
Dün Kıvırcık bana mesaj attı. “Son günlerde sık sık aklıma
düşüyorsun.” Ben de “Hayırdır?” dedim. “Belli bir sebebi yok, öyle işte.” Yazdı
ve gülücük yolladı. Mesajı attığı saatte Mature, iş yerinde yani rahat ki zaten
o da bir yerde ders vermeye başlamış. Normalde boş gezer, Maturenin parasını
yerdi iş bulmasına şaşırdım. Mesajlar devam etti “neredesin, ne yapıyorsun?” “Evi
biliyorsun gel yakınlarda kahve içer konuşuruz. Dedim. “Tamam, en kısa zamanda”
dedi. Nuri’ye konuşmanın fotoğrafını çekip, attım. Ne demek istemiş sence diye
sordum, kibarca seninle sevişmek istediğini söylemiş dedi. Unutamamıştır seni,
hele o yaşlı kadından sonra sen ve kalçaların adamın aklını almışsındır. Evet,
Nuri yine haklıydı ama ben duygusal bir neden bekliyordum. Bunu ben de tahmin
etmiş yani anlamıştım. Ah Marin’le ne güzel sevişiyorduk yine olsa da yesem
dediğini ama ben karşısına geçip “beni beni Marin’ini” dediğim, duygu sellerinde
dolaştığım, ben de özledim, unutamadım, aşkımlar duymak istiyordum. Bihter ve
Behlül gibi, tüm yasaklara ve birbirimize yaptığımız haksızlıklara rağmen,
tutkuyla ve aşkla bakmak, sarılmak istiyordum. Kıvırcığın cümlelerinin açılımı
ise tam manasıyla “gel sevişelim”di. Eskiden olsa buna da razı olurdum ciddi
zaafım vardı, evet şimdi de o zaafın kırıntıları var kabul ediyorum. Denk gelir
görüşürsek, sevişiriz onu da biliyorum bu yüzden en iyisi hiç görüşmemek ya da
amaaan ne olacaksa olsun neyi kasıyorsam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder