Bir okurum bize 90'ları anlatsana Madam yazmış. X kuşağı mı Y kuşağı mı ne deniyorsa 90'larda ve sonrası doğanlar elbette 90'ları hatırlamıyorlar. Onlar teknolojinin palazlanmaya başlayıp, insanlığı yuttuğu çağda doğdular. Aslında hepsini ayrı ayrı yazı yapacaktım ama bir yazıda toplama kararı aldım. Bugün yeni yıla giriyoruz yani 31 Aralık geçen haftadan bu yana yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazmaya başlıyorum. Koltuklarınıza yaslanın, çayınızı, kahvenizi unutmayın.
Yönetmen bir arkadaşımın gerilim-psikolojik denemesi olan bir Türk filmine Nuri'yle gittik. Dedim ki hafta içi gündüz sinema sakin olur, rahat rahat izler yorumumu yaparım. Sakin derken yanılmamışım küçük bir salonda oynatılan filmde bizim dışımızda bir çift daha vardı ve belli ki filmi izlemeye değil nasılsa bu saatte bu filme kimse gelmez diye orada rahatça oynaşmaya gelmişler. Ben bunu arkadaşımın emeğine hakaret saydığımdan arkalarına gidip oturdum ama Nuri git yanlarına otur bari gel şuraya dediğinden daha kenara bir yere ama yine arka hizalarına oturduk. Bunlar da acayip rahatsız oldu tabii. Dönüp baktılar başka film mi bulamadınız diye, ben de onlara gidin günlük ev tutun biraz daha fazla verin rahatça sevişin, bunun için sinemaya mı gelinir, 90'larda mıyız? Bakışı attım. Nasıl bakıştı artık varın siz tahmin edin. Evet 90'larda çiftler rahatça öpüşmek ve elleşmek için sinemaya giderdi bence artık bu da tarihe karıştı. Dediğim gibi günlük evler var ve sinemada oynaşmaya uğraşmaktan çok daha kolay ve kullanışlılar. Filmi vermişler küçücük bir salona bir de nasılsa buna kimse gelmez diye ısıtmayı açmamışlar film boyunca bildiğin dondum. Baktım sevişmeye gelen çift de yan yana santor çivisi gibi kıpırdamadan duruyorlar, bizim yüzümüzden sanmayın kesinlikle soğuk etkisi bu, kıpırdayacak halleri kalmamış. Film bitti bu arada Bakırköy'deyiz hem alış veriş yapar, hediye bakarız, hem de piyango bileti alırız dedik. Nimet ablanın sırasına girdik. Bana kalsa o kadar beklemem de Nuri çok inanır buranın uğuruna neyse bekliyoruz yanımıza iki tane sakallı uzun elbiseli tuhaf adam geldi. Bunları etrafta sıkça görmeye alıştık artık malum biz Müslüman ve gerici bir orta doğu ülkesiyiz ama bunlar bir de insanların hareketlerine karışma hakkını kendilerinde bulan tuhaf tipler olduklarından eyvah dedim al sana olay. Adamlardan biri Nuri'ye kardeşim ölümün gelmesi sana piyango çıkmasından daha yüksek ihtimal dedi. Nuri den akıllıca ve bilgece bir cevap beklerken ay sana ne be defol git başımdan, çocuk s.kip gebertseler çıtınız çıkmaz bizim piyangomuza taktınız bu yıl da." şeklinde bir cevap gelince adamlar da ben de bir adım geri attık. Adam anladı ki Nuri'ye bulaşılmaz bana döndü. "Hanım abla bak sen alma bari hem günah hem de çıkmaz çıkmaz." dedi benim önümde iki seçenek vardı ya ben de çirkef olacaktım ki Nuri çıtayı baya yukarı çekmişti ya da bunları hiç kaile almayacaktım çoğu insan da öyle yapıyordu. Ayrıca bana piyango değil ama şans topu çıkmıştı malum para parayı çeker hesabı. Ben cevap vermedim sıra da bana geldi bu hala kulağımın dibinde bıt bıt