Kızıl saçlı bir kadın varmış. Yalnız yaşarmış. Aşıkları olurmuş arada ama o sadece birini severmiş, onu bekler, sadece onunla gerçekten sevişirmiş. Diğerleriyle ise arada oyalanır, oynar, zaman geçirirmiş. Marin miş adı. Güzelmiş, yalnızmış, hırçınmış. Marin, sevdiği adamla dışarıda görüşemez, elini tutup benim diyemezmiş çünkü adam evli ve çevresinde saygın biriymiş, Marin ise adı çıkmış bir güzel.
Önceleri iftira atmışlar Marin'e o da demiş ki madem öyle sizin uydurduğunuzdan da fazlasını yapıcam, yapmış da. Merak etmeyin demiş hakkımda duyduklarınız duymadıklarınızın yarısı bile değil. Zamanla yalanlar gerçek, gerçekler hançer, hançer de aşka dönüşmüş. Marin öyle bir çıkmaza düşmüş ki adını temize çekmek şöyle dursun an gelmiş kendi bile inanır olmuş uydurduklarına.
Adam onu sevmiş sevmesine de sahip çıkmamış, utanmış Marin hakkında çıkan söylentilerden, çekinmiş gerçekliğinden, inanmış yalanlara çünkü bazı yalanlar çok yakınmış inanılmaya. Ve Marin'i hep kapalı kapılar ardında sevmiş, sarmış, küle çevirmiş her gün ışığı vurduğunda. Marin anlamış ki adam yalnız kaldıklarında adam, kalabalıkta ise diğerlerinden farksız. Ardından fısıldayanlara karşı sessiz, savunmasız. Böyle aşk olmaz, böyle sevgili olmaz demiş ya benimlesin ya da onlardan birisin.
Marin, bir sabah sessizce kaybolmuş ortadan, ardından tek iz bırakmadan. Hakkında çok söylenti çıkmış ama gerçek hiç ortaya çıkmamış. Marin aslında hep o adama ait olmuş, hep onu beklemiş, hep onu sevmiş bütün o dedikodular onu kıskananların, bir yere koyamayanların uydurmasıymış, Marin da bu oyuna katılıp onlarla dalga geçmiş ama sevdiğinden olmuş. Yalanlara yenilince de çekmiş gitmiş.
Marin, kızıl saçlı, hakkında söylenenler yaşadıklarından fazla çoğunlukla da alakasız, asla ona sahip çıkamayacak bir adamı bekleyen bağımsız bir kadın; ne çok Madam Marin var etrafta.
Önceleri iftira atmışlar Marin'e o da demiş ki madem öyle sizin uydurduğunuzdan da fazlasını yapıcam, yapmış da. Merak etmeyin demiş hakkımda duyduklarınız duymadıklarınızın yarısı bile değil. Zamanla yalanlar gerçek, gerçekler hançer, hançer de aşka dönüşmüş. Marin öyle bir çıkmaza düşmüş ki adını temize çekmek şöyle dursun an gelmiş kendi bile inanır olmuş uydurduklarına.
Adam onu sevmiş sevmesine de sahip çıkmamış, utanmış Marin hakkında çıkan söylentilerden, çekinmiş gerçekliğinden, inanmış yalanlara çünkü bazı yalanlar çok yakınmış inanılmaya. Ve Marin'i hep kapalı kapılar ardında sevmiş, sarmış, küle çevirmiş her gün ışığı vurduğunda. Marin anlamış ki adam yalnız kaldıklarında adam, kalabalıkta ise diğerlerinden farksız. Ardından fısıldayanlara karşı sessiz, savunmasız. Böyle aşk olmaz, böyle sevgili olmaz demiş ya benimlesin ya da onlardan birisin.
Marin, bir sabah sessizce kaybolmuş ortadan, ardından tek iz bırakmadan. Hakkında çok söylenti çıkmış ama gerçek hiç ortaya çıkmamış. Marin aslında hep o adama ait olmuş, hep onu beklemiş, hep onu sevmiş bütün o dedikodular onu kıskananların, bir yere koyamayanların uydurmasıymış, Marin da bu oyuna katılıp onlarla dalga geçmiş ama sevdiğinden olmuş. Yalanlara yenilince de çekmiş gitmiş.
Marin, kızıl saçlı, hakkında söylenenler yaşadıklarından fazla çoğunlukla da alakasız, asla ona sahip çıkamayacak bir adamı bekleyen bağımsız bir kadın; ne çok Madam Marin var etrafta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder