Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

28 Haziran 2016 Salı

Bir Oral Köle İle Ropörtaj


İstanbul'da 36 yaşında yakışıklı, iyi bir kariyeri olan ve evlenmek üzere bir oral köle ile ropörtaj yaptım:
-Ne zamandır oral kölesin?
-Kendimi bildim bileli köleyim ama oral köleliği son beş yıldır yapıyorum.
-Genelde kadınlara mı hizmet ediyorsun?
-Hayır ama daha çok kadınlara. Bazen sahibelerin eşleri yada sevgililerine ve travestilere de yapıyorum.
-Gay değilsin böyle bir eğilimin yok değil mi?
-Hayır baya normalim hatta yer yer maçoyum ama hizmet etmeye başladığımda ve o ruh haline büründüğümde bambaşka biri halline dönüyorum.
-Ne hissediyorsun oral kölelik yaparken?
-Yoğun bir aşağılanma en çok da bu hoşuma gidiyor. Hele ki sahibe bir erkeğe oral hizmet etmemi emretmiş ve o sırada izliyor bir de hakaret ediyorsa işimi daha bir keyifle yapıyorum. O aşağılanma duygusunu hiçbir şeye değişmem.
-Dışarıda nasıl birisin? Kölelik yapmadığın zamanlarda yani?
-Özel bir şirkette yöneticiyim. Eğitimli ve çevresi tarafından saygı duyulan biriyim.
-Biri seni tanır diye korkmuyor musun?
-Korkuyorum elbette hatta bir kez oldu bu. Bir sahibemin sevgilisi iş yerinden tanıdığım biriydi ama neyse ki yüzümde ağzı ve gözleri açıkta bırakan bir maske vardı boğazımda da köpek tasması.
-Nasıl bir hizmet verdin onlara?
-Ben sadece oral köleyim. Zaten nickim de bu bana ulaşanlar benden ne bekleyeceklerini bilirler. Önce sahibeye oral seks yaptım baya uzun sürdü neredeyse bir saate yakın sonra oturduğu yüzümden kalktı ve "şimdi de efendine hizmet edeceksin" dedi. Adam koltukta oturmuş bizi izliyordu. Emekleyerek yanına gittim, pontolununu indirmesine yardım ettim. Ayağa kalktı boxerını dizlerine indirdi ve ben diz çökmüş haldeyken sertleşmiş penisini ağzıma soktu. Onu iş yerinde görür selam bile vermezdim, benden çekinirdi ama şimdi penisi ağzımda ileri geri gidiyordu bu büyük bir aşağılanma hissiydi benim için.
-Daha sonra onu iş yerinde gördüğünde ne hissettin?
-Hiçbir şey. Yine aynı şekilde yüzüne bakmadım ve o benden çekinmeye devam etti. Hiçbir zaman ağzıma boşaldığını ve menisini yutanın ben olduğumu öğrenemedi.
-Kadınların mı erkeklerin mi oral kölesi olmak seni daha mutlu ediyor?
-Fark etmez aslında köle olduğum zaman tamamen cinsiyetsiz değersiz hatta insan bile olmayan bir varlığım ben. Tek amacım sahip ya da sahibemi memnun etmek. İlle de bir seçim dersen ne kadar çok aşağılanırsam o oral kölelik seansı beni mutlu ediyor.
-Peki nişanlına da oral hizmet veriyor musun?
-Rutin sevişmelerimizde bazen ama aynı şey değil tabii asla aynı hazzı alamam çünkü o sırada aşağılanmıyor ya da hizmet etmiyorum sevişiyorum. O bana daha çok oral seks yapıyor bu arada onunlayken efendi benim.

24 Haziran 2016 Cuma

Kaçamak Yaptığın Erkek Evde Nereye Saklanır

 Kötü de bir niyetim yoktu aslında biraz kafa dağıtmak biraz sohbet belki birkaç küçük öpücük. Evime geldi gelme diyemedim, genç, yakışıklı, tshirtün üzerinden görünüyor kaslı... Tam şarapa ve sohbetin tadına kanar gibi olmuş, dudaklarımız şarapla ıslandığı kadar birbirimizle ıslanmaya başlamıştı ki kapım çaldı.

Nereden çıktı şimdi bu? Kimdi ki bu saatte Cihan mı? Aramadan da gelmez ama... Hemen kapının deliğinden baktım evet orada öylece dikilen Cihan'dı. Duyurmak amaçlı bir kez daha zile bastı yetmiyor gibi kapıya eliyle vurdu. Aç şu kapıyı da seni basayım diyordu içinden biliyorum ama  ben kolay pes etmem daha birşey yapmadım bile hem.

-Sen içeride saklanabilir misin lütfen?
-Saklanmak mı ama neden kim geldi ki?
-Uzun hikaye anlatamam şimdi, geç içeride saklan işte.
-Nereye sakanacağım peki gardroba mı?
-Olur ya da koltuğun arkasında boşluk var gir oraya ama lütfen telefonun sessize al.

O saklanmaya gidiyor ben evdeki izlerini saklıyorum Şarap kadehi lavaboya, ayakkabısı ayakkabılığın en dibine... tamam etraf temiz gibi kapıyı açıyorum. Cihan yüzüme şaşkınlıkla bakıyor ardından evi süzüyor.
-Neden bu kadar geç açtın kapıyı?
-Tuvaletteydim beklemiyordum gelmeni.
-Sürpriz yapayım dedim. Yalnız mısın?
-Evet yalnızım.
-Neden tedirginsin?
-Tedirgin falan değilim Cihan sen neden teftiştesin?
-Yok canım seni göresim geldi sadece.
Gözleri etrafı dolaşıyor.
-Evi aramak ister misin?
-Arayabilir miyim?
-Onun için gelmedin mi?
Blöf iyidir her zaman, korkarsan daha çok açık verirsin. Yanağımı okşuyor.
-Gerek yok fazla vaktim de yok seni görmeye geldim sadece gideyim ben yarın ararım.
Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup içi rahatlamış halde karısıyla yaşadığı eve dönüyor. Ben de kendi evimdeki adamın tadını çıkartma için arka odaya geçiyorum. Koltuğun arkasına sıkışmış kalmış nasıl da şirin görünüyor. Ben de yanına giriyorum orada öpüşmeye başlıyoruz. Yakalanma korkusu mu kaçamak çekiciliği mi bilmem uzun süredir yapmadığım kadar iyi bir seks yaşıyorum Cihan da beni evde yalnız başıma oturuyorum sanıyor, sansın.





20 Haziran 2016 Pazartesi

Senden Ayrılmaya Hiç Cesaretim Yok

 90 larda daha mini mini bir çocukken ilk aldığım kasetti ya da bana hediye edilen ilk kasetti Yonca Evcimik'in Dansçı çalışması. Bir şarkı vardı içinde; Cesaretim Yok. O yaşta ne aşkı tatmış ne sevişmiş ne de sevmiştim ama  her dinlediğimde hüzünlenirdim neden hüzünlendiğimi bile bilmeden. Geçen gün açtım dinledim, yine dilime dolandı, yine hüzünlendim ama bu kez neye hüzünlendiğimi biliyordum. Tam da bu şarkıdaki gibi aşklar yaşadım ben, genelde umursamadım, anlık, günlük keyiflere kapıldım ama mesele aşka gelince hep gözümün önündekilere gözümü kapattım, inkar ettim.

"Ellere yalan söyledim hep attım kederimi içime" Mutlu bir ilişkim var. Yakında yanıma da taşınacak çok iyi anlaşıyoruz. Durgun mu? Hayır durgun falan değilim çok iyiyim.
"Yangına körükle gitmem büktüm boynumu kaderime" Yok canım Cihan bana karışmaz da benim canım dışarı çıkmak istemiyor.  Beni çok iyi anlıyor asla kısıtlamaz, işime de saygı duyuyor. Gerçekten...
"Ne derlerse desinler canım razıyım inan herşeye" İkinci kadın olmak da, sadece o uygunken görüşüyor olmak da beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta imalı sözleri, eleştirileri bile...
Senden ayrılmaya hiç cesartim yok...

12 Haziran 2016 Pazar

Erkek Fahişeler Kendilerini Nasıl Belli Eder?

 Geçen kış mıydı, sonbahar mıydı neydi bir adamla tanıştım, hoş, karizma, keçi sakallı küpeli bir şeydi yani gideri vardı. Hemen bir bahaneyle bana mesajlar göndermeye başladı. Hoşuma da gitti zekiceydi saçmalamıyordu hatta ben bunu sevgilim mi yapsam diye düşünmeye bile başlamıştım ki bir anda evsiz oldu evet bildiğiniz evsiz orada burada arkadaşlarında, arkadaşlarının ofislerinde kalmaya başladı. İnsanlık halidir olur dedim ama geri çekildim malum yalnız yaşayan bekar bir kadın bir homeless için açık bir hedeftir. Kardeşine yerleşti son konuşmamızda bir de işsizdi ona iş bulmamı bekledi ben kendi halinde bir yazar kadın sana ne işi bulsun ayrıca bana ne?

Aradan aylar geçti ben bunu unutmuştum ki bir mesaj geldi, cevap verdim ardından başka mesajlar geldi Ev ve iş de bulunmuş iyi güzel. Cihan'la bozuştuk beni daha az arıyor, kafasında soru işaretleri belirdi. Sanki başka adamla basmış da beni affetmeye çalışıyormuş havalarında, karısından boşanmayı ertelemiş malum yasal tatil gelmiş ben nereden bileyim yasal tatili, biz çok acele etmeyelimmiş sanki gel benimle yaşa evlenelim de bir de çocuk yapalım demişim gibi hiç bana göre şeyler değilken bunlar üstelik neyse. Bu çocuğun mesajları cinsellik kokmaya başladı emmeli, yalamalı hem de en ücra en hassas yerlere kadar popo kutumu dillemek istemeler ( oraya bir arkadaşım böyle diyor bana da komik geliyor ama hoşuma gittiği için bu şekilde yazıyorum) başka yerlerimin tadını merak etmeler, önce yüzümü sürtüp seni çıldırtacağımlar bozulan moralimi yerine getirip beni heyecanlandırdı malum her erkek sevmez ve yapmaz ben de yapmayanı sevmem. Bak sen! tam benim kalemimmiş bu adam dedim, neredeyse eve atacaktım ki o melun cümle ile yıkıldım "canım bana 1000 tl gönderebilir misin acil" Ne alaka şimdi ya! Nereden çıktı bu? Ben senin yakın arkadaşın, akraban ya da sevgilin miyim ki bana göre sevgili de olunsa erkek kadından para istememeli. Ya sevişseydik ne olacaktı evden giderken bahane bulup benden muamele parasını mı alacaktı yoksa ben komodinin üzerine mi bırakacaktım parayı? Rezalet!

Demem o ki fahişelik kadın bedenine, kadın resmine hapsedilmiş bir yafta ama asıl fahişeler kadınların ilgisini kazanıp onlara yapışan asalak fahişe erkekler. Ve duyuyorum görüyorum bunlardan çok var dikkat edin kendinizi kullandırmayın, güzel sözlere, sevişmelere, biz sevgiliyizlere kanmayın. Erkek kadının parasını yemez ya herşey ortaktır herkes eşittir yoksa o işte bir terslik hakimdir benden söylemesi. Parayı mı? Tabii ki vermedim saçmalamayın bir daha da konuşmadım.

Ayşe Özyılmazel Gibi Yazamam Ki Ben Madam Marin'im


 Bir iş görüşmesi klişesi daha yaşadım geçtiğmiz cuma. Kalyon'un sağ tarafımı donduran esintisini geçip buluşacağım kişinin beni beklediği kafeye ulaştım. Tokalaşma, selamlaşma bittikten sonra sabah çayıma doyamadığımdan hemen çay ve yanında soğuk su söyledim, iş vericim beni süzerken her anlamda ne kadar verici olduğumu düşünüyordu bakışlarından anladım.

-Yazılarınızı keyifle okuyorum kadın erkek ilişkilerine çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorsunuz.
-Ben ne düşünüyorsam ne görüyorsam ve ne yaşıyorsam onu yazıyorum.
-En çok da bunu merak ediyorum yazdıklarınız gerçek mi?
-Çoğunluğu gerçek bazen hayalle gerçeği karıştırıyorum o ayrı bir konu.
-Çok hoşsunuz cidden biz sizden Ayşe Özyılmazel'in köşesi gibi bir köşe istiyoruz. İlişkilerden ve cinsellikten bahsedeceksiniz yine ama daha yumuşak, esprili ve daha nasıl desem yayınlanabilir olsun. Siz bir sonraki cümlede küfür edecek gibisiniz bazen.
-Ayşe Özyılmazel mi?
-Evet okur musunuz?

Düşündüm... Okuduğum oldu tabii benzer ne yanımız olabilirdi?  Neşeliydi, gezdiği yerleri, beğendiklerini, okuduklarını, düşündüklerini yazıyordu, akıcıydı, benim kalemime bulaşmış öfkemi o arkasında saklıyordu. Aklıma neşenin ve gezmelerin ardına saklanan bir yalnızlık korkusu ve bir türlü tutunamayan ilişkiler geldi. Aşkı arayan, kendini sevecek bir adama her konuda açılacak ve bağlanacak küçük bir kız çocuğu, biraz da babasının sevgisine muhtaç hala onu arıyor aşık olacağı adamlarda, yanılıyor, bağlanıyor, üzülüyor. Çok tanıdık geldi bu tanım birden evet ben yumuşak yazmıyorum gezdim eğlendim yazıları da yazmıyorum tokat gibi vurmayı seviyorum düşündüklerimi çünkü hepimiz hayattan aynı tokatları yiyoruz. İlişkilerimde tutunamıyorum, ya tutunacak adam olmuyor karşımda ya da ben tutulmak istemiyorum. Mutluluğu deli gibi ararken ondan korkup hep saklanıyorum. Ben mutsuzluğumla yalnızlığımla, atarlı dengesiz halim ve çalkantılı ilişkilerimle iyiyim bunlar olmasa kendimi neyle üzerim? Bunları düşünürken yan masadaki takım elbiseli adamın üzerime odaklanmış delici bakışlarına takılıp düşüncelerimden sıyrılıyorum.

-Şarkı söylememi de isteyecek misiniz? Sesim cidden kötüdür.
-Hayır hayır sadece yazılarınız benzesin yeter.
( Ciddi ciddi cevap da veriyor garibim.)
-Benim tarzım belli okurlarım da benim bu dilimi seviyorlar başka birine benzersem beni okumayı bırakırlar.

Dedim ve gittim adamın aman ne olur tekrar görüşelimlerini ve yan masadaki bana yiyecek gibi bakan adamı geride bıraktım. Yürürken de düşündüm ben de bir Carrie Bradshaw bir Ayşe Özyılmazel benzeri olmaya zorlanacak, ilişki beceriksizi, hep ye iç gez eğlen ama mutlu olama ki biz de seni okuyalım türü bir yazar ve kadın olarak mı kalacaktım. Yalnız, biraz kasvetli ama huzurlu evime geri döndüm ben ben olarak kalayım ve yazayım iyi böyle.

9 Haziran 2016 Perşembe

Omzumda Erkek Kolu

 Cihan karısından boşanma kararı aldıktan sonra bana daha rahat gelmeye bende kalmaya ve hayatıma karışmaya başladı ne sürpriz ama! Gece gezmelerim, arkadaşlarımla çıkmalar hatta canım sırdaşım komşum Nuri'ye bile"bu ne biçim arkadaş" demeler başladı şaşırdım mı hayır neden? Eskiden metrestim, öteki kadındım, kaçamaktım şimdi ise asıl kadın hatta eş pozisyonunun en kesin adayıyım ve Cihan da beni gelecekteki eşi ve çocuklarının annesi olmak üzere gizliden eğitime aldı. Ha bu arada işime de taktı neymiş cinsellik hakkında daha az mı yazsammış da daha ciddi konuları mı işlesemmiş? Ciddi konu işleyen onlarca yazar var zaten bırak da bir Madam Marin'leri olsun insanların ama ben onu da temsil ediyormuşum bir yerde o yüzden yaptıklarım da yazdıklarım da onu ilgilendirirmiş.

Bu hiç de hayal ettiğim ilişki şekli değildi ama bir ilişki şekli hayal etmişliğim de yoktu aslında. Ben sadece tutku istiyordum tutkunun esiriydim yasaklar kalkıp da hepsi benim üzerimde toplanınca, benim rutinim yasaklanınca bu duruma dayanamadım. Bu benim hayatım biri dahil olacaksa bana ben olduğum için dahil olmalı beni nasıl görmek istediği onun sorunu.

Dışarı çıktım, birkaç arkadaşımı çağırdım sohbet muhabbet, erkekli kızlı eğlenceli, içli dışlı, kafa bir arkadaş grubum var çok şükür. Yakın arkadaşlarımdan İskender, heybetli kolunu omzuma atmış bana kendince komik birşeyler anlatırken karşımda Cihan ve karısı belirdi bir an yine peşimde dolanan hayali adam gibi bir durum sandım ama ikisi de gerçekti. Oradan mı geçiyorlardı? Bana nispet miydi? Kadını teselli etsin diye dışarı mı çıkartmıştı? Bilemem beni omzumda erkek kolu vaziyetinde görünce karısının koluna sıkıca yapıştı ve oradan çıkarttı gözlerindeki ifadede ise ben bu kadını senin için mi terk ediyorum alt yazısı vardı ne alt yazsısı bariz böyle bağırıryordu.

6 Haziran 2016 Pazartesi

Orgazmsız ilişki gibidir hayat zevk alırsın ama mutlu sona ulaşamazsın Madam Marin 

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...