Geçen hafta sonu dinlenme ümidiyle evimdeyken Minel'in nişan atma sorunlarıyla uğraştım. İlk sorun: Taha'ya nasıl söyleyeceğiydi. Yüzüne söyleyemezmiş, ben de çok karşı olmama rağmen mesajla terk et dedim.
Benim bile mesajla terk edilmişliğim var. Elbette intikamım acı oldu, anlatırım sonra.
Mesajı da kendi yazamadı, hitabet uzmanı ben deniz, uygun bir mesaj döşedim ve gönderdik. Gün boyu adam bunu aradı, telefonu açmadı ve cumartesiyi başka bir arkadaşında geçirmeye karar verdi. Nuri bu olaya epeyce gülüp eğlendikten sonra, kursta bulduğu sevgilisinin evinde hafta sonunu geçirmek üzere gitti. Sarper, iş için şehir dışındaydı, Stavros da yeni sevgilisi her kimse onunla kalmaya gitti. Veeeeeeeeeeeeeeeeeee evde yalnızım!!!
Ergenlik dönemimden beri evde yalnız kaldığım için bu kadar sevinmemiştim. Bildiğin ne yapacağımı şaşırdım. Cumartesi evden çıkmadım, tamamen kendimle ilgilendim. Evi toparladım, kedilerimle oynadım, küvette keyif yaptım, banyonun kapısı açık olarak! Altıma bir şey giymeden sadece üstümde ince biraz uzun bir kazakla zaman geçirdim evde. Oh be, özgürlük, kendi evinde özgür olmak, ne çok özlemişim bunu. Gece oldu... Bir film koyayım da film keyfi yapayım dedim, uykum gelene kadar ard arda film izlemekti niyetim. jeepers creepers 3 ü izlemeye kalkmak gibi büyük bir hata yaptım. İlk ikisini beğenmiştim bu da güzeldir dedim ama bildiğin iğrençti, daha yarısı olmadan nefesim daralmaya başladı, filmden sandım.
Odama geçtim, biraz internette takıldım, Orange is the new black izledim ama nedense göğsümde bir ağırık bir sıkkınlık hissettim. Yorgunluktandır dedim, uyumaya karar verdim. Tuhaf bir korku kapladı içimi ve kalbim hızla atmaya başladı. Bu korkunun ne olduğunu biliyordum, köpek atak! ben ona öyle diyorum, kısaca panik atak. Nadiren olur bana, ilk panik atağımı ilk grubumdan sonra geçirmiştim, nedense herkes biliyor gibi geldi ve yine izlemekten bunaldığım bir filmin de etkisiyle panik atak geçirdim, ne olduğunu da bilmediğimden hastaneye gidip, bir güzel sakinleştirici serum yedim kendime geldim. Şimdi olanın nedenini anlayamadım, uzun süredir grup da yapmamıştım oysa. Yorgunluk mu, yalnızlık mı, zaten bunun adı sebepsiz korku değil mi? Nasıl kovacağımı biliyordum bu köpeği, ona o yokmuş gibi davranmak gerekiyordu. Sürekli ben iyiyim diye tekrarladım durdum. Yataktan kalktım dolaştım, balkona çıktım. Geçer gibi oldu tekrar başladı. Bu sırada kimi çağırsam diye dşünüyordum ama herkes uzaktaydı. Civarda kim var, kim gelebilir derken telefonuma mesaj geldi Cihan'dan. "Nasılsın?"
Hemen aradım. " Nerdesin?" "İstanbul dayım aslında sana çok yakınım." "Hemen buraya gelebilir misin?" "Bir şey mi oldu Marin?" "Sorma sadece gel çabuk"
On dakika kadar sonra geldi ben bu sırada daha iyi oldum. Kapıyı açtığımda merakla bakıyordu yüzüme.
-Ne oldu?
-Panik atak oldum.
-Ne?
-Soru sorma gel yanımda dur, birazdan geçer.
-Bir şeye mi canın sıkıldı?
-Evet, jeepers creepers'a.
-O ne?
-Boşver Cihan, sadece yanımda dur.
-Tamam.
Sarıldık, bu biraz iyi geldi, zaten en şiddetli dönemi de geçmişti. Konuşmadık bile, ben yattım o elimi tuttu, uyumuşum... Uyandığımda yoktu, herhalde uyuyunca gitti dedim, kapı çaldı. Cihan geldi, kahvaltı ederiz diye hevesle kapıyı açtım, bu kez de karşımda beş tane kara çarşaflı kadın vardı.
Ben Cihan'ı beklerken gördüğümle şok oldum, hemen aklımı da toplayamadım, bildiğin dondum kaldım. Meğer bunlar Taha'nın ailesiymiş ve nişan bohçası almaya gelmişler.
"Minel yok, o buradayken gelin." dedim.
"Olmaz şimdi ver." Dediler bir de ileri geri laf ettiler, neymiş nasıl bırakırmış Taha'yı da bilmem ne.
"Taha ya harem kurma ekibi olarak siz de haklısınız, kendinize saygınız olsa şu öcü halinizle dolaşmazsınız. Haklarınız var sizin, erkeklerden daha üstünsünüz hatta, unutmayın bunu."
