Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

29 Aralık 2017 Cuma

İstiklal'deki Cübbeliler- Yılbaşı Kutlamak Günah Mı Değil Mi?

 Geçen akşam Nuri, ben ve bir erkek arkadaşımız İstiklal de bir bara gittik. İstiklal Caddesine her çıktığımda hüzünleniyorum artık çünkü nerede doksanlardaki çocukuğumdaki, ergenliğimdeki İstiklal, nerede bu ruhsuz, donuk İstiklal...

Bardan çıktık, dönüyoruz, ben iki birada çakır keyif olurum, Nuri ve arkadaşım daha nereye gitsek diye bakıyor. Karşıdan üzerimize, cübbeli, sarıklı, biri sakallı, öbürü sakalsız gençten iki adam geldi. Ellerindeki broşürü Nuri'ye uzattılar, yeterli görmemiş olacaklar ki diğeri de bana uzattı. Üzerinde yeni yılı kutlamak islama karşıdır mı ne öyle bir şey yazıyordu. Otomatik şu cümle çıktı ağzımdan.
-Peki çocuklara tecavüz islama uyuyor mu?
-Uymaz tabii ki ama şimdi mesele Yeni yıl kutlamaları.
-Ay takmışsınız yeni yıla çam ağacı kıçınıza mı kaçtı size ne kutlasın millet. ( Tahmin edeceğiniz üzerine bu Nuri'nin cevabıydı. Eyvah şimdi diğer muritlerini toplayıp üzerimize saldıracaklar diye korktum ama güldüler.)
-Noel kutlamak dinimizce caiz değil.
-Noeli Hristiyanlar kutlar zaten ve Aralık 25 de Hz. İsa'nın doğum günüdür. Başkaları yeni yılın gelişini kutluyır, yeni yıl, yeni umut. Bunun hiçbir dinle ilgisi yok. dedim.
-Siz bu broşüre hayvan katletmek günahtır yazsanıza, sapığı, manyağı arttı ülkenin. dedi Nuri de.
-Haklısınız da dediğimiz gibi şimdi meselemiz yeni yıl. O günü kutlamak Hristiyanlara özenmektir.
-Benim bir tarafım Hristiyan, bir tarafım Müslüman ve ben bu tartışmalardan çok sıkıldım.
-Peki Müslüman mısınız Hristiyan mı?
-Kendime bu soruyu sormayı on dört yaşımda bıraktım.
-Peki ya siz? (Nuri ye)
-Ben gayim.
-Ney?
-Gay gay yani erkeklere veriyorum yani sizin deyiminizle tövbe tövbeyim, cehennemliğim.
-Hııı. Gay mi?
-Evet velev ki ibneyiz yani.
-Yılbaşı kutlamak mı daha kötü gay olmak mı? Dedim birbirlerine baktılar.
-İkisi de islama aykırıdır.
-Yine aynı noktaya döndük çocuklara tecavüz, hayvanlara işkence aykırı değil mi?
-Onlar da aykırı tabii.
-Ben halimden memnunum iki sarıklı da bana yanlışsın dedi diye değişemem tamam mı canım.
Onun için yapılacak bir şey yoktu Nuri'yi ikna etmeye uğraşmadılar. Diğer arkadaşımız iri yarı bir adamdır ve bu tür dincilerden nefret eder, ona göre hepsi teröristtir. Ona da uzattılar broşürü. Aldı, yere attı.
-O cübbelerin altında bomba olmadığını nereden bilicez? Yılbaşında nereyi patlacaksınız?
-Biz terörist değiliz bıktık bu ön yargılardan. Biz bir gerçeği anlatıyoruz.
-Siz bizden çok ön yargılısınız.
-Ben yıllardır bu önyargılarla uğraşıyorum sırf cinsel tercihim bu diye ama siz sakalı olmayan adama ilgi duyunca ibne olmuyorsunuz.
-Yok öyle bir şey.
-Mesela sen, arkadaşının sakalı yok diye ona şehvet duyuyor musun?
-Hayır.
-Damacana ya, köpeğe, ya da üç yaşında çocuğa?
-Biz öyle insanlar değiliz.
-Biz de sizin sandığınız gibi insanlar değiliz.
-Ben Noeli de kutladım yılbaşını da kutlıycam, korktuğumda Ayetel Kürsi de okuycam bir kalıba girmek zorunda değilim. dedim.
-Bu çok karmaşık bir hayat değil mi?
-Siz kimsenin hayatını yargılayamazsınız!
-Peki biz sadece yeni yıl için fikrimizi paylaşmak istedik.
-Teşekkür ederiz ama biz yılbaşını kutlıycaz.
-Evet bir yıl daha geçti ve hala hayattayız bırakın da kutlayalım.
Arada başka geyikler de döndü çok hatırlayamıyorum ama itici ya da sinir bozucu tipler değillerdi. Nuri'ye gaylik bana da Hristiyanıkla ilgili sorular sordular ve nedense ikisinin de bunları merak ettiğini ve hatta özendiğini hissetim. Özellikle Nuri, çok ilgilerini çekti. Ben dinlere uzak mesafeliyim, herkese saygı duyarım, bana göre asıl din sevgidir, zarar vermemektir. Yanımızdan ayrılırlarken bizi bir şeylere ikna etmeye çalışmadılar, diğer örnekleri gibi saçın açık, mini giymişsin tahrik oldum diye üzerimize yürümediler. Olmasaydı daha iyi olurdu kuşkusuz bu yılbaşı kutlamayın dine aykırı durumları ama en azından şiddet ya da tehdit yoktu. Buna şükreder hale geldik bu da ayrı bir tuhaflık durumu. Kutlayın siz yeni yılı, takmayın kimseyi, iyi yıllar şimdiden.





21 Aralık 2017 Perşembe

Jigoloydu İşte Jigolo

  Bir iş görüşmesine gittim geçen hafta. Çok ünlü değil ama sektörde uzun süredir devam eden derginin editörlüğü için. Benim iki adım var Marin E.E. Tam adım EE leri açmıyorum, daha çok da E. olan adımı kullanırım Marin'i az kişi bilir. Siz de biliyorsunuz ve hiç de az değilsiniz ama olsun. Görüşmeye gittim, kızıl saçlı, elli yaşlarında bir kadınla görüşücem. Beni çok güzel karşıladı, karşısına oturdum. Önce klasik konular neler yaptım şimdiye kadar vs... Her şey normal gidiyor da kadın arada beni öyle bir süzüyor ve suratında değişmeyen,  piskopat gibi duran tuhaf bir gülümsemesi var ki ben biraz huylanmaya başladım. Bana uyuz mu oldu, beğendi mi, yoksa kadın bana mı yazıyor? Cidden anlamadım, kafamda deli sorular kadın işten falan da bahsetmiyor, durmuş bana bakıyor.
-Sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı? Dedim dayanamadım.
-Hangi konuda?
Ebenin şamı konusunda ben buraya neden geldim, diyemedim tabii.
-İşle ilgili.
-Aslında söylemek istediğim çok şey var. Anlatmak istediğim de ama nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Yeminle ben yıldım benim eskilerin bana takık sevgililerinden. Bu da kimbilir kimin nesi, artık sevgilisi mi, eski sevgilisi mi, karısı mı? Gerçi sanmıyorum karısı olacağını da çok yaşlı ya evli olabilir. Kızarım ben böyle şeylere karı çemkirmeye beni ayağına çağırmış resmen. Derin bir nefes alıp, sakin olmaya çaıştım. Bulunduğum ortam istediğim gibi çemkirmeme müsait değildi.
-Adamın adı ne?
Bunu duymayı beklemiyormuş gibi şaşırdı.
-Pardon?
-Beni buraya çağırmanıza sebep olan adamın adı ne diyorum.
-...    (adını söyledi.)
Söyler söylemez kim olduğunu hatırladım. Uzun süremeyen ama aslında duygusal bir geçmişim olan biriydi. Ancak bu kadınla beraberdi, daha doğrusu ne yazık ki kendisini bu kadına baktırıyordu, bir tür jigoloydu zaten ben de bunu öğrenince terk etmiştim, derdi ikimizi de idare etmekti.
-Aman o jigolonun tekidir, fark ettiğim an görüşmeyi bıraktım. Sanırım siz de kurbanlarından birisiniz.
kadın iyice şok oldu.
-Ne jigolosu beş yıllık sevgilim o benim.
-Ben kısa süre beraber oldum ve o zaman sizden haberim yoktu. Olunca da hemen terk ettim zaten.
-Bana her şeyi anlattı çok vicdan azabı çekmiş. Sen de biliyormuşsun başından beri varlığımı.
-İş için deyip yanımdan ayrılıyor bir saat telefonla konuşuyordu ama  bir kadınla birlikte olduğunu bilmiyordum.
-Senin yüzünden çok acı çektim ben bu olayı atlatamıyorum. Nasıl olur bu neler yaşadınız bilmek istiyorum.
-Peki madem merak ediyorsun anlatayım. Görür görmez birbirimizden etkilendik. Başka bir şehirde iş için beraberdik, otelde yalnız kalmaktan da hiç hoşlanmam, o gece beraber olduk. Bulunduğumuz şehiri gezdik, sohbet ettik, içki içtik, hep el eleydik ve kabul etmeliyim çok güzel seviştik.
Kadının gözleri iyice yuvalarından fırladı, sen misin beni bu soğukta sabahın köründe yollara döken.
-Sadece seks için olmuş seninle.
-Hayır terk ettiğimde çok yalvardı amacı ikimizi de idare etmekti ama ben ona bakmazdım, evime almaz, para vermezdim. Zaten bu yüzden hep olgun kadınlarla olmuş, ben istisnaymışım.
-Hayır o bir jigolo değil!
-Bağırma bana! Bu saçmalık için beni ayağına nasıl çağırırsın anlamıyorum iş görüşmesiymiş, terbiyesizlik.
-Senin gibi kadınlar yüzünden huzurumuz kalmadı.
-Bana senin gibi kadın edebiyatı yapma, asıl senin gibi kadınlar yüzünden bu jigololar peydah oldu. Merak etme onu beslediğin sürece bir yere gitmez ancak arada boynuzlar. Sakın beni bir daha rahatsız etme ikinizi de rezil ederim.
Kadının gözleri doldu, ağzını açtı ama konuşamadı, çarptım kapıyı çıktım ben de. Hava gerçekten soğuk ve yol da uzundu. Bu adamın her şeyi bana zarar olarak geri döndü. Jijoloydu işte karaktersiz bir jigolo.


18 Aralık 2017 Pazartesi

Yanlış Yolda Pucca

 Pucca kim? Benim gibi bir blog yazarı, okurları var, kitapları var hatta bir de film yapıldı bu kitaplardan. Hayatını daha çok aşklarını anlatıyor. Evlendi, mutlu sona ulaştı, bir de bebek yaptı, tebrik ediyoruz. Ve işte planlanmamış, bodoslama girilmiş bir kariyer durumu yüzünden, hayatını anlatmasının acı sonucunu yaşamaya başladı. Artık anlatacağı aşk acıları, beklentileri, heyeanları yoktu. Evli ve çocukluydu ama okurlarının kocası da çocuğu da hatta düzenli bir ilişkisi yoktu. Ne yapsın Pucca? kariyeri hayatını yazmak üzerine kurulu olduğundan hayatını paylaşmaya devam etti. Kocasını ve bebeğini gösterdi de gösterdi. Çocuklara hallenmenin en yüksek sayıda olduğu ülkemizde, herkesin birbirinden nefret ettiği bu dönemde, ailesini detaylıca paylaştı. İlişkiler üzerine de havadan sudan konularda da yazdı ama en çok bebek muhabbeti yapmaya başladı köşesinde. Dediğim gibi artık o okurlarından biri değildi. Başka bir levela geçmiş, evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmıştı.

