Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

28 Eylül 2017 Perşembe

Bu da Gülben'e...

 Önceki yazımı yazma nedenim Gülben Ergen'le ilgili haberlerin çoğalması ve benim bu anımı hatırlamam. Ben de birileriyle sevgili olup, tepelere çıkabilirdim. O kadar kolay ki bu. Bir anımı daha anlatacağım hadi filmin adını vermeyeyim nasıl olduysa dek gelmiş bir filmin denemesine gitmiştim, beğenildim tam oynayacağım kesinleşecek, oradaki bir yetkili kafayı bana taktı. Diğer kızlar buna yılışıyor kesin yatıyor da, ben yüz vermedim diye adam beni hırs yaptı ille benimle yatacak. Sonunda kusura bakma da ben o kadar midesiz değilim, seni midem kaldırmaz dedim. Evet adam çok çirkin hatta iğrençti ama çok yakışıklı olsaydı da fark etmezdi, ruhu iğrençti çünkü. Adam da beni kadrodan çıkarttı. Ben de sanki hayatımı bu işle mi kazanıyordum çok da tın dedim. Film bi boka benzemedi, benim yerime koydukları kız hiç olmadı, kısaca başarısız bir örnek olarak kaldı sinema sayfalarında.  O adamın teklifini kabul edip, kullanılıp, unutulan kızlar ne oldu? Bu olayı unuttular yoksa yaşayamazlardı. Daha büyüklere ulaşıp da bir yerlere gelmeyi başaranlar ne oldu? Yollarına devam ettiler. Bir sorun var; bu şekilde bir yere gelince artık bu alışkanlık yapar çünkü kolay yoldur. Kolay para gibidir. Şununla da yatayım, biraz sevgili olayım ne olur ki hoooop istediğini almışsın. Peki sonra? Dedim ya karman kirlenir diye ben buna çok inanırım. Birinin karması kirlenirse dön dolaş, hangi konuma gelirse gelsin, çıktığı yerden tepe taklak aşağıya iner. Hep zengin adamların sevgilisi olanlar, evli mi bekar mı aldırmadan onlarla yaşayanlar, konumu yüzünden birine yapışıp ondan faydalananlar, kadın ya da erkek olsun fark etmez bu yolla kazandıklarının bedelini mutlaka geri öder. İşte ben bunu çok genç yaşımdan beridir biliyordum. Çok şükür maddi durumum da iyiydi kötü olsaydı ne yapardım bilmiyorum ama sanırım yine kabul etmezdim tahammül edemediğim bir adamla olmayı. Bana çok iş teklifi geldi ve çok ciddi birkaç yer hariç, çoğu bu şekilde bir teklifle son buldu. Benim için de o iş son buldu. Yani Gülben Hanım, siz keşfetmediniz bu yöntemi zaten vardı ama kimileri kabul etmeyi seçti, kimileri etmemeyi...

Bir de Gülben Ergen in imaj danışmanını acele değiştirmesi lazım, insanlar aptal mı? Sen onu Arakana gönderip, iki göz yaşı döktürünce, metres olduğunu unutacak mı? İşte her kaybeden Türk halkını aptal sandığı için kaybetti bu ülkede. Yapma şunu, beyaz gömlek giydirip, Allah kolyesi taktırtma kadına. Eyyy danışman! koskoca Cumhurbaşkanımız bile kandırıldım diyebiliyorsa, doksanlardan zorla ünlü yapılmış bir şarkıcı da kandırıldım, yanıldım, hata ettim diyebilir. Çıksın ben bir hata yaptım, üzgünüm ama ben de insanım sevdim hatta canım çekti yaptım desin; o saçma iyilik sever hallerinden çok daha sempatik gelir insanlara. Ben Gülben Hanımın danışmanı olsam, bir basın toplantısı yaptırır bende isterik bir durum var, bazı psikolojik sorunlarımdan ve küçükken babasız kalmamdan dolayı evli erkeklerle oluyorum istemesemde kendimi durduramıyorum, tedavi olacağım dedirtirim, olaya bak! Hem istediği gibi yine popüler olur hem de dürüstlüğü alkışlanır yeter ki şu sahte iyilik meleği pozlarını bıraksın. Buraya gelmek kolay mı ben bunun için kimlerle.... zorunda kaldım diye bir açıklama yapsa bile bu halk onu yine bağrına basar ama bu şekilde giderse fena halde dışlanacak. Bir de lütfen ikide bir ben anneyim deyip durmasın, tamam annesin de Ebru Şallı da anne bak onu da engellemiyor, evli iş adamlarını ayartmak. Ayrıca o adamların karıları da anne. Dürüstlük kazandırır ama insan önce kendine dürüst olsun, kendiyle yüzleşebilsin...

24 Eylül 2017 Pazar

Medyanın Sapkın Yüzü

 İkibinlerin ortalarında minicik bir genç kızım, aklıma o zaman yazar olmayı koymuşum ama ne donanımım var ne deneyimim; ille de köşe yazarı olmak istiyorum. Ünlü gazetelerin künye kısımlarındaki isimlere mailler göndeiyorum, işte nette, orda burda tanıştığım medyadan olan kişilere bu konuda bana yardım etmelerini söylüyorum; kimi ilgileniyor, kimi cevap bile vermiyor. Sonunda büyük bir medya patronuna ulaştım. Nasıl olduysa o benim bu hunharca uğraşımla ilgilendi. O zaman öyle iki kaleme aldığım yazım vardı, aldım onları götürdüm, okudu mu okumadı mı bilmiyorum. Biraz kendimden bahsettim. Tamam dedi, beni gönderdi. Bekliyorum acaba hangi gazete ya da dergide yazmaya başlarım, basın kartım da olur mu? Marin adımla mı yoksa E ile başlayan Türkçe adımla mı yazsam-tanınsam? Ben bunların derdindeyim ama beni bu medya kuruluşundan kimse aramadı. O zaman saatleri rahat diye bir sağlık firmasında çalışıyorum, herkese de söyledim ben yakında çıkacağım, başka işe başlıyorum falan diye tam rezalet. Dayanamadım ben aradım, adam direk cep telefonunu vermişti. Şehir dışındayım buraya gel dedi. Sapancada bir yere çağırdı gelemem dedim. Tamam ben gelince seni arayacağım dedi. Aradan on gün geçti, ben artık bu köşe yazarı ve ünlü olma sevdamdan vazgeçmeye başladım, nasıl da üzülüyorum anlatamam çok heveslenmiştim. En büyük başa ulaşmış, dikkatini çekmiştim ama olmadı diye. Bu adını veremeyeceğim, evli, çocuklu medya patronu beni aradı, hatta iş yerimin çıkışına gelip, son model arabasıyla beni aldı. Sahilde bir restorana götürdü. Ben siz aramayınca benden vazgeçtiniz diye düşündüm dedim. Hiç unutmuyorum verdiği cevabı "sen vazgeçilecek kız mısın?" Dedi ve güldü. O zaman anladım benim kalemimle değil başka yerimle ilgilendiğini. Yazılarımı okudunuz mu? Dedim. "Şöyle bir baktım, gelecek var ama daha geliştirmelisin, ben seninle daha fazlasını düşünüyorum Marin, sevgilim olur musun?" Dondum kaldım. Karşımda elli yaşlarında, hiçbir şekilde ilgimi çekmeyecek, sırf medya patronu diye kendini bir şey sanan ve beni metresi yapmak isteyen bir adam duruyordu. "Ne olacak sevgilin olunca?" Dedim. "Sana istediğin her şeyi vericem. Tabii öyle pat diye köşen olmaz da bizimkilere söyleriz uygun bir yere yerleştirir seni. Ev de tutarım sana, orada kalırsın ben oraya gelirim" Bilenler bilir ben çok şekilciyimdir, bu yüzden eleştirilirim de ama büyük teyzemin bir sözü vardır "Yediğim soğan, sardığım civan olsun" yani ben beğenmediğim, hoşlanmadığım, sevmediğim bir adamla beraber olamam. Genç kızları bu anlamda kandırmak daha kolaydır, yaparım sonra unuturum dersin gençken ama öyle olmaz yaptıkların arkandan gelir. Bir kere karman kirlenir ve ileride ne kadar başarı kazanırsan kazan, ne kadar ünlü olursan ol ışık hızıyla dibi boylarsın. Hala ünlü olmamamdan anlayacağınız üzere adamın teklifini kabul etmedim. Hatta amca bana o kadar kzıdı ki medyada hiçbir yerde iş bulamayacaksın ben bizzat engelleyeceğim dedi. Ben de zaten başvuru yapmayı bıraktım. Daha fazla okudum, daha çok yazdım ve sadece istediğimi yaşadım. Kendime blog açtım, sesimi buradan duyurdum. Birinin altına yatmadım ( istemediğim, sırf çıkarım için ) Oyuncu da olsam, şarkıcı da olsam, yazar da olsam, yine çıkarım için görmeye bile tahammül etmediğim bir adamla olmam. Başarı mı? İyiysen zaten gelir seni bulur. Olmadık zamanda beklenmedik bir teklif gelir çalar kapını. Kapım açık bu arada, hayır demeyeceğim kimseye. Geçenlerde bir işe hayır dedim şimdi ona üzülüyorum, böyle de iş koliğimdir.

