İş çıkışı evin yakınlarında bir pastane-kafede Minel'le buluşucaz, ben erken gittim. Çay ve ay çöreği söyledim, en sevdiğim ikilidir. Yalnız otururken etraftakilerin, özellikle erkeklerin tuhaf bakışlarına sinir oluyorum. Evet yalnızım kesin aranıyorumdur, mantıkları bu mu bilmiyorum ki. Zaten yanımdan geçip duran genç erkek garson acayip ter kokuyor ve buna sinir olmuş durumdayım. Kalkıp gitsem mi diye düşünürken siparişim geldi. Garson etrafımda dolanıp duruyor, nasıl bir kokuysa havada asılı kalıyor. Cep telefonumu kurcalayayım da belki kafam kokuya takılmaz dedim. İnstagramda Kıvırcık bir fotoğrafımı beğenmiş, umarım Mature görmemiştir, ya da görsün de kudursun kaltak daha iyi. Mekanın sorumlusu olan bey yanıma geliyor, öyle olduğunu biliyorum buraya ilk gelişim değil. "Nasılsınız, memnun musunuz?" gibilerinden bir şey söylüyor şimdi çok net hatırlamıyorum. Ben de artık kokudan başım ve burnum çatladığı için "garsonlarınıza söyleyin daha sık duş alsınlar." diyorum. Adam bir mahçup oldu anatamam, bir de bu kokuyu başka duyan yok mu bir ben mi bu kadar hassasım da kimsenin sesi çıkmıyor acaba. En tahammül edemediğim şeydir ter kokusu, hele ki buluştuğum, görüştüğüm biri ter kokacak ha, yanından anında kalkar, giderim. Gerçi öyle biriyle çıkmışlığım da var, daha genç ve daha tahammül seviyem yüksekken. Vücut çalışan, pilates hocası bir çocuktu. Acayip kalın kolluydu ve nedense o kollardan utanır, yaz kış uzun kollu giyer ve inanılmaz ter kokardı. Bir gün evde yalnızız, bu bana yakınlaşmaya çalışıyor ama nasıl kokuyor artık dayanamadım öğürdüm. Alınmasın diye de yediğim bir şey dokundu herhalde diyorum, ben kokudan kaçmak için sağa sola dönerken, o yakaladığı yeri yalıyor artık dayanamadım ter kokuyorsun git duş al dedim. Bu uyarım hoşuna gitti, ilişkide her şeyi konuşmalıymışız. İlişkimiz pek sürmedi ama şimdi hayatında olan kadın sayemde o kokudan kurtulmuştur neyse benim garson uyarımdan sonra, o garson birden ortadan kayboldu. Kimi kast ettiğimi anladıklarına göre, daha önceden de almışlar bu şikayeti ya da kokuyu.
Minel'i beklerken aklıma birden Morello geldi. Kim olduğunu hemen söyleyeyim, son dönem sardığım Orange is The New Black dizisinde minyon bir italyan mahkum. Diziyi bilenler bilir, bilmeyenler için neden geldiğini açıklıyorum. Bu Morello sürekli evleneceğini sanıyor ve evlilik hazırlıkları yapıyor, hapisten çıktığında nişanlısıyla evlenmek için ama meğerse nişanlısı falan yok, adamın birine kafayı takmış zaten bu yüzden hapis düşmüş. Neden mi aklıma geldi? Minel de aylardır evlilik hazırlığı yapıyor, hatta yanıma ev için alış veriş yapacağı yerden geliyor ama ortada hala evlilik yok. Gerçi benim canıma minnet, biliyorsunuz o gerici sapıkla evlenmesini istemiyorum da aklıma takıldı sahi bu kız neden evlenmiyor? Ben bunları düşünürken, elinde poşetlerle yanıma geldi.
-Özür dilerim beklettim, perde örnekleri aldım da perdeciden, renge bir türlü karar veremedim Taha da baksın istedim.
-Önemli değil geleli çok olmadı.
-Çok güzel şeyler vardı Marin, alacaklar da bir türlü bitmiyor.