Birileri çocuğuna küfür etmiş, çok çirkin, çok yanlış... Ama asıl hata Pucca da. Biz boşuna mı saklanıyoruz? Özelimizi fotoğraflayıp yayınlamayı biz de biliriz. Evet yaz, ben de hayatımdan çok şey yazıyorum ama sadece buraya tıkılı kalmıyorum, kendime de çok şeyi saklayıp, ayırıyorum ve olursa bir çocuğum ya da korumam gerektiğini düşündüğüm birileri ki aile korunmalı, asla herkese yayınlamam. Yazacak, anlatacak bir şey kalmayınca çözümü bunda bulsa da yanlış yolda Pucca.

Kurs Öğretmeni Kadın Olmasın

 Nuri ile tam beş kursa kayıt olduk. Evet beş! Neden beş? çünkü bir kaçından ben sıkılıcam, o da illa ki sıkılacak ya da beceremeyecek, gerçi o benim kadar maymun iştahlı değil, başladı mı bitirmeye uğraşır ama ben bırakınca o da gitmiyor. Dolayısıyla kurs sayısını bol tuttuk ki sıkılınca bırakalım elimizde iki tane kalsın en azından diye. Biri Fransızca idi. Ne heveslerle gittim ilk derse bilemezsiniz malum Fransızca şiir gibi bir dil, ben de öyle konuşacak, sevdiğim Fransızca şarkıların ne anlattığını anlayacaktım. Derse girdik, daha tanışma dersinde bir öğretmen girdi içeri aman o ne! Lise yıllarından fırlamış bir kadın öğretmen! Hani 90 larda suratsız, ciddi, sıkıcı kadın öğretmenler olurdu ya aynısı. Ben zaten bir şeyde kadın varsa orada durmam, lütfen cinsiyetçi demeyin bu başka bir durum. Yazılarımda ve çoğu konuda kadınların yanındayım ama mesela kurs hocası kadınsa o kursa gitmem, doktor kadınsa o doktora gitmem, kuaför, kadınsa asla! Bazı satıcılar, danışmanlar, ne bileyim önemli işlerdekiler bankada yatırım işlerimle ilgilenen kişi kadın olamaz örneğin. Kadınları hormonları yönetir, ben o gün o kadının hormonu ne durumda bilemem ki, ayrıca kocasıyla mı tartıştı, kötü bir seks mi yaşadı ne bileyim de güveneyim değil mi? güvenemem, yani gitmem. Bu Fransızca öğretmenini de görünce, ağzını açıyor kelimeler iki dakika sonra çıkıyor o derece de bayık, hadi bana eyvallah dedim o sayfayı orada kapattım.

Tamamen Nuri'nin ısrarı sonucu seramik kursuna başladık. Benim resim ve uzantılı hçbir el becerisine yeteneğim yoktur. Nuri, bu konuda iyidir o istedi diye geldik. Öğretmen erkek hem de sevimli biri, sıkıntı yok ama bende zerre yetenek yok. Koyuyorlar önüme çamuru neye niyetlensem sonuçta elimde şekli bozuk bir pipi kalıyor. Ne yapmaya çalışsam çıkan şekil hep aynı. Adam sonunda dayanamadı neden geldiğimi sordu. Belki yeteneğim vardır diye denemek istedim hocam dedim, Nuri de arkada gülüyor. O ne sürahiler, vazolar yaptı, bende hep aynı; irili ufaklı, yamuk yumuk pipiler. Adam da gelip ne yaptınız, nasıl gidiyor demeye, ders sonunda sınıfa göstermeye utanır oldu artık. Kısaca bu kurs da iptal.

Takı tasarımı kursu, buna da yeteneğim olmadığı aşikar ama Nuri sayesinde başladık. Hocası kadın hem de gıg desen dövecek cinsten. Disiplinden düzenden bahsetti yarım saat, bir de öğlen yemeklerinde herkes evden getirecekmiş de hep beraber yiyecekmişiz. Yok ya ben neden oradakileri besliyorum? İstediğimi istediğimle yerim, sen kimsin de karışıyorsun? Neden kadın öğretmen istemediğimi anladınız mı? Bir çanta çıkarttı, sağda boncuklar, solda misinalar, bilmemneler. Daha onlara bakarken bana fenalık geldi. Ayrıca ben hiç düzenli değilimdir ve evde üç tane kedim var. O kutuyu kazara açık unutsam ne boncuk kalır ortada ne ip. Bu iş de bana göre değil dedim, o öğretmene zaten bir saat bile katlanmam mümkün değildi, kesin tartışırdık biz.

Makyaj kursu, neymiş Nuri'ciğimden ünlü bir makyör olurmuş, yahu olur da benden olmaz. Vıcık vıcık kadın kaynayan bir kurs. Öğretmen kadın, öğrenciler Nuri hariç bir de genç sessiz tuhaf bir çocuk vardı, tamamı kadın. Bu hem cilt bakımı hem makyaj kursu bu arada, ilk günden derse başladı, beş sayfa yazı yazdırdı. Arkalarda artık abazanlık başına vurmuş, erkek kılıklı bir kadın vardı. Alakalı alakasız yerlerde kocam benimle yatmıyor, yastık gibi yanımda duruyor, bu kursa gelmeme çok bozuldu, sevgili mi yapacaksın dedi, şüphe çekiyorum deyip duruyor. Kadının aklındaki diline yapışmış artık. Hayır tip olsa, önereceğim birkaç arkadaşıma da, koca da ondan yastık numarası yapıyordur, ne yapsın seni? Öğlen oldu bir bayan daha katıldı bize bu azgın kadınla yemeğe çıktık. Bunun pastanesi mi ne varmış. Yemekte de mevzu aynı, hayatımda seks yok, kocam pat diyor uyuyor. Bana sordu sonra, "bende de pek hareket yok, haftada anca üç dört kere." dedim ki gerçekten şu sıra isteksizim. Bunun gözleri bir açıldı "wooooooowwww o kadar seks mi yapıyorsun cidden?" Nuri de atılmaz mı "bu onun inzivaya çekilmiş hali" diye. kadın bana bir tilt oldu, ters ters bakmalar, kendince laf sokmalar. "Biz evliyken sevişemiyoruz, bekarlar bol bol yapıyor, yok mu hoca soralım caiz mi?"diye. Bunu beceren olsa evli bekar bakmadan tepesinde zıplayacak ama. Kurs kötü, öğrenciler seviyesiz, Nuri de beğenmedi, kısaca orayı da bıraktık.

