Soru ve yorumlar için madammarin@gmail.com

28 Mart 2019 Perşembe

Sana Verdim Gitti Bay Başkan

 Benim başka bir semtte bir evim daha var, epeyce büyük bu yüzden de içinin tadilatını bir türlü bitiremedim. Bazen hafta sonları Nuri'yi alıp oraya kaçarız. Geçen hafta da yine oradayız, çıktık alış veriş yaptık dönüyoruz, sitenin çardağında kalabalık toplanmış sohbet ediyorlar. Biz sessizce geçerken, yönetici olan adam bana seslendi Marin Hanım, bir bakar mısınız? Ben de yaklaştım ne yapayım, ortada bir adam var takım elbiseli tipi de fena değil. Belediye başkanı adıyıymış CHP den, onu dinliyorlarmış. Beni tanıttı yöneticimiz, Marin Hanım da buranın sakinlerinden diye. Başkan adayı da beni sonra da Nuri'yi bir süzdü. Nuri de parlak tayt, gözlerde sürme, ben dıştan gayet normalim de belki biraz değişiyim bilemiyorum adam baya bir süzdü bizi. Neyse konuşmasına devam etti, hayvanlarla ilgili güzel planları var o hoşuma gitti, hayvanlar deyince akan sular durur malum. Sonra yanımıza geldi bir ara, biz ikram edilen tatlıdan yiyorduk.

"Memleket neresi Marin Hanım?" dedi. Hafif aksan var ve ben bu aksanı iyi bilirim benzeri bende de var çünkü.
"Kavala, Yunanistan." dedim.
"O öyle mi ne güzel, kaç yıldır buradasınız?"
"Doğduğumdan beri."
"Türk olmuşsunuz o zaman artık."
"Babam Türk zaten, siz nerelisiniz?"
"Trabzon."
"Hemşehri sayılırız demek ki."
"Nasıl sayılıyoruz?"
"Rum Pontus'dan."
Güldü, ben de güldüm. Trabzonluların çoğu Rum Pontus kökenli yani Rum kökenlidir. Müslüman olanlar yobazlaşmış, olmayanlar da aydın takılmıştır ve bunu çok az insan bilir. Bu adamcağız da çıkıp ben Rum kökenliyim demez, diyemez oy kaybeder, gerçi belki de değildir ben tahminimi söylüyorum.
"Sizi çalışmalarımızda görmeyi çok isterim."
"Neden olmasın, arkadaşımı da getireyim mi?"
"Merhaba bay başkan, ay şuraya yüzme havuzu koydurtsanıza süper olur güneşleniriz bak yaz geliyor." Diye atladı Nuri, adam öylece kalakaldı.
"Nuri, ona yönetici bakıyor."
"Yahu belediye başkanı da hepsini kapsar işte, ne var canım."
"Tamam ben halledicem Nuri Bey, merak etmeyin.
"Ay başkan sana verdim gitti o zaman. Oyumu oyumu merak etme."
Herkes bize bakıyor, başkan adayı kızardı, bozardı. Yanımızdan ayrıldı ama ayrılmadan da bana numarasını vermeyi unutmadı.
Ne dersiniz arayıp aklını alayım mı, yoksa seçimlerin bitmesini mi bekleyeyim.

23 Mart 2019 Cumartesi

Amca Çükünü Masadan Kaldır!

 Geçen haftalarda bir tanıdığın vasıtasıyla, yaşlı bir yazar amcayla görüşmeye gittim. Amaç bana biyografi yazdıracak, ben de yazacağım. Aslında yazılacak kişi eski bir mafya bu yüzden merak ettim, bu amca da mit miymiş, polis miymiş eskiden tanıyor bu adamı bir de kendisi de kitaplar yazmış bir sürü kitabı var. Neyse bir kafede buluştuk merhaba dan sonra ben masaya oturur oturmaz amcanın kurduğu cümle şu "ben yürümem de yine de bir kadınla yanımda başka kadın olmadan buluşmuyorum." Otomatik beden refleksi hemen kollarımı kavuşturdum. Yahu tipine işediğimin tipsiz moruğu, sen gençken yürüsen ne olacaktı da kıçının kılları ağırmış halinde yürüsen ne olur? Anlamazlıktan geldim, çok ciddi şekilde konu hakkında bilgi alabilir miyim fazla vaktim yok dedim. Yazdıracak yazar arıyor kısaca, ben de şu kadar isterim şu zamana biter dedim. Çalışma sistemim tam Alman mantığıdır sadece disiplin ve zamanlama. Çok değil mi dedi para için. Salağın parası da yok. Ben bunu alıyorum, eğer paranız yoksa ben kalkayım gerçekten çok yoğunum dedim yine çünkü amca bir konuyu toparlamaya uğraşırken anasınınkine kadar gidip tekrar geliyor. Alakasız olaylar, insanlar, sürekli kadınlar, kadınlar, kadınlar... Birisinin çocuğu olmuyormuş da buna sen kal beni becer demiş, öbürü buna bir kadın arkadaşını getirmiş aslında derdi ona yapmakmış, masalardaki kadınların hep buna atlayası varmış. Elbette hikaye amca kafayı kadınlarınkiyle bozmuş, kafa oraya takılmış, belli ki artık kuş da ötmüyor, ötse nolur yetmiş küsür yaşında herifin. Tutturdu ben seni çok sevdim ille çalışalım diye, yalnız yaşadığımı öğrenince iyice heyecanlandı, kitabını imzaladı, bana verdi falan. Kitabın adı aşkla başlıyor, kapakta da bir sürü kadın fotoğrafı ortalarında bu tipsiz amca. Bir de güya holdingi var ama sözleşme ya da randevu ayarlayacak bir sekreteri bile yok holdingi arayınca kendi bakıyor telefona, hayatı yalan bir amca kısaca.

Bu yine saçma sapan konuşuyor artık bir yerde bana gelen geldi malum ben Madam Marin'im. Bu yine o kadın bana atladı, bu kadın bana baktı derken amca şu çükünü masadan kaldır da konuşacaksak öyle konuşalım yeter dedim. Bu zınk diye kaldı çüküm masada değil dedi sessizce. Kadın .mıyla kafayı bozmuşsun ne diyeceksen adam gibi söyle bak baştan sana vaktim yok dedim. Ne senin derdin biyografi mi yazdıracaksın? Kiminki, o kişi ile ben ne zaman görüşürüm, en önemlisi sen onu tanıyor musun yoksa bu da kurduğun hayallerden mi? "Olur mu ben falanca zamanı mitte görev alırken falanca kitaplarım çok sattı dizi oldu, oradaki kadınlara sor." Yav tamam hadi amca benim işim var, sana iyi günler.

Kalktım, bu donmuş halde arkamdan bakakaldı. Bana verdiği kitaba baktım evde, de ler da lar birbirine tecavüz ediyor, bütün ki ler yanlış. Cümleye geçmiş zamanla başlamış, geniş zamanla bitirmiş, bu ülkede bu adamlar nefes alıyor ya buna çok üzülüyorum ve ayrıca iyi ki Taksim de biraz da Tarlabaşı yakınında büyümüşüm bazen çok işe yarıyor.

Kimler Geldi Kimler Geçti

   Kimler Geldi Kimler Geçti… Benim hayatımdan değil oralara hiç girmeyelim.   Netflix’teki diziden bahsediyorum. Serenay Sarıkaya’nın Leyla...