Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

23 Kasım 2018 Cuma

İçimdeki Kaltakla Öpüştüm

 -Bir yaş daha büyüdün ama tek zerre büyüyemedin. dedi içimdeki kaltak, haklıydı da partimin tam ortasında çıktı geldi. Ev partisiydi, dostlarım düzenlemişti, geçen Pazar ayın 18'iydi. Kafam hafif dumanlı, dumana da atmamak gerek suçu biraz alkollü ama aslında alkol de değil tek sorumlu, geçen yılların üzerime bıraktığı sarhoşluğu... Bunca yılda ne güzel dostlar biriktirdim, ne çoğunu batırdım, kaç kişiyi hayatıma aldım, bazen onlar beni, bazen de ben onların hayatını becerdim. Kaç aşk sığdırdım şu kalbime ama yorulmadım hala da hevesliyim aşka en çok buna şaşarım.
-Mutlu musun bari? Dedi içimdeki cadı. Gözlerini dikti gözlerime, üzerime eğildi. Ne kadar da güzeldi, içimden çıkıp şöyle bir dolansa bütün İstanbul peşinden gelirdi.
-Mutluyum dedim ama mutluluk nedir?
-Ne dedin canım dedi yanımdaki.
-Sana demedim. dedim.
-Söylesene içimdeki kaltak mutluluk nedir?
Etrafını süzerken bana döndü ve yine üzerime eğildi.
-Tam bu anda hissettiğindir. Ne hissediyorsun? 
-Keyifli...
-Kaç kişiyi özlüyorsun? Kaç kişiyi seviyorsun? Kaçını yaptın istediklerinin, kaç kişinin bir şeyi oldun gerçekten, kaç yılın kaldı daha geriye, kaç yıl daha saklayacaksın beni içinde?
-Daha doymadım hiç birine, sana bile kal içimde biz böyle iyiyiz.
-Seviyorum seni, senin zor ama eğlenceli halini.
-Biliyorum cadı.
-Kızım sen kiminle konuşuyorsun? Bu kez gelen Nuri'ydi.
-Hiç öyle kendi kendime.
-Kafası güzel oldu bunun iyice. dedi güldü. İçimdeki Kaltak yanıma oturdu ben de omzuna dayadım başımı.
-Yalnız mısın sence?
-Sen içimde durmadan konuşurken mi?
-Çok mu etkiliyorum seni? Ben olmasaydım bir kocan, çocukların, normal bir hayatın olur muydu?
-Olurdu da adı mutluluk olmazdı, ben seninle mutluyum.
Güzel gözlerini gözlerime dikti, iyice yaklaştı.
-Ben de seninle mutluyum, iyi ki doğdun.
Öpüştük... Kimi hayal der, kimi dumanlı kafanın etkisi ben o gece içimdeki kaltakla öpüştüm ve iyi ki doğmuştum...

13 Kasım 2018 Salı

Adını Söylersen Popona Musallat Olur

 

The Haunting of Hill House diye bir dizi var denk gelmişsinizdir. Ben de ona sardım ve soluksuz izledim, bir gece yalnızdım o da ne ben ki kimseden korkmayan Madam Marin, korkmuş muydu? Boş kalmayan evimde nasıl olduysa o gece yalnızdım ve ışıkları kapatıp, kedim yanımda izlemeye daldım. Bir karaltı mı geçti? Aynada hareketlenme mi oldu? Ne oluyor yahu? Kalktım tüm ışıkları açtım ama ürpertim geçmedi, kimi çağırsam gelirdi bu saatte? Hadi gelecek adam çok da ben saçlarım kirli, bakımsız bir haldeyim, gelen de ah canım korktun mu sen gel sarılayım da uyu demez, rahat durmaz biliyorum; gerçi o dursa ben durmam, ne yapacağım şimdi? Evin içinde volta atmaya başladım, telefon elimde. Zırr kapı! O kadar gerilmişim ki kapı çalınca çığlık attım. Açtım kapıyı acaba hangisi hissetti de geldi yardım çağrıma diye bir baktım ki gecenin ikisinde Nuri kapımda. 