Almanca Kursu: Öğretmeni erkek ve çok şeker diye başladım. Bir ay geçti, Nuri ye yer tuttum diye kadının biri ile sağlam kavga ettim. Nuri geldi o da kavgaya dahil oldu. Biz böyle bağrış çığrış olunca, kısa sürede göze battık tabii. Kavga ettiğimiz kadın daha o gün bıraktı kursu, biz de bir hafta sonra. Kavga bahane aslında Almanca zor geldi.

Beden dili kursumuz Şubatta başlayacak o yüzden şimdilik bir şey yazamıyor, umarım hocası erkektir diyerek yazımı bitiriyorum.

17 Aralık 2017 Pazar

İlişkilerle İlgili İki Soru Ve Bir Guru Bir Madam Cevapları

 Geçenlerde ünlü bir kadın-moda dergisi aldım. Bir sayfası ilişkilerle ilgili hımmmm benim alanım, başlık da şöyle: Erkek Gurumuz Soruları Yanıtlıyor. Bakalım nasıl yanıtlamış bu erkek guru.
Soru şu: Flört ettiğim kişi mesajlarıma genelde birkaç kelimelik cevaplar veriyor, bunun nedeni nedir?
Bu guru amca da demiş ki; Erkekler, kadınlardan daha az telefonda zaman geçirirmiş, mesajlaşmak yerine konuşmayı tercih edermiş, başkalarıyla mesajlaşmıyorsa üstünüze alınmanıza gerek yok.

 İşte bu yüzden herkes ilişki uzmanı, koçu, danışmanı ya da Madam Marin'i olamaz! Cevabı bir erkeğin verdiği çok belli. Şimdiiii gelelim benim cevabıma: Bir erkek, siz ona uzun uzun mesajlar yazarken kısa cevaplar yazıyorsa, meşgul olabilir, işi başından aşkındır, ayıp olmasın diye cevap veriyordur bu ayrı bir konu ancak, işi bittiğinde hemen durumu telafi eder. Bu adam, günün ya da gecenin her saati meşgul olacak değil ya. Yok bu durum gece gündüz, hatta hafta sonları da böyleyse kusura bakmayın o adam sizi pek de önemsemiyor. Ayrılmıyor da, kenarda dursun bu, nasıl olsa bende diye bir rahatlık içinde ve emin olun size yazmaya kıyamadığı, üşendiği o kelimeleri başka kadınlara yazmaya hiç de üşenmiyor. Bunun bir de cevaplarında harf kullanmaya tenezzül bile etmeyip icon gönderenleri var. Sen bir şeyler yazarsın o cevap olarak, gülen surat, maymun, kuş bilmem ne yollar. Yoğunluktandır hı hı tabii. Siz de bunlara cevaben patlıcan iconu hatta orta parmak iconu yollayın gitsin. Gerçekten bu adamlarla hiç vakit kaybetmeyin, net söylüyorum; sizi kaybetmekten korkmayan, önemsemeyen, kenarda dursun lazım olur diye düşünen ama başka kadınlara işine gelince uzun uzun mesajlar yazan adamlardır bunlar. Küçük bir mesele gibi dursa da bu mesaj olayı, size olan duygularını ve verdiği önemi gösteren ve hiç yanılmayan bir durumdur. Bir de siz yazmasanız hiç yazmayan tipler vardır: bunlar için de ayrıca açıklama yapmama gerek yok, ne olduğu ortada, ve yeterince anlattım zaten. Siz benim yerime bu guru amcayı dinlemeyi tercih edebilirsiniz tabii sonucu da ona göre izler görürsünüz, seçim sizin.

Diğer soru: Eski sevgilim, yeni sevgilisiyle her tartıştığında arayıp beni özlediğini söylüyor. Fakat araları düzeldiğinde bir daha sesi çıkmıyor. Ona karşı hala hislerim var ne yapmalıyım?

Guru'muzun cevabı: Bazı erkekler karşısındaki kadından net şekilde hayır cevabı almadıkça peşinde dolanmaya devam ederler. Eski sevgiliniz bencil, bir daha aradığında bu hem bana hem de şimdiki sevgiline haksızlık yapıyorsun deyin.

Benim Cevabım: Tamam da bu olayın çözümü değil ki, bir kere ortada değinilmemiş bir konu var bence. Bu evet bencil olduğu kadar karaktersiz olan eski sevgili, her kavgadan sonra olduğu gibi canı eski sevgilisini çektiğinde de arıyordur ve bunlar bir araya geldiğinde kesin eski alışkanlığın da etkisiyle beraber oluyorlardır. Bu adam, arar, buluşur, yatar ama bu kızcağızla yani eski sevgilisiyle dışarıda asla görüşmez, hatta yolda karşılaşsa selam vermez. Neden? Şimdiki sevgilisini tanıyanlar görür de söyler diye. İşte eskisine bu kadar değer veriyor, ancak işi düştüğünde işini görmek için arayıp sonra unutuyor. Lazım olunca yine arar ya da belki aramaz ipler onda malum sen sadece bir kuklasın. Böyle bir pisliğe ne hissi duyacaksın, ne umacaksın hala? Unut gitsin, gerçek ortada bu adamın sevilecek hiçbir tarafı yok. Ve yapman gereken seni aradığında oldukça sert bir tonla artık onu görmek istemediğini, sorunlarının umurunda olmadığını söylemen. Eğer ısrar ederse de şimdiki sevgilisine ulaşıp, seni aradığını söylemekle tehdit etmen bak nasıl tırsıp geri adım atacak çünkü kaybetmekten korktuğu kişi o, sen değilsin. Seni çoktan gözden çıkartmış, nasılsa ben çağırınca gelir bu diye yedeklemiş, orada öylece duruyor ve emin ol onun için hiçbir şey ifade etmiyorsun. Kapat bu sayfayı, önüne bak.

Keşke zamanında benim de bir Madam Marin'im olsaydı da bana böyle yol gösterseydi. Yukarıdaki yani ikinci sorudaki durumun aynısını ben de yaşadım. Uzun bir ilişkiden çıkmıştım, alışkanlık da var, çok da gencim ve unutamadım. Eski sevgilim olacak ezik, bir kızla beraber olmaya başladı, hem de ortak bir arkadaşımızın kız kardeşiyle ama ara ara beni arıyor, görüşmek istiyor. Evde görüşüyoruz, sevişiyoruz, konuşuyoruz. Sanki hiç ayrılmamışız gibi ama beni yolda gördüğünde görmezden geliyor çünkü kızın abisi de o çevrede, bizim eskiden sevgili olduğumuzu bilen kişi sayısı da çok aynı çevrede, bu tırsıyor. Anca işi düştüğünde ya da morali bozulduğunda Marin aklına geliyor. Biz ne yapıyoruz barıştık mı? diye sordum yok canım ne barışması artık bizden olmaz dedi. Bu karaktersiz tarafından o kadar kalbim kırılmıştı ki, artık bu sözleri bana işlemiyordu. Madem öyle ben de buna bir ders vereyim dedim. Beni yine çağırdığında gittim, bu üzerini değiştirirken telefonumla fotoğrafını çektim ve ertesi gün kızın abisinin yanına gidip, fotoğrafı göstererek x hala benimle beraber oluyor, belki bilmek istersin dedim. Adam dondu kaldı, ayrıldığımızı bilmediği gibi, meğer kız kardeşiyle çıktığını da bilmiyormuş. Hışımla ayrıldı yanımdan buna ne yaptı ne söyledi bilemem, bir daha beni aramadı. O kızla eski sevgilimin başına sonrasında çok kötü bir şey geldi. Şimdi konumuz bu değil ve olay benimle ilgili değil bu yüzden yazmayacağım. Burada değinmek istediğim konu sanırım anlaşılmıştır sayın bayan okurlarım, örnek olsun diye yazdım. Emin olun durum hep aynıdır ve hiç değişmez.

Kafanıza böyle adamları takmayın ve aldığınız her dergideki tavsiyeleri de yerine getirmeyin sakın, asıl guru burada malum. Sorularınız için mail: madammarin@gmail.com

10 Aralık 2017 Pazar

Dışarıdaki Fırtına Neymiş İçimdekinin Yanında

 Efendim üzerinize afiyet iki gündür hastayım. Öyle yatak döşek yatıracak türden değil de süründüren cinsinden. Üşüme nöbeti bir tutuyor, iki battaniye fayda etmiyor. Salepler, çorbalar, parollar derken en iyisi yatıp dinlenmek dediğim cumartesi gecesinde telefonum çaldı. Yabancı bir numara, bitmiş sesimle cevap verdim. Arayan benim eskilerden en çok hasar vermiş olan sevgilim. Hatta bir yazımda da bahsetmiştim, aynı iş yerinde çalışıyorduk, sonra ayrıldık, onun bitmeyen kıskançlıkları, şüpheleri, birilerinin onu doldurması, eski sevgililerime kafayı takması, ailesinin beni istememesi... ayrılık sebeplerimizdi. Ondan sonra da birkaç kez konuştuk, güya arkadaş olduk ama elbette yürümedi. Ben bu herif yüzünden uzun süre ciddi ilişki kuramadım, işin aslı hala da kurabilmiş değilim. En son beni engellemişti, ben de kızıp onun numarasını engellemiştim; herhalde bu yüzden başka bir numaradan aradı. Evimin yakınındaydı, mutlaka konuşmalıymışız. Hastayım gelemem demedim, diyemedim. Ne diyeceğini çok merak ettim haliyle. O halimle giyindim, bitkin görünmemeye çalıştım, gözlerimin altı mor halkalar, tenim solgun, bakışlarım yorgundu ama olsundu merak çok daha ağır basıyordu. Nuri, gitme dedi ve ben her zamanki gibi her konuda haklı olan Nuri'yi dinlemedim.
- O adam sana iyi gelmiyor, görüşüp ne yapacaksın, boşver.
-Merak ettim ne diyeceğini, sesi çok zavallıydı.
-Barışalım mı diyecek sence?
-Belki.
-Nah belki, vardır bir karın ağrısı, senin de canını sıkacak. Bak hastasın da çıkma fırtına var dışarda daha kötü olacaksın.
Haklıydı, fırtına vardı ama sadece dışarıda değil içimde de. Bu adam her defasında bende fırtına çıkartmayı başarıyordu. Belki bitmeyen bi hikaye olduğundan, belki fazla yara aldığım için unutamadığımdan, belki de beni hala sevdiğini düşünmemden. Bu arada yine rüyama girdi diye söylendiğim şahıs da bu. Bu kadar çok rüyamda görmemden anlayacağınız üzere, bende kapanmamış bir yara bu adam. Durun buna bir isim takayım da anlatırken zorluk olmasın. Nadiren görülen bir adı olduğundan o ismi kullanırsam hemen anlaşılır en iyisi isim takmak Nadir olsun adı. Nadiren böyle etkileyen ve iz bırakan biriydi hayatımda çünkü.

Bara giriyorum, o çoktan gelmiş oturmuş bir masaya. Beni görünce ayağa kalktı. Bir insan nasıl her gördüğümde tatlı gelir bana hayret. Evet, hoş ama onunla cinsel bir şeyler yaşamak da istemiyorum, o kadar bittik ki o anlamda çekici gelmiyor bana, daha çok duygusal bir yıkım ve çekim var aramızda.
-Çok iyi görünüyorsun.
-Yok canım acayip hastayım aslında. Merak ettim ne diyeceğini de ondan geldim.
-Kusura bakma, önemli olmasa rahatsız etmezdim.
-Sen iyi misin? Sorun mu var?
-İyiyim genel olarak. Özlemişim seni.
Gülümsüyorum, biz her görüştüğümüzde sanki aramızda uçurumlar yokmuş gibi, daha dün görüşmüşüz gibi konuşmaya başlarız.O hep yaşadığımı hatıraları en ufak detayına kadar hatırlar, ben detay hatırlamam ama hislerini hiç unutmam.
-Şokella seviyor musun hala?
-Ne? Bilmem.
-Sana sürmüştüm hani sonra da yalamıştım.
-Öyle miydi? Hatırlamıyorum yapmışızdır, çok şey yaptık biz.
-Bir kere de yatak sırılsıklam olmuştu, işedin sandım ben.
-Evet o bir daha olmadı hiç, çok ilginçti.
-Kimseyle seninle yaşadıklarımı yaşamadım ben.
-E normal. Eşin nasıl bu arada?
-İyi nasıl olsun, devlet memuru olmaya çalışıyor.

Evet Nadir evli! Benden sonra, onu asla aldatmayacağından emin olduğu bir kadınla, ailesinin de onayıyla evlendi. Asla yüzü gülmeyen, gülse de belli olmayan bir kadın. Evet, hiç aldatılmayacak, ne güzel bir seçim.

-Aslında ben seninle bu yüzden konuşmaya geldim.
Aklımdan yüzlerce şey geçiyor o sırada. Tekrar yapabilir miyiz? Onda kıskançlık, bana telefonunu ver kimi aradın en son bakıcamlar, sorunlar, kavgalar... Yeniden dayanamam ama özlemişim de onu. Evet mi demeliyim? Bir daha olmaz mı? Hem ben ne diyorum hayatımda Sarper var şu an ama Nadir de nadir yaşadığım bir aşktı. Ben bunları düşünürken, darbe vurma ustası bir darbe daha indiriyor yüreğime.
-Eşimle çocuk yapmaya çalışıyoruz. İki tüp bebek denedik tekrar deneyeceğiz ama malum çok pahalı bir işlem. Çok iyi bir yer bulduk, neredeyse kesin diyorlar da para tükendi bizde, borç istiyorum Marin inan zamanla geri öderim.

Yüzümdeki ifadeden ve donup kalmamdan korkmuş olacak ki.
-İyi misin? Kızdın mı?
-Seni de doğmamış çocuğunu da s...m! Bunun için mi kaldırdın beni hasta yatağımdan, yok bende sana verecek para, sakın bir saha rahatsız etme beni!

Kalktım bir hışımla çıktım. Eve nasıl geldim o sinirle, hatırlamıyorum ama eve geldiğimde hala titriyordum. Nuri, ne oldu diye sordu, benimle barışmak istiyormuş, unutamamış ama ben olmaz dedim. Ne deseydim? İyi demişsin, diyor Nuri. Benim için, de bu böyle; barışalım, seni seviyorum dedi ben istemedim, diğer yaşanan ve söylediği hiç olmadı çünkü içimde biraz olsun saygın yeri kalmıştı bari o ayakta kalsın. O an öyle bir haldeydim ki dışarıdaki fırtına da neymiş benim içimdekinin yanında...

8 Aralık 2017 Cuma

Dili Düğümleyen Acı Aşk

 Güzel, akıllı, cesur, güçlü, bağımsız kadın okurlarım için yazıyorum bu yazımı. Erkekler okuyamaz demek değil bu elbette, isterlerse buyursunlar okusunlar ama içinde cinsellik ya da kadınları anlamanızı sağlayacak bir ip ucu olmayacak. Uyarımı yaptığıma göre yazıma başlayabilirim.

Dün annem, komşularını aldı bana geldi. Komşuları beni çok özlediğinden ya da bana bayıldıklarından değil, benim evimin deniz manzarasını ve büyüklüğünü seviyorlar. İzin versem her toplanma zamanı bana gelecekler; ben zaten yılmışım yalnız kalamamaktan bir de bunlarla mı uğraşayım. Neyse dün annemi kıramadım, geldiler. Altı pek iyi tanımadığım kadın ve annem. Kadınlardan biri annemin komşusunun Fransa da yaşayan kızı. Bir sinir krizi sonucu konuşamaz hale gelmiş, burada tedavi oluyor. Yazı ile o da ilgili, bana soru sormaya çalışıyor ama kadıncağız geçirdiği hastalık nedeniyle konuşamıyor. Basit cümle bile kuramıyor, takılıyor ay ay deyip duruyor. Annesi tamamlamaya çalışıyor ben  anlamış gibi yapıyorum ama çok üzüldüm durumuna. Neden bu hale geldiğini annesi anlatmaya başlıyor. Aşık olmuş, evlenmiş, Fransa'ya gitmiş ama adam çok geçmeden eve geç gelmeye, onunla ilgilenmemeye hatta konuşmamaya başlamış. Adam Türk, uzun süredir Fransa'da yaşıyor, dile, oradaki hayata hakim, bu kızcağız için tamamen yabancı bir ülkede tek başına kalma durumu olmuş. Sevdiği adamın uzaklığına üzülürken bir öğreniyor ki eski sevgilisi ile görüşüyor kocası. Anlıyor ki, kendisiyle inat için evlenmiş adam ve eski sevgilisine hala aşık. Ülkeye dönüyor, birkaç hafta durup düşünüyor, annesinin boşan demesine rağmen, hayır ben kocamı seviyorum deyip Fransa'ya geri dönüyor. Eve geldiğinde evde kadın iç çamaşırları ve diğer kadına ait başka eşyalar buluyor ve sinir krizi geçirip düşüyor. Saatler sonra eşi yerde buluyor, hastaneye götürüyor; durum sinirsel umuyorum ki kalıcı değil ama çok ciddi bir hasar almış durumda. Eve geri dönmüş, adamla hala evli, burada tedavi oluyor, adam anca arada bir arayıp nasılsın diyormuş, bu garibimin de hala ümidi var beni aradı, seviyor diye. Kusura bakma da nah seviyor! Adam senin onu mahkemeye verip vermeyeceğini kontrol etmek içn arıyor. Tazminat davası aç bakalım, o eski sevgiliyle keyif yapmaya devam edebilecek mi. Demedim, diyemedim, samimiyetim yok, tamam ilişki uzmanıyım ama yardım isteyene yardım ederim ancak. Bu kızcağızın amacı iyileşmek ve kocasına dönmek. Adam seni sevmiyor ve bir de üstüne seni aldatmış yetmemiş bu hale getirmiş. İstersen aşkından öl, o adama dönme! Bence bedelini de ödet, belki de hayatı boyunca eskisi gibi konuşamayacak. Hangi aşk, hangi adam buna değer? Siz siz olun evet biliyorum aşıkken mantıklı düşünmek zor, hele ki o aşk artık şekil değiştirmiş ve saplantıya dönüşmüşse, mantıklı olmak imkansız. Ben de yaşadım, o yollardan geçtim ama kendime zarar verdirmedim, hakaret etmesine müsaade ettim ki ben de elbette karşılık veriyordum, şimdi buna izin verdiğim için çok pişman, kendime çok kızgınım. Seni sevmeyen, sana saygı duymayan ve biraz da korkmayan bir adam, üzerine senin onu çok sevdiğini, kaybetmemek için her şeyi göze aldığını fark ederse, sana her türlü zararı verebilir!

Bu kadın gibi çok örnek var. Biliyorum yakın versiyonlarını siz de yaşadınız, yaşıyorsunuz. Acı mı veriyor? Versin. Hasar alıp oturmaktan daha iyidir. Kesin atın bu adamları hayatınızdan. Gururlu davranın ve ne olur bana güvenin bu adamlar kendilerine köpek çekeni baş tacı yapar seveni, ödün vereni de ayaklaının altına alıp ezerler. Ezilmeyin, Kendinizi ezdirmeyin. Bu hayatta sizin için sizden değerli biri olmasın, başkaları sonra gelsin, sevdikleri kadar sevilsin. Yazık değil mi ya bu kadına!

4 Aralık 2017 Pazartesi

Çernobil Etkisi Pipili Boş Adamlar

 Gün geçmiyor ki eski bir sevgilim bana bir yerlerden mesaj atmasın. Genelde ya mail geliyor ya da kullanmadığım sırf fotoğraflar var diye tuttuğum aptal Facebook dan mesaj gönderiyorlar. "Nasılsın?" Bu nasılsının açılımını yapayım size: Ben bir halt ettim, kıymetini bilemedim ama şimdi hiç de mutlu değilim, bununla da umduğum gibi gitmedi, geri dönme ihtimalim var mı? hadi canım Marin sen de bulunmaz kumaş mısın demeyin. Öyleyim ama demeyin; biliyorum da söylüyorum. Biraz konuşmaya, hadi insanlık edeyim demeye kalksam hemen başlıyorlar görüşelim de özledimlere, özlersin tabii. Ben açık fikirli, dırdırı olmayan, bunu istemem ay onu yapma demeyen, sıkmayan, sömürmeyen bir sevgiliydim ama sen kaçırdın treni. Şimdi kiminleysen onunla idare edeceksin, benden ne bir anma sevişmesi, ne geriye dönme ne de teselli beklemeyeceksin. Dün yazan geri zekalı da ki durup durup yazar ne olur ne olmaz belki bu sefer affederim diye, beni aldatmaya kalkmış bir Rizeli. Kalmış diyorum çünkü daha yapamadan yakaladım, Rizeli demiş miydim? Benim kıvrak zekam nerede senin donuk beynin nerede? sadece yedikleri içtikleri pipilerine gitmiş bir türdür bu Rize-Trabzon çevresi. Bakın hakkını vereyim iyi sevişirler, kadınlarına zevk vermeyi bilirler. Bazılarının da Çernobil etkisi midir nedir penisleri epeyce heybetli olur ama gelin görün ki zeka için aynı şeyi söylemek zordur ve elbette sadakat için. Eeeee Marin sen sadık mısın ki? Değilim tamam, bu yüzden de kimseyi eleştirmem ama bana yapmaya kalkana müsaade edin de iki söz söyleyeyim. Adam beni engellemiş bir sohbet programında, kendisi girmiş birilerine yazıyor ancak unutmuş benim iki tane hesabım var. Onu engellememiş akıl küpü. Girdiğim de bir yer değildi, bir girdim ki bu online olmuş, tepeye de bir kadının adını yazmış yanında da aşkımmm yazıyor.

Ciddi bir ilişki değildi, cinsel paylaşım ağırlıklıydı. Başta evlenelim diye tutturdu benim evlenmeyeceğimi anlayınca o da ümidi kesti ilişkiden, benden de vazgeçemiyor tabii başka seçeneklere bakmaya başladı herhalde. Zaten kıçı başı oynak bir herif, çükünü pantolonunda zor tutanlardan ama öyle basit, boş biri de sanmayın sonuçta tepemizdeki adam da o coğrafyadan. Neyse ben bunu gördüm aradım, şu an neredesin? İşteyim. Ne yapıyorsun? çalışıyorum. Hala online ama orada. Kadının adını söyledim ve kim o? dedim. Bilmiyorum dedi. Senin sayfanda böyle yazıyor dedim, ha o ben değilim benim kuzen girmiştir dedi. Yahu yalan söylüyorsun bari bana yoksa yalana saygın olsun, bu ne saçma yalan. Kadınla ilişkisi başladı mı, sadece niyetlendi mi bilmiyorum. Ben zaten sıkılmaya başlamıştım, hadi ben sizin aranızdan çıkayım aşkınla rahat yaşa aşkını dedim, postaladım bunu. Bir süre aradı, cevap alamayınca sustu. Anladığım kadarıyla o kadınla ya da başkasıyla beraber oldu ama yürümedi başladı yine bana dönme çabalarına. Bu olay neredeyse dört beş yıllık bir şey, hala denemeye devam ediyor. Yahu evlensene diyorum, yok ben seninle evlenicem diyor. Her karadenizli gibi inşaatçı. Ben okuduğum kitabı tekrar okumam hele ki sonu hiç de iyi bitmiyorsa, ayrıca seks için bile görüşmeye değmez şu ankinden gayet memnunum. Ayıp olmasın diye cevap veriyorum, görüşelim özledim, vermiyorum böyle mi oldu şimdi neden yazmıyorsun? Ne yapayım arkadaş, istemiyorum. Biten bitmiştir, bende yok öyle eskiye hürmeten tekrar görüşmek, sıkıldım mı yeniden heyecanlanmam ben, hele ki onca yeni seçenek varsa. Size de tavsiyem geçmişe takılmayın, sizi kaybedip pişman olanlara kanmayın, yeniden şans vermeyin çünkü yine aynı haltı bu kez daha rahatça yiyecektir. Malum siz affediyorsunuz yine affedeceksiniz. Gerek yok girmeyin bu toplara bu madam yanılmaz bu konularda.
Not: Kullandığım görseldeki adama benziyordu, o yüzden koydum.

3 Aralık 2017 Pazar

Eve Uzay Aracı Girdi Sanmış

 Size bir tuhaflığımdan bahsedeceğim ki bence tuhaflık değil, bu durumu tuhaf karşılayanlar tuhaf. Daha kendim gibi birine rastlamadım da nette çok olduğunu görüp rahatladım. Keşke benim gibi bundan keyif alan bir partnerim olsa da beraber açıp, sarılsak, sabaha kadar dinlesek... Abartmayayım da durumu açıklayayım; efenimmmm ben uykum kaçtığında saç kurutma ya da elektirikli süpürge sesi ile uyurum. Açtığım anda bedenimi bir ürperti sarar, hemen battaniyeme dolanırım ve tatlı bir uylu beni kucaklar. Durumun bilimsel açıklaması da var. Bu ses anne karnındayken duyulan sese benzediğinden, dinleyen kişiye huzur ve uyku verirmiş, hatta ağlayan bebeklere sussunlar diye dinletilir adı da White Noisedur. Youtube sağ olsun çeşit çeşit türü var ve ben hangisini istiyorsam, açıp uykuya dalıyorum Sekiz- dokuz hatta on bir saat olanları da var, yarım saatlikleri de. Uykumun gelmesi durumuna göre bende içlerinden kısa ya da uzun seçip, genelde cep telefounla ya da pcmde açıp uykuya dalıyorum. Tanıdığım kim varsa durumumu yadırgıyor. Nuri, kapat şu zıırltıyı der mesela. Hayatıma giren erkeklerden sadece ikisine söyledim, ben bu sesle uyuyamam dediler; haklılar. Aynı hissetmeyen biri için gerçekten rahatsız edicidir bir şey demiyorum ama garipsenecek bir durum da değil. Sabahın dördünde uykum kaçtıysa ne yapayım yani?

Evde de rahatça dinleyemiyorum malum yalnız yaşamıyorum; iki uzak akrabam evimi istila etmiş durumda. Geçenlerde odamda cep telefonumdan açtığımda Minel, kapıda bitti. "O ses ne Marin?" dedi tüm meraklı haliyle. En kısıkta dinlesem de sesin frekansından mıdır nedir evi bir vınlama sarıyor, sabahın sessizliğini de hesaba katacak olursak, ister istemez duyuyorlar. Kulaklıkla dinleyeyim dedim, uyuyunca kulaklarım acıdı, zaten kulağımdan çıkıyorlar. Cuma gecesi Sarper'de kaldım. işi vardı, bir yere gitti, iki saat sonra gelirim dedi. Ben de yattım. Telefonumda da white niose ayarladım. Uyumadan beklemekti niyetim ama dalmışım. Bu girmiş eve, evde bir ses... Yavaş yavaş koridoru geçmiş, evin içinde ne çalışır ki bu saatte diye merakla yatak odasına gelmiş, başımda dikilmiş ve korkmuş halde.
"Marin uyan bir şeyler oluyor."
Ben hemen fırlayıp telefonumu aldım, zar zor sesi kapattım, o sırada bunun ifadesini görseniz etrafa korkmuş kedi yavrusu gibi bakıyor.
"Tamam bir şey değil o ben açmıştım."
"Sen mi açtın? Eve uzay aracı girdi sandım."
Sanki hayatında uzay aracı görmüş ya da sesini duymuş da. Bildiğin kayda alınmış süpürge sesi işte. Uykum kaçtığında ya da rahatlamak istediğimde dinlediğimi anlattım. Sanki met kullanmadan uyuyamıyorum demişim gibi garip garip baktı yüzüme.
"Benim yanımda da dinlemeyeceksin değil mi?"
"Yok yok merak etme, dinlemem."
Zaten geç olmuştu, acayip de korkuttım adamı, yattık. O horuldayarak uyudu, benim uykum kaçtı, sesi de açamadım. Benim dinlediğim gürültü de horultu, gürültü değil mi? Ben horultu dinlemek zorunda mıyım peki?

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...