Efendim üzerinize afiyet iki gündür hastayım. Öyle yatak döşek yatıracak türden değil de süründüren cinsinden. Üşüme nöbeti bir tutuyor, iki battaniye fayda etmiyor. Salepler, çorbalar, parollar derken en iyisi yatıp dinlenmek dediğim cumartesi gecesinde telefonum çaldı. Yabancı bir numara, bitmiş sesimle cevap verdim. Arayan benim eskilerden en çok hasar vermiş olan sevgilim. Hatta bir yazımda da bahsetmiştim, aynı iş yerinde çalışıyorduk, sonra ayrıldık, onun bitmeyen kıskançlıkları, şüpheleri, birilerinin onu doldurması, eski sevgililerime kafayı takması, ailesinin beni istememesi... ayrılık sebeplerimizdi. Ondan sonra da birkaç kez konuştuk, güya arkadaş olduk ama elbette yürümedi. Ben bu herif yüzünden uzun süre ciddi ilişki kuramadım, işin aslı hala da kurabilmiş değilim. En son beni engellemişti, ben de kızıp onun numarasını engellemiştim; herhalde bu yüzden başka bir numaradan aradı. Evimin yakınındaydı, mutlaka konuşmalıymışız. Hastayım gelemem demedim, diyemedim. Ne diyeceğini çok merak ettim haliyle. O halimle giyindim, bitkin görünmemeye çalıştım, gözlerimin altı mor halkalar, tenim solgun, bakışlarım yorgundu ama olsundu merak çok daha ağır basıyordu. Nuri, gitme dedi ve ben her zamanki gibi her konuda haklı olan Nuri'yi dinlemedim.
- O adam sana iyi gelmiyor, görüşüp ne yapacaksın, boşver.
-Merak ettim ne diyeceğini, sesi çok zavallıydı.
-Barışalım mı diyecek sence?
-Belki.
-Nah belki, vardır bir karın ağrısı, senin de canını sıkacak. Bak hastasın da çıkma fırtına var dışarda daha kötü olacaksın.
Haklıydı, fırtına vardı ama sadece dışarıda değil içimde de. Bu adam her defasında bende fırtına çıkartmayı başarıyordu. Belki bitmeyen bi hikaye olduğundan, belki fazla yara aldığım için unutamadığımdan, belki de beni hala sevdiğini düşünmemden. Bu arada yine rüyama girdi diye söylendiğim şahıs da bu. Bu kadar çok rüyamda görmemden anlayacağınız üzere, bende kapanmamış bir yara bu adam. Durun buna bir isim takayım da anlatırken zorluk olmasın. Nadiren görülen bir adı olduğundan o ismi kullanırsam hemen anlaşılır en iyisi isim takmak Nadir olsun adı. Nadiren böyle etkileyen ve iz bırakan biriydi hayatımda çünkü.
Bara giriyorum, o çoktan gelmiş oturmuş bir masaya. Beni görünce ayağa kalktı. Bir insan nasıl her gördüğümde tatlı gelir bana hayret. Evet, hoş ama onunla cinsel bir şeyler yaşamak da istemiyorum, o kadar bittik ki o anlamda çekici gelmiyor bana, daha çok duygusal bir yıkım ve çekim var aramızda.
-Çok iyi görünüyorsun.
-Yok canım acayip hastayım aslında. Merak ettim ne diyeceğini de ondan geldim.
-Kusura bakma, önemli olmasa rahatsız etmezdim.
-Sen iyi misin? Sorun mu var?
-İyiyim genel olarak. Özlemişim seni.
Gülümsüyorum, biz her görüştüğümüzde sanki aramızda uçurumlar yokmuş gibi, daha dün görüşmüşüz gibi konuşmaya başlarız.O hep yaşadığımı hatıraları en ufak detayına kadar hatırlar, ben detay hatırlamam ama hislerini hiç unutmam.