Bön bön baktılar yüzüme, kapıyı öfkeyle kapattım yarısı görünen yüzlerine. Panik atağın üztüne kara çarşaf atak tam oturdu, Cihan'dan da haber yoktu.
Benim bile mesajla terk edilmişliğim var. Elbette intikamım acı oldu, anlatırım sonra.
Mesajı da kendi yazamadı, hitabet uzmanı ben deniz, uygun bir mesaj döşedim ve gönderdik. Gün boyu adam bunu aradı, telefonu açmadı ve cumartesiyi başka bir arkadaşında geçirmeye karar verdi. Nuri bu olaya epeyce gülüp eğlendikten sonra, kursta bulduğu sevgilisinin evinde hafta sonunu geçirmek üzere gitti. Sarper, iş için şehir dışındaydı, Stavros da yeni sevgilisi her kimse onunla kalmaya gitti. Veeeeeeeeeeeeeeeeeee evde yalnızım!!!
Ergenlik dönemimden beri evde yalnız kaldığım için bu kadar sevinmemiştim. Bildiğin ne yapacağımı şaşırdım. Cumartesi evden çıkmadım, tamamen kendimle ilgilendim. Evi toparladım, kedilerimle oynadım, küvette keyif yaptım, banyonun kapısı açık olarak! Altıma bir şey giymeden sadece üstümde ince biraz uzun bir kazakla zaman geçirdim evde. Oh be, özgürlük, kendi evinde özgür olmak, ne çok özlemişim bunu. Gece oldu... Bir film koyayım da film keyfi yapayım dedim, uykum gelene kadar ard arda film izlemekti niyetim. jeepers creepers 3 ü izlemeye kalkmak gibi büyük bir hata yaptım. İlk ikisini beğenmiştim bu da güzeldir dedim ama bildiğin iğrençti, daha yarısı olmadan nefesim daralmaya başladı, filmden sandım.
Odama geçtim, biraz internette takıldım, Orange is the new black izledim ama nedense göğsümde bir ağırık bir sıkkınlık hissettim. Yorgunluktandır dedim, uyumaya karar verdim. Tuhaf bir korku kapladı içimi ve kalbim hızla atmaya başladı. Bu korkunun ne olduğunu biliyordum, köpek atak! ben ona öyle diyorum, kısaca panik atak. Nadiren olur bana, ilk panik atağımı ilk grubumdan sonra geçirmiştim, nedense herkes biliyor gibi geldi ve yine izlemekten bunaldığım bir filmin de etkisiyle panik atak geçirdim, ne olduğunu da bilmediğimden hastaneye gidip, bir güzel sakinleştirici serum yedim kendime geldim. Şimdi olanın nedenini anlayamadım, uzun süredir grup da yapmamıştım oysa. Yorgunluk mu, yalnızlık mı, zaten bunun adı sebepsiz korku değil mi? Nasıl kovacağımı biliyordum bu köpeği, ona o yokmuş gibi davranmak gerekiyordu. Sürekli ben iyiyim diye tekrarladım durdum. Yataktan kalktım dolaştım, balkona çıktım. Geçer gibi oldu tekrar başladı. Bu sırada kimi çağırsam diye dşünüyordum ama herkes uzaktaydı. Civarda kim var, kim gelebilir derken telefonuma mesaj geldi Cihan'dan. "Nasılsın?"
Hemen aradım. " Nerdesin?" "İstanbul dayım aslında sana çok yakınım." "Hemen buraya gelebilir misin?" "Bir şey mi oldu Marin?" "Sorma sadece gel çabuk"
On dakika kadar sonra geldi ben bu sırada daha iyi oldum. Kapıyı açtığımda merakla bakıyordu yüzüme.
-Ne oldu?
-Panik atak oldum.
-Ne?
-Soru sorma gel yanımda dur, birazdan geçer.
-Bir şeye mi canın sıkıldı?
-Evet, jeepers creepers'a.
-O ne?
-Boşver Cihan, sadece yanımda dur.
-Tamam.
Sarıldık, bu biraz iyi geldi, zaten en şiddetli dönemi de geçmişti. Konuşmadık bile, ben yattım o elimi tuttu, uyumuşum... Uyandığımda yoktu, herhalde uyuyunca gitti dedim, kapı çaldı. Cihan geldi, kahvaltı ederiz diye hevesle kapıyı açtım, bu kez de karşımda beş tane kara çarşaflı kadın vardı.
Ben Cihan'ı beklerken gördüğümle şok oldum, hemen aklımı da toplayamadım, bildiğin dondum kaldım. Meğer bunlar Taha'nın ailesiymiş ve nişan bohçası almaya gelmişler.
"Minel yok, o buradayken gelin." dedim.
"Olmaz şimdi ver." Dediler bir de ileri geri laf ettiler, neymiş nasıl bırakırmış Taha'yı da bilmem ne.
"Taha ya harem kurma ekibi olarak siz de haklısınız, kendinize saygınız olsa şu öcü halinizle dolaşmazsınız. Haklarınız var sizin, erkeklerden daha üstünsünüz hatta, unutmayın bunu."
Bön bön baktılar yüzüme, kapıyı öfkeyle kapattım yarısı görünen yüzlerine. Panik atağın üztüne kara çarşaf atak tam oturdu, Cihan'dan da haber yoktu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder