Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

30 Aralık 2016 Cuma

Kanlı Ve Sevişmeli Bir Yılbaşı Anısı

 Rüzgarın sesi mışıl mışıl uyuturken birden çok rahatsız eden korkutan bir hal alıyor, kar var dışarıda yeni yıl dileklerimiz gibi tutar mı yoksa kaybolup gider mi belli değil. Madem yeni bir yıla giriyoruz eski yılları yad edelim bir okurum unutamadığım bir yılbaşı anımı sormuş ben de bugün onu yazayım dedim belki yarın meşgul olur yazacak zaman bulamam diye.

Sene 2000lerin başı Taksim de ailemle yaşıyorum gencecik bir kızım yeni sevişmeye başlamışım benim gibi bir sevgilim var kafa olarak çok uyumluyuz o zamanlar her fırsatta öpüşüp koklaşıyoruz. Kitap bakarken, İstiklal de gezerken, sinemada, apartman girişinde her yerde. O bir otelden bozma konuk evinde kalıyor o zamanlar, ben de kaçıp kaçıp ona gidiyorum. Ortam rahat sevişmeye uygun, bir de gençlik var tabii ben bununla bir günde 9 kereyi gördüm şaka gibi bir daha da öyle birşey olmadı zaten normal de değil özlemini çektiğimden demiyorum. Yılbaşı geldi çattı ben evden izin alıp bunun kaldığı yere gittim Aksaray tarafına. Beni orada hep Rus sanıyorlardı ama olsundu çok da takmıyordum kafama. Odasına çıktık yeni yıla girerken o da bana girecek ki hiç ayrılmayalım ama o da ne benim regli başlamaz mı? Gerçekten kırmızı bir yılbaşı oluyordu, çamaşırım kırmızı ben kırmızı... Bu bizi engelledi mi hayır. Kararlıydık yeni yıla sevişerek girecektik öyle az buz da değil hani baya bir yoğun kanıyorum yine  de seviştik. O durumda sevişmeyi tavsiye etmiyorum tamam yine zevk alıyorsun da vıcık vıcıksın bir de olay bittikten sonra karşındakinin organının manzarası felaket oluyor. Bu da şaşırdı bu kadarını beklemiyordu temizlemesine ben de yardım ettim sanki benim suçummuş gibi altıma birşey sermiştik ama yine de yatak kan oldu biraz onu silmeye uğraştık baktık seks dolu bir yılbaşı gecesi olmayacak otelin terasındaki partiye çıktık ve yeni yıla el ele öpüşerek girdik bu çok daha güzel ve anlamlıydı.

Dönüşte beni Taksimdeki evime bırakması biraz zor oldu o yıl nedense vandallar İstiklalde ve etrafta cam kırmakla meşguldü, mağazaların, arabaların kırılmış camları ve sarhoş vandalların arasında korku dolu halde eve ulaştım ama ulaştım. O zamanlar daha Nuri ile tanışmamıştım iyi ve hep hayatımda olan dostlarım yoktu o yüzden erkek arkadaşlara ve hayallere sarılırdım ama şimdi etrafıma bakıyorum da dileyebileceğim herkes ve herşey yanımda. Bazen hep istemekten aslında ne kadar önemli kişilere sahip olduğumuzu göremeyiz eğer iyi dostlara sahipseniz en büyük dileğiniz kabul olmuş demektir tadını çıkarın ve beni okumaya devam edin. Herkese en mutlusundan yeni bir yıl diliyorum sevgilerimle...

28 Aralık 2016 Çarşamba

Yerine Yine Oturmadı Bir Parçası Aşkımızın

 Evimde üç kişi yaşama durumum devam ediyor. Şu sıra eve birini atmaya kalksam mümkün değil yani o derece dipdipeyiz. Minel, işine devam ediyor prova mankenliğine, Stavros da haftanın dört gecesi sahne alıyor. Geçen hafta Minel, Nuri, birkaç arkadaş daha izlemeye gittik akrabam diye demiyorum çok yetenekli. Minel için de yazdığım bir reklamda küçük bir rol ayarladım öyle görünüp iki mimik yapacaktı hevesini alsın kendini tartsın istedim. Giderken havalara uçtu ama döndüğünde "Marinciğim oyunculuk bana göre değil çok yoruldum." dedi. Ne sanmıştı acaba, bak o kadar adamla boşuna yattın demedim zaten üzülmüştü kız ama gözlerinde başka bir hedefe dümen kırmış korsan bakışı vardı bir yerleri yağmalayacak belli ve sanırım bu yer yeni iş yeri neyse mutlu olsun da gerisinden bana ne.

Stavros, duştan beline doladığı havluyla çıkıp etrafta dolanmasa sıcak aile ortamından memnunum aslında ama o böyle adonis kaslı Yunan tanrısı Adonis gibi dolandıkça ben Minel'i zor zapt ediyorum peki beni kim zapt edecek? Bendeki şansa bak hayatımda şöyle bir adam yemedim evimde yaşıyor elimi uzatsam dokunurum ama akrabam gel de aramızdaki kan bağına sövme şimdi. Minel, üşenmemiş soy ağacımızı çıkartmış bana gösterdi "bak Marinciğim Stavros la benim alakam yok o senin akraban." diye. Kandıramıyorum da artık kızı o kadar salak değil "evet ama akraban sayılır beraber birbirimizi İstanbul da destek oluyoruz." Diye bir Türk filmi girizgahı yaptım ama etkilenmedi, yiyecek gibi bakıyor her fırsatta bahaneyle dokunuyor çocuğa ben de bu kızın yemeğine ne koysam da Stavros u kurtarsam diye düşünüyorum. Hiç Türk kadınıyla olmamış garibim başına neler gelir haberi yok.

Nuri de kurabiye canavarı oldu kurabiye yapıp yapıp bize geliyor "bak Stavros Kavala Kurabiyesi yaptım sana" diye sevimli bir suratla uzatıyor Stavros a o da yiyor da kibarlıktan bunun Kavala Kurabiyesiyle ne ilgisi var demiyor. Şiş şekli bozuk kahverengi kurabiyeler nerede bizim Kavala Kurabiyeleri nerede ama tadını iyi tutturuyor çayla iyi gidiyor. Bana bunca yıldır bir kere kurabiye yapmışlığı yok Nuri efendinin gel de sinir olma. Ayrıca apartmandaki yollu Sinem de bize dadandı. "Ay Marinciğim işler nasıl görüşemiyoruz." diye dalıyor akşamları sanki daha önce görüşüyorduk. Ben bu kızın kaç numarada oturduğunu bile yeni öğrendim. Geçen sene sevgilisiyle gürültülü sonu polisli biten bir kavga yaşadı da oradan dikkatimi çekti. Nuri nin anlattığına göre çapkınmış hatta evinden ikişer üçer adam çıkarmış. Ben de çapkın geçiniyorum ya ayıp bana ayıp. Bu Sinem de etek demeye bin şahit isteyen minisini giyip çarpık bacaklarını ortaya döküp ve bir de o sarkık göğüslerini açıp dalıyor bizim eve. Hep derim çok mıncıklatmayacaksın memeleri sonra sarkar benim büyük ama dik neden çünkü pek elletmem sevmiyorum oraya takılıp başka yerleri ihmal ediyor erkekler hem.

Ben de bu misafir yoğunluğunda Stavrosumu korumaya çalışıyorum bir yandan da Minel i hem zapt edip hem de hayatını sorguluyorum yine birileri kızı kandırıp faydalanmasın diye. Nuri ye yapma etme benim akrabam o diyorum o da ben bu Stavrosu yerim diyor of. Sinem desen bambaşka bir tehlike bununla sevgili olsa Stavros u akrabalıktan afaroz ederim  bu nedir ya. Geçen Noel di malumunuz kutladık gelen telefonlar, ben Yunanistan daki akrabalarla konuştum Stavros çevirdi çat pat Yunancayla ne konuşayım yine ev tıklım tıkış birkaç arkadaş da geldi. Artık kapının çalması bana doğal geliyor kim diye merak bile etmiyorum. Stavros açtı kapıyı ben hala telefondayım derdimi Kavala daki bir kuzenime İngilizce_Yunanca karışık anlatmaya çalışırken bir söz öbeği dikkatimi çekti. Stavros kapıdaki adama "Marin içeride ben burada yaşıyorum onunla" dedi Türkçesi yeterli değil bu kadar anlatabildi karşısındaki ses de "Anlıyorum selam söyleyin." Dedi. Ses onun sesiydi...

Hemen ayağa fırladım kapıya koştum Cihan elinde bir paket kapımda Stavros'u da sevgilim sandı böyle adamı evimde görünce ne sansın halbuki evlensem nikah tutmaz kan bağlı akrabam adam.
-Cihan hoş geldin girsene.
-Rahatsız etmeyeyim buradaki evimi satıyorum da geçerken de sana bunu bırakayım dedim.
-Nedir bu?
-Küçük bir hediye size iyi eğlenceler.
Stavros a kaçamak bir bakış attı saf Satvrosum da o sırada kolunu omzuma attı. Cihan da onu iyice sevgilim sandı, döndü gitti. Ben öylece kaldım acaba mesajla o benim akrabam desem mi o zaman iyice zavallı görünmem mi? İyi de Stavros sevgilim değil ki gerçi Cihan da değil neyi açıklıyorsam?
Pakette mi? Sevgiliyken ve beraber yaşarken çekilmiş bir fotoğrafımızı puzzle yaptırmış açarken birkaç parçası döküldü o kalabalıkta onu bulmakla uğraştım ama bir türlü bir parçayı yerine oturtamadım tıpkı ilişkimizde olduğu gibi.

26 Aralık 2016 Pazartesi

Kötü Sekse İkinci Şans Verilmez

 İkinci sevişmenin asla gerçekleşmeyeceği vahim ilk sevişmeler vardır. Şahsen ben ilkini beğenmediysem ikinci için asla şans vermem başka konularda olur ama kötü sekse ikinci şans verilmez. Bahaneler üretir dururum. Hastayım derim, çok yoğunum derim, hayatımda biri var derim, evime biri taşındı derim, yurt dışına çıkıyorum derim, derim de derim ama asla görüşmem, görüşsem de münasebete girmem. Peki nedir affı olmayan ilk sevişmeyi bir felakete dönüştüren hatalar.

1- Yabancılaşma Sendromu: Beraber olduğun kişiyi yeterince istemiyorsan ve hoşlanmıyorsan teni ve dokunuşu sana yabancı gelir. Bir türlü olaya uyum sağlayamazsın yavan ve yapsak da bitse durumuna dönüşür. İkinciye alışmış olursun belki ama ikinciyi yapmak içinden gelmeyeceği için iki yabancı olur kalırsın.
2- Kötü Oral Seks: Benim için affı olmayan bir durumdur. Hiçbirimiz ergen gençler değiliz ve ergenlerle sevişmeyi bırakalı çok zaman oldu kısaca hala klitorisin yerini öğrenemediysen senden hayır gelmez arkadaş, bende seninle ikinci kez görüşmem bir  de delikten zevk alıyoruz tamam da dili lönk diye sokunca zevk almıyoruz kibar ol biraz önce klitorisi bul onunla ilgilen bu nedir ya hala bunları konuşuyoruz.
3- Tuhaflık: Maalesef bunu yaşamadan anlayamazsınız çok normal görünen bir adam ya da kadın yatakta inanılmaz tuhaf birine dönüşebilir ve siz orada çırılçıplak ve dumur olmuş halde kalabilirsiniz. Size küfür edebilir, tuhaf isteklerde bulunabilir hatta canınızı yakabilir ve tüm uyarılara rağmen olaya fazla kapıldığından sizi duymaz, anlamaz sonuç ikinciye yüzümü rüyasında görür normal olun normal!
4- Boşalırken Oluşan Yüz: Tamam boşalma anı büyük bir rahatlama ve zevk anı da arkadaş o suratlarınızın hali ne. Herkes için geçerli değil ama bazılarınız fena kayıyor şekilden şekile giriyor, çıkarttığınız sesler de bir yere kadar da gözler kayıyor surat yamuluyor ağız başka bir yere gidiyor ona bakmaktan benim bütün konsantrasyon da kaçıyor bir de gülme geliyor ki sormayın ben bu adamla bir daha yatar mıyım? Asla.
5-Erken Boşalma: Bir adam vardı belki iki yıl peşimden koştu sonunda benim de baya istekli olduğum bir gün beraber olduk hakkını yiyemem oral seksi gayet iyiydi ama girmesiyle gelmesi bir oldu. Bir de sanki yapabiliyor gibi  ikinciyi videoya çekelim mi yüzümüz görünmez dedi dünyanın en kısa videosu olurdu herhalde tekrar görüşseydim tabii.
6- Kötü Koku Bakımsız Vücut: Bunda değil iki, bir bile olmaz fark eder etmez olay yerini terk ederim. Lütfen ter kokmayın ve traş olun.
7- Büyük Beklentiler Büyük Yıkım: Bu daha çok internet ortamında tanışıp aşk yaşamaya başladığınızda olur. Konuşur fantezilerinizi paylaşırsınız ama bir araya gelince de büyük beklentiler yerini hüsrana bırakır çünkü gözünüzde fazla büyüttüğünüz adam ya da kadın sıradandır ve aranızdaki bağ sandığınız kadar güçlü değildir. Tenler yabancıdır ruhlar yabancıdır o kadar kötü geçer ki ikinci hiç gerçekleşmez.
8- Aşık Olursam Korkusu: Bir de 7. şıkta bahsettiğimin tersi bir durum vardır. Sadece bir seferlik kaçamaktır ama ilginç şekilde büyük bir uyum ve duygusal bağ gelişir aranızda öyle ki bu durum sizi korkutur ve birlikte olmanızı engelleyen sebepler de varsa ya da bu ilişkiden yara alacağınızı anlarsanız kendinizi korumak için ikinci kez görüşmezsiniz. Ben bunu çok yapmak istedim ama hiç yapamadım maalesef.
9- İlkinden Sonra Hevesin Geçmesi: Daha çok erkeklerin yaşadığı bir durumdur ama kadınların da başına gelir. Birini arzularsınız ya da yokluktasınızdır ve azmışsınızdır bir tanıdığınızla tek seferlik kaçamak yaparsınız ve unutulmaya atarsınız. Ardından genelde pişmanlık gelir hele ki bu kişi arkadaşınızsa o arkadaşlıktan bir daha hayır gelmez ve yatıp bir daha aramadığınız kişi kafayı size takabilir. Kadınlar için kötü bir durumdur bu adam beni neden istemiyor? Kullandı mı? diye takıntı yapar oysa adam için anlamsız bir kaçamaktan ibarettir fazla üzerinde durup kafa yormaya değmez unutulması ve asla ikinci kez yaşanmaması gereken ilişki türüdür. Daha çok kadının ısrarıyla ikinci kez olur ama sonuç hep hüsrandır.



18 Aralık 2016 Pazar

Hayalini Bavuluna Koyan Bana Geliyor

 Cuma gecesi, battaniye ve kanepe ile bütünleşmiş internetten indirdiğim filmleri izliyordum. Bir süredir kimsenin pantolonunu indiremediğimden film indiriyorum sadece, neyse  kapı çaldı gelen yüzde doksan dokuz Nuri olmalıydı nasıl olduğuma bakacak Minel kapıyı açtı kapının oralardan yarı yunanca-ingilizce sesler geliyor hayırdır dedim seslendim.
-Minel kim gelmiş?
Minel koşarak yanıma geldi
-Anlamadım ki bir ecnebi kapıda.
-Ecnebi mi?
-Birşeyler dedi ama anlamadım.
-Yanlış gelmiştir alt kattaki Maxime geliyor bunlar kapıları karıştırıyorlar.
-Maxim demedi Marin dedi.
O an kafamda şimşek çaktı hangi eski ecnebi oynaşım kapıya dayanmıştı acaba?
Zar zor kalktım saç baş dağınık sıfır makyaj benim hangi eskiyse beni gördüğüne sevinmeyeceği kesindi. Kapıda beliren adam harbi bir taş ama yok ben bunu yemedim yesem hatırlardım unutulacak gibi değil. Buyurun dedim başladı Yunanca konuşmaya, çocukken çok iyi konuşuyordum da yıllar geçti kullanmaya kullanmaya dil nankör unutuluyor az çok anladım yine bu da benim uzak akrabalardan Kavala dan gelmiş, içeri aldım hemen adı Stavros. Hoş beş akrabalardan haberler derken yerleşti iyice  Minel, Stavros'un üzerine atlayacak adamı orada yiyecek gibi bakıyor yüzünde fesat bir tebessümle dedim bu bizim akrabamız yok dedi o senin anne tarafından akraban benimle kan bağı yok. Olsun Minelcim sen benimle akrabasın o da benimle akraba demek ki sizin de bir akrabalık bağınız var neyse ki fazla zeki değil haa doğru dedi yedi yoksa sırnaşacak adama ben biliyorum, Stavro da sırnaşılmayacak gibi değil ama bizde akrabaya yamuk olmaz. Neyse bavuluyla falan gelmiş bu otel bakacak mı diye geçirdiysem de içimden ben hangi odada kalacağım demez mi sanki benim ev on odalı da oda seçecek.
-Benim odamda kalsın yer var. Dedi Minel. Odası oldu benim evimde şuna bak!
-Yok salonda yatar. Hayırdır Stavros neden geldin istanbula?
Şarkı söyleyecekmiş ondan gelmiş. Eyvah dedim o ses midir nedir ona katılacak Hadise buna bayılacak Murat Boz kıskanacak kızların donu düşecek arkada da kuzenim Marin le geldim diye beni gösterecek hem ifşa hem de rezil olacağım. Neyse ki öyle değilmiş, bir yerle anlaşmış orada şarkı söyleyecekmiş Yunan müziği yapan bir yer İstiklal de. Tamam olur o zaman dedim. Hayalini bavuluna koyan benim evde alıyor soluğu ne işse. Bize bir de şarkı söyledi sesi güzel ama kendi daha iyi asıl bu oyuncu olsa daha iyi olurmuş ama ben karışmam Türkçe çalıştırmak lazım buna bir de Minel'i iyi zapt etmeliyim bu kız bu oğlanı gece yer, hasta hasta uğraştığım şeylere bakın ya...

16 Aralık 2016 Cuma

Lick Buddy...

 Bir süredir hastayım burnum nefes almaya yaramıyor bu yüzden uyuyamıyorum. Yorgunum, sürekli midem bulanıyor, üşüyorum, eklemlerim ağrıyor... Nasıl bir virüs kapsıysam adına ölümcül desek yeridir, yatağa çakılı haldeyim, çalışırken bile yataktan çalışıyorum. Postalamaya çalıştığım Minel için iyi ki burada diyeceğim aklıma gelmezdi ama cidden iyi ki burada. Bana çorba yapıyor, ateşimi ölçüyor, alnıma ıslak havlu koyuyor ve en iyisi de bana masaj yapıyor avuç içlerim bile ağrıyor çünkü. Nuri de gelip bana baktı tabii ama gece yarısı yanımda birinin olması hoşuma gitt. İlaç içeceğim zaman kalkıp o verdi ciddi ilgilendi benimle bazen kalmak için abartıyor mu acaba diye düşünsem de şu ilgiden memnunum yalan söyleyemem. Oyunculuk hayalleri devam etse de beni dinleyip artık kimseyle en azından boşuna yatmıyor ve bir kursa kayıt oldu. Bir de bilmem ne giyimde prova mankeni olmuş biraz kısa ve balık etli bir kız ama demek ki şirket için fark etmiyor ya da halka yönelik işler yapıyorlar ki ölçülerine pek aldırmamışlar öğrendiğime göre şirket daha çok tutucu kesime hizmet eden kıyafetler yapıyormuş iyi bari dedim orada kimse niyetlenmez bunu kandırmaz yani en azından öyle umuyorum o kadar akıl verdim dinler herhalde.

Böyle çaresizce yatağa çakılınca acaba evlensem de yanımda birileri mi olsa diye düşünmeye başladım. Minel de Marin seni evlendirelim diye aklıma girmeye çalışıyor. Benim evli halimi düşünsenize gerçi kimler evlendi ben de evlenirim çok eşliliğe engel olmayacaksa modern bir adam olacaksa neden olmasın... Ben bu haldeyim ya yazdan beri bir türlü denkleyemediğim fuckbuddyim daha doğrusu lickbuddy m beni arayıp duruyor bakın yeni bir isim verdim bu ilişki durumuna lickbuddy... Çünkü sadece yalıyor ve o kadar iyi ki başka birşey istemiyorum zaten oldu mu da çabuk geliyor olmasa da olur yani. Bu halde içim gitse de buluşamıyorum aslına bakarsanız içim de gitmiyor. İnsan hastalanınca aklına kesinlikle seks gelmiyor daha yumuşak şeyler ihtiyaç duyuyorsunuz. İlgi şevkat sevgi gibi şimdilik bunu da Minel ve Nuri ile karşılıyorum. Sevgili lickbuddyim Deniz, kendisi ilaç mümessili sabah uğradı ben hastayım demiştim birkaç ilaç c vitamini falan getirmiş. Minel bunu görünce sinsi sinsi gülüp bizi yalnız bıraktı ama durumum hiç de yalanacak halde değil günlerdir duş alamadım ve her noktam ağrıyor adamcağız benim halimi görünce zaten birşey olmayacağını anladı bir saat kadar oturdu bitmek üzere olan evliliğini anlattı alnımdan öptü ve gitti ne yapsın o halde beni yalayamazdı ki. Minel nereye kayboldu acaba bana çorba yapacaktı...

14 Aralık 2016 Çarşamba

Seksi Olan Kadının Vücudu Değil Aklıdır

 Bir süredir uzak bir akrabam bende kalıyor. Başka bir kentten İstanbul a ünlü olmak için geldi çok klişe ve eski bir düşünce değil mi? Cihangir de evi olan uzak kuzenine yapıştı ne yapsın bir de etrafta ünlüleri gördükçe delirdi. Bunlarla konuşmaya fotoğraf çektirmeye çalıştı bazıları tarafından terslendi bazılarıyla fotoğraf çektirebildi hiçbir planı ve düzgün bir çalışma fikri yok buraya gelecek ve dizilerde oynayacak sandı. Önce benim beynime limon sıktı ama benim uluslararası işler yaptığımı anlayınca geri adım attı çünkü İngilizcesi ya da başka bir yabancı dili yok. Ben de nacizane buna akıl verdim dil öğrenmelisin bu önemli bir de madem oyuncu olmak istiyorsun okuluna en azından bir workshopa git diye ama dinledi mi hayır çünkü kafası başka yere odaklı çabucak ünlü olmaya. Nuri de tanıştı bununla bu arada adı Minel, bak Minelciğim böyle olmaz kendine bakmalı hep geliştirmelisin biz burada kendimizle yarış halindeyiz bırak ki başkalarını dedi haklıydı. Aynaya her gün dünden daha iyi olmalıyım diye bakarım ben her anlamda sadece görüntüde değil ama bu kızımızın aklı tek şeyde şöhret ünlü olacak o. Tamam aslında çoğumuzun derdi bu da böyle kızların kokusunu sözde yapımcılarla döküncü cast ajansları çabuk alır bunun da aldılar beni yine dinlemedi ve geldiğinden beri bir ay içinde benim üzerine bile işemeyeceğim tipte adamlarla yattı. Ne için? Bir dizide oynamak için. Adamlar bunu dizide değil ama dizlerinde oynattı. Hatta bir akşam neden akşam diye düşünmemiş bile akıllım odition çekimine gitmiş iki adam tarafından becerilmiş gönderilmiş. Ezber de yapmıştım o kadar çekim bile yamadılar diye söylendi eve gelip derdi hala çekimde dizide.

Bir yandan karışmayayım bana ne koskoca hatun diyorum bir yandan da benim başıma iş açacak diye korkuyorum ne de olsa benim yanımda kalıyor. Aldım bunu karşıma konuştum bak Minel senin yaptığını yapan çok kadın oldu bu piyasada ve hiçbir yere gelemediler tamam kolay yolu bu denmiş sana belki de öyledir bilemem de doğru adam bulup onunla ol o zaman sen döküntülerle olup kendine zarar veriyorsun o adamların sana tek bir faydası dokunmaz bedavaya becerir yollarlar bir de üstüne hastalık kaparsın.
-Peki ne yapayım çok istiyorum oyuncu olmayı.
-Önce kendine düzgün bir iş bul çalış kalan zamanlarda da oyunculuk eğitimi al, bir tiyatroyla bağlantıya geç oyunlarında oyna ama lütfen artk önüne gelenle yatma.
-Haklısın Marin.
-Bir de kendine kalacak başka bir yer ayarla ben biriyle yaşamaya alışkın değilim.
Asıl derdim de buydu benim eve yerleşti çünkü baya baya duyunca bozuldu.
-İyi de nereye gideyim?
-Bul bir yer. Önce iş bul sonra da ev.
-Cihangirde kiralar çok pahalı.
-İlle burada oturmak zorunda değilsin Minel.
-Başka yerde oturursam oyuncu olamam.
-Burada da olamadın bak oyuncak oldun üç kuruşluk serserilere hem senin baban tutucu bir adam bir duysa çok kötü şeyler olur yanılıyor muyum?
-Haklısın.
-O zaman kendine çeki düzen ver artık.
-Peki sen nasıl başardın? nasıl tek başına ayakta durdun?
-Çok düştüm ama hep kalktım her düşmemden de ders aldım bu düşmeyi birileriyle düşüp kalktım anlama bana istemediğim biri selam bile veremez. Ve çok çalıştım bacaklarımı açayım da kolaya ulaşaym demedim bir de o organdan sadece sende yok üç aşağı beş yukarı hepsi aynı sen aklınla yeteneğinle fark yarat seksi olan bir kadının vücudu değil aklıdır.
-Teşekkür ederim Marin iyi ki hayatımdasın yanımdasın.
Sarıldı, umarım anlamıştır ve umarım yakında gider.

11 Aralık 2016 Pazar

Lisemde Nohut Pilav Günü ve Eski Bir Anıyı Tekrar Yaşamak

 Dün lisemde nohut pilav günü vardı, pirinç pilavını severim ama zararlıdır kilo yapar ekstra şeker şimdi ne gerek var dedim ama kendimi giderken buldum içimdeki cadı dedi ki gitme ben onu dinledim mi hayır neden çünkü beni çok asosyal yapıyor istiyor ki hep insanlardan uzak durayım soyutlanayım benden utanıyor mudur nedir. Hem ne var utanacak? Şeklim şemalim, halim vaktim yerinde çok şükür. Onun derdini biliyorum ben oradakilerin çoğu evlendi çoluk çocuğa karıştı tabii bana da soracaklar ben de yok deyince bu haspam içeride bir hayıflanacak, eksik hissedecek kendini sanki herkes aynı şekilde ve aynı şeyleri yaşamak zorundaymış gibi.

Okul yolumda yürürken ne çok anı geçti gözlerimden. Küçücük bir kızdım ama o zaman da dik başlıydım dünyaya kafa tutardım, bilirdim birgün bu küçük kızın söyleyeceği büyük cümleleri olacak hatta o cümleler o kadar büyüyecek ki herkesi saracak, herkes onu tanıyacak. Yolda aklıma bir sabah önüme fırlayıp kartını veren çocuk geldi. Onu hiç aramadım daha doğrusu aradım ama hep konuşmadan kapattım buna bile cesaret edememiştim. Doğru düzgün flörtüm olmadı lisede benim hepsi heves hepsi aman benim de olsun diyeydi ve yarım yamalak kaldılar. Bu konuda kaşarlanmış bir arkadaşım vardı arabası olanlarla çıkar o diş tellerine rağmen oral seksi ile tanınırdı. o çocuğu arama ne yapacaksın onu dedi diye aramadım yani konuşmadım keşke onu dinlemeseydim hatırlıyorum da çocuk çok heyecanlanmştı o kartı bana verirken. Okul bahçesine girdiğimde de daha topuklu bot istiyorum ben diye üzüldüğüm ama yasak olduğu için bir türlü alamadığım aklıma geldi, gülümsedim. Bir sürü yabancı orta yaşlı yüz baktı bana yaka kartları vardı yakalarında. Salona girdim. "Marin" yazdığım kartımı taktım yakama, etrafa baktım, elime tutuşturulan bir tabak nohutlu pilavı ve plastik çatalı tuttum tadına bakmakla kenarda bir yere ustaca bırakmak arasında kaldım. Tam o sırada kilo almış, orta yaşın dibine vurmuş, çizgili yüzlerini lisede sürdükleri fondotenlerle saklayamamış üç kadın yaklaştı yanımda. Tanıdım tabii bir anda da kendimden şüphe ettim ben de mi böyle görünüyorum diye ama görünmüyordum zaten onlar da hiç değişmemişsin Marin dediler biri de kızım sen vampir misin dedi gülüştük. Vampirsem de çok aptal bir vampirim ki kan emmeyi unutuyorum. Ne yapıyorsun ne ediyorsunlardan sonra konu çocuklara geldi ama neyse ki fazla detaya girmediler çabuk geçti. Okul anılarımız deşildi hatırlayabildiğimiz kadar. Sınıf arkadaşımız adamlar geldiler adam olmuşlar çoğunun saçları dökülmüş, göbeklenmişler hayat ne kadar da yıpratıcısın. Sandığım kadar kötü ve sıkıcı geçmedi nostalji iyi geldi, nohut pilavımı da yedim gayet lezzetliydi.

Gitmek için bahçeye çıktığımda hani derler ya tarih tekerrür eder diye yıllar önceki bir sahne aynen canlandı yine bahçede o zamanlar platonik aşık olduğum beni istemeyen adı Cüneyt olan çocuk yani adam duruyordu. O da değişmiş yıpranabileceği kadar yıpranmıştı ama yine de tanıdım onu o da beni tanıdı ve bakışlarında bir hayranlık bir heves sezdim. Futbolu bırakmış ki o da göbeklenmişti ve onun da açık olan alnı daha da açılmıştı. Bana doğru meyil etti hafifçe tebessüm edip önümde durdu. Ben de belli belirsiz tebessüm ettim ama tanımazlıktan geldim, yanından geçip gittim onun bana yıllar önce yaptığı gibi. Hayır derdim intikam almak değildi ne konuşacaktık ki biz hiç tanışmamıştık zaten.

Sadakat Mi Dediniz?

 Ben genelde sadık kalamadım o yüzden sadakata dair büyük cümlelerim yok ama sadık kaldığım da oldu. Deli gibi aşıkken, gözüm başkasını hatta kendimi bile görmezken sadık kaldım. Bu körlük anı bitene ve karşımdakinin aslını asıl halini görmemi engelleyen bulutlar dağılana kadar. Dostlarıma sadık kaldım ama az ve öz oldular onları da hiç satmadım satmam da. Kendime de sadık kaldım ne dediysem doğru çıktı, ben senin yanındayım korkma dedim korkmadım. Sadakat çok derin ve çok soyut bir kelime elinde tutamıyorsun bir tüy kadar hafif uçup gidiyor. Kendimi hafif bir rüzgarda sıraselvilre de yürürken görüyorum eskiye özlem mi desem büyürken oralarda neler bıraktım neleri hatırlarım her geçişimde siz bilmezsiniz bilmeyin de zaten gerekeni anlatıyorum ben size. Ne diyordum sadakat gerçekten zor ama kalınırsa ödülü olan bir olgu. Ödülü de sadakatla, huzurla, mutlulukla gelir. Sadık kalmayanların her an duydukları endişe yerini derin bir eminliğe bırakır. Sadakat güzel şey hakedene verilirse...

7 Aralık 2016 Çarşamba

Oku! Önce Kendinden Olanı Oku!

