Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

24 Eylül 2017 Pazar

Medyanın Sapkın Yüzü

 İkibinlerin ortalarında minicik bir genç kızım, aklıma o zaman yazar olmayı koymuşum ama ne donanımım var ne deneyimim; ille de köşe yazarı olmak istiyorum. Ünlü gazetelerin künye kısımlarındaki isimlere mailler göndeiyorum, işte nette, orda burda tanıştığım medyadan olan kişilere bu konuda bana yardım etmelerini söylüyorum; kimi ilgileniyor, kimi cevap bile vermiyor. Sonunda büyük bir medya patronuna ulaştım. Nasıl olduysa o benim bu hunharca uğraşımla ilgilendi. O zaman öyle iki kaleme aldığım yazım vardı, aldım onları götürdüm, okudu mu okumadı mı bilmiyorum. Biraz kendimden bahsettim. Tamam dedi, beni gönderdi. Bekliyorum acaba hangi gazete ya da dergide yazmaya başlarım, basın kartım da olur mu? Marin adımla mı yoksa E ile başlayan Türkçe adımla mı yazsam-tanınsam? Ben bunların derdindeyim ama beni bu medya kuruluşundan kimse aramadı. O zaman saatleri rahat diye bir sağlık firmasında çalışıyorum, herkese de söyledim ben yakında çıkacağım, başka işe başlıyorum falan diye tam rezalet. Dayanamadım ben aradım, adam direk cep telefonunu vermişti. Şehir dışındayım buraya gel dedi. Sapancada bir yere çağırdı gelemem dedim. Tamam ben gelince seni arayacağım dedi. Aradan on gün geçti, ben artık bu köşe yazarı ve ünlü olma sevdamdan vazgeçmeye başladım, nasıl da üzülüyorum anlatamam çok heveslenmiştim. En büyük başa ulaşmış, dikkatini çekmiştim ama olmadı diye. Bu adını veremeyeceğim, evli, çocuklu medya patronu beni aradı, hatta iş yerimin çıkışına gelip, son model arabasıyla beni aldı. Sahilde bir restorana götürdü. Ben siz aramayınca benden vazgeçtiniz diye düşündüm dedim. Hiç unutmuyorum verdiği cevabı "sen vazgeçilecek kız mısın?" Dedi ve güldü. O zaman anladım benim kalemimle değil başka yerimle ilgilendiğini. Yazılarımı okudunuz mu? Dedim. "Şöyle bir baktım, gelecek var ama daha geliştirmelisin, ben seninle daha fazlasını düşünüyorum Marin, sevgilim olur musun?" Dondum kaldım. Karşımda elli yaşlarında, hiçbir şekilde ilgimi çekmeyecek, sırf medya patronu diye kendini bir şey sanan ve beni metresi yapmak isteyen bir adam duruyordu. "Ne olacak sevgilin olunca?" Dedim. "Sana istediğin her şeyi vericem. Tabii öyle pat diye köşen olmaz da bizimkilere söyleriz uygun bir yere yerleştirir seni. Ev de tutarım sana, orada kalırsın ben oraya gelirim" Bilenler bilir ben çok şekilciyimdir, bu yüzden eleştirilirim de ama büyük teyzemin bir sözü vardır "Yediğim soğan, sardığım civan olsun" yani ben beğenmediğim, hoşlanmadığım, sevmediğim bir adamla beraber olamam. Genç kızları bu anlamda kandırmak daha kolaydır, yaparım sonra unuturum dersin gençken ama öyle olmaz yaptıkların arkandan gelir. Bir kere karman kirlenir ve ileride ne kadar başarı kazanırsan kazan, ne kadar ünlü olursan ol ışık hızıyla dibi boylarsın. Hala ünlü olmamamdan anlayacağınız üzere adamın teklifini kabul etmedim. Hatta amca bana o kadar kzıdı ki medyada hiçbir yerde iş bulamayacaksın ben bizzat engelleyeceğim dedi. Ben de zaten başvuru yapmayı bıraktım. Daha fazla okudum, daha çok yazdım ve sadece istediğimi yaşadım. Kendime blog açtım, sesimi buradan duyurdum. Birinin altına yatmadım ( istemediğim, sırf çıkarım için ) Oyuncu da olsam, şarkıcı da olsam, yazar da olsam, yine çıkarım için görmeye bile tahammül etmediğim bir adamla olmam. Başarı mı? İyiysen zaten gelir seni bulur. Olmadık zamanda beklenmedik bir teklif gelir çalar kapını. Kapım açık bu arada, hayır demeyeceğim kimseye. Geçenlerde bir işe hayır dedim şimdi ona üzülüyorum, böyle de iş koliğimdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...