-Tamam sen adamı çağır ben döverim. Dedi.
Nuri'ye adam dövdürtmüşlüğüm de çoktur. İçi yumuşak ama dışı serttir benim tam tersim yani.
-Yok dövme başka bir planım var benim.
-Neymiş o?
-Ben bunu çağıracağım bir konuşacağım belki ikna ederiz yok ben ille de öteceğim derse o zaman devreye sen gireceksin tamam mı?
Sonra da planımı anlattım, evde Stavros'u da yedekte tuttum. Başka bir odada ona vereceğim işareti beklemeye başladı. Bu mal tam zamanında geldi. Oturdu salona, evin çok güzel de bilmem ne klasik giriş cümlelerinden ve ben buna kahve ikram ettikten sonra başladı yavşamaya.
-Sahi biz seninle neden ayrıldık yaaa?
-Birlikte olmadık ki ayrılalım Tayfun.
-Olmalıymışız yazık olmuş ama sonuçta bir geçmişimiz var.
-Ben artık Sarper'le birlikteyim biliyorsun.
Ağzını yamultarak sırıttı.
-Çok sürmez o.
O ağzı ben yamultacağım birazdan haberi yok.
-Nedenmiş o?
-Bence siz birbirinize uygun değilsiniz.
-Bu senin fikrin. Seni buraya çağırdım çünkü ağzını kapalı tutmanı rica ediyorum yani beni tanıdığını Sarper'e anlatma.
Yine aynı pis gülüş.
-Neden anlatmayayım canım hangi çağda yaşıyoruz.
-Anlatmanın sana ne faydası olacak?
-Sana ne zararı oalcak?
-İlişkimize zarar verecek doğal olarak bana da.
-O zaman biz kaldığımız yerden devam ederiz.
Bu malı ikna etmeye çalışmak anlamsız, anlatacak anlaşıldı. O zaman planı uygulama zamanı. İçeriye sesleniyorum; Nuri!!
Nuri, üzerinde oldukça dikkat çeken bir giysi ve makyajıyla içeri giriyor.
-Efendim hayatım beni mi çağırdın.
-Bak seni arkadaşımla tanıştırayım, Tayfun.
Tayfun şok olmuş halde Nuri'ye bakıyor. Nuri, pat diye Tayfun'un yanına oturuyor.
-Ay ne tatlı arkadaşın varmış Marin, diyor.
Stavros, Nuri'ye seslendiğimde yerini aldı.
Nuri, Tayfun'a sarılır gibi yaparken, Stavros içeri dalıp bunların fotoğraflarını çekiyor. Tayfın malı iyice panikte. İki erkeğin arasında kalmış durumda. Diklenemiyor, sadece noluyor ya, çekil gibi şeyler söylüyor. Panikle ayağa kalkıyor.
-Noluyor ya burada?
Stavros fotoğrafları çekti, hatta hemen mailine atıyor.
-Sen kimsin kardeşim? Ver o telefonu bana. diye Stavros'un üzerine yürüyor Tayfun.
-Gel de al, yiyorsa. Diyor Stavros ve cebinden çakı çıkarıyor, çakı da baya bir büyük. Tayfun iyice panikleyip bir adım geri gidiyor, bana bakıyor.
-Eğer konuşursan bu fotoğrafları çalıştığın bankadaki herkese yollarım. Hatta afiş yaptırır kapısına asarım, emin ol yaparım! diyorum.
-Tamam be tamam bir şey söylemem silin o fotoğrafları. Polise giderim yoksa.
Benim üzerine yürüyor ama Nuri, kolundan yakaladığı gidi geri püskürtüyor, Tayfun'u.
-Hadi koçum ikile, katil etme beni burada, hadiii.
Tayfun, korkmuş gözlerle üçümüzü de süzüyor.
-Sen sorun çıkartmazsan ben de çıkartmam Tayfun. Diyorum.
Kızacak kızamıyor, küfür edecek edemiyor. Homurdana homurdana çıkıyor dairemden. Güvendeyim bu fotoğraflar bende oldukça.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder