Nefsi eğitmekle ilgili bir iş aldım onu yazmaya uğraşıyorum iki haftadır. Üç şeyden geçiyor nefsi eğitmek: az ye, az konuş, az uyu. Sevişme, kimsenin malına mülküne göz dikme, dedikodu yapma, haram yeme demiyorum bile onlar zaten söz konusu bile değil. Nefsi eğtimenin birinci ve en etkin kuralı da bir odaya girip sadece zikretmek, az yiyerek, az uyuyarak ve konuşmayarak.
Aslında şöyle bir düşününce ben yaptım bunu, içinde sadece zikir kısmı yoktu; bunun dışında az yedim, az uyudum ve hiç konuşmadım, evden hatta odamdan çıkmadım; depresyondaydım. Aydınlanma da yaşamadım, evrenin sırrını da çözmedim, kendimi yaradana yakın değil aksine oldukça uzak hissettim bu dönemde. Çok şükür uzun süredir depresyon beni teğet geçiyor. Bu kapanma ve depresyonu dibine kadar yaşama dönemlerinde de zaten insanın aklına yemek, içmek, konuşmak ve düzüşmek gelmiyor aksine bunlar birer külfet gibi geliyor. Gelelim depresyondan nasıl çıktığıma; uğraş bularak. Size de tavsiyem hayat anlamsız ve keyifsiz gelmeye başladıysa, sabah kalkmak için sebep bulamaz hale geldiyseniz, kendinize saçma sapan da olsa minicik bir uğraş ya da hobi edinin. Canınız istemeyecek evet ama kendinizi zorlayın ve o saçma şeye tutunun bakın görün nasıl çıkartacak sizi düştüğünüz dipten.
Asla birine bağlı olarak iyi olmayı ummayın, bu sizi daha da kötü yapar. O beni ararsa tekrar hayata dönerim, o bana dönerse tekrar yaşarım gibi saçma anlamlar yüklemeyin kimseye. O ne döner, ne de siz döndüğünde aynı kişi olursunuz. Siz daha değerlisiniz, herkesten, her şeyden çok. Gelelim nefsi terbiyeye. Evet, gerekmekte, ruhun arınması için detoksu için. Çok kirlendiğinde ve çok şey yaşadığında beyin de ruh da dinlenmek, temizlenmek istiyor. Bir odaya girip, inzivaya çekilin demiyorum ama manevi olarak inzivaya çekilin. Mesela on beş gün geçti,
sevişmeliyim diye tepinmeyin, sevişmeyin ölmezsiniz. Hele ki yapmak için yaptığınızda bu hem bedenen hem de ruhen darlıyor insanı, ben cidden tahammül edemiyorum özellikle hissiz, ihtiyaçtan sevişmelere.
Kendinizle yalnız kalın, kendinize zaman ayırın, arının bakın nasıl da düzelecek her şey...
Aslında şöyle bir düşününce ben yaptım bunu, içinde sadece zikir kısmı yoktu; bunun dışında az yedim, az uyudum ve hiç konuşmadım, evden hatta odamdan çıkmadım; depresyondaydım. Aydınlanma da yaşamadım, evrenin sırrını da çözmedim, kendimi yaradana yakın değil aksine oldukça uzak hissettim bu dönemde. Çok şükür uzun süredir depresyon beni teğet geçiyor. Bu kapanma ve depresyonu dibine kadar yaşama dönemlerinde de zaten insanın aklına yemek, içmek, konuşmak ve düzüşmek gelmiyor aksine bunlar birer külfet gibi geliyor. Gelelim depresyondan nasıl çıktığıma; uğraş bularak. Size de tavsiyem hayat anlamsız ve keyifsiz gelmeye başladıysa, sabah kalkmak için sebep bulamaz hale geldiyseniz, kendinize saçma sapan da olsa minicik bir uğraş ya da hobi edinin. Canınız istemeyecek evet ama kendinizi zorlayın ve o saçma şeye tutunun bakın görün nasıl çıkartacak sizi düştüğünüz dipten.
Asla birine bağlı olarak iyi olmayı ummayın, bu sizi daha da kötü yapar. O beni ararsa tekrar hayata dönerim, o bana dönerse tekrar yaşarım gibi saçma anlamlar yüklemeyin kimseye. O ne döner, ne de siz döndüğünde aynı kişi olursunuz. Siz daha değerlisiniz, herkesten, her şeyden çok. Gelelim nefsi terbiyeye. Evet, gerekmekte, ruhun arınması için detoksu için. Çok kirlendiğinde ve çok şey yaşadığında beyin de ruh da dinlenmek, temizlenmek istiyor. Bir odaya girip, inzivaya çekilin demiyorum ama manevi olarak inzivaya çekilin. Mesela on beş gün geçti,
sevişmeliyim diye tepinmeyin, sevişmeyin ölmezsiniz. Hele ki yapmak için yaptığınızda bu hem bedenen hem de ruhen darlıyor insanı, ben cidden tahammül edemiyorum özellikle hissiz, ihtiyaçtan sevişmelere.
Kendinizle yalnız kalın, kendinize zaman ayırın, arının bakın nasıl da düzelecek her şey...
Teşekkürler..
YanıtlaSil