Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

3 Ekim 2018 Çarşamba

İstifçi Rukiye

 Rukiye'den bahsettim size, eski bir şarkıcı. Zamanında iyi paralar kazanmış, güzel sesli güzel bir kadınmış. Boylu poslu da, şimdilerde cami yıkılmış, mihrap yerinde. Onu tanıdığımda kuyruğu dikti, hayatı yine fena değildi. Tanışalı neredeyse on yıl geçti. Bu sürede arada görüştük, arada koptuk ama hep hayatımda oldu bir şekilde. Geçenlerde çok ısrar etti evine kahvaltıya gittim. Tarlabaşının girişinde evi, severim ben Tarlabaşı'nı kendine hastır havası da insanları da.... Evi de güzeldi Rukiye'nin ama biraz eski bir bina. Neyse çıktım yukarı, en üst katta evi. İçeri bir girdim ki o da ne! Ev bildiğiniz çöp ev olmuş. Aslında çöp ev yanlış tabir, Rukiye istifçi olmuş. Benden de alır kullanmadığım giysileri, çantaları. Ben ona göre minyounum, artık bana olmayanları, çok kısa kalanları bile alır, ver ben onun içine girerim der. Şans eseri çöpe attığın bir şey görürse, atma onu bana ver der. Bakarsın saçma sapan bir şey, Rukiye bunu ne yapacaksın? ver sen ver ben kullanırım der. Makyaj malzemeleri, asla sürmeyeceği rujlar, ojeler, giysiler, hatta eski oyuncaklara kadar toplar evine götürür. Kullanmaz da çoğunu ama ister. Evinin bu halde olması, bu karakterde biri için sürpriz değil aslında. Onca topladığı şey, sadece benden de değil tanıdığı herkesten topluyor ve eve yığıyor. Peki bunu niye yapıyor? Rukiye'nin gelecek kaygısı var, haksız da değil. Kıt kanaat geçiniyor, hatta yardımlarla yaşıyor. Dışarı çıkarken süsünden püsünden geri kalmasa da aslında dökülüyor, bahsetmiştim saçını bile boyatamıyor. Durum böyleyken bu topladıkları ile kendini güvende hissediyor belli ki. Evde adım atacak yer kalmamış. Oğlu zaten keş olmuş, beni her gördüğünde Marin abla para versene karnım aç diyen bir tip, yitik bir ruh. En çok da ona üzülüyorum. Okumadı, çalışmadı, kendine başka kimse kalmamış gibi annesini örnek aldı. Biri bana baksın, para versin dedi, veren de olmadı. Rukiye'ye de benim gibi birkaç arkadaşı dışında yardım eden yok. İş arıyor ama aklı da hala beş karış havada. Yurt dışına çıkacakmış, orada şarkıcılık yapacakmış. Yabancı dil yok, artık enerjisi de yok çabuk yoruluyor. Gelmiş bulundum, geri de çıkamadım, oturdum eskiden mutfak olan yerdeki masanın kenarında bir sandalyeye.

-Rukiye ne yapmışsın bu evi böyle?
-Ay ne olmuş ki kız?
-Biraz fazla eşya olmuş, hepsini kullanıyor musun?
-Kullanıyorum tabii.
-İyi de adım atacak yer kalmamış, fazlalıkları atsana.
-Olmaz lazım onlar bana.
-Adım atacak yer kalmamış nasıl rahat ediyorsun burada?
-Olsun seviyorum ben böyle, Marin birini bulsana bana hala sevgilim yok.
-Kimseyi beğenmiyorsun ki sen.
-Ay haklısın ama artık biraz beğensem sevgili olucam karar verdim.
İnstagramdan Nikos Vertis'i gösterdim. Kimseyi beğenmez bu Rukiye, kendine bakmaz ama kendine güven tavandır. Ben bir şöyle kadınlardan olamadım. Baktı, gülümsedi.
-İyiymiş bu yazsana tanışalım.
-Ama bu Yunan.
-Olsun Yunan daha iyi, Türk erkekleriyle anlaşamıyorum.
-İyi de nece anlaşacaksın İngilizce de bilmiyorsun.
-Anlaşmak için dile gerek mi var sanıyorsun? Yaz sen yaz. Arkadaşım şu an yanımda de.
Nikos Vertis'in de çok umrundaydı Rukiye'nin şu an nerede olduğu. ben arada mesajlaşıyorum daresmi tabii.
-Ben yokken nasıl yazışacaksın peki adamla?
-Gülücük yollarım o anlar.
-Alemsin Rukiye.

Çay koydu, getirdiğim poğaçadan biraz yedim. Merak ettim arka odaları, banyoya gitme bahanesiyle keşfe çıktım. Aman o da ne? Arka odalar, hele yatak odası bir felaket, yatağın üzerinde yatacak yer yok, ne ararsanız var. Bir de koridorda alışveriş arabası var, şaka gibi içi de dolu, mantolar, giysiler, ıvır zıvırla. Komşuları şikayetçiymiş, apartmandan atırmaya çalışıyormuş ama onu şikayet eden herkesin başına bir şeyler gelmiş. Kendini de kutsal sanıyor garibim. Beni her gördüğünde menajer bul bana der, hatta aç bak bakalım telefonuna der. Bu bir rutindir, yine dedi ben de baktım Google'dan menajer diye. Birkaç isim de verdim, baktı artık kimsenin kullanmadığı facebook'da aradı. Telefonu İnstagram kaldırmıyormuş. İlle de yurt dışına çalışan menajer bul bana Marin vardır senin çevren dedi. Olur dedim. Çıktım, derin bir nefes aldım. Cast şirketi olan bir tanıdığım var, ona rica ettim. Ezber de yapamaz ama işte küçük işlere, programlara alkışa falan yollasana dedim, olur dedi. Rukiye, istifçiydi çünkü zamanında hiçbir şeyi biriktirememiş, hayatını çöpe atmıştı. Şimdi hiçbir şeyi atamaması tam da bu yüzdendi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...