-Hayırdır Nuri?

-Kız Marimar çok kötü bir şey oldu.

-Ne oldu gel geç anlat hemen, bir kahve yapayım sana , iyi ki geldin.

-Ne meraklıymışsın bu saatte sohbete. Dedikoduya gelmedim gerçekten derdim büyük.

-Aman ne güzel işte, anlat uzun uzun.

-Neyin var senin?

-Beni boş ver senin neyin var anlat hadi.

-Popomda pıtırcık çıktı, kocaman hemde ne yapacağım ben Marin?

-Pıtırcık mı? Hemo xcroid mi?

Ellerini yüzüne götürdü ve çığlık attı.

-Ayyy söyleme o kelimeyi, yaşlı ibnelerde olur o. Ben daha o kadar yaşlanmadım.

-Alemsin Nuricim doktora gitsene.

-Domalamam ben doktora.

-Domalmak dert olmazdı genelde senin için ama. (Güldüm)

-Ben orama bıçak falan değdirmem.

-yahu artık lazerle yapıyorlardır.

-Lazer de sokturmam, sokturmak senin için dert değildir normalde deme.

-Tamam demiyorum.

-Her şeyi denedim, saraçoğlu mudur nedir bir çay önermiş onu yaptım pamuğa banıp popoma soktum.

-Öyle mi yapın demiş?

-Hayır o için demiş de tadı çok kötüydü ben de popoma soktum, gittim eczaneden o tür kremlerden aldım hani onlardan işte.

-Hemoroid kremi.

-Ya söyleme şunun adını.

-Sanki ruhsal bir yaratık da adını söyleyince musallat olacak Nuri, hemoroid desem ne olur.

-Olsun deme işte. Geçmedi ne yaptıysam Marin, sevişemiyorum ben ne yapıcam?

-Ne zamandır var bu?

-İki hafta kadar.

-Tamam bekle, el sürme, bir şey de sokma, kendiliğinden inmiyorsa doktora gideceğiz beraber tatlım, yoksa seks hayatın biter.

-Ah zaten bitti, bu halde hiçbir şey yapamıyorum, rezil olurum gören olursa.

-Haklısın Nuricim, iyi ki geldin.

Sarıldım, normalde bu popo muhabbeti beni bu kadar mutlu etmezdi ama o kadar korkmuştum ki hiç gitmesin istedim, sabaha kadar gitmedi. Aman siz de sesli olarak hemoroid demeyin yoksa musallat olur poponuza.

 

8 Kasım 2018 Perşembe

Sıla Mı Ahmet Kural Mı Hangisi Haklı?

 Son günlerde kadına şiddet denilince akla gelen iki ünlü isim; Sıla Gençoğlu ve Ahmet Kural. Ne yazık ki şarkıcı Sıla, oyuncu Ahmet Kural'dan öyle ya da böyle şiddet gördü. Şiddet sadece vurmak, yumruklamak, yere atmak, itmek, tekme atmak değildir. Sözle de hatta bir bakış, bir ifadeyle de şiddet gösterebilir insan karşısındakine hele ki bir erkek, kendisini seven, değer veren bir kadına tek bir söz ve küçümser bir ifadeyle, binlerce tokat atabilir. Sıla'nın vucudunda morluklar var, Ahmet Kural vurmadım yere düştü diyor, alkol de varmış. İşin bu kısmının doğruluğu adli makamların işi ancak dikkatimi çeken nokta şu; Ahmet Kural ifadesinde Sıla'nın ayrı kaldıkları dönemde başka bir adamla beraber olduğunu itiraf etmesi üzerine çıldırdığını ve tartışmaya başladıklarını, sonuçta da Sıla'yı evden kovduğunu, Sıla'nın gitmek istemediğini belirtmiş.

Ayrıyken Başkasıyla Olmak Aldatma Sayılır Mı?

İki sevgili ayrıyken, kadın başkasıyla görüşmüş, barıştıklarında da bunu itiraf etmiş. Tamam can sıkıcı bir durum, kadın da erkeğin bu dönemde başkasıyla olmasına bozulur, kızar ancak şiddet uygulamak nedir? hakkı var mıdır? Asla yoktur. Siz ayrıydınız o dönemde, nokta! Hadi kızdın, konuşmak istemedin, hatta ayrılmaya karar verdin ve kadını evinden kovdun. Orada hala kalmaya çalışan kadın, seni seven, kaybetmek istemeyen kadındır. Onu itip kakacağına, kızıp bağıracağına bunu neden yaptığını anlamaya çalış. Belki senden ayrı kalmak onu çok üzdü ve teselliyi başka kollarda aradı. Zaten teselli olmamış ki tekrar sana döndü. Ayrıca Ahmet Kural, ifadesinde herkesin kendi ayıbı demeliydim ifadesini kullanmış. İşte yine kadını aşağılayan ve hemen yafta yapıştırtan bir cümle. Kadın bir ayıp işledi, çok kızdım ve haklıydım demek istiyor. Toplumu da buna ikna ediyor, en azından bir kısım ikna oldu bile. Kadın aldatmış, bak başkasıyla beraber olmuş, adam ondan öyle yapmış diye. Ayıp ne demek? Bekar bir kadın beğendiği bir adamla beraber olabilir. O sırada sen hayatında mıydın? Değildin. Sonrasında hesap soramazsın bile. Ne öncesini ne de sonrasını soramazsın, sen şu an hayatındaysan şu andan sorumlusun. Değil şiddet uygulamak, bağırmak, hakaret etmek, imada bulunmak, küçümsemek... aslında hesap bile soramazsın çünkü ayrılmışsın. Barıştıktan sonrası seni ilgilendirir. Tamam öğrendin ve kızdın medeni bir şekilde düşünmek için süre iste, saldırma, acıtma... Hemen Sıla'yı itibarsızlaştırayım da ben haklı duruma düşeyim deme. Bizim toplumumuz zaten kadını çok çabuk harcar, hemen yollu yaftası yapıştırır, yapmasaymış, yatmasaymış der. Bunu bilip buradan vurma. Sen her şekilde Sıla'ya vurdun Ahmet Kural, elini hiç kaldırmamış olsan bile vurdun!

Sıla'ya Not: Dürüst, mert kadınsın tamam Sıla da ne diye ayrıyken başkasıyla beraber olduğunu itiraf ediyorsun? Bir söz var hiç mi duymadın üzerinde yakalansan inkar edeceksin. Hele ki bizim ülkemizde bu böyle: O zaman ayrıydık, kafam karışıktı, seni özlüyordum... Ne dersen de bizim erkeklere sökmez karşında İtalyan Massimo yok ki Ankaralı Ahmet Kural var ne bekliyordun? Bak Gülben Ergen'e kaç şekilde yakalandı hala katıldığı programlarda konu neydi diyor. İnkar et güzel kardeşim, dürüst olmak yaramaz bizim erkeklere bir de o boy posla çakamadın mı bir tane şu Ahmet'e?

Erkekler Kadınların İlk Neresine Bakar?



 Erkekler üzerine yapışmış bir önyargıdır; erkekler, kadınların göğüslerine ya da kalçalarına bakar ilk diye.  Peki, öyle mi gerçekten? Yoksa erkekler için göğüsler ve kalçalar ne kadar önemli olursa olsun kadında ilk dikkat ettikleri yerler farklı mı?
Evet, erkekler göğüslerden etkilenir ve çok çekici bulurlar. Kimi büyük, kimi küçük göğüs sever. Bazıları da göğüs olsun da büyük küçük fark etmez der. Karşılaştıkları bir kadının göğüsleri çok dikkat çekiciyse ve bunu ortaya koyan bir dekolte giymişse elbette dikkatleri o bölgeye kaymaktadır ama erkeklerin büyük bir oranı kadınlarda ilk önce göğüslere değil, gözlere bakmaktadır.

