Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

22 Şubat 2019 Cuma

Seviştiğiniz Odanın Sıcaklığı Nasıl Olmalı?

 Hafta sonu beni okumayı seviyorsunuz, biliyorum. hadi bizi ilgilendiren bir konuya değin madam diyorsunuz onu da biliyorum bu yazımda ortamın sıcaklığının sekse etkisini yazıyorum. Aslında seske değil direk size etkisini. Eveeeeet seo aramaları için taze taze ilk paragrafta seviştiğiniz odanın sıcaklığı nasıl olmalı? Elbette ne çok sıcak ne de çok soğuk olmamalı, orta karar bir ayarda, rahat hareket edecek bir ısıda olmalı.

Geçenlerde biriyle beraber oldum kimmiş, neymiş, nasılmış, hangi pozisyonlarmış önemli değil. Anlatmaya değer bulmuyorum en azından. Uyandım sabaha karşı; olayın etkisiyle hemen anlamamışım demek, ev bir soğuk ben zaten iççamaşırlıyım, bildiğiniz titriyorum. Yanımda yatana da sarılacak kadar derin hisler beslemiyorum ama mecburen sarıldım; tamamen ısınmak amaçlı. Bu da bir havaya girdi ben sarılınca, artık erkeklik mi sahiplenme mi nesi kabardıysa, canım cicim, aşkım demeye başladı, o gazla bir posta daha attık ki hiç canım istemiyordu; inanın o da ısınmak için ama ev o kadar soğuk ki, ne sarılmak, ne ekstra posta, ne üzerimizdeki çift battaniye bir işe yaramadı. Kalktım, sabah daha aydınlanmamış hava, el yordamı giysilerimi buldum, kazağımı giydim altımda sadece don, geri yattım, bir nebze ısınır gibi oldum. Bir de işin ilginci ben bir buz kalıbına dönüşmüşken, bu adam sıcacık! Yapıştım adama, ayaklarımı da kasıklarına kadar dayadım, o buz gibi ayaklar ısınana kadar epey zaman geçti. Ertesi gün ciddi kasık ağrısı çekmiştir. Hava aydınlandı, ben uyandım, yatakta ısındım sayılır ama ev soğuk. Kalktım, pantolonumu giydim; tuvalete gittim, yüzümü yıkadım ama orası daha da buz. Hay ben senin evinin... Bu kalktı sakin sakin, kahvaltı hazırlıyorum hayatım dedi. Yok benim çok acelem var dedim kaçtım. Emin olun eve gidip de sıcak havalandırmamı açıp karşısına oturana kadar ısınamadım ki evim gayet sıcaktır. Sonra acaba söylese miydim diye kendimi yedim. Arkadaş fakir misin değilsin evin gayet iyi bir semtte, mesleğin de iyi o zaman neden kutup ayısı gibi buz gibi evde yaşıyorsun, hayır şişko da değil ki yağlarından üşümüyor desem. Sen üşümüyorsan da kadını düşünsene, bu ne öküzlük? Dondum bildiğin dondum geri zekalı. Nasıl sinirlendim durdukça, bir yandan da burnum akıyor, hasta oluyorum. Ben senin dedim, ilk mesajda ya da aramada belasına kayıcam. Yazdı iki saat sonra ne yapıyorsun bebeğim? bebeğin ağır grip oldu yazdım. Aaa üzüldüm gel sana çorba yapayım. yazmış şaka gibi, ben senin evinde hasta oldum zaten çorbaya gelip zatürre olamam yazdım. Söyleseydin üşüdüğünü kombiyi açardım yazmış kazma, cevap vermedim. Ben de arızalı mı , parası yok da faturayı mı ödeyemedi utandırmamak için bir şey söylemedim, dondum sabaha kadar. Elbette bu düşüne yoksunu buz devri insanıyla bir daha görüşmeyi düşünmüyorum. Çok mu kolay adam harcıyorum? Evet belki, harcayacak çok var ondandır.

Bu arada durum bunun tam tersi olduğunda da çok dellenirim. Yaz geliyor kliması olmayan ev kalmasın, ya da sevişmeyin o kadar!

14 Şubat 2019 Perşembe

Bana Çiçek Alma G Noktamı Bul

 Bugün herkes pek bir sevgi pıtırcığıydı malum 14 Şubat Sevgililer Günü. Elinde gülü, çiçek demeti, Migrostan alınma orkideleriyle sokaktaki insanlar sevmek için yaratılmış edasında salınıyorlardı. kapitalist düzen bu kardeşim diye kızanlar daha çok düzebilecekleri biri olmadığından öfkelilerdi bu güne.14 Şubat'ın tarihi hikayesini herkesin bildiğini sanmıyorum ama şimdi rahmetli aziz Valentine nin hayatını anlatamayacağım açın Googledan bakın.

Bugün kimseyle konuşmak, görüşmek istemediğim için günün büyük bir kısmını telefonum kapalı geçirdim. Alacaklarım vardı, dışarı çıktım. Birkaç arkadaşımla kahve, muhabbet yaptım, annemle aram son günlerde kötüydü yine kıyamadım ona çiçek aldım ve çiçek aldığım dükkanda bir adama rastladım. Almış eline iki demet çiçek bana hangisi daha güzel diye sordu. Ben de hangi rengi daha çok sever? Diye sordum hayatındaki hatunu kast ederek. Morla pembe galiba dedi. Elindeki demetlerden birinde pembe ağırlıkta, birinde mor yani ikisinden birini seçmek zorunda. Seçimi siz yapın ikisi de olur dedim. Ama onu mutlu etmek istiyorum dedi. Ben ne desem beğenirsiniz, ağzımdan fırt diye fırladı bunun için önce g noktasını bulun dedim. Adam, başladı mı gülmeye, neyse ki kendini müthiş sanan kekolardan değildi, o gülünce ben de güldüm ama utanmıştım da. Ben en iyisi bunu alayım, g noktası için şansım düşük dedi ve mor ağırlıklı olan buketi seçti. Ben sadece gülümsedim, anneme aldığım çiçeği ödedim ve dükkandan kaçtım. Yol boyunca içimdeki kaltak beynimi yedi. Başına vurdu tabii tanımadığın adamlara söylediğine bak. Madem o kadar yalnızsın kaçırma hayatındakileri, senin yüzünden ben de yalnızım. Hadi ara birini de akşam gelsin. Susmadı arkadaş, susmadı. Ben de aradım benim lick buddy i bari o gelsin diye hem evlen benimle bak hemen boşarım karımı, zaten boşanıcaz deyip duruyor ya hani. Aradım açtı, Emre'cim nasılsın dedim, arkadan karının sesi kim o, kimmiş, kadın mı o? Neden aramış? Hasssstir. Emre de idare etmeye çalışıyor evet Marincim toplantı var, ben sana haber vericem diye. Karı tutturdu telefonu bana ver diye, korktum kapattım acayip çirkef belli. E hani boşuyordun bu ne korku Emre Efendi? Oldu mu bak aradım ne oldu diye kızdım içimdeki cadıya. Başkasını ara dedi, bu saat oldu daha aramadım, gece daha bitmedi bakalım o mu galip gelecek ben mi? 

13 Şubat 2019 Çarşamba

Kadın Telefonu Listelerini Nerelerinde Saklıyor Bu Adamlar?

 Arkadaş, neden tüm mallar, malafat kafalılar bana denk gelmiş ve gelmeye devam ediyor?  Geçen gün whatsupdan bir mesaj "hayatta mısın sen?" Bakıyorum isim Naci, tip desen modern görünmeye çalışmış, bildiğin ahı gitmiş vahı kalmış bir herif. Giriş cümlesine baksan sanki çok samimiyiz de son iki- üç aydır görüşmedik gibi bir ifade. Böyle yazana ben de direk "kimsin?" yazdım. "Ben Naci" Adın zaten yazıyor tipine kaydığım, insan kendini böyle mi tanıtır? "Tanıyamadım." Yazdım açıklama ya gel "Bursa'dan." haa Bursa'dan olunca hemen hatırladım, ben Bursa'nın nüfus müdürüyüm çünkü. Sonra biri geldi aklıma, fotoğrafçıydı daha doğrusu fotoğraf çekiyorum diye kadınlara yazan, soyabildiği kadar soyan, aynı tipsizlik ve meymeletsizlikte biri o sandım. "Fotoğrafçı?" "Hayır değil, hani konuşmuştuk birkaç kez, İstanbul'a gelmiştim." Açıklamana da senin beynine de sokayım ama hatırladım. Size de açıklayayım bu amcayla daha cep telefonları yeni kameralanmaya başlamışken, ben genç kızlığa yeni girmişken, kapaklı motorolamla konuşmuştum.

Amca beni düşürmeye çalıştı kısaca, bunu bir kez gördüm, elbette beğenmedim, o zaman engelleme de yok neylersin, aradı açmadım, yazdı cevap yazmadım, öyle kalmıştı. Yıl 2000 lerin başı varın hesaplayın kaç sene geçmiş. "Milattan önce" yazdım ben de o da cevaben "Daha da eski olabilir." Geri zekalı, o zamandan beri numaramı saklamışsın, artık kağıda yazıp onu kıçında mı sakladın da kaybetmedin neyse, benim cep telefonumdaki numaralar defalarca silindi, bu adamlar yirmi yıllık numaraları nerelerinde saklıyorlar cidden merak ediyorum. Kadın telefonları diye bir listeleri var orası kesin, bilgisayarlarına kayıt etseler bilgisayar çöker, maillerine atıyorlar her halde, ya da banka kasası falan mı kiralıyorlar bunun için, beklenir çünkü. Neyse, hadi bütün listeye yazmışsın sıra gele gele bana gelmiş, aradan o kadar zaman geçmiş, tek kelime konuşmamışız sen bana ne cür'etle hayatta mısın sen yazarsın? Ananın şamındayım, sana ne sen kimsin? Marin Hanım diyeceksin, siz diye hitap edeceksin, kendini doğru düzgün tanıtacaksın, neden yazdığını adam gibi açıklayacaksın ha sonuç değişecek mi hayır, yine yiyeceksin engeli, elin kıçında oturacaksın. Kapaklı telefon devri çoktan kapandı, artık teknoloji sayesinde engelleyen telefonlarımız var. Al o listeni de sok kıçına ancak öyle haz alırsın, orada yazan numaralardan ve sahibi kadınlardan.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...