 Ben oldum olası korku filmlerini, kitaplarını, hikayelerini sevmişimdir. Özellikle paranormal olanları öyle kanlı bıçaklıları değil. Bende yazarım hatta ve böyle bir hikaye yarışmasından ödülüm de var ilk adımı değil E... ile başlayan ikinci adımı kullanıyorum genelde bu tür işlerde. Ödülümü almaya gittiğimde gördüm ki gençlerin ilgisi çok yoğun korku türüne ama yine her zamanki gibi bizim dilimizde yani yerli örneklere fırsat tanınmıyor sanki yabancılar yapınca bir halt oluyormuş gibi onların yazdığı korkular alınıyor, okunuyor mu bilmem ama alınıyor. Bu her tür için böyle sen ben erotiğin alasını yazsak peh derler tutar Amerikalı bir kadın en basit konu olan köle-sahip fantazisini  işlenebilecek en basit haliyle işler bizim ülkede de kapış kapış gider ama ondan çok daha iyisi hatta yaşanmışı yazılmış olsa yerliyse dönüp bakmazlar. Tabii bunun suçlusu okurda değil ona yanlış pr la sunan yayıncılarda onlar hatalı yaklaşıp yabancıları övüp yerlileri yeriyor. Bakın başvurun herhangi birine okumazlar bile yabancı isime başvurun ve çeviri deyin dipleri düşer. Osmanlılarla ilgili sırf seks fantazisi yazın yazarın adını Anabelle Carlton vs yapın offf bayılırlar Ali- Ayşe vs diye bir yazar adıyla aynı kitabı yollayın dalga mı geçiyorsunuz bu çıkmaz çıksa toplatılır kimse almaz bilmem ne derler neden? kafaları çalışmıyor neden? bizi bu hale onlar getirdi yerli kötü, yabancı of süper harika aman aman.

Hiçbirşey vermiyor yabancı kitaplar size bir kere kültür aynı değil hissedemiyorsunuz yavan ve yabancı kalıyor. Bir korku kitabı tutuşturdular elime aman çok güzel diye Tüyap da açtım okuyayım diye yok arkadaş olmuyor havaya giremiyorsun dandik cin öyküleri de beni sarmaz ama yeminle onlar bu aptal piyasa kafası Amerikan işlerinden kat kat daha iyi. Demem o ki sen senin olana sahip çık önce bak yabancı devletler öyle yaptıkları için başarılılar. Bir de ön yargılarını bir kenara bırak bak bakalım ne yazmışız oku. Mesela ben Madam Marin sadece seks yazmam sadece ilişki uzmanı değilim bu da üzerime yapıştı ama sevdim hadi kalsın her konuya değinirim dilimin kemiği yoktur biraz dikenlidir senin söylemek istediğini direk söylerim seversin. Beni bile hala sadece seks yazıyor sanıp bloğun iki yerine bakıp ama bu kitap satılmaz kiii çoook erotik olurrrr bööö diyen dangalaklar dolu. Oku arkadaş oku önyargılı olma oku önce kendinden olanı oku ki senin de değerin artsın benim de.

6 Aralık 2016 Salı

Sen Derime İşlemişsin

 Dün Shameless in son bölümünü izledim. Mickey le İan ın karşılaşması ve Mickey in o sözleri "you are under my skin- sen derime işlemişsin" Ne büyük ne güçlü sözler aşkı tek bir cümle ne güzel ifade etmiş. Ben de böyle bir aşk yaşamıştım yıllar yıllar önce birbirimize kimsenin veremeyeceği kadar zarar verip yine ayrılamıyor ne kadar ayrılsak o kadar büyük bir hızla birbirimize dönüyorduk ve tabii yine hasar üzerine hasar alıyorduk. Her birleşme büyük bir patlama oluyor kolumuz, bacağımız, beynimiz dağılıyordu. Yerde kalan parçalarımı toplayıp devam ettim edebildiğim yere kadar. Dün düşündüm karşıma çıksa ve bana buna benzer bir söz söylese tüm gemişi ve onsuz geçmiş zamanı silip onunla giderdim. Düşünürsem kaçardım belki o yüzden düşünmezdim, öfkemi sakladığım çekmecemden çıkartmaz giderdim. İnsan sadece bir kişinin derisine işliyor ve derisine işletiyor fazla kişiye yer yok orada. Ne kadar unuttum sansa da beni ya da ben başka bedenler ve ruhlarda teselli arasam da ikimiz de birbirimizin yerini tutamayacak kişilerle zaman doldurmaya devam edeceğiz. Artık dönemeyiz dönsek sürdüremeyiz orası ayrı ama isterdim böylesi bir aşkı yeniden yaşamayı... Ne yapalım biz de dizilerde izleyip avunmaya devam ederiz.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Sahiple Kölesini Fena Benzettim

