Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim. Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla karakteri ile tek derdi doğru ilişki bulmak olduğu diziden. Bu arada ciddi bir şef flörtü isteği doğuruyor dizi, benim de aklımda yok değil.
Ayşe Özyılmazel’i tanıyanlar bilir uzun süre büyük bir
gazetenin köşe yazarıydı. O dönemde de kendisini Sex And The City’nin yerli
Carrie’si sanıyordu. Öyle de yaşadı, bu ülkede! Ben de şahsen Samantha’yı
kendime idol seçtim ve öyle yaşamaya çalıştım diyelim neyse. Ayşe yaptığı evlilikle tepetaklak olunca
Carrie olmadığını, burada olunamayacağını anlamış olmalı diye düşünüyordum ki
dizinin writers room’un da yazarlık yaptığını görünce yanıldığımı anladım. Onun
kafa hala doğru ilişki arayan, başka derdi olmayan kadın modunda kalmış. Bir
yakını ölememiş, ölümcül hastalıkla sınanmamış, onu popüler yapan gazete
köşesinden olmak en büyük darbesi olmuş, söylemek istedikleri içinde kalmış.
Öncelikle bir kadın olarak bizim burada aradığımız şey; en
uyumlu olduğumuz ve âşık olunacak erkek değil. Bizi öldürmeyecek erkek. Ondan
sonra diğerlerine de bakarız. Elbette sadık olsun, yakışıklı olsun, iyi bir
kariyeri olsun, sekste bizi hayalara uçursun… Bunlar da gerekli. İstediğimiz dekolteyi
giyip rahat rahat dolaşırken peşimize bir mülteci takılıp bize tecavüze
yeltenmesin ve kesmesin derdindeyken sex and the city modunda yaşanmıyor
maalesef. Hayaller öyle ona sözüm yok ama gerçekler buna engel. Yaşadığımız ülke
özgür kadın ülkesi değil, keşke olsa da bizim de tek derdimiz ah ben aşkı
bulamıyorum, güvenemiyorum, yanılıyorum, bir narsiste tutuldum yine olsa. Bizim
endişemiz narsist değil ki narsisti ben çiğner, tükürürüm neler gördüm yaşadım
düşün işte.
Anne babasının büyük aşkını kendisine örnek almış, onu
arayan Leyla’nın aslında babasının kadından kadına atladığını öğrendiği an da
Ayşe Özyılmazel’in babası Neco ile annesi Oya’nın durumuna gönderme. Kadının
başka travması yok çünkü. İlişkiler neden yalan, ben neden doğru kişiyle
karşılaşamıyorum? Doğru kişi yok ki! Sadece karşı cinste değil, arkadaşlarda da
yok. Leyla karakteri de bunu deneyimliyor, finalde güya bulduğu doğru adam iki
kadının bu narsistir diye ciyak ciyak bağırdığı kişi. Zengin ve belli ki
yatakta iyi, o yeter. Leyla köpeği ile kendi yoluna giderken en sevdiğim
sahne oldu diyebilirim, kendi başına güçlü kadın olmak çok daha anlamlıydı.
Bu dizide Leyla’nın dayısı Can’ı da gay ama belli etmiyor
olarak da olsa bu şekilde yazmak ve çekmek de cesaret işiydi, tebrikler. Eşcinsel
ilişkiyi ima edene bile büyük tepkiler doğarken böyle çaktırmadan vermek iyiydi, o kadar çakmadılar ki bahsi bile geçmedi, gerçi yan karakterlerdi ama olsun
yine de anlasalar atlarlardı.
Benim de derdim bir zamanlar Carrie gibi olmaktı, sonra
çarenin Samantha olduğunu çözdüm şimdi kafam rahat. Doğru kişiden çok önce can
güvenliği dediğimiz bir ülkede yaşarken sahilde öpüşe öpüşe eş değiştirmeli bir
hayat gerçekten güzel olurdu da işte hep tetikteyiz. Bizi bu hale getirenler
utansın.