Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

26 Temmuz 2019 Cuma

Telefonu Pirince Sokarsak Pirinci Neremize...? Banyoda Fantezinin Sonu


 Hayatta iki şeyden nefret ederim; 1-Israrcı insanlardan,2-duşta iş tutmaktan. Dün birini eve attım, uzun süredir tanıyorum ama hiç beraber olmamıştık. Israrlarıyla kendini gösteren bir bankacı kendisi, hoş adam ama dediğim gibi çok ısrarcı. Banka hesaplarımın kontrolü onda yani işte Marin Hanım şurada değerlendirelim mi? Şuna yatırım yapalım mı diyen görevli. Baktım gideri de var, çağırdım eve bu da koşa koşa geldi. Vakit nakitti benim için, Minel işe girdi ve bir koca adayından daha ayrıldı. Stavros nihayet Atina’ya döndü ama bu sefer de Minel’in kız kardeşi Mine geldi, ikiz bunlar bu arada. Minel neyse Mine bunun tam tersi, tutucu, sessiz, gözlüklü bütün gün kitap okuyan bir kız. Gerçi benim yanımda o da bozulur. Ailesi göndermiş git bakalım Minel ne yapıyor orada diye, bu da geldi. Beraber dönerler diye umuyorum.  Kendi evimde yalnız kalacağım günlerin hayali içindeyim. Bir diziye denk geldim Bron-Broen diye izlemediyseniz tavsiye ederim. İsveç yapımı bir polisiye, oradaki polis kadın ki önce bir tür otizm sorunu var sandım, çok zeki, çalışkan ama insan ilişkileri ve empati yeteneği sıfır. Gün geçtikçe ona benzediğimi düşünmeye başladım. Benim de nedense insan ilişkilerim sıfır, özellikle de karşı cinsle. Bir de tamam etrafımda insan olmasını seviyorum ama benim de özel alana ihtiyacım var. Ne yapayım eve ekstra duvar mı ördüreyim? Dizide Martin karakteri de çok iyi hatta sırf ona benziyor diye ne zamandır uğraşan ama benim hayır dediğim bir Ermeni arkadaşımı götürmeye karar verdim. Neyse konumuza dönelim; bankacı…

Eve geldi, yan yana oturmalar, kahve ikramı (neden sevişmeden önce kahve içilmesi zorunlu hala anlamış değilim) öpüşmeye başladık ve bu tutturdu hadi duşta sevişelim diye. Bunun alt metni ben seni yalayacağım da önce bir yıkayayımdır, ne kadar hijyen delisi olduğumu bilmiyor tabii. Ayrıca ben duşta sevişmekten nefret ederim. Suyun ısısını ayarla, gözüne şampuanı kaçırma, kayma, düşme!
Hadi neyse dedim çünkü çok ısrar etti, girdik banyoya. Benim banyoda büyük bir jakuzi var, üstü de duş başlıklı, dolduralım mı dedim olur dedi, doldurduk. En azından kayıp düşme derdim olmayacaktı, mutluydum. Köpükler, jakuzi masajı, bu arada olaya girmeye çalışıyoruz ki suyun altında asla cinsel birleşme olmaz onlar film hileleridir, unutmayın bunu. Bu sefer de hadi video çekelim diye tutturdu. Olmaz dedim haliyle, bana güvenmiyor musun klasiği geldi, sana güveniyorum da ya ölürsen ve telefon başkasının eline geçerse dedim, tamam sen çek o zaman dedi. Yüzün de görünmez hem.

Bu ısrarcı ama tipinden ötürü katlandığım fantezi tavşanına uyup telefonumu aldım ve küvete girdim. Üst kısmına oturdum bu yalayacak ben çekicem, neyse başladı olaya, sonra kendini kaptırıp elini göğüslerime uzattı,koluma çarptı ve hop telefon suya!!!
Hemen tekmeler atarak bunu kendimden uzaklaştırdım ve telefonumu bulup çıkarttım, işin ilginci tam o sırada biri aradı, meşgule atmaya çalışıyorum olmuyor, bir yandan da kendim kurulanıp, telefonu kurulamaya çalışıyorum. Bu da arkadan akıl veriyor pirinç var mı evde pirince koy diye, koydum gerçi, bunun da kıçına tekmeyi koydum, kovaladım. Telefonum hala pirincin içinde yarın bir üst modelini almaya gideceğim, o telefonun açılmayacağını da, benim bu bankacıyla bir daha görüşmeyeceğimi de hepimiz biliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...