-Hepsini bitirmeye uğraşma, kalanları da evlendikten sonra alırısınız.
-Olmaz, her şey eksiksiz olsun istiyorum.
-Sizin nikah tarihi belli mi?
-Yok daha değil.
-Ne bekliyorsunuz?
-Ne içiyorsun sen? Ay çöreği mi o? Ay ben de istiyorum, garson!
Gözler kaçırılıyor, konu değiştiriliyor. Hımmm bir sorun var.
-Minel, bu Taha denilen yobaz sana yamuk mu yaptı? Ailesi mi sorun çıkarttı? Bana anlatabilirsin biliyorsun.
-Yok Marinciğim, ailesi beni çok seviyor, Taha da üzerime titriyor.
-Eee sorun ne o zaman?
-Sorun olduğunu nereden çıkarttın?
-Vücut dilin söylüyor Minel, bırak da o kadarını anlayayım, ne oldu anlat çabuk.
-Eksikleri tamamlıyoruz işte.
-Hayır var bir şey, söyle dedim.
-Tamam ama kızmayacaksın.
-Tamam söyle.
-Taha'ya da bir şey yapmak yok.
-Yahu ne yapayım adama iyice deli yaptın beni, söyle hadi.
-Taha başkasıyla evli ama sadece resmi olarak yoksa kadınla artık görüşmüyor bile.
Bir süre öylece baktım kaldım, bu cümlenin sonuna ama diye devam etmesi mi yoksa hala ev için alış veriş yapması mı daha tuhaftı karar veremedim.
-Ne demek evli? O zaman senle neden nişan yaptı bu adam manyak mı?
-Benimle evlenecek çünkü.
-Ha anladım boşanmasını bekliyorsunuz öyle desene.
Rahatladım, çayımdan ve ay çöreğimden bir yudum aldım ama başımı kaldırdığımda bakışından durumun öyle olmadığını hemen anladım.
-Taha boşanmayacak Marin.
-Ne!!! seninle nasıl evleniyor o zaman?
-İmam nikahı yapıcaz, ikinci karısı olucam.
-Nesi olucan nesi?
-Lütfen sakin ol kızmayacaktın hani?
-Kızmadım daha o raddeye gelmedim ama çok az kaldı. Bu herif ruh hastası mı nişan yaptırdı bize? Bir de mal gibi tepsiyi ben tuttum, o saçma yobaz ailesine iyi davrandım, yahu ailenle tanıştı bunlar neyin kafasını yaşıyorlar?
-Taha evliymiş ama çocukları olmamış. Eşini boşamıyor bana yakışmaz diyor, benimle evlenecek sadece resmi olmayacak yoksa karısı ben olucam.
-Sen de bu saçma yalana inanıp tamam mı dedin. Çıkart o yüzüğü parmağından bir daha bu adamla görüşmeyeceksin, yemin ederim babanı arar her şeyi anlatırım.
Elime sarılıp, ağlamaya başlıyor.
-Ne olur yapma, o zaman Manisa'ya dönmem gerekir, geri dönemem burada mutluyum ben.
-Tamam dönme yanımda kal işte, bu adamın kapatması olmana gerek yok ki, bir de çocuk yaptıracak sana. Düşünsene senden de çocuğu olmazsa başka birini daha bu şekilde kandıracak.
-Bizim çocuğumuz olur.
-Hayır olmayacak! ben izin vermeyeceğim çünkü. İnan anlatırım babana Minel!
-Tamam kızma nolur.
-Kızmaymış, sinirden ellerim titriyor. Adama bak bizi beğenmez evde harem kurmaya niyetlenmiş, genç kızları bekarım diye kandırıyor. Ne zamandır bunu biliyorsun sen?
-İki ay oldu.
-İki aydır hala görüşmeye bir de sözde evinize eşya almaya devam mı ediyorsun?
-Taha beni seviyor ama.
-Başlatma Tahana tuhana. Seviyormuş. Sen bu kadar aciz misin ha? Sırf çocuk için adam seni ikinci karısı yapacak, hiç bir yasal hakkın olmayacak bir de aptal ailesinin hizmetçisi olacaksın, istediğin hayat bu mu?
Başını hayır anlamında iki yana sallıyor.
-O zaman beni dinleyeceksin, bu iş bitti diyorum o kadar!
Bağırdığım için çevredeki masadakilerin bana baktığını fark ediyorum, o yüzden de sakin olmaya çalışıp sesimi alçaltıyorum.
-Senin bu adama ihtiyacın yok. Ne burada kalmak ne de istediğin gibi yaşamak için sen güçlü ol, sağlam dur, yeter.
-Ama onu seviyorum.
-Ne sevgisi be!
Yine bağırdım.
-Tamam kızma, haklısın.
-Yürü eve gidiyoruz, evde devam edicez konuşmaya.
-Perdeler ne olacak?
-Perde mi?
-Ölçü almaya geleceklerdi eve.
-Bu iş bitti perdesi çoktan kapandı, yolla Taha'ya bir tarafına monte etsin perdelerinizi. Yürü dedim!
-Tamam tamam.
Evde saatler sonra yatışıyorum, Nuri de geldi, o da yaklaşık olarak benim söylediklerimi söyledi, Minel akıllısı nasıl bir hataya devam ettiğini nihayet anladı. Ben sormasam evine eşya düzüyor hala, çıldıracağım düşündükçe.
Minel'i beklerken aklıma birden Morello geldi. Kim olduğunu hemen söyleyeyim, son dönem sardığım Orange is The New Black dizisinde minyon bir italyan mahkum. Diziyi bilenler bilir, bilmeyenler için neden geldiğini açıklıyorum. Bu Morello sürekli evleneceğini sanıyor ve evlilik hazırlıkları yapıyor, hapisten çıktığında nişanlısıyla evlenmek için ama meğerse nişanlısı falan yok, adamın birine kafayı takmış zaten bu yüzden hapis düşmüş. Neden mi aklıma geldi? Minel de aylardır evlilik hazırlığı yapıyor, hatta yanıma ev için alış veriş yapacağı yerden geliyor ama ortada hala evlilik yok. Gerçi benim canıma minnet, biliyorsunuz o gerici sapıkla evlenmesini istemiyorum da aklıma takıldı sahi bu kız neden evlenmiyor? Ben bunları düşünürken, elinde poşetlerle yanıma geldi.
-Özür dilerim beklettim, perde örnekleri aldım da perdeciden, renge bir türlü karar veremedim Taha da baksın istedim.
-Önemli değil geleli çok olmadı.
-Çok güzel şeyler vardı Marin, alacaklar da bir türlü bitmiyor.
-Hepsini bitirmeye uğraşma, kalanları da evlendikten sonra alırısınız.
-Olmaz, her şey eksiksiz olsun istiyorum.
-Sizin nikah tarihi belli mi?
-Yok daha değil.
-Ne bekliyorsunuz?
-Ne içiyorsun sen? Ay çöreği mi o? Ay ben de istiyorum, garson!
Gözler kaçırılıyor, konu değiştiriliyor. Hımmm bir sorun var.
-Minel, bu Taha denilen yobaz sana yamuk mu yaptı? Ailesi mi sorun çıkarttı? Bana anlatabilirsin biliyorsun.
-Yok Marinciğim, ailesi beni çok seviyor, Taha da üzerime titriyor.
-Eee sorun ne o zaman?
-Sorun olduğunu nereden çıkarttın?
-Vücut dilin söylüyor Minel, bırak da o kadarını anlayayım, ne oldu anlat çabuk.
-Eksikleri tamamlıyoruz işte.
-Hayır var bir şey, söyle dedim.
-Tamam ama kızmayacaksın.
-Tamam söyle.
-Taha'ya da bir şey yapmak yok.
-Yahu ne yapayım adama iyice deli yaptın beni, söyle hadi.
-Taha başkasıyla evli ama sadece resmi olarak yoksa kadınla artık görüşmüyor bile.