Gözler En Etkileyici Yer
Gözlerinden ve bakışlarından etkilenmedikleri bir kadının ne kadar güzel ya da seksi olduğuyla ilgilenmediklerini söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun nedeni de gözlerin zekâyı ve karakteri yansıtıyor olması. Boş bakan bir kadınla ne konuşabiliriz? Günün sonunda ne kadar güzel göğüslü ya da kalçalı olursa olsun, o gözlerin sahibiyle sohbet edeceksin ve edemiyorsan, sana boş boş bakıp, anlamsız cümleler sarf ediyorsa, bir an evvel yanından kaçmak istiyorsun diyor erkekler.
Güzel gözler ve etkileyici bakışlar erkeklerin ilk ilgisini ve dikkatini çeken şeyler, peki dudaklar? Erkekler yine sanılanın aksine kadının yüzünde tek bir noktaya odaklanmak yerine yüzünü bütün olarak algılıyor ve beğenmek istiyor. Kalın dudak seven de var, küçük ağızlı masum bir surat da. Önemli olan yüzün uyumu ve güzelliği. Güzellik diye de tutturmuyorlar aslında, yine konu bakışlara, gözlere ve o gözlerin sahibinin zekâsına geliyor.

Zeka Kalçadan Daha Seksi
Zeki bir kadın, koca göğüslü, kalkık popolu bir kadından çok daha seksi geliyor erkeklere. Evet, ilk anda bu özelliklere sahip bir kadın yanlarından geçerken bakıyorlar ama zekice söylenmiş bir söz ya da espri erkekleri daha fazla etkiliyor. Bu arada erkekler saçlara da çok önem veriyor. Okşamayı ve tutmayı sevdiklerinden midir bilinmez ama rengi ne olursa olsun bakımlı ve güzel saçlar görmek istiyorlar.

Peki Kadınlar Erkeklerde İlk Nereye Bakıyor?
Ben kendi adıma bütün olarak algılayıp sonra parçalara bölerek değerlendiririm. Yüzünün, vücudunun uyumu ve itici gelmemesi önemli. Bununla birlikte vücut dili, giysileri, ses tonu, davranış ve hareket biçimi de bir bütündür ve buna göre değerlendiririm. Güzel göz, kişiden kişiye değişir. Renkli göz güzeldir denemez, önemli olan güzel bakan, anlamlı gözlerdir. Bu konuda iki cins de hem fikir bu kadarını söyleyebilirim.

İddiayı Ben Kazandım

 Asalaklarım akşam tam da söyledikleri saatte teşrif ettiler. Nuri de bendeydi tabii. Karşılarına geçtik merakla ne isteyecekler diye bekliyoruz. Nuri, istemezlerse kazanacak malum. O yüzden ben aman bir şey istesinler diye bakıyorum. Nasılsın, hoş beş derken, işe girmiş ikisi de çalışıyorlarmış, şaşırdım. Süklüm püklüm oturuyorlar. Minel ve Satvros da geldi, çaylar konuldu sohbet ediliyor. Ben artık kesin kaybettim diye düşünmeye başladım çünkü iki saat geçti, ne sende yaşayalım, ne bize para ver, ne bizi bir yere götür, tek talep gelmedi. Herhalde adam oldular artık asalak olarak yaşayamayacaklarını anladılar diye düşünmeye başladım. Baktım artık yavaştan toparlanıyorlar. Nuri de bana kaş göz hareketi yapıyor kaybettin diye bunlardan kadın olanı tam kalkarlerken "şey marin'ciğim benim yeğen İstanbul'da okuyordu yurttan çıkmış, sende kalsa diyoruz" dedi. Ben de kazanmanın sevinciyle "evet!" diye bağırdım ve Nuri'ye baktım. Nuri de "hay ben sizin" dedi. Bunlar bir şok anlatamam.. Minel'le Satvros da şaşırdı tabii benim misafir bu kadar istediğimi bilmiyorlardı. Kadınla adam da şaşkın şaşkın bakıyorlar, kabul ettim sandılar. " Çok sağol Marin'ciğim ne zaman gelsin?" "Hiçbir zaman. Ben Nuri ile bir şey isteyeceğinize dair iddiaya girmiştim de sayenizde kazandım ona evet dedim. Başka misafir istemiyorum hele ki öğrenci bir gencin sorumluluğunu hiç alamam." "O sorumsuz br çocuk değildir ama..." "Yahu yok olmaz dedim, hadi gidin artık, bizim biraz işimiz var." Nuri acayip bozuldu. "Sizin kiminiz kimseniz yok mu ya gelip gidip bu kızdan bir şeyler istiyorsunuz, gitti 500 kağıt hadi anam hadi güle güle" Def etti Nuri bunları, benim keyif tavan. Ben sana demedim mi bunlar bana geliyorsa kesin bir şey isterler diye dedim. Haklıymışsın dedi ama hala borcunu ödemedi, bekliyorum. :)

3 Kasım 2018 Cumartesi

Asalaklar Ve İddia


 


Hayatımda asalaklar var, belli zamanlarda ataklar yaparlar tıpkı haşerelerin sardıkları evde bahar aylarında çoğalıp, saldırıya geçmesi gibi. Bunları kovarım, hadi gidin derim, istemiyorum derim, giderler ama asla küsmezler. Elbette beni de sevmez hatta nefret ederler. Bir süre uzakta sessizce bekler ve yine bu kez daha agresif yani ısrarlı şekilde atağa geçerler. Bahaneleri farklı, istekleri aynıdır; bizi eve al ve bak!
Bu asalakların bazıları eski sevgililerimin bana miras bıraktıkları kişiler, onlarla bile görüşmediğim halde bu asalakların beni her şekilde bulup, arkadaşmış gibi görünüp bir şeyler isterler. Sakın ne safsın Marin demeyin elbette vermem. Diğer tür asalaklarım da uzak akrabalar ve dındığının dındığı tanıdıklardır. Bunlar karı-koca-çoluk-çocuk dadanırlar. Evleri, işleri, paraları yoktur; bize bak marin, bizi eve al marin.

Tersleye tersleye çoğunda kurtuldum ama biri var ki adamın yüzüne küfür etsen peki der, sonra yine hiçbir şey olmamış gibi gelir. Bir tane de uzak akraba var, aslında akrabamız bile dğil bildiğin bir mongol, bunu kendi gibi başka bir mongolla evlendirdiler bu iki mongol bütün özel günlerde bende kalmaya çalışırlar. Ben de hayır derim. Annem birkaç kez yazık diye bunlara izin verdi, işte bunlar bu yüzden bize yani bana bu yüzden dadandı. Bu akşam da asalaklarımdan en dayanıklısı oturmaya gelecek, aylardır ısrar ediyor artık bu akşama emri vaki yaptı. Nuri onlardan, onlar da Nuri'den nefret eder bu yüzden ne zaman gelseler Nuri'yi de çağırırım. Bu akşam o da olacak yanımda ama başka bir durum daha var; Nuri'yle iddiaya girdik. Asalaklar, kalacak yer, para ve yılbaşında bizi besle isteklerinden birinde bulunurlarsa Nuri bana 500 TL, eğer ki hiçbir şey istemeden oturup giderlerse ben Nuri'ye 500 TL vericem. Nuri, şimdiden kaybetti ama farkında değil. Sonucu size yazarım.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...