ötüyor, hepsini ver dedim gişedeki görevliye. Tam beş seri aldım, her yerim piyango bileti dolu sanki satıcı gibi gişeden ayrıldım ve kenarda çantama doldurmaya başladım. Gişedeki birkaç kişi beni alkışladı bazıları da bize kalmadı ama ya diye bıtbıtladı ben de parasıyla değil mi istediğim kadar alırım dedim, yürüdüm gittim. Sarıklı tipi kayıklar da ben hepsini alınca bana daha fazla bir şey söylemediler zaten Nuri bunlara ters ters bakıyordu yaklaşmak istemediler. Seneye bakalım neye takacaklar ah tabii çam ağacı almayın evinize komayın, üzerine süs takmayın günaaaah derler ama damacanalara, hayvanlara, çocuklara hallenirler. Karışmayın kimseye, insan olun, vicdanlı olun ki beraber yaşayabilelim. Bunları kim sokaklara salıp para veriyor acaba? İşte bu tiplerden doksanlarda asla olmazdı, hele ki şimdi yaptıklarını o zaman yapmaya kalksalardı, dayak yer, aşağılanır ve kovalanırlardı. Şimdi onlar değil biz onlardan çekiniyoruz resmen. Neden 90 ları özlüyorum alın bir sebep daha size.
Ben 90larda ilk-orta okul ve sonlarında lisedeydim, okulda da yılbaşı kutlanırdı o zamanlar yasak yoktu ve kura çekilir herkes birbirine hediyeler alırdı. Ne kadar sıcak ve sevimli bir adetti. Neden günah olsundu neden yasaklansındı? Ama bu zamanda yasaklandı.
Televizyonlardaki yılbaşı programları bile biraz abartılı ve özenti olsalar da daha sıcaktı. Şimdiki gibi tek kişi medya patronu kıvamında herkesi tek eline almamıştı, o zaman daha özgürdü sanat, yalakalık bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Hele klipler, açın izleyin 90'lar kliplerini aşk, aşk gibi anlatılırdı, sevişme de olur öpüşme de, o yasak bu tahrik unsuru diye her şeye karışılmazdı. Gemiler diye bir klip vardır Orhan Atasoy'un açın izleyin ve bana dürüstçe söyleyin şimdi kimin bir tarafı yer öyle bir klip çekmeye? zaten çekse ne olur yayınlanmaz ki. Evet, teknoloji yoktu o zamanlar, ünlüleri tvden, dergilerden, sinemadan izlerdik. Haklarında fazla bir şey bilmez, bize gelenle idare ederdik. Şimdi bildik ne ne oldu? Hepsinin ne mal olduğunu öğrendik, onlar da gözümüzden düştü.
Aşk da başkaydı 90'larda. Beklerdik, gelmesini, camın önünden geçmesini, küçük notlar yazıp göndermesini, yeni çıkan cep telefonunun mesaj sesini. ( Benimki yeşil motorolaydı, tombik ve antenli, çok da tatlı bir mesaj sesi vardı ciricik ciricik diye. Hoşlandığım çocuk yazınca havalara uçardım.) Ne anlık fotoğraf gönder vardı ne de görüntülü konuşma, siyah beyaz o ekrandaki harflerle yaşardık aşkı da, heyecanı da, hüznü de. Ergendim ben daha ama çoğu şeyin de farkındaydım. 2000 den sonra 2001 geldi ya bir şeylerin bittiğini anladım. 90'larda ne kadar mutluydum dedim şimdi sanki pembeden griye geçtik. Ben üniversiteye başladım, yine keyfim yerindeydi ama sona yaklaştığımızın da farkındaydım. Sevgilimle öpüştüğümüzde öfkeyle bakan gözler çoğaldı, şimdi kızan, bağıran saldıranlar var ya işte o zamanlar onların temelleri atıldı. Nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum da umarım 2010 lar ne güzeldi şimdi her şey yasak, kıyafetler tuhaf, sarıklar mecburi dediğimiz bir döneme hiçbir zaman gelmeyiz.
Yeni yıla gelince, hep aynı şeyler söylenir, dilenir... Benimkiler de farklı değil, huzur, sağlık, bol para ve aşk olsun hepimiz için ama en çok en çok da özgürlük olsun. Mutlu Yılar hepinize, seviliyorsunuz...
He-man ve Atılgan gelse de bizi bu saçmalıklardan kurtarsa keşke.
Yönetmen bir arkadaşımın gerilim-psikolojik denemesi olan bir Türk filmine Nuri'yle gittik. Dedim ki hafta içi gündüz sinema sakin olur, rahat rahat izler yorumumu yaparım. Sakin derken yanılmamışım küçük bir salonda oynatılan filmde bizim dışımızda bir çift daha vardı ve belli ki filmi izlemeye değil nasılsa bu saatte bu filme kimse gelmez diye orada rahatça oynaşmaya gelmişler. Ben bunu arkadaşımın emeğine hakaret saydığımdan arkalarına gidip oturdum ama Nuri git yanlarına otur bari gel şuraya dediğinden daha kenara bir yere ama yine arka hizalarına oturduk. Bunlar da acayip rahatsız oldu tabii. Dönüp baktılar başka film mi bulamadınız diye, ben de onlara gidin günlük ev tutun biraz daha fazla verin rahatça sevişin, bunun için sinemaya mı gelinir, 90'larda mıyız? Bakışı attım. Nasıl bakıştı artık varın siz tahmin edin. Evet 90'larda çiftler rahatça öpüşmek ve elleşmek için sinemaya giderdi bence artık bu da tarihe karıştı. Dediğim gibi günlük evler var ve sinemada oynaşmaya uğraşmaktan çok daha kolay ve kullanışlılar. Filmi vermişler küçücük bir salona bir de nasılsa buna kimse gelmez diye ısıtmayı açmamışlar film boyunca bildiğin dondum. Baktım sevişmeye gelen çift de yan yana santor çivisi gibi kıpırdamadan duruyorlar, bizim yüzümüzden sanmayın kesinlikle soğuk etkisi bu, kıpırdayacak halleri kalmamış. Film bitti bu arada Bakırköy'deyiz hem alış veriş yapar, hediye bakarız, hem de piyango bileti alırız dedik. Nimet ablanın sırasına girdik. Bana kalsa o kadar beklemem de Nuri çok inanır buranın uğuruna neyse bekliyoruz yanımıza iki tane sakallı uzun elbiseli tuhaf adam geldi. Bunları etrafta sıkça görmeye alıştık artık malum biz Müslüman ve gerici bir orta doğu ülkesiyiz ama bunlar bir de insanların hareketlerine karışma hakkını kendilerinde bulan tuhaf tipler olduklarından eyvah dedim al sana olay. Adamlardan biri Nuri'ye kardeşim ölümün gelmesi sana piyango çıkmasından daha yüksek ihtimal dedi. Nuri den akıllıca ve bilgece bir cevap beklerken ay sana ne be defol git başımdan, çocuk s.kip gebertseler çıtınız çıkmaz bizim piyangomuza taktınız bu yıl da." şeklinde bir cevap gelince adamlar da ben de bir adım geri attık. Adam anladı ki Nuri'ye bulaşılmaz bana döndü. "Hanım abla bak sen alma bari hem günah hem de çıkmaz çıkmaz." dedi benim önümde iki seçenek vardı ya ben de çirkef olacaktım ki Nuri çıtayı baya yukarı çekmişti ya da bunları hiç kaile almayacaktım çoğu insan da öyle yapıyordu. Ayrıca bana piyango değil ama şans topu çıkmıştı malum para parayı çeker hesabı. Ben cevap vermedim sıra da bana geldi bu hala kulağımın dibinde bıt bıt ötüyor, hepsini ver dedim gişedeki görevliye. Tam beş seri aldım, her yerim piyango bileti dolu sanki satıcı gibi gişeden ayrıldım ve kenarda çantama doldurmaya başladım. Gişedeki birkaç kişi beni alkışladı bazıları da bize kalmadı ama ya diye bıtbıtladı ben de parasıyla değil mi istediğim kadar alırım dedim, yürüdüm gittim. Sarıklı tipi kayıklar da ben hepsini alınca bana daha fazla bir şey söylemediler zaten Nuri bunlara ters ters bakıyordu yaklaşmak istemediler. Seneye bakalım neye takacaklar ah tabii çam ağacı almayın evinize komayın, üzerine süs takmayın günaaaah derler ama damacanalara, hayvanlara, çocuklara hallenirler. Karışmayın kimseye, insan olun, vicdanlı olun ki beraber yaşayabilelim. Bunları kim sokaklara salıp para veriyor acaba? İşte bu tiplerden doksanlarda asla olmazdı, hele ki şimdi yaptıklarını o zaman yapmaya kalksalardı, dayak yer, aşağılanır ve kovalanırlardı. Şimdi onlar değil biz onlardan çekiniyoruz resmen. Neden 90 ları özlüyorum alın bir sebep daha size.
Ben 90larda ilk-orta okul ve sonlarında lisedeydim, okulda da yılbaşı kutlanırdı o zamanlar yasak yoktu ve kura çekilir herkes birbirine hediyeler alırdı. Ne kadar sıcak ve sevimli bir adetti. Neden günah olsundu neden yasaklansındı? Ama bu zamanda yasaklandı.
Televizyonlardaki yılbaşı programları bile biraz abartılı ve özenti olsalar da daha sıcaktı. Şimdiki gibi tek kişi medya patronu kıvamında herkesi tek eline almamıştı, o zaman daha özgürdü sanat, yalakalık bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Hele klipler, açın izleyin 90'lar kliplerini aşk, aşk gibi anlatılırdı, sevişme de olur öpüşme de, o yasak bu tahrik unsuru diye her şeye karışılmazdı. Gemiler diye bir klip vardır Orhan Atasoy'un açın izleyin ve bana dürüstçe söyleyin şimdi kimin bir tarafı yer öyle bir klip çekmeye? zaten çekse ne olur yayınlanmaz ki. Evet, teknoloji yoktu o zamanlar, ünlüleri tvden, dergilerden, sinemadan izlerdik. Haklarında fazla bir şey bilmez, bize gelenle idare ederdik. Şimdi bildik ne ne oldu? Hepsinin ne mal olduğunu öğrendik, onlar da gözümüzden düştü.
Aşk da başkaydı 90'larda. Beklerdik, gelmesini, camın önünden geçmesini, küçük notlar yazıp göndermesini, yeni çıkan cep telefonunun mesaj sesini. ( Benimki yeşil motorolaydı, tombik ve antenli, çok da tatlı bir mesaj sesi vardı ciricik ciricik diye. Hoşlandığım çocuk yazınca havalara uçardım.) Ne anlık fotoğraf gönder vardı ne de görüntülü konuşma, siyah beyaz o ekrandaki harflerle yaşardık aşkı da, heyecanı da, hüznü de. Ergendim ben daha ama çoğu şeyin de farkındaydım. 2000 den sonra 2001 geldi ya bir şeylerin bittiğini anladım. 90'larda ne kadar mutluydum dedim şimdi sanki pembeden griye geçtik. Ben üniversiteye başladım, yine keyfim yerindeydi ama sona yaklaştığımızın da farkındaydım. Sevgilimle öpüştüğümüzde öfkeyle bakan gözler çoğaldı, şimdi kızan, bağıran saldıranlar var ya işte o zamanlar onların temelleri atıldı. Nereye doğru gidiyoruz bilmiyorum da umarım 2010 lar ne güzeldi şimdi her şey yasak, kıyafetler tuhaf, sarıklar mecburi dediğimiz bir döneme hiçbir zaman gelmeyiz.
Yeni yıla gelince, hep aynı şeyler söylenir, dilenir... Benimkiler de farklı değil, huzur, sağlık, bol para ve aşk olsun hepimiz için ama en çok en çok da özgürlük olsun. Mutlu Yılar hepinize, seviliyorsunuz...
He-man ve Atılgan gelse de bizi bu saçmalıklardan kurtarsa keşke.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder