de uzadı bir türlü İstanbul'a dönemedim Bu yüzüme bakmıyor daha doğrusu bakıyor ama kaçak bakıyor, biliyorum içi gidiyor ama yanıma yaklaşmıyor. Bir iki mesaj attım saçma sapan iconlu cevaplar veriyor, başından savıyor. Ben bir kızdım adam gibi konuş yoksa yattığımızı söylerim herkese diye. Bu da korkağın teki hemen başladı dökülmeye. Neymiş karısına yaptığından pişman olmuş, o gece hiç uyuyamamış da falan. Karın mı! ben ona karım derim, evli gibi bir şeyiz biz. Keşke şartlar farklı olsaydı o zaman çok güzel olurdu seninle. dedi bir de. Benim bir huyum var ki bu çoğu kadında vardır, vahşi köpek gibiyimdir kaçarsan kovalarım. Yanımdan usul usul ayrılacaksın. Bu biildiğin beni görünce topukladı ben de kovalamaya başladım ve bir parça kopartmadan bırakmayacaktım. Kaçamak bakışları olmasa yine umursamayacaktım ama o bakışları da iyice tahrik etti beni.

"Yarın dönüyorum odama gel bu gece" dedim o da "Peki" yazdı. Bir cafe de beklemeye başladım o sırada çok hoş bir melodi çalmaya başladı. The Shiffers dan Malpaso, hem hevesli bir aşkı hem de hayal kırıklığını barındıran bir melodiydi bu ve tam da bana uyuyordu. Onu beklerken heyecanlanmamı sevdim, aslında ertesi gün bana yapışsaydı oral bile yapmayan bir adamla görüşmek için asla bu kadar heveslenmek şöyle dursun yüzüne bile bakmazdım ama bu hali çok heveslendirdi beni, ve orada o güzel melodi eşliğinde heyecanla onu beklerken o ne yaptı biliyor musunuz? Cafenin önünden arkadaşlarıya geçip gitti, geçerken de orada olduğumu bildiğinden bana şöyle bir bakış attı. Sonra telefonuma bir mesaj geldi "üzgünüm yapamam" ben bu adam için uçak saatimi değiştirdim o akşam bile dönebilirdim, aptal otel odasında yalnız bir gece daha geçireceğim, ne için beni eken ve umursamayan, değersiz, karaktersiz bir adam için mi? Nasıl kızdığımı tahmin edersiniz. Odaya dönerken bildiğin başımdan şimşekler çakıyordu. Resepsiyondaki adamlar bile korktu, tam da tesadüf dışarıda şimşekler çakmaya ve sağnak yağmur yağmaya başladı. Ben odaya döndüm buna döşendim de döşendim, "sen nasıl bir karaktersizsin, adam olan sözünde durur, senin için kaldım ben, korkak, karaktersiz...." uzun bir konuşma sonrasında gelmeye karar verdi, ben ne yapıyorum dedi herhalde içinden. Ben de o kadar hırslıydım ki onu becermeden dönmek istemedim. Geldi, becerdim, hırsım geçmedi ama biraz rahatladım, en azından cafede mal gibi kalan kadın değildim artık.

Ertesi gün de İstanbul'a döndüm. Sevgilisinin adını söylediğinden instagramdan baktım ve aman bu ne! Bildiğin yaşlı kadın!!! Bunu daha önce görseydim bu kadar hırs yapmazdım. Kendine baktırıyor ve onunla yaşıyordu, bu yüzden de onu kaybetmekten korkuyordu, hemen anlamıştım çünkü bu adamlarla çok karşılaştım. Oral mı? O gece oral da yaptırdım. Sonra o görüşmek için ısrar etti, ben istemedim. Kendine bakan kadın, aşk yaşayacğı genç kadın tabii bunu kim istemez değil mi? Bu arada dinlemediyseniz dinleyin mutlaka The Shiffers Malpaso, bakın oradaki mal benim.

10 Ocak 2018 Çarşamba

Adam Adamı Buluyor Kadın Adamı Bulamıyor (Yeni Yılın İlk Yazısı Güzel Bir Yıl Olsun)

 " Günaydın. Çoktandır yazmıyorsunuz madam. Cübbeliler sizide mi imana getirdi yoksa :)"
mail gelmiş bir okurumdan. Mümkün mü beni birilerinin imana, yola ya da onun gibi dizginleyeceği bir şeye getirmesi? elbette değil. Yoğundum, yeni yıla yoğun ve çişli girdim. Evet saat 24 de ben çiş yapıyordum bildiğiniz yeni yıla klozetin tepesinde girdim, artık koca bir yıl nasıl geçecek bilmiyorum.  Evim misafir doluydu, bir de küçük çocuk vardı. Ben dellenip bunları dışarı atmayayım diye çocuğu epeyce tembihlemişler kafasını tabletinden kaldırmadı neyse. Stavros Noel için Yunanistan'a gitmişti zaten, Minel, aptal nişanlısının geri zekalı ailesiyle kutlama yapmıyoruz ki biz mesajı vermek amacıyla geçirdi akşamı, sonra da on buçuk gibi eve geldi. Taha mıyı tuha mı kapıdan hayırlı akşamlar dedi ben de kafamda kırmızı parlak yılbaşı şapkasıyla iyi seneleeeeer dedim, zaten uyuzdu iyice uyuz oldu bana. Nuri de içerden pis pis sırıtıyor, sevgili yaptı bu arada o, kurstan buldu hem de. Size diyim sevgili okurlarım, kursa git birini bul mantığı kesinlikle doğru, bakın Nuri'ye ikinci hafta buldu adamı. Adam adamı buluyor da kadın adamı bulamıyor oturun buna yanın. Ben onca zamandır kursa giderim birini bulamadım, gerçi çok talep oldu da yamuk yumuk abuk sabuk tipler. Bizimki baya yakışıklı bir tip buldu, bir de romantikler görmeyin. Kek yapmış geçenlerde Nuri'ye, bana kek yaptı diye instagram da paylaşmış Nuri de. Bir heves, bir havalarda uçmadır görmeyin, bende bunun yarısı değil çeyreği yok, hislerim mi uyuştu nedir.

Yeni yıla iş teklifleriyle girdim ama en ısrarlısı, şu senin sevgilin jigolo işte diye atarlandığım teyzeden geldi. Kadın ısrarla beni işe almaya çalışıyor. Nedenini de çok geçmeden anladım, görüntü yönetmeni sevgilisi yeni bir diziye başlamış, senaryo grubunda sıkıntı varmış, yönetmen beni aradı görüşelim dedi. Yönetmenle bu benim ex buddy eküri gibidir, birbirlerinden ayrılmazlar, kadın da beni tekrar görme tehlikesini sezdiğinden beni işe almak için uğraşıp duruyor. Aslında diziye girmek gibi bir niyetim yok, hem para tatminkar değil hem de ben grupla anlaşamam. Sevdiğim tek grup şekli vardır onu da biliyorsunuz zaten. Ben de kadına baya yüksek bir fiyat çektim, yoksa başka bir işe başlamayı düşünüyorum dedim. Bu başladı profesyonel olalım, özel hayat özelde kalır, ben takılmam modernim ayaklarına... Ben de takılmam, bütün gün bana laf sokacak, hatta ofisteki kadın yandaşlarına durumu anlatıp beni dışlatacak ama bir yanımda fena halde savaşçı bir mazoşist olduğundan severim böyle gerginlikleri, dediğim gibi bu ücretten kuruş inmem dedim.

Nuri de olayı biliyor, sen manyak mısın kadın saçını başını yolacak nasıl seviştin sevgilimle diye, deyip duruyor. Sanki benim elim armut toplayacak yolsun da göreyim.  Bu konuşma ayın ikisinde gerçekleşti, dün teyzem aradı "Marin Hanım, şartlarınızı kabul ediyoruz." Ben de tamam dedim, işin aslı, salak ve en fazla iki ay sürecek dandik diziyi yazmaya uğraşacağıma ve jigolo olduğundan şüphem olmayan o gereksizle karşılaşacağıma, sıcak ve konforlu ofiste çalışmak daha işime geldi. Hem şartlarım da ben her gün işe gelmem, haftanın belli günleri gelirim, sabahın köründe gelemem, evden alınıp bırakılmak ve dediğim gibi yüksek ücret vardı. Kadın, sevgilisini kaybetmekten o kadar korkuyor ki deli gibi hepsini kabul etti. Oral bile yapmayan bir adam için bence değmez ama varsın beni hala bir tehdit olarak algılasın umurumda değil. Ne mi yapacağım? Bir dergi bu hem de web siteleri var orada editör olacağım ama kendi sayfam yok, yani yazılanları düzelteceğim. Ben edebiyat okudum da hadi söyleyeyim siz yabancı değilsiniz. Pazartesi başlıyorum, şimdi bazı evrakları hazırlamakla uğraşıyorum ama en önemlisi savaşa hazırlanıyorum. Güzel, alımlı ve güçlü durmalıyım. Halbuki bilse benim okuduğum kitabı bir daha asla okumayacağımı bu kadar zahmete girmezdi, neyse bir işe yarasın bari yatakta pek yaramıyordu jogolo sevgilisi.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...