21 Eylül 2017 Perşembe

Niye Ateşliyorsun Kanımı Şimdi?

 Gök gürlüyor, evde yalnızım, bir korku işi aldım onu yazıyorum yani kendi kendimi korkutuyorum. Gölgeler dolanıyor evde, sürekli arkamı kontrol ediyorum. Herkes bir yerlere gitti lazım olduklarında olmazlar, aman gitsin dediklerinde dibinden ayrılmazlar zaten. Yenisi de şehir dışında eskilerden kimseyi başıma dert etmek istemiyorum ama korkuyorum arkadaş. Bildiğin biri olsun da yanımda sonrasını sonra düşünürüm durumundayım. Bu saatte de kimi bulayım, kim gelir? Nuri 'nin de gezeceği tuttu Bodruma bilmem ne etkinliğine gitti haspam. Bildiğin yalnızım ve korkuyorum yahu. Oysa ben güçlü kadınımdır, kaç yıldır da yalnız yaşarım ne olduysa bana. Cihan'ı bile aramayı düşündüm ama karısı falan yanındadır diye vaz geçtim, zaten taşındı o taaa karşıya Anadolu yakasına. Oraya taşınanlar benim için öldü gibi bir şey oluyorlar. Ne ben onlara giderim ne onlar bana gelir. Onlar gelir de gerçi ben gitmem, karşıdan biriyle de görüşmem. Aramızda koskoca deniz var. Ne yapayım derken Sarper'in bana dikişlerin sağlam mı? diye mesaj atan kardeşi geldi aklıma. Nasılsın, dese ne var ne yok yazsa hatta sinir olsam da nasıl gidiyor diye sorsa tamamdı da böyle beni dürten, libidomu zıplatan bir mesaj atınca aklıma takılmadı değil. Hayır, bir şeyler yaşayacak değilim yirmi yaşında olsam yaşardım o ayrı. O zamanlar kalktaklıkta zirvedeydim, nerede bir fırlama varsa ona aşık olur, en düzgün adamları olmadık kişilerle aldatırdım, bundan da acayip heyecan duyardım da geçti, yoruldum. Sarper'i kardeşiyle aldatmayacağım ama bu mesajlaşmayacağım anlamına da gelmiyor. Ne yapayım gök gürlüyor. Hem ülkenin yeni hali bu değil mi? Bizim seks hayatımız hava durumunu belirlemiyor mu? Hatta doluyu, kasırgayı, depremi falan.
-Dikişlerim sağlam ama yine de zorlama dedi doktor.
Aradan bir dakika geçmeden cevap geliyor.
-Aman dikkat et o zaman.
Bu salak cevapla bu gereksize cevap yazdığıma kızıyorum. Malın teki işte, ben de flörtleşmekten anlayan biri sanmıştım. Yasak elmaya uzanan bir Adem ama nerde, bildiğin bir öküz. Belki de o mesajı öylesine yazdı, flört jargonundan bi haber.
-Yalnız mısın?
Bakın bu sorunun da hastasıyım. İkincisi de uyudun mu? Ama yalnızı doğru yazdığı için gözümde kaybettiği puanına ekleme yaptım.
-Evet.
-Geleyim mi?
Yuh ne alaka ya!
-Ne sebeple?
-Korkuyorsundur gök gürlüyor ve yalnızsın. Seni bilmem ama ben korkuyorum ve yalnızım.
İşte size doğru hamle. Bir an etrafıma bile bakındım bu herif beni görüyor mu diye. Ben biraz hafif flört sularında mesajlaşır, yatar uyurum diyordum. Gelmeler falan bir de böyle medyumsu haller beni ürküttü ama hoşuma da gitti.
-Gelme.
Tek kelime çok şey ihtiva etmekte, anladı.
-İkimiz de aynıyız ama ayrı durmak zorundayız, peki gelmem.
Aynıyız derken; çapkınız, bizden adam olmaz, nerede yanlış varsa oraya çörekleniriz, fena halde güvenilmez insanlarız... bu liste uzar gider, hangisini kast etti anlamadım ve soramadım da. Ben senin kardeşinin sevgilisiyim ama!! klişesine de girmek istemedim belki de adamın derdi sadece  sohbet ve arkadaşlık ben her şeyde bir oynaşma durumu arıyorum kim bilir.
-Ben o kadar da korkmuyorum artık.
Yazdım baktım cevap yok, yatmaya hazırlanırken bir çınlama.
-Benim seni gördüğüm günden beri ödüm kopuyor ama.
Gel buyur bu cevap bana verilir mi? Niye ateşliyorsun kanımı şimdi?

10 Eylül 2017 Pazar

Dikişlerin Sağlam Mı?

 -Testis kanseriymiş.
-Kim kız?
Nuri, elindeki kumaşı ve iğnesini bırakıyor. Gözlüklerini burnuna indirip merakla bakıyor. Bey efendi modacı olmaya karar verdi bütün gaylerde dikiş yeteneği olması da ayrı bir tez konusu. Ben ameliyat olup, yataklara düşünce benimle değil yalnız kursa gitmeye başladı. Zaten daha kurs dönemimiz açılmamıştı, biz Ekimde kurslara başlar sonra amaan çok s.kimde der sıkılır bırakırız. Ben ona eşlik edemeyince, o kursa gitmeye ve moda tasarımcısı olmaya karar verdi.
-Cem, Sarper'in kardeşi testis kanseriymiş.
-Ha iyi öldürmez o ama süründürür muhtemelen de çocuğu olmaz.
-Hemen de engin tıp bilginle olayı özetledin Nuricim.
-Demek ki baya kullanmış pipisini, iyi sevişiyordur o.
-O nereden çıktı?
-Çok kullanılmaktan olur o hastalık.
-Seni tıp ilmine alim seçmeliler harcanıyorsun burada.
-Tabii kızım çok kullanılınca ve o pipi her yere sokulunca, çeşit çeşit mikrop dolar sonunda da testis kanseri olurlar.
-Ölümcül değil diyorsun yani.
-Yok ya bir kaç doz kemo yer geçer. Benim arkadaş vardı ya Gökhan o da olmuştu iyileşti.
-Yakışıklı çocuk.
-Gökhan mı?
-Hayır Cem.
-Hayırdır?
-Ne hayırdır?
-Bakışını beğenmedim Shameless deki Fiona gibi sevgilinin kadeşine atlayacak hali var sende.
-Yuh Nuri verdiğin örneğe bak ya.
-Yalan mı? Aklın takılmış senin ona.
-Ne alaka yakışıklı dedim sadece. Bulaşmaz di mi?
-Bulaşan kanser mi var Marin?
-İyi.
-Acıdın veresin geldi di mi?
-Belki.
-Kalk ölçü alıcam. Kız kalksana!
-Tamam dur hemen kalkamıyorum dikiş yerim ağrıyor.
-Dikiş şakaya gelmez doğru almam lazım ölçünü. Bu iş de şakaya gelmez adamın kardeşi saçmalama da otur oturduğun yerde.
-Yok ya şaka yapıyorum zaten.
Tam bu cümlenin sonunda telefonuma Cem den mesaj geliyor: "Dikişlerin sağlam mı?"

Silineli Çok Oldu Numaran Telefonumdan Adın Aklımdan


Malum ameliyat sonrası evde dinleniyorum ve hala doğru dürüst yürüyemiyorum. Bana yürüyenler de iyileşmemi bekliyor. Telefonuma çağrılar, mesajlar... Çınlamalar susmuyor. Dört yıl olmuş görüşmeyeli, konuşmayalı. Tak bir whats up mesajı merhaba nasılsın tanıdın mı? Tanıdım zaten fotoğrafın var. Neler yapıyorsun? Bu sorunun delisiyim geleni yapıyorum kaçanı da yapıyorum, zaten benden kimse kaçamaz. İyidir sen falan filan derken. Biz neden beraber olmadık? sorusuna geldi takıldı. Biraz flörtleştim de hiç ileri götürmeyi düşünmedim o dönemde, öyle kaldı sonra iletişimi koparttık, tabii o benim numaramı kaybetmemiş.
-Neden sen hiç arayıp sormadın? diyor.
-Bende numaran yoktu, sahi sizin telefonunuzdan numaralar nasıl silinmiyor? Benim defalarca kayboldu?
-Google a kayıt edersen kaybolmaz ben öyle yapıyorum.
-On yıl önce konuştuğum adam bile yazıyor o da mı Googla a kayıt ediyor? Bence defterleri var bunların oraya kayıt ediyorlar ama engelleme diye bir şey var artık.
Bunu yazarken bak birazdan senin sonun da engel olacak sinyali veriyorum anladıysa.
-Çok özledim, hep senin yazmanı bekledim.
-Dedim ya silineli çok oldu numaran telefonumdan, adın aklımdan.
-Ben seni hiç unutmadım ama. Keşke o zaman bir şeyler yaşasaydık ama artık yaşlandık.
-Sen yaşlanmış olabilirsin ben gencim ama seninle görüşmeyi düşünmüyorum.
-Neden ama?
-Çünkü istemiyorum.
-Arada yazabilir miyim peki?
-Yaz istiyorsan uygun olursam cevap veririm.
-Evlendin mi?
-Hayır.
-Ben evlendim ama yeni.
-O zamanlar bana evliyim demiştin yanlış hatırlamıyorsam.
-Evet ama değildim, yeni evlendim.
Neden bu gereksiz yalana baş vurdun diye sorma gereği bile duymuyorum. Beyinsizmişsin ki zaten ciddiye alıp görüşmemişim seninle. Bana hem evliyim demişti, hem de görüşmeye bir kız arkadaşını getirmeyi teklif etmişti şimdi hatırladım ben de taa o zamandan çekmiştim ipini. Bir de bir kadına doksan yaşında bile olsa yaşlandın diyemezsin, espirisini bile yapamazsın. Bu talihsiz cümleyi kuruyorsan onunla görüşmeyi, beraber olmayı ancak rüyanda görürsün. Bu konuda bir kompleksim yok, olacak bir durum da yok ama bu nasıl bir beyinsizlik ve karaktersizlik örneğidir arkadaş ne kadar malsın sen. Takip eden günlerde de mesaj attı, günaydın, nasılsın, blog yazıyorum bana yardımcı olur musun? Vaktim yok dedim, sonraki mesajlarına da cevap vermedim, yazmaya devam ederse çağımızın en büyük ödülü olan engel düğmesiyle sesini keserim.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...