-Şokella seviyor musun hala?
-Ne? Bilmem.
-Sana sürmüştüm hani sonra da yalamıştım.
-Öyle miydi? Hatırlamıyorum yapmışızdır, çok şey yaptık biz.
-Bir kere de yatak sırılsıklam olmuştu, işedin sandım ben.
-Evet o bir daha olmadı hiç, çok ilginçti.
-Kimseyle seninle yaşadıklarımı yaşamadım ben.
-E normal. Eşin nasıl bu arada?
-İyi nasıl olsun, devlet memuru olmaya çalışıyor.
Evet Nadir evli! Benden sonra, onu asla aldatmayacağından emin olduğu bir kadınla, ailesinin de onayıyla evlendi. Asla yüzü gülmeyen, gülse de belli olmayan bir kadın. Evet, hiç aldatılmayacak, ne güzel bir seçim.
-Aslında ben seninle bu yüzden konuşmaya geldim.
Aklımdan yüzlerce şey geçiyor o sırada. Tekrar yapabilir miyiz? Onda kıskançlık, bana telefonunu ver kimi aradın en son bakıcamlar, sorunlar, kavgalar... Yeniden dayanamam ama özlemişim de onu. Evet mi demeliyim? Bir daha olmaz mı? Hem ben ne diyorum hayatımda Sarper var şu an ama Nadir de nadir yaşadığım bir aşktı. Ben bunları düşünürken, darbe vurma ustası bir darbe daha indiriyor yüreğime.
-Eşimle çocuk yapmaya çalışıyoruz. İki tüp bebek denedik tekrar deneyeceğiz ama malum çok pahalı bir işlem. Çok iyi bir yer bulduk, neredeyse kesin diyorlar da para tükendi bizde, borç istiyorum Marin inan zamanla geri öderim.
Yüzümdeki ifadeden ve donup kalmamdan korkmuş olacak ki.
-İyi misin? Kızdın mı?
-Seni de doğmamış çocuğunu da s...m! Bunun için mi kaldırdın beni hasta yatağımdan, yok bende sana verecek para, sakın bir saha rahatsız etme beni!
Kalktım bir hışımla çıktım. Eve nasıl geldim o sinirle, hatırlamıyorum ama eve geldiğimde hala titriyordum. Nuri, ne oldu diye sordu, benimle barışmak istiyormuş, unutamamış ama ben olmaz dedim. Ne deseydim? İyi demişsin, diyor Nuri. Benim için, de bu böyle; barışalım, seni seviyorum dedi ben istemedim, diğer yaşanan ve söylediği hiç olmadı çünkü içimde biraz olsun saygın yeri kalmıştı bari o ayakta kalsın. O an öyle bir haldeydim ki dışarıdaki fırtına da neymiş benim içimdekinin yanında...
- O adam sana iyi gelmiyor, görüşüp ne yapacaksın, boşver.
-Merak ettim ne diyeceğini, sesi çok zavallıydı.
-Barışalım mı diyecek sence?
-Belki.
-Nah belki, vardır bir karın ağrısı, senin de canını sıkacak. Bak hastasın da çıkma fırtına var dışarda daha kötü olacaksın.
Haklıydı, fırtına vardı ama sadece dışarıda değil içimde de. Bu adam her defasında bende fırtına çıkartmayı başarıyordu. Belki bitmeyen bi hikaye olduğundan, belki fazla yara aldığım için unutamadığımdan, belki de beni hala sevdiğini düşünmemden. Bu arada yine rüyama girdi diye söylendiğim şahıs da bu. Bu kadar çok rüyamda görmemden anlayacağınız üzere, bende kapanmamış bir yara bu adam. Durun buna bir isim takayım da anlatırken zorluk olmasın. Nadiren görülen bir adı olduğundan o ismi kullanırsam hemen anlaşılır en iyisi isim takmak Nadir olsun adı. Nadiren böyle etkileyen ve iz bırakan biriydi hayatımda çünkü.
