Nihayet Minel'i nişanladık. Böylece evdeki kurtulacaklar sayısı teke inmek üzere düştü. Ekimde evleniyor ve kendi evine taşınıyor. Nişan salonu bildiğiniz haremlik-selamlıktı. Çarşaflı kadınlar bile vardı. Arada sırtı açık bir ben, bir de her haliyle dikkat çeken Nuri'ciğim vardı. Nuri yi selamlık kısma almak istediler ama Nuri, benim orada ne işim var ayol deyince ellemediler, Nuri yanımda kaldı. Salonun baya bir köşesinde sadece ikimiz oturduk. Minel'e boğazına kadar kapalı bir nişan elbisesi almışlar onu giydi ama başı açıktı neyse ki. Stavros da geldi bir ara tebrik etti, gitti fazla kalmadı. Sadece Karadeniz müzikleri çalındı ve kolbastı oynadılar. Bakmak bile başımı döndürdü. Minel mutlu ama endişeli görünüyordu. Bu arada nişan masrafları bana girmedi, nişanlısıyla aralarında hallettiler. Bir ara yanıma geldi Minel ve "Marin, sence hata mı ediyorum?"Dedi. Ben de tüm içtenliğim ve aylardır yanımda yaşayan bu kızcağızın aslında ne yaşamak istediğini bildiğimden "Evet Minelciğim hata ediyorsun kafalarınız uygun değil, sen aslında özgür bir kadın olmak istiyorsun."dedim.
"Yok yok onu demiyorum, bekaret konusunda yine diktirsem mi ki yoksa anlayacak ve kötü olacak."
"Ha şu mesele, bilmem sen bilirsin."
Nuri atıldı "Dikiş tutmaz kızım artık o."
"Ne yapacağım peki evlendiğim gece?"
"Bu embesil farkı anlamaz biraz boya damlat orana olsun bitsin, ama boya organik olsun yakmasın."
"Nuri neler biliyorsun."
"Diktirsin mi kız yoksa Marin ablası sen de ödersin düğün hediyesi olarak."
Minel hevesle bana baktı.
"Düğün hediyesi mi? Eğer çok istiyorsan ki bence bu adam için değmez ama yine yaptırırız."
Minel'in o acıyarak bakan gözleri bir anda neşeyle doldu, meğerse bunu duymak istiyormuş. Boynuma sarıldı.
"Teşekkürler Marinciğim evliliğimi kurtardın."
"Ama bu sefer evlenene kadar kendini tut, yırtma dikişi."
"Tamam tamam merak etme, seni seviyorum."
Minel, hevesle sahneye çıkıp, göbek atmaya başladı. Nuri bana imalı şekilde güldü.
"Bu kız dikiş tutmaz, tutsa da alışmamış da dikiş durmaz yine bozar söylemedi deme."
"Biliyorum Nuri biliyorum. Ben düğün hediyemi vereyim de o nasıl kullanmak isterse öyle kullansın."
Biraz daha oyalanıp, çıktık. Ertesi gün başım ağrıdı gürültüden.
"Yok yok onu demiyorum, bekaret konusunda yine diktirsem mi ki yoksa anlayacak ve kötü olacak."
"Ha şu mesele, bilmem sen bilirsin."
Nuri atıldı "Dikiş tutmaz kızım artık o."
"Ne yapacağım peki evlendiğim gece?"
"Bu embesil farkı anlamaz biraz boya damlat orana olsun bitsin, ama boya organik olsun yakmasın."
"Nuri neler biliyorsun."
"Diktirsin mi kız yoksa Marin ablası sen de ödersin düğün hediyesi olarak."
Minel hevesle bana baktı.
"Düğün hediyesi mi? Eğer çok istiyorsan ki bence bu adam için değmez ama yine yaptırırız."
Minel'in o acıyarak bakan gözleri bir anda neşeyle doldu, meğerse bunu duymak istiyormuş. Boynuma sarıldı.
"Teşekkürler Marinciğim evliliğimi kurtardın."
"Ama bu sefer evlenene kadar kendini tut, yırtma dikişi."
"Tamam tamam merak etme, seni seviyorum."
Minel, hevesle sahneye çıkıp, göbek atmaya başladı. Nuri bana imalı şekilde güldü.
"Bu kız dikiş tutmaz, tutsa da alışmamış da dikiş durmaz yine bozar söylemedi deme."
"Biliyorum Nuri biliyorum. Ben düğün hediyemi vereyim de o nasıl kullanmak isterse öyle kullansın."
Biraz daha oyalanıp, çıktık. Ertesi gün başım ağrıdı gürültüden.
Ne güzel bir hediye ne güzel bir ablasınız :) Bence de Nuri haklı çıkacak gibi merak de ediyorum dikiş tutacak mı tutmayacak mı :))
YanıtlaSil