 İki gece önce Nuri ve birkaç arkadaşla birşeyler içtik bir yerde son gelen neyse bardağın dibini bulmamla kafayı bulmam bir oldu. Sevgilimden ayrıldım zaten kimyamız pek uymamıştı sevgilim olsun diye sevgili yapmıştım olmadı neyse buna bozuk değildi kafam sevgili benim neyime zaten. Bay Bronz nickiyle bana yazan adam ha bire mesaj gönderiyordu " gel seni zapt edeyim, himayeme gir, dizginlerin elimde olmalı..." gibi evi de yakın normal şartlarda asla yapmam da cevap yazdım yatmaya karı arıyorsun sahip köle adı altında diye o da bana tak bir fotoğraf gönderdi anlık bir fotoğraf üstelik kolundaki saati de çekmiş. Bunun  dizlerinin dibinde bir kadın yüzü görünmüyor iki büklüm olmuş boynunda da tasma haydaaa. Kesin oral seks yaptırıyordur diye geçirdim içimden ve ee? dedim.
"Onun yerinde olmak istemez miydin?" Dedi
"Ben onun yerinde olsam o tasma benim boynumdan değil senin kıçından sarkıyor olurdu." Yazdım ki çok da ciddiyim bir erkek bana tasma takacak da diz çöktürecek ha ben aşkımdan kıvranırken kan revan içindeyken diz çökmemiş dik durmuşum neymiş mastermış mastürbasyon yapar anca bana bakıp bu master. Tipi fena değil bakın ona lafım yok ama beni oldum olası sarmaz bu köle sahip-sahibe muhabbeti. Hele o köle erkeklerden çektiklerim roman olur hepsi ayrı ruh hastası. Birkaçına bakayım belki hoşuma gider dedim ama dertleri fantazi sen bana ne vereceksine geliyor sonuç size hizmet etmesi bile onun için yapılan birşey bir fantazi gerçekleştirme durumu güya o sizin için var hikaye! siz onun için varsınız nasıl tatmin  olacak o filmlerde gördüğü şeyleri nasıl yapacak onun derdinde. İşine gelmedi mi de hemen başka sahibe peşine düşerler hatta gelse bile yedek dursun diye köle sadık olur herşeyden önce filmlerde öyleydi en azından kısaca sevmem ben bu muhabbeti hele ki içine can yakma ve bir kadını aşağılama girerse iyice irrite olurum.
"Hadi size iyi seksler" yazdım.
"Köleyle seks yapılmaz gel ne yaptığımızı gör." yazdı konum attı o sırada kölesinin ağzına verdiğinden de eminim de neyse dedim ya kafam güzel kalktım gittim ayık olsam hayatta gitmezdim.
Kaldırımlar, merdivenler ayağımın altından kayıyor. Bir de 6. katta meletin dairesi merdivenleri çık çık bitmedi. Çaldım kapıyı beni karşısında görünce şaşırdı ve tebessüm etti haha bunu da becericem diye sevinen bir yüzdü karşımdaki tersi olmasında.
İçeri girdim, bunun üzerinde bir kot üstü çıplak yerde de üstü çıplak altı tangalı bir genç kız tangası da kırmızı basitlik abidesi bir durum yani kıpırmadadan duruyor ama benim sesimi duyunca bozuldu hissettim, başını yan çevirip bana baktı bay bronnz lakaplı kişilik buna kızdı Merve baş aşağı! Bu da başını eğdi yine. Kız benim orada olmamdan rahatsız oldu çünkü o da bir köleydi ve ben erkek köleleri biraz olsun tanıyorsam bunların tek derdi kendi zevkleri fantazileri ve istediklerinin olması yani sahiplerine hizmet falan değil. Bu kız da bu adamla grinin elli tonu ayarında bir aşka yelken açacağını düşünmüş belli ki ama bizim bay bronz un ilgisi bana kayınca bu sadece konu mankeni olmuş kalmış orada bunu iyice bir panik sardı fark ettim.
-Bak bu bana ait bir ev hayvanı.
-Ne güzel ev hayvanlarıyla seks yapılmaz ama.
-Seks yaptığımı nereden çıkarttın.
-Bırak martavalı tabii ki yapıyorsun.
-Bu benim için değil oun için ama sadece bir ödül.
-Ağzına vermek de ödül mü?
-Evet hemde kocaman bir ödül onun için.
Bunu söyleyip organını sıvazladı pantolunun üzerinden gördüğüm kadarıyla evet kocamandı.
-İzlemek ister misin? dedi. İsterdim tabii.
Kızı tasmasından tutup dikleştirdi pantolonundan çıkarttığı küçük bay bronzu ağzına verdi Kız harıl harıl emerken yan gözle de bana bakıyordu. O bakışı bilirim burada olanlar tamam ama bu adam benim ikile yolarım bakışı bu. Ben de bundan eğleneceğimi anlayarak koltuğa oturdum.
-Sadece sen mi zevk alıyorsun bu oyunda?
-Ben onun ruhunu eğitiyorum.
-Bana da bunu mu yapacaksın?
-Evet.
-Boynuma tasma takıp ağzıma mı vereceksin yani?
-Senin ellerini de bağlarım sen asabi bir taysın.
Arada da inliyor kız işini iyi yapıyor.
-Bence bir yere bir köle yeterli sen de gel beni yala, hep bana olmaz ama değil mi? Dedim ve eteğimi hafifçe yukarı sıyırdım. Bu bana doğru seyirtti bizim kız köle, köle modundan klasik Türk hatunu moduna geçti amacım da buydu zaten.
-Olmaz! Deyip ayağa kalktı ve tasmasını çıkarttı bizimki de hala ona masterlık derdinde ya.
-Hemen dizlerinin üzerine çok köpek bunun cezası ağır olacak!
-O or... gitmeden hayatta çökmem gitsin o? Kız neredeyse ağlayacak bende kenarda gülüyorum.
-Senin köpek fena havlamaya başladı demek ki o kadar da iyi eğitememişsin ruhunu sadece fantazi olarak kalmış bu arada ben or... pu değilim ikinizi de satın alır sırayla ben si...rim. Marin E..E.. araştır kim olduğumu anlarsın uyuz köpek ve anca buna adam olmuş ezik sahibi.
 Kafam güzeldi dedim ya bu ikisi evde üzerime saldırabilrdi de gerçi ben onu da hallederdim kızınca on boğa gücünde olup dağıtıyorum ortalığı. Bay Bronz öfkeliydi ama bana değil köle kılığında eve yerleşmiş sevgilisi olma hayalındeki Merve'ye. Ben aldım çantamı sallana sallana çıktım evden. Kapıyı da açık bıraktım artık bunlar ne yaptı bilmiyorum. Eve nasıl geldim kendimi nasıl yatağa attım onu da bilmiyorum. Bu kadarını hatırlıyorum umarım fiziksel bir hasar vermemişimdir sahiple kölesine onu hatırlayamıyorum bakın.




Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...