Bir süre öylece baktım kaldım, bu cümlenin sonuna ama diye devam etmesi mi yoksa hala ev için alış veriş yapması mı daha tuhaftı karar veremedim.
-Ne demek evli? O zaman senle neden nişan yaptı bu adam manyak mı?
-Benimle evlenecek çünkü.
-Ha anladım boşanmasını bekliyorsunuz öyle desene.
Rahatladım, çayımdan ve ay çöreğimden bir yudum aldım ama başımı kaldırdığımda bakışından durumun öyle olmadığını hemen anladım.
-Taha boşanmayacak Marin.
-Ne!!! seninle nasıl evleniyor o zaman?
-İmam nikahı yapıcaz, ikinci karısı olucam.
-Nesi olucan nesi?
-Lütfen sakin ol kızmayacaktın hani?
-Kızmadım daha o raddeye gelmedim ama çok az kaldı. Bu herif ruh hastası mı nişan yaptırdı bize? Bir de mal gibi tepsiyi ben tuttum, o saçma yobaz ailesine iyi davrandım, yahu ailenle tanıştı bunlar neyin kafasını yaşıyorlar?
-Taha evliymiş ama çocukları olmamış. Eşini boşamıyor bana yakışmaz diyor, benimle evlenecek sadece resmi olmayacak yoksa karısı ben olucam.
-Sen de bu saçma yalana inanıp tamam mı dedin. Çıkart o yüzüğü parmağından bir daha bu adamla görüşmeyeceksin, yemin ederim babanı arar her şeyi anlatırım.
Elime sarılıp, ağlamaya başlıyor.
-Ne olur yapma, o zaman Manisa'ya dönmem gerekir, geri dönemem burada mutluyum ben.
-Tamam dönme yanımda kal işte, bu adamın kapatması olmana gerek yok ki, bir de çocuk yaptıracak sana. Düşünsene senden de çocuğu olmazsa başka birini daha bu şekilde kandıracak.
-Bizim çocuğumuz olur.
-Hayır olmayacak! ben izin vermeyeceğim çünkü. İnan anlatırım babana Minel!
-Tamam kızma nolur.
-Kızmaymış, sinirden ellerim titriyor. Adama bak bizi beğenmez evde harem kurmaya niyetlenmiş, genç kızları bekarım diye kandırıyor. Ne zamandır bunu biliyorsun sen?
-İki ay oldu.
-İki aydır hala görüşmeye bir de sözde evinize eşya almaya devam mı ediyorsun?
-Taha beni seviyor ama.
-Başlatma Tahana tuhana. Seviyormuş. Sen bu kadar aciz misin ha? Sırf çocuk için adam seni ikinci karısı yapacak, hiç bir yasal hakkın olmayacak bir de aptal ailesinin hizmetçisi olacaksın, istediğin hayat bu mu?
Başını hayır anlamında iki yana sallıyor.
-O zaman beni dinleyeceksin, bu iş bitti diyorum o kadar!
Bağırdığım için çevredeki masadakilerin bana baktığını fark ediyorum, o yüzden de sakin olmaya çalışıp sesimi alçaltıyorum.
-Senin bu adama ihtiyacın yok. Ne burada kalmak ne de istediğin gibi yaşamak için sen güçlü ol, sağlam dur, yeter.
-Ama onu seviyorum.
-Ne sevgisi be!
Yine bağırdım.
-Tamam kızma, haklısın.
-Yürü eve gidiyoruz, evde devam edicez konuşmaya.
-Perdeler ne olacak?
-Perde mi?
-Ölçü almaya geleceklerdi eve.
-Bu iş bitti perdesi çoktan kapandı, yolla Taha'ya bir tarafına monte etsin perdelerinizi. Yürü dedim!
-Tamam tamam.
Evde saatler sonra yatışıyorum, Nuri de geldi, o da yaklaşık olarak benim söylediklerimi söyledi, Minel akıllısı nasıl bir hataya devam ettiğini nihayet anladı. Ben sormasam evine eşya düzüyor hala, çıldıracağım düşündükçe.