Bara giriyorum, o çoktan gelmiş oturmuş bir masaya. Beni görünce ayağa kalktı. Bir insan nasıl her gördüğümde tatlı gelir bana hayret. Evet, hoş ama onunla cinsel bir şeyler yaşamak da istemiyorum, o kadar bittik ki o anlamda çekici gelmiyor bana, daha çok duygusal bir yıkım ve çekim var aramızda.
-Çok iyi görünüyorsun.
-Yok canım acayip hastayım aslında. Merak ettim ne diyeceğini de ondan geldim.
-Kusura bakma, önemli olmasa rahatsız etmezdim.
-Sen iyi misin? Sorun mu var?
-İyiyim genel olarak. Özlemişim seni.
Gülümsüyorum, biz her görüştüğümüzde sanki aramızda uçurumlar yokmuş gibi, daha dün görüşmüşüz gibi konuşmaya başlarız.O hep yaşadığımı hatıraları en ufak detayına kadar hatırlar, ben detay hatırlamam ama hislerini hiç unutmam.
-Şokella seviyor musun hala?
-Ne? Bilmem.
-Sana sürmüştüm hani sonra da yalamıştım.
-Öyle miydi? Hatırlamıyorum yapmışızdır, çok şey yaptık biz.
-Bir kere de yatak sırılsıklam olmuştu, işedin sandım ben.
-Evet o bir daha olmadı hiç, çok ilginçti.
-Kimseyle seninle yaşadıklarımı yaşamadım ben.
-E normal. Eşin nasıl bu arada?
-İyi nasıl olsun, devlet memuru olmaya çalışıyor.
Evet Nadir evli! Benden sonra, onu asla aldatmayacağından emin olduğu bir kadınla, ailesinin de onayıyla evlendi. Asla yüzü gülmeyen, gülse de belli olmayan bir kadın. Evet, hiç aldatılmayacak, ne güzel bir seçim.
-Aslında ben seninle bu yüzden konuşmaya geldim.
Aklımdan yüzlerce şey geçiyor o sırada. Tekrar yapabilir miyiz? Onda kıskançlık, bana telefonunu ver kimi aradın en son bakıcamlar, sorunlar, kavgalar... Yeniden dayanamam ama özlemişim de onu. Evet mi demeliyim? Bir daha olmaz mı? Hem ben ne diyorum hayatımda Sarper var şu an ama Nadir de nadir yaşadığım bir aşktı. Ben bunları düşünürken, darbe vurma ustası bir darbe daha indiriyor yüreğime.
-Eşimle çocuk yapmaya çalışıyoruz. İki tüp bebek denedik tekrar deneyeceğiz ama malum çok pahalı bir işlem. Çok iyi bir yer bulduk, neredeyse kesin diyorlar da para tükendi bizde, borç istiyorum Marin inan zamanla geri öderim.
Yüzümdeki ifadeden ve donup kalmamdan korkmuş olacak ki.
-İyi misin? Kızdın mı?
-Seni de doğmamış çocuğunu da s...m! Bunun için mi kaldırdın beni hasta yatağımdan, yok bende sana verecek para, sakın bir saha rahatsız etme beni!
Kalktım bir hışımla çıktım. Eve nasıl geldim o sinirle, hatırlamıyorum ama eve geldiğimde hala titriyordum. Nuri, ne oldu diye sordu, benimle barışmak istiyormuş, unutamamış ama ben olmaz dedim. Ne deseydim? İyi demişsin, diyor Nuri. Benim için, de bu böyle; barışalım, seni seviyorum dedi ben istemedim, diğer yaşanan ve söylediği hiç olmadı çünkü içimde biraz olsun saygın yeri kalmıştı bari o ayakta kalsın. O an öyle bir haldeydim ki dışarıdaki fırtına da neymiş benim içimdekinin yanında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder